Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/425 E. 2019/267 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/425
KARAR NO: 2019/267

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL 8 A.T.M ‘NİN 2019/201 E- 2019/335 K SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/04/2019
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
KARAR TARİHİ: 08/07/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 03/03/2010 tarihinde … acenteliğine kabul edildiğini, bu tarihten itibaren müvekkili şirketin uçak bileti düzenleme yetkisine sahip olduğunu, müvekkili şirketin …’ya üyelik başvurusunda havayolu şirketlerine karşı olası borçlarının teminat için … Bankası’nın 23/02/2010 tarihli 1935389 seri numaralı… mektup numaralı ve 261.000,00.-USD doları tutarındaki banka teminat mektubunu …’ya teslim ettiğini, müvekkilinin seyahat acentesi …’ya kabul edilmesi ile birlikte BSP elektronik platformunu kullanmaya başladığını, BSP elektronik platformunun havayolu şirketleri ile ilişkinin ve iletişimin kurulmasının seyahat acenteleri açısından bir zorunluluk olduğunu, her türlü bildirim, uyarı, şikayet ve bilgi talebinin bu platform üzerinden gerçekleştirildiğini, … akredite seyahat acenteleri düzenlenen biletlere ilişkin olarak havayolu şirketleri ile arasındaki hesapların takibini sadece BSP elektronik platformu üzerinden gerçekleşirilebildiğini, bu doğrultuda müvekkili seyahat acentesinin BSP elektronik platformu üzerinden davalı havayolu şirketi ile hesaplarını tuttuğunu, … üyesi havayolu şirketlerinin ve … tarafından yetkilendirilmiş seyahat acentelerinin her biri arasında ayrı ticari ilişki bulunduğunu ve hesapların ayrı ayrı tutulduğunu, seyahat acentelerinin ve havayolu şirketlerinin …’nın sistemleri ve koordinatörlüğünden faydalandığını, bu kapsamda müvekkili ile davalı şirket arasında uçak bileti düzenlenmesine dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu, düzenlenen biletlerin havayolu şirketlerinin biletleri olduğunu, kredi kartı ile yapılan elektronik satışlarda sahtecilik olaylarına yönelik olarak müvekkili seyahat acentesi işlem güvenliğine önem veren bir firma olarak herhangi bir sahtecilik riskiyle karşılaşmamak için kredi kartı ile uçak bileti satışı yapmamaya son derece ihtimam gösterdiğini ve sekiz seneden fazla bir süredir de sadece nakit satışını gerçekleştirdiğini, …’nın 2 Şubat 2018 tarihli yazısıyla da bilet satışı yapan tüm acentelere, kredi kartıyla bilet satışı yapmak istememeleri halinde matbu olarak … tarafından hazırlanmış beyanın doldurulmasını ve BSP platformu üzerinden gönderilmesi gerektiğini bildirdiğini, bu yazıda ayrıca acentenin göndereceği beyanı takiben acente için kredi kartı ödeme yönetiminin devre dışı bırakılacağını da açıkça belirttiklerini, bu nedenle müvekkili seyahat acentesinin kredi kartı ile uçak bileti satmadığına ve satmayacağına dair bilgilerini … tarafından talep edilen matbu formdaki boşluklara işlenerek 22/02/2018 tarihinde …’ya BSP elektronik platformuna … konu numarası ile yüklendiğini, …’nın 25/03/2018 tarihinde BSP elektronik platformu üzerinden kayıtların müvekkilinin beyanına uygun olarak güncellendiğini bildirdiğini, bu düzenlemeden 5 ay sonra 20/08/2018-25/08/2018 tarihleri arasında müvekkilinin bilgisi ve onayı olmayan kredi kartı ile bilet satış işlem kayıtlarının bulunduğunu BSP üzerinden tespit edildiğini, bu durumun …’ya bildirilerek bu işlemlerin kontrol edilerek düzeltilmesinin istendiğini, bu durum karşısında …’nın kredi kartı ile işlem yapılmış olması sebebiyle satış yapan hava yolu şirketiyle görüşülmesi gerektiğini ifade ettiğini, davalı …S.A şirketinin müvekkili ile olan ticari ilişkisinde özenli davranmayarak …’nın bildirimlerini göz ardı ettiğini ve gereken tedbiri almayarak kredi kartı ile satış kanalını kapatmadığını, müvekkili şirketin düzenlenen haksız ve hukuka aykırı ADM’ler sebebi ile uçak bileti düzenleme yetkisini sonlandırdığını, … ‘nın da üyeliğini askıya aldığını ve müvekkili şirkete hesap farkının kapatılması için 31/12/2018 tarihine kadar süre tanındığını belirterek öncelikle banka teminat mektubunun paraya çevrilmemesine yönünde ihtiyati tedbir karar verilmesini ve davalı havayolu şirketinin müvekkili seyahat acentesi hakkında düzenlediği haksız ve hukuka aykırı 159.676,64.-TL tutarındaki ADM’ler için müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili verdiği dava dilekçesinde özetle; havayolu şirketleri ve seyahat acentelerinin faturalaşmalarını …’nın işlettiği ve …’nın sorumluluğunda olan BSP elektronik platformunda gerçekleştirdiğini ve karşılıklı cari hesaplarını bu platformda tuttuğunu, davaya konu edilen acente borç dekontlarının-ADM’lerinde yine …’nın BSP elektronik platformu üzerinden düzenlendiğini, dolayısıyla …’nın taraflar arasındaki ilişkiyi sağlayan ve uyuşmazlığa ilişkin her türlü kaydı elektronik olarak elinde bulunduran teminat mektubu üzerinde tasarruf yetkisi bulunan kurum olduğunu, müvekkil şirketin …’ya üyelik başvurusunda havayolu şirketlerine karşı olası borçlarının teminatı için … bankası’nın 23/02/2010 tarihli, … seri numaları, 619402 mektup numaralı ve 261.00 Amerikan Doları tutarıdaki banka teminat mektubunun …’ya teslim ettiğini, müvekkil seyahat acentesinin kredi kartıyla uçak bileti satmadığına ve satmayacağına dair bilgilerinin … tarafından talep edilen matbu formdaki boşluklara işlendiğini, müvekkilinin birleştirilmesini talep ettiği dosya dava dilekçesi ekinde sunduğu 22/02/2018 tarih saat 10:14’te … tarafından talep edildiği üzere BSP elektronik platformuna… konu numarası ile yüklendiğini, … müvekkilinin beyanda bulunduğu gün olan 22/02/2018 tarihinde saat 15:55’te müvekkilinin yanıtını ve talep ettiği beyanı/formu aldığına ilişkin yine BSP elektronik platformu üzerinden yanıt verdiğini, davalı havayolu şirketinin her türlü bildirimin ilgili kanallardan kendisine yapılmış olmasına rağmen bildirim ve uyarıları dikkate almadığını, bu nedenle …S.A’nin müvekkilinin bilgisi ve onayı dışında sistemde yer alan kredi kartı satış işlemleri sebebiyle müvekkilinin cari hesabına 54.923,03-TL tutarında daha borç kaydettiğini ve BSP elektronik platformu üzerinden müvekkiline ADM düzenlendiğini, …’nın sistem üzerinden gönderdiği 6 Kasım 2018 tarihli bildirimde, müvekkili aleyhinde düzenlenen haksız ve hukuka aykırı ADM’ler sebebiyle müvekkilin uçak bileti düzenleme yetkisini sonlandırdığını, müvekkil şirkete cari hesap farkının kapatılması için 31 Aralık 2018 tarihine kadar süre tanıdığını, aksi takdirde … elinde bulundurduğu banka teminat mektubunu paraya çevireceğini, davalıların özensiz hareketleri sebebiyle telafisi mümkün olmayacak zararlara uğrama riski bulunduğunu, işbu davanın tarafları ve konusu ile aynı olan İstanbul….Asliye Ticareti Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini ve davalı havayolu şirketinni müvekkili hakkında düzenlediği haksız ve hukuka aykırı 54.23,03-TL tutarındaki ADM’ler için müvekkilinin davalılara karşı borçlu olmadığının tespitine karar verilerek yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili davaya ve birleşen davaya karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki tahkim sözleşmesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın tahkim mahkemesince çözümünün zorunlu olup, somut uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin görevli olmadığını, öncelikle davanın bu yönü ile usulden reddini talep ettiklerini, davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan 03/03/2010 tarihli yolcu bileti satış acentesi anlaşmasının 2.1 – 2.2 ve 2.3. maddelerinde belirtilen hükümlerin davacı şirket tarafından kabul edildiğini, 2018 yılında güncellenen Seyahat Acentesi El Kitabının 31/05/2018 tarihinde Türkiye’de …’ya akredite olmuş tüm seyahat acentelerine mail yolu ile iletildiğini, bu kitapta seyahat acentelerinin faaliyetleri süresince uyması gereken kuralların bulunduğunu, bu kitabın 151-155.inci sayfalarında yer alan 820e numaralı karar uyarınca seyahat acenteleri ile üye havayolu şirketleri veya … arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda yargı makamı olarak münhasıran seyahat acenteleri arabuluculuğunun yetkisinin kabul gördüğünü, … üyesi havayolları ve akredite acenteler arasında meydana gelen uyuşmazlıkların efektif ve adil şekilde çözümü için uzun yıllardır zorunlu arabuluculuk sisteminin yürürlükte olduğunu, yine Seyahat Acenteleri El Kitabı’nın 818 nolu kararının 12. Bölümü uyarınca bu karara karşı tahkim mahkemelerine gitme hakkının bulunduğunu, Türkiye’deki acenteler için Cenevre veye İsviçre tahkim merkezlerinin görevli ve yetkili olduğunu, tahkim incelemesinin bir veya birden fazla hakem tarafından Milletlerarası Ticaret Odası tahkim kurallarına göre yapılacağı ve tahkim dilinin ise İngilizce olacağının belirlendiğini, netice olarak taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle zorunlu arabuluculuk sistemi, bu inceleme neticesinde çıkacak karara karşı da münhasır olarak tahkim şartının son derece açık ve net bir şekilde düzenlendiğini, davacının sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen Seyahat Aceteleri El Kitabında uyuşmazlıkların çözümü için münhasır yetkili olan arabuluculuk ve akabinde tahkim incelemelerinin dışına çıkarak bu davayı açmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bilet satışlarının acenteliğin sorumluluğunda olduğunu, 6102 sayılı TTK uyarınca ticari faaliyetlerini yürütürken her zaman basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu bulunan davacının dava konusu biletlerin bilgisi dışında satıldığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu biletlerin davacının iş yerindeki çalışanlar tarafından da satışının gerçekleştirilmiş olabileceğini, bilindiği üzere hiçkimsenin kendi kusuruna veya ihtimaline dayanarak lehine bir hak iddiasına bulunamayacağını, davacı acente tarafından verilen kesin ve süresiz teminat mektubunun paraya çevrilmesinin durdurulmasına ilişkin verilen tedbir kararının da yerinde olmadığını, davacının kendi kusur ve ihmalini hiçe sayarak teknik olarak ne müvekkilinin ne de diğer davalı havayolu şirketinin davacı için kredi kartı ile bilet satışı kanalını kapatmasının mümkün olmadığını bildiği halde davalılardan böyle bir talepte bulunmasının ve olumsuz yanıt aldıktan sonra da bu huzurda davaya açarak uğradığı zararın müvekkili kusurundan kaynaklanmış olduğunu iddia etmesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetle açılmış olan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle taraflar arasındaki tahkim sözleşmesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın tahkim mahkemesince çözümünün zorunlu olup tahkim itirazının kabulü ile davanın usulden reddini, müvekkili şirketin global anlamda tanınan bir hava yolu şirketi olduğunu, diğer davalı …’nin ise uluslararası taşımacılık sisteminde kullanılacak biletler ve hava yolu taşımacılığında uyulmaı gereken kurallara ilişkin uygulanacak standartları belirlediğini ve hava yolu şirketleri ile acenteler arasında iş birliğini sağlar ve sektördeki sorunların tarafsız birşekilde çözümü amacı hareket ettiğini, bu amaçlarla biletleme sisteminde acentelerin kabul ettiği şirketlerinin uğrayacağı zararları önleyebilmek adına acentelerin risk portföyü ve faaliyet gösterdiiği ülke için belirlenen finansal kriterlerin değerlendirildiğini, her acenteden farklı oranlarda teminat mektubu alındığını, bu kapsada davacıdan da 2010 yılında …’ya akredite olurken gerekli teminat mektubunun teslim alındığını, bu kapsamda müvekkili şirkete borcu olmadığı iddiası ve gerekçesi ile teminat mektubunun nakde çevrilmesinin durdurulması talebinin de hiçbir maddi ve hukuki dayanağınını olmadığını, bilet satışlarının acentenin sorumluluğunda olduğunu, 6102 Sayılı TTK uyarınca ticari faaliyetlerini yürütürken her zaman basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu bulunan davacının dava konusu biletlerin bilgisi dışında satıldığını iddia etmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının ihmali neticesinde dava konusu zararın ortaya çıktığını, kendi kusuruna ve ihmaline dayanarak lehine bir hak iddiasında bulunamayacağını, davacı şirketin dava konusu olarak belirtilen bedellerin yer aldığı 2018/1001 f dönemine ilişkin ödemeyi 05 Kasım 2018 tarihinde gerçekleştirmesi gerekmesine rağmen davacı şirketin bu ödemeyi yapmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 03/03/2010 tarihli Yolcu Bileti Satış Acentesi Sözleşmesi imzalandığı tartışmasızdır.
Sözleşmenin 1. Maddesinde; “….taşımacı tarafından acentenin tayin edilmesi üzerine acente ve taşımacı arasında yürürlüğe girmiştir. …bu anlaşma taşımacı ve acente arasında, isimleri anlaşmada özellikle belirtilmiş ve her ikisi de anlaşmanın tarafları olarak isimlerini anlaşmaya koymuşlar gibi geçerli olacaktır.”
2.1. Maddesinde; “Taşımacı ile acente arasındaki ilişkide geçerli olan şartlar ve koşullar, acente idarecisinin yetkisi altında zaman zaman yayınlanan ve bu anlaşmaya da eklenen Seyahat Acentesi El Kitabında yer verilen kararlarda belirtilmiştir. El Kitabı aşağıdakileri içermektedir.
a.)(i) Satış Acentesi Kuralları,
a.)(ii)Acenteler için Banka Ödeme Planı Kılavuzunda yer verilen Banka Ödeme Planı Kuralları,
a.)(iii) Satış Acentesi Kuralları kapsamında hüküm altına alınan diğer yerel standartlar,
a.)(iv)diğer geçerli… kararları .
b.) Bu kurallar, kararlar ve zaman zaman tadil edilen haliyle diğer hükümlerin bu anlaşmanın bir parçası kılındığı kabul edilecektir ve taşımacı ve Acente bunlara uymayı kabul etmiştir.”
2.2. Maddesinde; “acentenin Seyahat Acentesi El Kitabı’nın mevcut baskısını teslim aldığını, kabul etmiştir. Acente ayrıca sınırlı olmamak kaydı ile tazminatlar ve Trafik Belgeleriyle ilgili feragat, saklama, tanzim ve teminat, raporlama ve ödeme prosedürleri ve tahkim prosedürleri dahil, El Kitabının içeriğini okuyup anladığını kabul etmiştir”
2.3. Maddesinde; “acente idarecisi, acenteye el kitabının daha sonra yapılan baskılarını ve tadilatlarını temin edecektir . El kitabının içeriğinde yapılan tüm değişiklikler, Acente İdarecisi tarafından Acenteye bildirilecektir. Bu bildirimin gönderilmesinden itibaren 30 gün içerisinde Acente, Acente İdaresine yazılı bildirimde bulunarak bu anlaşmayı feshetmediği müddetçe, bu değişikliklerin bu anlaşmaya dahil edilmiş olduğunu varsayılacaktır. “
Yine sözleşmenin 14.Maddesinde ise; ” bir konunun Satış Acentesi Kuralları uyarınca tahkime götürülmek istenmesi durumunda Acente bu kurallar uyarnıca tahkime başvurmayı ve tahkim prosedürlerine uygun davranmayı ve ayrıca verilen tahkim kararına bağlı kalmayı kabul etmiştir.” şeklinde anlaştıkları belirlenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı … tarafından düzenlenen Seyahat Acentesi El Kitabına tabi olarak kabul gördüğü tartışmasızdır. Bu konuda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf da bulunmamaktadır.
31/05/2018 tarihli Seyahat Acentesi El Kitabının 1.Maddesinde; “İş bu maddede sıralanmış meselelerden kaynaklanan veya söz konusu meselelerle bağlantılı olarak çıkan tüm ihtilafların nihai çözüme kavuşturulması aşağıdaki 4’de tarif edilen tahkim yoluyla incelemeye bağlı olmak kaydı ile komiser tarafından iş bu karara uygun olarak gerçekleştirilecektir.”
4.1 Maddesinde; “komiserin iş bu karar hükümleri uyarınca aldığı bir karardan mağdur olduğunu düşünen bir acente veya başvuru sahibi bu kararı, Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme hakkına sahip olacaktır.”
4.2 maddesinde; “Aldığı bir karar, bir Acentenin Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında yer alan ilgili hükümlere göre Komiser nezdinde açtığı bir davaya konu olan bir üye , kendisi komiserin kararına itiraz etmiş ise de, bu kararı Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme talebinde bulunabilir.”
4.3.Maddesinde; “Acente İdaresicisi veya … tarafından alınan bir karar veya yapılan bir işlem, bir acentenin iş bu kararın hükümlerine göre komiser nezdinde açtığı bir davaya konu olmuş ise ve Acente İdarecisi veya … Komiserin kararına itiraz ediyorsa, Acente İdarecisi veya … bu kararı Yolcu Satış Acenteliği Kurallarında açıklanan prosedürlere uygun olarak tahkim yoluyla inceletme hakkına sahip olacaktır” hükümlerinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı … şirketi tarafından 2018 yılı tarihli Seyahat Acentesi El Kitabının davacı şirkete mail yolu ile iletildiğine ilişkin dosyada bilgi ve belgeler mevcuttur.
Tahkim anlaşması yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim anlaşmasının taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması gerekir. Asıl sözleşmenin bir parçası haline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması halinde de geçerli bir tahkim anlaşması yapılmış sayılır.
Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olan uyuşmazlığın devletin bünyesindeki yargı organları-mahkemeler tarafından çözülmesidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında sayılan arabulucuk, tahkim, hakem, bilirkişi vs. gibi yollarla uyuşmazlıkların çözümü tarafların serbest iradesi ya da bu yola başvurmayı zorunlu kılan yasa hükmünün varlığına bağlıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere sözleşme genel şartlarında tahkim şartının düzenlendiği, yukarıdaki paragraflarda belirtilen tüm yasal unsurların karar altına alındığı gibi esaslı unsurlarda herhangi bir eksiklik olmadığı, ayrıca tahkimde tespit edilen tüm hususların kanuna uygun olup herhangi bir aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir. Netice olarak taraflar tarafından imzalanan tahkim şartının geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için yanların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Somut olayımızda Seyahat Acenteleri El Kitabı’nın 812 nolu kararının 12.2.3 bölümündeki düzenlemeye göre davacı şirket 2. bölgede bulunduğundan, “Türkiye’deki acenteler için Cenevre ve İsviçre tahkim merkezleri görevli ve yetkili olacaktır” ibaresinin bulunduğu sabittir. Bu hali ile herhangi bir uyuşmazlığın taraflarca tahkim yoluna giderek çözümleneceği kabul edilmiştir.
Bu hali ile HMK’nun 413.maddesinde belirlenen hükümler de göz önüne alınarak taraflar arasında düzenlenen 03/03/2010 tarihli sözleşmenin uygulanmasından çıkan uyuşmazlıkların Seyahat Acenteleri El Kitabı’nın 812 nolu kararının 12.2.3 bölümündeki düzenlemeye göre, davacı şirketin 2 . bölgede bulunması nedeni ile Türkiye’deki acenteler için Cenevre veya İsviçre Tahkim merkezleri görevli ve yetkili kılındığı sabit olup, sözleşmede geçerli bir tahkim şartının düzenlendiği , davalıların da ilk itiraz olarak tahkim itirazında bulunduğu anlaşıldığından, HMK’nun 116.Maddesi gereğince mahkememizde açılan asıl dava ve birleşen davadaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş , aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM ;
Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca,
Asıl dava yönünden;
1-6100 Sayılı HMK’nun 413’üncü Maddesi uyarınca Tahkim itirazı sebebi ile HMK’nun 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden, 413/1 Maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen 28/12/2018 tarihli Türkiye … Bankası A.Ş Aksaray/İstanbul Şubesi’nin 23/02/2010 tarih … seri nolu ve… mektup numaralı 261.000,00.-USD miktarlı kesin ve süresiz verilen teminat mektubunun dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu alacağın %20 oranında nakdi teminatın dosyaya sunulması karşılığında verilen ihtiyati tedbir talebinin kaldırılmasına,
44,40.-TL harcın peşin alınan 2.472,88.-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 2.428,48.-TL harcın davacıya iadesine,
2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Birleşen dava yönünden ;
1-6100 Sayılı HMK’nun 413’üncü Maddesi uyarınca Tahkim itirazı sebebi ile HMK’nun 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden, 413/1 Maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
44,40.-TL harcın peşin alınan 3.854,88.-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 3.810,48.-TL harcın davacıya iadesine,
2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır