Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/541 E. 2021/661 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/541 Esas
KARAR NO : 2021/661 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21.02.2013 başlangıç tarihli 21.02.2018 bitiş tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiği, ayrıca 21.02.2013 tarihli Ek Protokol imzalandığı, davalı davacı ile imzalamış olduğu ek protokolün 2.maddesi gereği, davacı şirketten her ay minimum 15 ton LPG almayı taahhüt ettiği, aksi takdirde eksik alım yapılan her ton için 100 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği ancak her ay minimumda 15 ton LPG alma taahhüdüne uymadığı, sözleşme süresi içinde eksik alınan LPG miktarı 239 Ton 800 Kg olduğu, bayilik sözleşmesinin uygulanması esnasında davalı şirketin davacı şirketten emanet olarak aldığı 2339 adet 2 Kg lık, 640 adet 12 Kg lık, 4 adet 24 Kg lık iade etmediği, LPG tüpleri bulunduğu, davacı tüpleri Ertüp firmasından temin ettiği, Sözleşmenin 23.maddesinde ve 14/g maddesinde kar mahrumiyetinin düzenlendiği, bu talepler davalı şirkete Bakırköy …Noterliğinin 04.10.2018 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ihtar olunduğu, ihtarname şirkete 05.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, sonuç olarak davacı şirketin fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak üzere şimdilik kaydı ile 30.000 TL’ nin ihtarnamenin kendilerine tebliğ edildiği 05.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakların mahfuz tutulmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA :
Davalı vermiş olduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı bayiliğin son döneminde davalıya yüksek fiyattan tüp verdiği, davalıya destek olmadığı, rekabetin yoğun olduğu bu sektörde davalıyı düşük fiyattan satış yapan rakipleri karşısında tüp satamaz hale getirdiği, davalı bu durumdan ekonomik yönden olumsuz etkilendiği ve müşteri kaybına uğradığı, sözleşmeyi sona erdiren durumuna düşmemek için sonuna kadar bağlı kaldığını ancak bu durum zararın katlanarak büyümesine sebep olduğunu, bayilik sözleşmesi süresince …’ ın bu bölgedeki bayilerine satış rakamlarının sorulmasının talep edildiği, davacı taraf ayrıca sözleşmenin son döneminde davalıya tüp dolumu da yapmayarak davalının bu yönden de zarara uğramasına neden olduğu, davacı tarafın tüp bedellerine ilişkin talebi de haksız, davalının davacıya borcu olmadığı gibi tüp depozito alacağı mevcut olduğu, bayilik sözleşmesi sona ermiş olduğundan davalının davacının tüplerini bulundurması 5307 sayılı yasaya göre de hukuken mümkün olmadığı, davalıda tüp bulunmadığı, davalı abonelerden, piyasadan parasını ödeyerek aldığı tüplerle birlikte aldığı tüplerden kat kat fazlasını karşı yana iade ettiği, diğer yandan hiçbir delil sunmadan iddia edilen tüp sayısının kabulü mümkün olmadığı gibi dolar üzerinden fahiş bir şekilde hesaplanan tüp bedellerinin de kabulü mümkün olmadığı, davacı taraf bayilik süresince davalı alımlarına itiraz etmeyerek davalının alımlarını kabul ettiği, bayilik sözleşmesinin kararlaştırılan tarihte sona erdiği ve karşı tarafın bayilik süresince davalı alımlarına itirazının da bulunmadığı dikkate alındığında karşı tarafın kar mahrumiyetinin olmadığı açıkça anlaşıldığı, bayilik sözleşmesinin 23.maddesi incelendiğinde sözleşmenin ihlali üzerine ve davacının sözleşmeyi feshetmesi halinde kar mahrumiyeti talep edilebileceği açıkça düzenlendiği, huzurdaki davada ise bayilik sözleşmesinin ihlali söz konusu olmadığı gibi sözleşme kararlaştırılan sürenin son bulmasıyla sona erdiği, yani karşı tarafça yapılan fesihinde söz konusu olmadığı, karşı tarafın kar mahrumiyeti talep hakkı bulunmadığı, kar mahrumiyeti talebinin nasıl hesaplandığı belli olmadığından sözleşmede bu yönde düzenleme bulunmadığından bu nedenle de kabulü mümkün olmadığı, davalının hem davacı hem de karşı davalının fahiş fiyattan verdiği, sonradan da vermediği tüplerden dolayı uğradığı zararı olduğu, dava dışı …” in bu bölgeye yaptığı satışların fiyat listesinin celbi sonrası karşı tarafın davalıya satış fiyatlarının defter kayıtları üzerinden incelenerek davalının maruz kaldığı zararın hesaplanması gerektiğini, davalının bayiliğini yaptığı dönemde karşı taraftan almış olduğu tüpler için bu madde gereği depozito adı altında ödemelerde bulunduğu, üstelik bayilik süresince aldığı tüpleri de fazlasıyla iade ettiği, karşı taraf ise davalının iade ettiği tüplerin depozito bedelini ödemediği, davalının fazladan iade ettiği tüplerin de rayiç bedellerini de ödemediği, 2 Kg, 12 Kg, 24 Kg, ve 45 Kg lık tüplerin imalat bedeli karşı tarafın kayıtlarında belli olduğu, davalının maruz kaldığı tüm zarar ve alacakların bilirkişi vasıtasıyla tespiti ile davalıya ödenmesi gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, mukabil dava nedeniyle talep edilen belirsiz alacak kaleminden dolayı fazlaya dair haklar saklı HMK 107.maddesi gereği geçici talep 5.000 TL nin sözleşmenin sona erme tarihi 21.02.2018 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faizi, yargılama giderleri ve vekalet ile karşı taraftan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl davanın bayilik sözleşmesinden kaynaklı cezai şart, tüp bedeli ve kar marjı alacağına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında sözleşme uyarınca tahhahüt edilen alım miktarlarının eksik olup olmadığı, cezai şartlı alacağının doğup doğmadığı var ise miktarının ne kadar olduğu, bayiye teslim edildiği iddia edilen lpg tüp ürünlerinin iade edilip edilmediği, edilmediyse tüp bedeli alacağının ne kadar olduğu,sözleşmenin gereği gibi ifa edilip edilmediği, gereği gibi ifa yok ise kar mahrumiyeti alacağının doğup doğmadığı var ise ne kadar olduğu, alacak iddialarının belirli olup olmadığı,belirsiz alacak davasına konu edilip edilemeyeceği,dağıtımcının gerekli yardım ve destekleri verip vermediği,depozito tüp alacağının olup olmadığı var ise miktarı hususunda ihtilafın bulunduğu tespit edilmiştir.
Karşı dava ki uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinden kaynaklı tüp depozito alacağı olup olmadığı, fazlaca teslim edilen tüp olup olmadığı, var ise tüp bedeli miktarı ne kadar olduğu ve maruz kalınan zararın ne kadar olduğu tespit edilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap ve karşı dava dilekçesi, dosyaya celp edilen bilgi ve belgeler bilirkişi raporları, tanık beyanları ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
TANIK …, Çerkezköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin …Talimat sayılı dosyasından alınan beyanında : Ben Davacı … Şirketinde çalışıyorum, davalı şirketle bayilik sözleşmemiz vardı,… isimli şirketin tüpünü satıyorduk, söz konusu tüpleri ben satıyordum, doğalgaz yaygınlaşınca biz tüpleri genellikle iş yerlerine vermeye başladık, ancak daha sonra anladık ki bizim …’ dan aldığımız tüplerin piyasada değeri daha düşükmüş, biz işyerlerine tüpleri satarken ucuza almak istediklerinden, başka firmaların daha az fiyat istediklerini söylediklerinden zarar ederek satışlarımızı yapmaya başlamıştık, satışlarımız da azalmıştı, gerek tüpleri davalı şirketten alırken, gerekse satarken zarar ediyorduk, sözleşmemiz olduğundan dolayı da fesh edemiyorduk, etraftan tüplerin fiyatının daha ucuz olduğunu öğreninceye kadar bizim tüpleri piyasadan daha yüksek fiyata aldığımızdan haberimiz yoktu, çünkü davalı şirkete güveniyorduk, beraber oturup kalkıyorduk, satış müdürü ile görüşüyorduk, daha sonra davalı şirket bize tüp satmamaya başladı, onlardan tüp almamızdan dolayı vadesi gelmemiş ödenmemiş çekler birikmişti, ileri vadeli çek ile tüp almayı teklif ettik ancak ödeyemeyeceğimizi düşündüklerinden ve risk almak istemediklerinden kabul etmediler, bu sefer biz de elimizdeki nakit parayla, nakit paranın yettiğince tüp alalım diye teklifte bulunduk, elimizde 6-7.000,00-TL civarı nakit para vardı, ancak bunu da kabul etmediler, normalde biz davalı şirketten tüp aldığımızda 1 kamyon tüpün bedeli 30.000,00-TL-40.000,00-TL tutuyordu, hem bize yüksek fiyattan tüp satarak, hem de daha sonra tüp vermemeye başlayarak zarara uğrattılar, çalıştığım şirketin şuanda davalı şirkete herhangi bir borcu yoktur, davalıya verdiğimiz çekleri de ödedik, daha sonra davalının bize dava açtığını öğrendik, boş tüpleri biz davalı şirkete veriyorduk, depozitolarını alıyorduk, davalının şuanda çalıştığım şirkete depozitodan kaynaklı borçları vardır, başkaca bilgim ve görgüm yoktur, tanıklık ücreti talebim bulunmamaktadır “diyerek beyanda bulunmuştur.
TANIK …, :Çerkezköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin… Talimat sayılı dosyasından alınan beyanında” Ben daha önce…şirketinin nakliye işini yapıyordum, ancak …Kardeşlere 7 yıldır tüp taşımıyorum, …firmasının, …Firmasına verdiği 12 lt.lik tüp fiyatı piyasa fiyatının 10-12-TL üstündeydi,… Firması bayilik sözleşmesi yaptığı diğer firmalara da aynı fiyattan veriyordu, ben pek çok firmanın örneğin …, … gibi firmaların nakliyesini yapıyordum, firmalar bana faturalarını teslim ediyorlardı, faturaları alıcılara ben teslim ediyordum, bu faturalarda …firmasının tüplerinin daha yüksek fiyatlı olduğunu gördüm, …şirketi beni arayarak …’ ın kendilerine tüp vermediğini söyleyerek başka firmalardan tüp getirmemi istediler, ben böylelikle…in davalı şirketten tüp alamadıklarını, mağdur olduklarını öğrendim, davacı …Şirkette, …’ dan tüp alamayıp, farklı firmalardan tüp almaya teşebbüs edince fiyat farkını öğrendiler, benden tüp istemelerine rağmen farklı firmalarla… arasında bir sözleşme olmadığından tabiki tüp getiremedim,, başkaca bilgim ve görgüm yoktur, tanıklık ücreti talebim bulunmamaktadır ” diyerek beyanda bulunmuştur.
Çerkezköy… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı …. ile… LTd.Şti. arasındaki Lpg Tüp bayiliği sözleşmesine istinaden Davalı firma defterlerinin yerinde inceleme yetkisi ile sözleşmeye dayalı ihtilaf konusu alacak miktar tespiti , davalı yanın sorumlu olup olmadığı , tüp ve depozito bedelleri tespiti hakkında Sektör Bilirkişisi… ve Mali Müşavir Bilirkişisi … görevlendirilmiş olup yukarıda açıklanan hususlar ve tespitler neticesinde ; 04.10.2018 tarihli ihtarı ve gerek dava dilekçesi incelendiğinde cezai şart ve kar mahrumiyeti talepleri fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile 30.000,00TL kısmi talepli davasında alacak iddiasının dayanağında Ek Protokole göre 23.980 USD karşılığı 128.772,00TL cezai şart, 183.610,00 TL tüp bedeli, 235.929,00 TL kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 548.311,00TL talebi söz konusu olduğunu, 04.10.2018 tarihli ihtarnamesine karşı Bakırköy …Noterliğinin 09.11.2018 tarih … yevmiyeli cevabi ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, Davaya konu olan tüp depozito bedelleri dosyaya sunulan fatura ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde 2007 yılında başlayan alımları 2015 yılına kadar 7.50TL/ 2kg lik tüp , 11.50 TL/12 kg tüp depozito bedeli olarak uygulanmıştır.2015 yılında 2 kg tüp depozitosu 11.75 TL, 12 kg tüp depozitosu 42,51 TL olarak fatura edildiği görülmüştür. 2015 yılından başlayan tüp depozito bedelleri.EPDK “dan alınan diğer firmaların depozito bedellerinden 2015/3. Ayından sonra yüksek olarak uygulandığı Ekli tablolarda ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Tüp satış fiyatları rakip firmalarınki ile karşılaştırılmış olup tablo halinde rapor ekine sunulmuştur. 2015 yılından sonra satış rakamlarının diğer rakip firmalara oranla yüksek olarak uygulandığı, Davalı Firma kayıtları Covit 19 nedeni ile mail ortamında istenmiş olup talep ve cevap mailleri rapor ekinde sunulmuştur. Davalı Şirket …Kardeşler muhasebe kayıtları tüp alım ve satışlarının adet ve miktarlı tutulmadığı , depozito ve tüp adetlerinin belirlenemediği hususları tespit olunmuştur. Davacı Firma …A.Ş’nin dosyaya sunduğu depozito sevk irsaliyeleri ve faturalarının dosyada olduğu ticari defterleri sunulmadığından tam ve doğru bir hesaplama yapmaya elverişli olmadığı hususları tespit edildiği, Davalı Firma… Kardeşlerin miktarlı(adet- kg) alım ve satım muhasebe kayıtlarının hesaplamaya elverişli olmadığı ; Depozito iadesi ile ilgili … A.Ş’ye kesilen faturaların dosyaya ibraz edilmediği ; Net kar zarar ve depozitolar ile maliyet hesaplamasının yapılmasının mümkün olmadığı hususları tespit edildiği, davaya ilişkin sözleşme hükümleri , taraf iddialarının uzmanlık alanları dışında olduğu takdiri Yüce Mahkemeye bırakılmıştır.
Çerkezköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın nihai rapor için bilirkişi S.M. Mali Müşavir Sektör Bilirkişisi ve Borçlar Alanında Nitelikli Hesap Uzmanı tarafından verilen tarihli heyet raporunda özet olarak; Davacı ….’ nin davalı … Kardeşler Ltd Şti’ ne ait cezai şart olarak 04.10.2018 ihtar tarihi itibariyle 144.591,11 TL olarak hesaplanmış olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/19-670 -2013/171 K. Sayı ve 30.01.2013 tarihli içtihadı gereğince, taraflar arasındaki 2013 yılından 2018 yılına kadar geçerli sözleşme gereğince, davalı-karşı davacının her yıl ek protokolün 2. madde hükmü gereğince taahhüt ettiği miktarda her ay 15 ton LPG alamamasına rağmen, davacı tarafın 5 yıl süre içinde cezai şart tazminatı talep etmemesi, bu yönde ihtarname göndermemesi davalı-karşı davalıda cezai şartın talep edilmeyeceği yönünde haklı güven oluşturup oluşturmayacağı ve buna göre davacı şirketin davranışları ile davalı şirkette yarattığı güvenle çelişki oluşturacak şekilde sözleşmenin sona ermesinden sonra eldeki davaya konu edilen cezai şart tazminatını istemesi çelişkili davranış yasağı ihlali olup olmayacağı ile davalı şirketin 2013-2018 yılları ilgili vergi dairesine vermiş olduğu kurumlar vergi beyannamelerine göre brüt karının 200.000 TL ile 350.000 TL arasında ve net karının 12.000 TL ile 27.000 TL arasında olduğu, dolayısıyla yukarıda hesaplanan cezai şartların davalı firmanın mahvına neden olup olmayacağının değerlendirilmesi hususunu sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Davacı ….’ nin davalı … Kardeşler Ltd Şti’ ne ait eksik alınan mal miktarı ile ilgili kar mahrumiyetinin 235.930,386 TL olarak hesaplanmış olup davacı tarafin talep ettiği kar mahrumiyeti tazminatı için sözleşmenin 23.maddesinde “ …’ın sözleşmenin ihlali sebebiyle anlaşmayı fesh etmesi halinde bayiden , maruz kalacağı zarar, ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere mahrum kalacağı kar karşılığı tazminatı talep edebileceğini Bayi peşinen kabul ve taahhüt eder. …” yazılı olduğu, buna göre işbu madde ile sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde …’ın sözleşme sonuna kadar mahrum kalabileceği kar mahrumiyeti düzenlenmiş iken taraflar arasındaki sözleşme 21.02.2018 tarihinde kendiliğinden /yenilenmediğinden sona erdiği gözlemlenmekle davacı tarafin kar mahrumiyeti talep şartlarının oluşup oluşmadığı hususunu sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Davacı tarafın tazminat taleplerinin kabulü halinde ihtarnamenin tebliğ edildiği 05.11.2018 tarihinden 15 gün sonrası olan 20.11.2018 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanabileceği, Karşı dava yönünden; davalı/karşı davacının her ne kadar maruz kaldığı zarar ve alacakları talep edilmişse de davalı/karşı davacı ile davacı/karşı davalı arasındaki ticari işlemlerde tarafların tacir olmaları sebebiyle basiretli ve ticari gereklere uygun davranışları gerektiği, 5 yıl süreyle taraflar arasındaki tüp fiyatlarına itiraz edilmemiş olması sebebiyle davalı/karşı davacının bu sebeple maruz kaldığı zararın hesaplanamadığı, tarafların ticari defterlerine göre tarafların birbirilerinden alacaklı olduğu gözükmediği, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti kök raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı- karşı davacı vekili 02/10/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur. Davalı vekili 30/09/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuştur. Mahkememizin 03/11/2020 tarihli duruşma celsesi 1 nolu ara karara gereği , Tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda ve tüp bedellerinin ne kadar olduğu yüksek fiyat nedeni ile davalı karşı davacının zararının oluşup oluşmadığı varsa ne kadar olduğu gene davalının iade edilen tüplerin depozito bedelleri ile teslim alınandan fazla tüp iadesinin yapılıp yapılmadığı yapıldı ise iade bedellerinin ne kadar olduğu hususlarında hesaplama yapılarak EK RAPOR aldırılmasına karar verilmiş olup dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 09/12/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; dosya üzerinde yapılan incelemede, dosyada bulunan dağıtıcı firmaların (…, …,…, …) fiyat listelerinin bayi çıkış fiyat listeleri olduğunun görüldüğü, oysa davalı/karşı davacıya yüksek fiyat uygulanıp uygulanmadığının tespit edilebilmesi için davacı/karşı davalı …” den davalı/karşı davacı … KARDEŞLER TİC. TD. ŞTİ.’ ne tüp satış birim fiyatlarıyla; hem Tekirdağ bölgesindeki diğer bayilerine tüp satış birim fiyatlarının hem de yine Tekirdağ bölgesinde diğer dağıtıcı firmaların kendi bayilerine satış fiyatlarının karşılaştırmalı analizinin gerektiği, Bu analiz için gerekli bilgi/belgeler dosyada mevcut olmadığından, yüksek fiyat nedeniyle davalı/karşı davaçının zararının olup oluşmadığı varsa ne kadar olduğunun tespitinin yapılamadığı, dosyada mevcut belgeler analiz edildiğinde, gerek depozito iadesi miktarı ve gerekse teslim alınandan fazla tüp iadesi miktar tespiti için gerekli fatura, tutanak vs. belge bulunmadığından bu konularda hesaplama yapılamadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı- karşı davalı vekili 15/12/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur. Davalı- karşı davacı vekili 29/12/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 26/01/2021 tarihli 2.ek raporda özet olarak; taraflarca her ne kadar 21/09/2020 tarihli kök rapora itiraz edilmişse de, yapılan itirazlarla ilgili hususların kök raporda incelendiği, itirazların kök rapordaki tespit ve hesaplamaları değiştirilmesini gerektirecek unsur gözlemlendiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti 2.ek raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı- karşı davalı vekili 04/02/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizin 05/03/2021 tarihli ara kararı gereği dosyanın mevcut bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından sunulan 25/05/2021 tarihli 3. Ek raporda özet olarak; 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait 426 34 01 Depozitolar hesabında (100+100=200) 200 adet tüpün iade edildiğine dair bir kayda rastlanılmadığı, davalı vekilinin 16.07.2019 tarihinde dava dosyasına sunduğu irsaliyelerde de bu iki tane 100 adet tüp depozito olarak teslim edildiğinin görüldüğü ve ek olarak sunulduğu , davacı şirketin kendilerine teslim edilmeyen 2015 yılıyla ilgili (100+100=200) 200 adet 2 Kg Dar Çember Piknik Tüpünden 31.12.2015 tarihi itibariyle birim tüp üretim maliyet bedeli olarak (200*23,39=4.678,00) 4.678,00 TL alacaklı olduğunun değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, 2017 ve 2018 yıllarına ait 426 34 01 Depozitolar hesabında 100 adet tüpün iade edildiğine dair bir kayda rastlanılmadığı, davalı vekilinin 16.07.2019 tarihinde dava dosyasına sunduğu irsaliyelerde de 100 adet tüp depozito olarak teslim edildiğinin görüldüğü ve ek olarak sunulduğu, davacı şirketin kendilerine teslim edilmeyen 2016 yılıyla ilgili 100 adet 2 Kg Dar Çember Piknik Tüpünden 30.03.2016 tarihi itibariyle birim tüp üretim maliyet bedeli olarak (100*22,64=2.264,00) 2.264,00 TL alacaklı olduğunun değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Dava konusu dönem olan 2013-2018 yılları arasında davacı şirket tarafından davalı şirkete 300 adet tüp depozito olarak teslim edildiği, bu teslim edilen tüplerin hiçbirinin iade edilmediğinin değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Davacı şirket…A.Ş. tarafından davalı … Kardeşler Ltd Şti’ ne 2 Kg Piknik Tüpü olarak 2.039 Adet, 12 Kg Mutfak Tüpü olarak 640 Adet ve 24 Kg Sanayi Tüpü olarak 4 adet dava dışı dönem haricinde depozito bırakıldığının değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, (Tutar olan rakamlar teslim edilen ve fatura düzenlenen rakamlardır) 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında … A.Ş, nin davalı şirkete düzenlediği faturalardaki satış fiyatlarının …A.Ş. ve …A.Ş. den daha düşük olduğu ve davacı …, …A.Ş, ve …A.Ş. ye ait fiyat dökümlerinin ek olarak sunulduğu, Kök rapordaki cezai şart ve mahrum kalınan zarar değerlendirme ve hesaplamaları yönünden bir değişiklik yapılmasının gerektirecek husus tespit edilemediği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti 3.ek raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı- karşı davacı vekili 14/06/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur. Davacı- karşı davalı vekili 07/06/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması, birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur.
Taraflar arasında öteden beri mevcut iş ilişkileri dolayısıyla, o tarihe kadarki uygulama çerçevesinde içlerinden birinin yaptığı siparişi diğer tarafın ayrıca bir kabul beyanında bulunmaksızın bir süre sonra malı göndererek cevaplandırmış bulunması, durumun bundan sonra da böyle olacağı hususunda bir güven olgusunun gerçekleşmesine yol açacağı belirtilmektedir (Kocayusufpaşaoğlu/Hatemi/Serozan/Arpacı: Borçlar Hukuku, Genel Bölüm, Cilt I, İstanbul 2008, s. 206). Dürüstlük ilkesini temel alan bir akım da, irade beyanlarının yorumunda ve dolayısıyla sözleşmelerin kurulup kurulmadığını tespitte “korunmaya layık haklı güveni” esas alan “güven ilkesi” dir. Bu güven ilkesi de, “hukuki görünüşe güvenin korunması” alt ilkesini doğurmuştur.
Her iki tarafın menfaatlerini korumak ve dengelemek için ileri sürülen güven ilkesine göre, bir irade beyanını anlamak ve değerlendirmek için, beyan muhatabınca bilinen ve bilinmesi gereken bütün hal ve şartları dürüstlük ilkesi gereğince değerlendirmek gerekecektir. Böylece, beyana ne anlam verilmesi gerektiği ortaya çıkacaktır. Bu ilkeye göre korunan karşı tarafın, beyan muhatabının haklı güvenidir. Beyan muhatabının gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin beyanı nasıl anladığına bakılmayacaktır. Beyan muhatabı, kendisine ulaşan beyanı, dürüstlük ilkesi gereği, bildiği veya bilmesi gereken tüm unsurları dikkate alarak anlamalıdır. Yani, onun bu beyanı o şekilde anlaması dürüstlük kuralı gereğince haklı görünmelidir. İşte bu ilke, meydana gelen adaletsizliği ve taraflar arasında gerçekleşen sorunu çözmüş olmaktadır. Zira, güven ilkesi “karşılıklı birbirini gözetme” ve “bağlılık” esaslarına dayanmaktadır.
Güven sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için, bir kimsede hukuken korunmaya layık bir güvenin olması, bu güvene dayanılarak bir tasarruf işleminde bulunulması, tüm bunların da bir kişiye isnat edilebilmesi gerekir. Güven sorumluluğunun Türk pozitif hukukunda özel bir kanuni düzenlemesi bulunmamakla birlikte; Türk hukuk öğretisinde dürüstlük kuralından hareketle bir olayda güven sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için şu şartlar aranmaktadır: Olayda bir “güven” unsuru bulunmalı, zarar gerçekleşmeli, yaratılan hukukî görünüme güvenin pozitif olarak korunması anlamında geçerlilik sonucu bağlanmamalı, zarar ile yaratılan hukukî görünüş arasında nedensellik bağı söz konusu olmalı, başka hukukî kurumların uygulama alanına giren herhangi bir durum söz konusu olmamalı, hukukî görünüşü yaratan kimse kusurlu olmalı, kişinin haklı güveni, yani olayda iyi niyeti bulunmalıdır. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2013 tarihli ve 2012/19-670 E., 2013/171 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nın 179/2. (BK. md. 158/2) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan, burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/2. maddesi emredici nitelikte olmayıp, taraflarca aksi kararlaştırılabilir. TBK’nın 179/2. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte
bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddiası, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre; davacı ile davalı arasında 21/02/2013 başlangıç tarihli 21/02/2018 bitiş tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır. Asıl dava yönüyle davacı-karşı davalı şirketin iade edilmeyen tüplere ilişkin üretim maliyetlerinin hesaplanarak taraflarına ödenmesi yönündeki taleplerinin davaya konu 2013-2018 dönemlerinde yürürlükte olan bayilik sözleşmesi kapsamındaki ticari defter incelemeleri neticesinde davacı şirket kayıtlarında iadeye ilişkin kayıt olmadığı tespit edilmiş olsa da davalı tarafça 16.07.2019 tarihinde sunulan irsaliyeli fatura kayıtlarına göre toplam 300 adet tüp depozito olarak teslim edildiği aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı ve söz konusu belge bilgilere karşı da herhangi bir açık itirazının da olmadığı, taraflara ait 2007-2012 yıllarına ait kayıtların davaya konu 2013-2018 dönemi yeni bayilik sözleşmesi kapsamındaki kayıtlarla beraberde değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından davacının tüp maliyet bedellerini talep etme hakkının olmadığı değerlendirilmiştir.
Gene taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 5 yıllık süre bitimi ile kendiliğinden sona ermesi nedeniyle kar mahrumiyetinin talep edemeyeceği de tespit edilmiştir. Kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir. Kar mahrumiyeti, bir tarafın kusuruna bağlı olarak sözleşmenin devam ettirilememesi nedeniyle elde edilemeyen net gelirdir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 23. Maddesinde sözleşmenin ihlali neticesinde anlaşma feshedildiğinde mahrum kalınan karın, maruz kalınan zararın istenebileceğinin kararlaştırıldığı ancak sözleşmenin 28.02.2018 tarihinde kendiliğinden süre bitimi yenilenmediğinden sona erdiğinden kar mahrumiyeti şartları da oluşmamıştır.
Bayiinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi davacı şirketin, taahhütname uyarınca cezai şart talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce cezai şart ile ilgili çekince bildirmesi gerekir. Çekince için ise bir şekil şartı bulunmayıp davacı şirket taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir şerh ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince konulduktan sonra tedarikçi davacı şirket, mal vermeye devam etse bile önceki yıla ilişkin cezai şart alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir ve sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir.Sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda cezai şart istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşmuş ise, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait kâr kaybının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Eksik alım nedeniyle sözleşme süresi boyunca davacı akaryakıt şirketinin davalı bayi şirkete herhangi bir ihtarı, itirazi kayıtla ürün vermesi söz konusu olmadığından sözleşme bitimi sonrası davacı şirketin cezai şart talebinde bulunması çelişkili davranış yasağına aykırı olacağından cezai şart koşullarının oluşmayacağı kanaatiyle asıl davanın tümden reddi gerekmiştir.
Karşı dava yönüyle; davacı-karşı davalı şirketin tüpleri rakip firmalara göre daha düşük fiyattan davalı- karşı davacı bayiye verdiği, bayinin zararına olabilecek fiyat farkının oluşmadığı bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözleşme süresi boyunca devam ettirildiği ve davalı-karşı davacı şirketin piyasadaki lpg ve tüp satış fiyatlarını bilebilecek konumda olduğu, basiretli bir tacir olarak bu durumu öngörebileceği, sözleşme süresi boyunca bayi satış fiyatlarına ilişkin açık itirazının da bulunmadığı, bayilik sözleşmesi ek protokolünde alım taahhüdü uyarınca her ay ton başına 200 TL+kdv bayinin rekabet desteği alacağı, bayinin aylık ortalama satışı 15 tonu geçtiğinde bayinin 2 kg ve 12 kg lik satışının tümüne 250 TL+ kdv destek primi verileceği, 150.000 TL lik gaz kredisi verileceği, reklam tanıtım katılımı desteği verileceğine dair çeşitli teşvik ve desteklerin kararlaştırıldığı, TTK’nun 18/2. Maddesinde yer alan, ” Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmü uyarınca maddi zarar taleplerinin reddi gerekmiştir. Gene davalı-karşı davacının fazladan iade edilen tüplerin bedellerinin tahsiline ilişkin taleplerinin de dosya kapsamında incelenen irsaliyeli faturalar kapsamında bayilik sözleşme dönemi kapsamında fazladan iade edilmiş tüplerin olduğu ispat edilemediği anlaşıldığından karşı davadaki taleplerin de tümden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan ASIL DAVA YÖNÜYLE,
-Şartları oluşmayan cezai şart taleplerinin REDDİNE,
-Şartları oluşmayan kar mahrumiyeti alacak taleplerinin REDDİNE,
-Tüp üretim maliyet bedeli taleplerinin REDDİNE,
-Sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine,
-Davalı tarafından davacı aleyhine açılan KARŞI DAVA YÖNÜYLE,
-Davasının REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜYLE
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 512,33’nin mahsubu fazla yatırılan 453,03 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı karşı davalıya iadesine,
Davacı karşı davalı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı- karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı -karşı davalıdan alınarak davalı -karşı davacıya verilmesine,
Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı karşı davalıya İADESİNE,
KARŞI DAVA YÖNÜYLE
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 85,39’nin mahsubu fazla yatırılan 26,09 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
Davalı karşı davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı- karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalıya verilmesine,
Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır