Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/50 E. 2019/252 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/50
KARAR NO: 2019/252

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/12/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılamaları neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu çekin ciro yolu ile dava dışı ve müvekkilinin yetkilisi olduğu…Şti. ünvanlı şirkete geçtiğini, müvekkilinin “…” ibaresi ekleyerek yetkilisi olduğu dava dışı …Şti. için ödeme aracı olarak kullanıldığını, davaya konu çekin karşılıksız çıkması üzerinde müvekkilinin yetkilisi olduğu … ŞTİ. tarafından çek bedeli ödenmek sureti ile önceki cirantalardan iade alındığını, sonrasında ise bu çek bedelinin müvekkilinin yetkilisi olduğu dava dışı … ŞTİ’ne ödemesi nedeniyle çekin davalı yana iade edildiğini, ancak bu esnada çekin üzerinde yer alan “AVALİMDİR” ibaresinin iptal edilmesi hususunun atlandığını ve davalı tarafça bu hatadan adeta yararlanılmak suretiyle müvekkilinin davalı tarafa hiçbir borcu olmamasına rağmen haksız olarak icra takibi başlatıldığını beyanla müvekkilinin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığnıın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sorumluluğunun borca dayalı sorumluluk olmayıp aval veren sıfatı ile kefalet mahiyetinde bir sorumluluk olduğunu, bu nedenle davacının borcu teminat ilişkisine dayalı bir borç olduğundan müvekkiline herhangi bir borcunun olup olmadığının dinlenilebilirliğinin olmadığını, davacının sorumluluğunun borç ilişkisinden doğan bir sorumluluk olmayıp avalist sıfatından kaynaklanan bir sorumluluk olduğunu, aval verenin kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumluluğu bulunduğunu, yani borçlu ile birlikte müteselsil sorumlu olduğunu, her ne kadar davacının kendisine ait ilk ciroyu iptal etmeden çeki geri vermesinin kendisini sorumluluktan kurtarmayacağı gibi esasen bu yöndeki iddiasını da kanıtlayamadığını, davanın reddini savunmuş, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Takip sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … , borçlunun …Şti ve … olduğu, 28/03/2018 tanzim ve 28/03/2018 vade tarihli 30.000,00.-TL’lik çekden kaynaklı 28.400,00.-TL asıl alacak, 2.055,89.-TL işlemiş faiz alacağı 2.840,00.-TL tazminat bedeli, 85,20.-TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 33.381,09.-TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, takibin borclu …’nun 26.12.2018 tarihli itirazı ile aynı tarihte takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekili takibe dayanak yapılan çeke müvekkilinin …ŞTİ. yetkilisi olduğu dönemde aval olduğunu, çekten dolayı her hangi bir sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmiştir. Takibe dayanak yapılan çek incelendiğinde; keşidecisinin … Şti., lehtarı …, lehtar ciranta’dan …ŞTİ. ciro edilmek suretiyle devredildiği, çekin ön yüzeyinde ciranta olan …ŞTİ. yetkilisi davacı tarafından aval sıfatı ile imzalanmış olduğu görülmüştür. Çekin ön yüzeyinde hem …Şti.’nin hem de davacının aval sıfatıyla ayrı ayrı imzası bulunmaktadır. T.T.K.nun 701/3 maddesi gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılacağı bu nedenle davacı tarafça atılan imza TTK hükümlerine göre aval sayıldığı, TTK 702. maddesi uyarınca aval veren kişi kim için taahhüt altına girmiş ise, aynen onun gibi sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Bu itibarla davacının iddiaları ve davalının çekin iktisabında ağır kusur ve kastı bulunduğu ispata elverişli yasal delillerle kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
İİK 72/4. maddesi uyarınca, davanın alacaklı lehine neticelenmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısı ile alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarının tazmini için icra inkâr tazminat talep etme hakkı bulunduğundan, tedbir talep edilen çekten kaynaklanan toplam 28.400,00-TL nin % 20 oranında davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR:
Yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda,
1-Davanın reddine,
2-İİK’nun 72 Maddesi uyarınca asıl alacak tutarı 28.400,00.-TL’nin %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Mahkememizce verilen 26/12/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
4-44,40.-TL harcın peşin alınan 570,07.-TL’den mahsubu ile bakiye kalan 525,67.-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
5-3.408,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır