Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/430 E. 2019/273 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/430 Esas
KARAR NO: 2019/273

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2018
KARAR TARİHİ: 09/07/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekilinin 21/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; ”… şirketinin müvekkil seyahat acentesi hakkında düzenlediği haksız ve hukuka aykırı,aşağıda detaylı olarak belirtilen 91.768,94 TL tutarındaki acente borç dekontları bakımından müvekkilin davalılara karşı borçlu olmadığının, … (…) dünya genelinde 290 şirketini ve hava taşımacılığının %82 sini temsil eden kuruluş olduğunu, … havayolu şirketleri tarafından havacılık sektöründe yeknesaklık sağlamak ve havacılık sektöründeki sorunları çözmek amacıyla kurulduğunu, havayolu şirketlerinin biletlerinin yolculara satabilmek için … tarafından yetkilendirilmiş seyahat acentesi olma zorunluluğu bulunduğunun, başka bir deyişle …, seyahat acentelerine havayolu uçak bileti satma konusunda yetki tanıdığını, Seyahat acenteleri, havayolu bileti satabilmek amacıyla …’ya başvurmakta ve …’nın kriterlerine uygun olanlar ise … akredite seyahat acentesi olarak kabul edildiğini; …, seyahat acentlerini yetkilendirmeden önce havayolu şirketlerinin menfaatini gözetmek için havayolu şirketlerinin olası alacaklarını…etmek adına seyahat acentelerinden banka teminat mektubu aldığını, havayolu şirketlerinin seyahat acentesinden alacaklı olduğunu bildirmeleri durumunda herhangi bir hukuki süreç beklenmeden banka teminat mektuplarının nakde çevrildiğini; …, seyahat acentelerini yetkilendirmek haricinde tüm havayolu şirketleri ile tüm yetkili seyahat acenteleri arasındaki ilişkilerin yürütülmesinde aracı kuruluş konumuna sahip olduğunu; … tarafından yetkilendirilen seyahat acenteleri ile havayolu şirketleri arasındaki bilet düzenleme, cari hesaların yürütülmesi ve iletişim konularındaki düzensizliklere yönelik işlemler, … ve …’nın işlettiği elektronik plaformlar üzerinden gerçekleştirildiğini, havayolu şirketleri ve seyahat acenteleri, faturalaşmalarını …’nın işlettiği ve …’nın sorumluluğunda olan BSP platformunda gerçekleştirildiğini ve karşılıklı cari hesaplarını bu platformda tuttuğunu, işbu davaya konu edilen acente borç dekontları ADM’ler de yine …’nın BSP elektronik platformu üzerinden düzenlendiğini, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkiyi sağlayan ve uyuşmazlığa ilişkin her türlü kaydı elektronik olarak elinde bulunduran kurum … olduğunu, teminat mektubunu elinde bulunduran ve teminat mektubu üzerinde tasarruf yetkisi bulunan kurumun … olduğu belirtilmiştir. … tarafından kredi kartı satış kanalı devre dışı bırakılmadığını ve … tarafından müvekkilin kredi kartıyla satış yapmadığı hususunun davalı havayolu şirketine iletildiği, …’nın kredi kartıyla bilet satışı kanalını asli kusurlu olarak devre dışı bırakılmadığını, dava konusu ADM’lerin … nın elektronik sistemi üzerinden düzenlenmiş olduğunu ADM’lerin düzenlenmesinin önüne geçecek uyarı ve bildirimlerin … vasıtasıyla yapılıyor olması, teminat mektubunun …ya hitaben düzenlendiği ve bu teminat mektubunun …’nın tasarrufunda olması sebepleriyle … ya işbu davada 2 numaralı davalı olarak husumet yöneltilmesinin hukukui zorunluluğu olduğunu, müvekkil şirketin 03/03/2010 tarihinde … acenteliğine kabul edildiğini bu tarihten itibaren müvekkil şirket, uçak bileti düzenleme yetkisine sahip olduğunu, …’ya üyelik başvurusunda havayolu şirketlerine karşı olası borçlarının teminatı için 3 numaralı paragrafta belirtilen, …Bankası’nın 23/02/2010 tarihli … seri numaralı,… mektup numaralı ve 261.000 $ banka teminat mektubunu …’ya teslim edildiğini, her türlü bildirim, uyarı, şikayet ve bilgi talebi bu platform üzerinden gerçekleştirilmesi … acentesi olduğunun, BSP elektronik platformu üzerinden davalı havayolu şirketi ile hesaplarının tuttuğunu, … üyesi havayolu şirketleri ve … tarafından yetkilendirilmiş seyahat acentelerinin her biri arasında ayrı ticari ilişki bulunduğunu ve hesapların ayrı ayrı tutulduğunu, ancak seyahat acenteleri ve havayolu şirketleri … nın sistemleri ve koordinatörlüğünden faydalandığını,bu kapsamda müvekkil ile davalı şirket arasında uçak bileti düzenlemesine dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu sonuçta düzenlenen biletin havayoluna ait bilet olduğunu, Davacı şirketin … acentesi olduğu tarihten itibaren yalnızca nakit kabul etmek suretiyle bilet satışı yapmış kredi kartı ödemesi ile uçak bileti düzenlememiş ve bu hususa, güvenlik sebebiyle özellikle dikkat ettiğini, bu hususun 2 numaralı davalı … nın kayıtlarından rahatlıkla teyit edildiğini belirtmiştir. Müvekkil şirketin 22/02/2018 tarihinde 10:14 te … tarafından talep edilen BSP formunun… konu numarası ile gönderildiğini, … tarafından 15:55 platform üzerinden yanıt verildiğini, … tarafından beyanımıza uygun olarak güncellendiği bildirdiğini, Müvekkilin bildirimi ve kayıtların düzenlemesinin üzerinden beş ay geçtikten sonra BSP platformuna eriştiğinde bayram tatiline denk gelen 20/08/2018-25/08/2018 tarihleri arasında müvekkilin bilgisi ve onayı olmayan kredi kartı ile bilet satış eylem kayıtlarının bulunduğunun BSP platformu üzerinden tespit edildiğini; Müvekkil, kredi kartı ile satış kanalının kapalı olduğunun … tarafından teyit edilmesine rağmen bu bilet satışlarının görmesi üzerine kredi kartı ile satış yapıldığına dair kayıtların olduğunu, daha önce müvekkilin kredi kartı ile satış yapmadığını bildirmiş olduğunun ve işlemlerin kontrol edilerek düzeltilmesi geretiğinin yine BSP platformu üzerinden …’ya bildirdiğini, müvekkilin ihlal bildirimini alan … 28/08/2018 tarihi saat 07:09 da müvekkilin bildirimini yanıtlayarak kredi kartı ile satış yapılmadığını tüm havayolu şirketlerine zaten bildirdiklerini ancak buna rağmen kredi kartı ile işlem yapılmış olamsı sebebiyle satış yapan havayolu şirketi ile göürüşülmesi gerektiğini, Havayolu şirketi ise her türlü bildirimin ilgili kanallardan kendisine yapılmış olmasına rağmen …’nın bildirim ve uyarılarını görmezden geldiğini, Bu nedenle, 1 numaralı davalı şirketin müvekkilin bilgisi ve onayı dışında sistemde yer alan kredi kartı satış işlemleri sebebiyle müvekkilin cari hesabına 86.102,65 TL tutarında borç kaydettiğini ve BSP elektronik platformu üzerinden müvekkile ADM düzenlendiğini, borcun sistemdeki dağılım 01-15/10/2018 88.601,99 TL VE 01-15.11.2018 3.166,95 TL, … üyeliği askıya alındığından müvekkil şirket ile havayolları tarafından düzenlenen ADM’lerin detaylarını göremediğini, ADM’lerin detaylarının sunmaları için davalılara mahkemenizce süre verilmesini talep ettiğini, tüm havayolu şirketlerine kredi kartı ile satış yapılmadığını bildirmelerine rağmen davalı havayolu şirketi, müvekkilin itirazını hiçbir gerekçe göstermeden reddettiğini, 1 numaralı havayolu şirketi …’nın bildirimlerini gözardı ettiğini ve gereken tedbiri almadığını kredi kartı ile satış kanalını kapatmadığını, bu eylemin bir başka sebebi ise davalı havayolu şirketinin müvekkil şirketi küçük görerek keseceği faturaları her halukarda kabul ettireceğini ve …’nın elinde bulunan banka teminat mektubu üzerinden tahsil edeceğine güvendiğini, … sistem üzerinden gönderdiği 06/11/2018 tarihli bildirimde müvekkil şirkete cari hesap farkının kapatılması için 31/12/2018 tarihine kadar süre tanındığını, aksi takdirde … elinde bulunan banka teminat mektubunun paraya çevrileceğini beyan ettiğini, bu teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrileceği için ve mevcut uyuşmazlık devam ederken müvekkilin cari hesabı kapatması beklenemeyeceği, bu nedenle mahkeme nezdinde ihtiyati tedbir talebinin verilmesi başvurusu zorunluluğunun oluştuğunu, müvekkil şirket yetkilisi …, … bankasının teminat mektubunun düzenlemesi için şahsi kefaletini de verdiğini, bankanın aynı zamanda …’ün oturduğu şahsi konut üzerinde 1.000.000 TL tutarında ipotek de tesis ettiğini, müvekkilin hukuken korunmaya değer menfaati de mevcut olduğunu, teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrilmesi halinde müvekkil bu parayı havayollarına/… ya ödemiş olacağını ve dava sonucunda tekrar aynı kişilerden tahsil etmeye çalışacağını belirttiğini, Bu nedenle 23/02/2010 tarihli …seri numaralı ve … mektup numaralı…Bankası teminat mektubunun paraya çevrilmemesi yönünde, HMK Md. 390/2 uyarınca davalılar dinlenmeksizin, davamız kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir kararının verilmesini, davalı havayol şirketinin müvekkil seyahat acentesi hakkında düzenlendiği haksız ve hukuka aykırı 91.768,94 TL tutarındaki ADM’ler için müvekkilin davalılara karşı borçlu olmadığının tespit edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı taraflara yüklenmesine karar verilmesini” talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı … nın 15/02/2019 tarihli cevap dilekçesinde ” Taraflar arasındaki tahkim sözleşmesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın tahkim mahkemesince çözümü zorunlu olup, sayın mahkemenizin somut uyuşmazlığın çözümünde görevsiz olduğunu, bu itibarla sair yönler incelenmeksizin tahkim itirazımızın kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkil arasında imzalanan ve davacı tarafından delil olarak sayın mahkemeye sunulduğunu 03/03/2010 tarihli yolcu bileti satış acentesi anlaşamasının olduğunu, hal böyleyken davacının, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen seyehat acenteleri el kitabında uyuşmazlıkların çözümü için münhasır yetkili olan arabulucu ve akabinde tahkim incelemelerinin dışına çıkarak iş bu davayı açmasının hukuka aykırılığı olduğunu, yetkili merci öncelikle olarak … arabuluculuk komisyonu ve akabinde de milletlerarası ticaret odası kurallarına göre uyuşmazlığı çözüme ulaştırmaya yetkili tahkim mahkelemeleri olduğu, davanın sair yönleri incelenmeksizin usulden reddi gerektiğini, … havayolu şirketleri ile acenteler arasında iş birliğini sağlar ve sektördeki sorunları tarafsız bir şekilde çözüme ulaştırma amacıyla hareket eder. Bu amaçlarla biletleme sisteminde acentelerinde bildiği ve kabul ettiği, havayolu şirketlerinin uğrayacağı zararları önleyebilmek adına acentelerin risk portföyü ve faaliyet gösterdiği ülke için belirlenen finansal kriterlerin değerlendirildiğini ve her acentedan farklı oranlarda teminat mektubu alındığını, bu kapsamda müvekkil davacıdan da 2010 yılında …’ya akredite olurken gerekli teminat mektubunu teslim aldığını, ödenmesinin durdurulması talebiyle ihtiyati tedbir kararı hükmedilen teminat mektubu incelendiğinde koşulsuz, süresiz ve görüldüğünde ödeme kaydı ile düzenlendiği, bu kayıtlarla düzenlenen teminat mektupları muhatap tarafından bankaya ibraz edildiğinde banka kural olarak asıl borç ilişkisinde muhatabın kendi borcunu yerine getirip getirmediğine ya da borcun doğup doğmadığına bakmaksızın, teminat mektubu bedelini ödeme tazmin etme yükümlülüğünde olduğunu, teminat mektubunun hukuki niteliği nedeniyle ihtiyati tedbir kararına konu olamayacağını, bir an huzurdaki davada teminat mektubunun ihtiyati tedbir talebine konu olabileceğini düşünülse bile 6100 sayılı HMK nun 390. Mad. Uyarınca üzere sayın mahkemeniz iş bu davanın görülmesinde görevli ve yetkili olmadığını, HMK 397 uyarınca davacının kararın uygulanmasının talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açması ve dava açtığına ilişkin evrakı da mahkemenize ibraz edilmesi gerektiği, davacının uyuşmazlığın çözümü için … bünyesindeki zorunlu arabuluculuk komisyonuna başvuru yaptığına ilişkin bir delil dosyaya ibraz edebilmiş olmadığını, Bu nedenle verilen ihtiyati tedbir kararının ivedilikle kaldırılması gerektiği, müvekkil tarafından acentelerin bilet satış işlemlerinin sadece kredi kartına kapatılabilmesi mevcut sistemde mümkün olmadığını , bu durumu ivedi olarak havayolu şirketlerine bildirmeleri gerektiğini belirtmiş olmasına rağmen davacı şirket dava dosyasına havayolu şirketlerine başvuru yaptığına ilişkin herhangi bir delil ibraz etmediğini, özetle kredi kartı ile satışların bilgisi dışında yapıldığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşme hükmüne göre dava konusu uyuşmazlığı çözüme kavuşturma konusunda tahkim mahkemesi yetkili olup mahkemeniz yetkisiz ve görevsiz bulunduğundan bu konudaki tahkim itirazımızın kabulü ile davanın usulden reddi ve mahkemece ittihaz olunan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, mahkemenizce esasa girilmesi halinde de keza ihtiyati tedbir kararının esasa ilişkin itirazlarımız doğrultusunda kaldırılmasına, müvekkil aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükelitlmesine karar verilmesi” talep etmiştir.
Davalı … un 29/01/2019 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde,” Davanın Tarafımıza yönlendirilmesinin hukuki gerekçesinin somutlaştırılamadığı, müvekkil şirketin davaya konu olan uyuşmazlık bakımından sorumlu tutulamayacağı keza davacı tarafın dava dilekçesinde değinmiş olduğu elektronik platform üzerinden kredi kartı ile satış yapılmasını engelleyebilmek gibi bir bir yetkisi veya hakimiyet alanı bulunmadığını, hukuki açıdan değerlendirme yapmak gerekirse davacı tarafın özellikle müvekkilimiz açısından burada hangi hukuki sorumluluğunu ihlal ya da ihmal edildiğini ortaya koyamadığının gözüktüğü, 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunun 194. Maddesine göre; davacı tarafından sayın mahkemeye sunulan dava dilekçesinin içerisinde oldukça önemli sayılabilecek bir takım teknik detaylar izah edilmediğini ancak bu açıklamalardan hiçbiri acente kanalıyla kredi kartıyla yapılan bir satıştan müvekkilimizin nasıl sorumluğu olduğunun, tüm bunlara rağmen davanın bize yöneltilmiş olması ve ihtiyati tedbir kararının verilmiş olması hukuken hatalı olduğunu, Müvekkil şirketin birçok havayolu şirketinin de olduğu gibi diğer davalı …’nın üyelerinden bir olduğu, iş bu uyuşmazlığa benzer hukuki çekişmelerin de çözüm adresi olan …’nın düzenlemelerinin bulunduğu, seyahat acenteleri ile üye havayolu şirketleri veya … arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda yargı makamı olarak münhasıran seyahat acenteleri arabuluğununu yetkisi kabul edildiğini, Bununla birlikte bağımsız arabulucunun yapacağı inceleme neticesinde verilen karardan memnun olmayan üye havayolu şirketleri veya akredite acentelerinin tabi olduğu seyahat acenteleri uyarınca bu karara karşı tahkim mahkemelerine gitme hakkının bulunduğu; …, havayolları ve acente arasında 3 taraflı bir sözleşme bulunduğunun davacı tarafın arabulucuya başvurması gerekirken işbu davayı mahkemeye taşımaya çalışması hukuken kabul edilebilir olmadığını, taraflar arasında ortada açıkça bir ilk itiraz konusu teşkil eden tahkim anlaşması olmasından ötürü sayın mahkemenin görevli olmadığı, ihtiyati tedbir talebinin de görevsizlikten ötürü kaldırılması gerektiği, müvekkil şirketin dava açılana kadar davacı tarafça …’ya yaptığını iddia ettiği ve kredi kartından zaten müvekkilin bunu kontrol edebilecek veya kapatabilecek bir sistemi de bulunmadığını, bu satışların nasıl yapıldığına dair dava dilekçesinde hiçbir emare olmadığını, biletleme işleminin acente olan davacının yürüttüğü bir iş olduğunu, kredi kartı sahteciliği veya kopyalama işlemi olması halinde tarafımızın hukuki bir sorumluluğunun olmadığını, bu nedenle belirtilen sebeplerden ötürü davanın usulden reddini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, asılsız ve hukuki mesnetten yoksun davanın her ihtimalde esastan reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi” talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı kredi kartı ile biletleme yapmayacağını davalılardan … ya bildirdiğini ancak buna rağmen rızası dışında kullanılan kredi kartı satışından kaynaklı tarafına borç tahakkuk ettirildiğini iddia ederek …’ya verdiği teminat mektubunun paraya çevrilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Davalı havayolu şirketinin alacağını, diğer davalı …, davacı seyahat acentasından aldığı teminat mektubunu paraya çevirmek suretiyle ödeyeceği sistemin bu şekilde işlediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 03/03/2010 tarihli Yolcu Bileti Satış Acentesi Sözleşmesi imzalandığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Sözleşmenin 2.1. Maddesinde; “Taşımacı ile acente arasındaki ilişkide geçerli olan şartlar ve koşullar, acente idarecisinin yetkisi altında zaman zaman yayınlanan ve bu anlaşmaya da eklenen Seyahat Acentesi El Kitabında yer verilen kararlarda belirtilmiştir. El Kitabı aşağıdakileri içermektedir.
a.)(i) Satış Acentesi Kuralları,
a.)(ii)Acenteler için Banka Ödeme Planı Kılavuzunda yer verilen Banka Ödeme Planı Kuralları,
a.)(iii) Satış Acentesi Kuralları kapsamında hüküm altına alınan diğer yerel standartlar,
a.)(iv)diğer geçerli İATA kararları .
b.) Bu kurallar, kararlar ve zaman zaman tadil edilen haliyle diğer hükümlerin bu anlaşmanın bir parçası kılındığı kabul edilecektir ve taşımacı ve Acente bunlara uymayı kabul etmiştir.”
2.2. Maddesinde; “acentenin Seyahat Acentesi El Kitabı’nın mevcut baskısını teslim aldığını, kabul etmiştir. Acente ayrıca sınırlı olmamak kaydı ile tazminatlar ve Trafik Belgeleriyle ilgili feragat, saklama, tanzim ve teminat, raporlama ve ödeme prosedürleri ve tahkim prosedürleri dahil, El Kitabının içeriğini okuyup anladığını kabul etmiştir”
2.3. Maddesinde; “acente idarecisi, acenteye el kitabının daha sonra yapılan baskılarını ve tadilatlarını temin edecektir . El kitabının içeriğinde yapılan tüm değişiklikler, Acente İdarecisi tarafından Acenteye bildirilecektir. Bu bildirimin gönderilmesinden itibaren 30 gün içerisinde Acente, Acente İdaresine yazılı bildirimde bulunarak bu anlaşmayı feshetmediği müddetçe, bu değişikliklerin bu anlaşmaya dahil edilmiş olduğunu varsayılacaktır. “
Yine sözleşmenin 14.Maddesinde ise; ” bir konunun Satış Acentesi Kuralları uyarınca tahkime götürülmek istenmesi durumunda Acente bu kurallar uyarnıca tahkime başvurmayı ve tahkim prosedürlerine uygun davranmayı ve ayrıca verilen tahkim kararına bağlı kalmayı kabul etmiştir.” şeklinde anlaştıkları belirlenmiştir.
31/05/2018 tarihli Seyahat Acentesi El Kitabının 1.Maddesinde; “İş bu maddede sıralanmış meselelerden kaynaklanan veya söz konusu meselelerle bağlantılı olarak çıkan tüm ihtilafların nihai çözüme kavuşturulması aşağıdaki 4’de tarif edilen tahkim yoluyla incelemeye bağlı olmak kaydı ile komiser tarafından iş bu karara uygun olarak gerçekleştirilecektir.”
4.1 Maddesinde; “komiserin iş bu karar hükümleri uyarınca aldığı bir karardan mağdur olduğunu düşünen bir acente veya başvuru sahibi bu kararı, Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme hakkına sahip olacaktır.”
4.2 maddesinde; “Aldığı bir karar, bir Acentenin Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında yer alan ilgili hükümlere göre Komiser nezdinde açtığı bir davaya konu olan bir üye , kendisi komiserin kararına itiraz etmiş ise de, bu kararı Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme talebinde bulunabilir.”
4.3.Maddesinde; “Acente İdaresicisi veya … tarafından alınan bir karar veya yapılan bir işlem, bir acentenin iş bu kararın hükümlerine göre komiser nezdinde açtığı bir davaya konu olmuş ise ve Acente İdarecisi veya … Komiserin kararına itiraz ediyorsa, Acente İdarecisi veya … bu kararı Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme hakkına sahip olacaktır” hükümlerinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı … şirketi tarafından 2018 yılı tarihli Seyahat Acentesi El Kitabının davacı şirkete mail yolu ile iletildiğine ilişkin dosyada bilgi ve belgeler mevcuttur.
Davalı taraflar cevap dilekçeleri ile 6100 Sayılı Kanunun 116.md.1-b ve 413.md/1 uyarınca Tahkim ilk itirazında bulunmuştur. Davacı tarafça Sözleşmenin ve tercümesinin bir örneği ibraz edilmiştir. Taraflar arasında sözleşmenin varlığı itilafsızdır. Davacı taraf Sözleşmenin geçersiz olduğunu ve yabancı dilde düzenlenmiş olması nedeni ile tahkim şartının dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek tahkim itirazının Reddini talep etmiştir.
4686 sayılı MTK’nın 5. maddesinde, tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa karşı tarafın tahkim itirazında bulunabileceği, tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilikin uyuşmazlıkların çözülmesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabi olduğu, tahkim itirazının kabulü halinde mahkemenin davayı usulden rededdeceği düzenlenmiştir. Benzer düzenleme HMK’da da yer almış, HMK’nın 413. maddesinde tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa karşı tarafın tahkim ilk itirazında bulunabileceği, bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değilse mahkemenin tahkim itirazını kabul edeceği ve davayı usulden reddedileceği belirtilmiştir.
Davanın her iki yanı da Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan şirketlerden değildir. Milletlerarası Tahkim Kanunu 1. Maddesi; (..) Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.
Bu Kanunun 5 ve 6 ncı madde hükümleri, tahkim yerinin Türkiye dışında belirlendiği durumlarda da uygulanır(…) ile kanunun 2. Maddesinin; “Aşağıdaki hâllerden herhangi birinin varlığı, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını gösterir ve bu durumda tahkim, milletlerarası nitelik kazanır:
1.Tahkim anlaşmasının taraflarının yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması,
2.Tarafların yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin;
Tahkim anlaşmasında belirtilen veya bu anlaşmaya dayanarak tespit edilen hâllerde tahkim yerinden,
Asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği yerden veya uyuşmazlık konusunun en çok bağlantılı olduğu yerden,
Başka bir devlette bulunması.
3. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşmeye taraf olan şirket ortaklarından en az birinin yabancı sermayeyi teşvik mevzuatına göre yabancı sermaye getirmiş olması veya bu sözleşmenin uygulanabilmesi için yurt dışından sermaye sağlanması amacıyla kredi ve/veya güvence sözleşmeleri yapılmasının gerekli olması.
4. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşme veya hukukî ilişkinin, bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini gerçekleştirmesi.
21.1.2000 tarihli ve 4501 sayılı Kanun hükümleri saklıdır.” gene kanunun 4. Maddesi: Tahkim anlaşması, tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında mevcut bir hukukî ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşmadır.
Tahkim anlaşması, asıl sözleşmeye konan tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabilir.
Tahkim anlaşması yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim anlaşmasının taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim anlaşmasının varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması gerekir. Asıl sözleşmenin bir parçası hâline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması hâlinde de geçerli bir tahkim anlaşması yapılmış sayılır.
Tahkim anlaşması, tarafların tahkim anlaşmasına uygulanmak üzere seçtiği hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna uygun olduğu takdirde geçerlidir.
Tahkim anlaşmasına karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim anlaşmasının henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamaz” hükümleri gereğince … ve diğer davalı havayolu şirketinin yabancı sermayeli şirketler olduğu, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı anlaşılmaktadır. 805 Sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca sözleşme dilinin Türkçe olması zorunluluğu yabancılık unsuru taşımayan durumlarda söz konusu olacaktır. Dolayısıyla tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değildir.
Bu hali ile 4686 sayılı milletlerarası tahkim kanunun 5. Maddesinin yollamasıyla HMK’nun 413.maddesinde belirlenen hükümler de göz önüne alınarak taraflar arasında düzenlenen 03/03/2010 tarihli sözleşmenin uygulanmasından çıkan uyuşmazlıkların Seyahat Acenteleri El Kitabı’nın 812 nolu kararının 12.2.3 bölümündeki düzenlemeye göre, davacı şirketin 2 . bölgede bulunması nedeni ile Türkiye’deki acenteler için Cenevre veya İsviçre Tahkim merkezleri görevli ve yetkili kılındığı sabit olup, sözleşmede geçerli bir tahkim şartının düzenlendiği , davalıların da ilk itiraz olarak tahkim itirazında bulunduğu anlaşıldığından, HMK’nun 116.Maddesi gereğince mahkememizde açılan davadaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş , aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1- 4686 sayılı milletlerarası tahkim kanunun 5. Maddesinin yollamasıyla HMK 413 Maddesi gereği ile HMK 116/1-b maddesi uyarınca tahkim ilk itirazının kabulüyle davanın USULDEN REDDİNE,
2- Milletlerarası tahkim kanunu 6/1 uyarınca ihtiyati tedbir kararının tahkim anlaşmasına aykırılık teşkil etmediği için HMK 392/2 Uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar devamına, hükmün kesinleşmesinden itibaren 1 ay içerisinde dava açılmadığı takdirde yatırılan teminatın iadesine,
3- Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcın, peşin alınan 1.567,19-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1.522,79-TL harcın davacıya iadesine,
4- AAÜT 7/2 uyarınca takdir edilen 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
5- Davalı … tarafından yapılmış 28,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak İki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilleri yüzüne karşı ve davalı … vekilinin ve davalı COMPAGNIE vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸