Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/540 E. 2019/588 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/540
KARAR NO : 2019/588

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılamaları neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile girişilen takibe davalı borçlunun itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalının siparişi üzerine oluklu mukavvadan kutular üreterek davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin cari hesap borcunu ödememesi sebebi ile başlatılan takibe itirazın haksız olduğunu belirterek davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin İzmir Torbalı olduğunu, davanın ticari bir dava olduğunu ve müvekkilinin Torbalı İlçesinde bulunması nedeniyle davaya bakmakla görevli mahkemelerin ve icra dairelerinin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yetkiye itirazlarının feragat anlamına gelmemek ve yetkili İzmir Mahkemelerinde ayrıca beyanda bulunma hakları sakla kalmak kaydı ile müvekkilinin alacaklı olarak gösterilen şirkete borcunun bulunmadığını, bu durumun yapılacak yargılamada müvekkili ve davacı şirket kayıt ve defterlerinin incelenmesi ile de tespit edilebileceğine ve icra takibine haklı itirazlarına rağmen bu davayı ikame ettiğini belirterek haksız davanın reddi ile %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap ve fatura alacağına dayalı icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Takip sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının …Tic.A.Ş, borçlunun…Ltd.Şti olduğu, 23/11/2018 vade tarihli cari hesap alacağı 82.990,54.-TL asıl alacağın tahsili için 26/11/2018 tarihinde başlatılan takibe borçlunun yapmış olduğu itirazı sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Davanın İİK 67. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının mahkememiz ve icra müdürlüğü yetki itirazında; fatura borcundan kaynaklı alacak TBK:89/1 maddesi uyarınca da bir para borcu olup götürülecek borçlardan olduğu değerlendirilerek alacaklı ikametgah yeri de Şişli/İstanbul olması itibarıyla mahkememizin yetkili olduğu kanaatine varılmış yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Beyoğlu …Noterliği’nin 01/10/2018 tarih …yevmiye numaralı ihtarnamesinde, ihtar edenin…A.Ş muhatabın…Ltd.Şti olduğu, 21.09.2018 tarihi itibari ile vadesi geçmiş 82.991,00.-TL ‘lik cari hesap borcunun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, böylelikle davalı borçlunun bu ihtarla temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Alacak, faturaya dayanmakta olup, taraflar tacir olduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiştir.
20.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, davacı alacaklının düzenlediği satış faturaları ile alacaklı hale geldiği, satış faturalarının davacı alacaklı tarafından yevmiye defterinde kayıtlı olduğu davalı borçludan 83.991,00.-TL alacaklı olduğu, asıl alacak olan oluklu mukavva teslimiyle ilgili …, …, …nolu faturalar toplamı 56.100,00.-TL üzerinden takip tarihinden itibaren avans faiz tutarı hesaplanabileceğinin bildirildiğine ilişkin görüş ve kanaat bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça faturadan kaynaklı alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, fatura konusu malların teslim edilip edilmediği ve fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça; takip konusu fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. HD 2015/2467 E. 2015/7975 K. Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; davalı tarafça akdi ilişkinin varlığına itiraz edilmiş ise de, davacı tarafça düzenlenen faturanın ticari defterlerine kayıt edildiği, karşılığında ödemede bulunulduğu, davalı tarafça dava konusu faturaya itiraz edildiğine ilişkin olarak herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, bu hali ile davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edildiğinin kanıtlanamadığı, anılan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere; davalının dava konusu faturayı ticari defterlerine kayıt etmesinin fatura konusu hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği, bu hali ile taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davacının fatura konusu hizmeti davalı tarafa verdiğinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının ticari ilişkideki bakiye alacağını talep edebilmesi için cari hesap sözleşmesinin bulunması zorunlu olmadığı, taraflar arasında düzenlenen ve dosya içerisinde mevcut faturalara binaen davacı tarafından davalıya mukavvadan üretilen kutuların satışının yapıldığı, davacı taraf ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde davacı tarafından satışı yapılan ürünlerin davalıya tesliminin yapıldığı ancak davalı tarafından yapılan ödemelerde eksik ödenmeyen bakiye olduğu, bu hali ile davalının takibe ve borca yapmış olduğu itirazının haksız olduğu kanaatine varıldığı, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla; bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
Davanın KABULÜ ile,
İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 82.990,54.-TL asıl alacak ve takip tarihinden sonra işleyecek avans faizi üzerinden aynen devamına,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.669,08.-TL harcın peşin alınan 1.002,33.-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.666,75.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.002,23.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9.389,24.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 8 adet posta ve tebligat gideri 50,50.-TL , bilirkişi ücreti 600,00.-TL 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 691,60.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bakiye Harç ;4.666,75.-TL