Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/407 E. 2022/802 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/407 Esas
KARAR NO : 2022/802

DAVA : Cezai şart, kar mahrumiyeti, masraf
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Cezai şart, kar mahrumiyeti, masraf taleplerine ilişkin davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkli şirketin Türkiye çapında tanınmış … markası ile faaliyet gösterdiği 8000’i aşkın mağazada satışa sunulmak üzere,… Distribütörü davalı…Ltd. Şti ile imza edilmiş sözleşme kapsamında …Torbasız Süpürge ürünleri satın aldığını ve bu ürünlerin tüm mağazalara sevkinin de gerçekleştirilerek satışa arz edildiğini, satışa arz edilmiş olan bu ürünler ile ilgili olarak, davalı yanın 5.12 PM, 28.03.2018 tarihinde … .com.tr adresinden gönderilen maili ile “… Marka sahibinin bize verdiği lisansın yeterli olmadığı, ürünün teknik açıdan yeterli olmadığı ve sair” şeklinde marka ve ticari teamüller dairesinde ürün ve marka itibarına yakışmayacak ciddiyette açıklamalar ve “satışın durdurulması, atılması halinde sorumlu olmayacağımız” vb. şekilde hukuken mesnetsiz ifadeler içeren bir bildirimde bulunduğunu, davalı yanın tüm bu sürecin akabinde Bakırköy… Noterliği’nin 13.06.2018 tarih …yevmiye nolu ihtarnamesi ile “ürünlerin piyasadan geri çekilmesi ile ilgili olarak idari prosedürün başlatılmış olduğunu, ürünlere ilişkin iade faturalarının kesilmesi ve depo bilgisinin itetilmesi” hususunun müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkili şirketin bu sürecin devamında ürün iade faturaları kestiğini, ürün iade faturalarının yanı sıra ağır ayıplı olduğu davalı yan tarafından da ikrar edilen ürünlerle ilgili olarak taraflar arasında imza edilen sözleşme uyarınca ve yasal mevzuat dairesinde fazlaya ilişkin zarar ve tazmin talepleri saklı olmak üzere müvekkili şirketin maddi zararlarına ilişkin, yoksun kalınan karına ilişkin ve cezai tazminat alacağına ilişkin faturalar düzenlediğini, müvekkili şirketin söz konusu ürünlerle ilgili olarak ürün tanıtımları, reklam kampanyaları yaptığını ve bu tanıtımlara rağmen bu ürünlerin satışının durdurulması nedeniyle müşterilere karşı mevcut pozisyonu marka ve ticari itibarı büyük ölçüde zarar gördüğünü, bu minvalde müvekkili şirketin zararlarının karşılanması gerektiğini, sevki gerçekleştirilmesine rağmen satışı durdurulan ayıplı ürünlere ilişkin olarak müvekkili şirketin streçleme masrafı yaptığını ve ürünlerin satılamamasından kaynaklı olarak zarara uğradığını, bu hususta davalı yana faturalar düzenlendiğini, davalı yanın bu faturalara itiraz etmemiş olup bu faturalardaki zararlarını da karşılamadığını, davalı yan tarafından ayıplı olarak teslim edilen ürünlerin satılamamasından kaynaklı yoksun kalınan kar alacağı için cezai tazminat bedeli ile birlikte davalı yana faturalar düzenlendiğini, buna rağmen bu faturalara gereken yasal süresinde itiraz edilmediğini, buna rağmen bu bedellerin müvekkili şirkete ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin (ek-1) 8. Maddesi ile ayıplı ürün tesliminde sipariş tutarının %20’si tutarında cezai şart ödeneceğinin hüküm altına alındığını, bu minvalde müvekkili şirketin ayıplı olduğu aşikar olup ayıplı olduğu hususu Marka Yetkili Distribütörü hem de davalı yan tarafından ikrar edilmiş ürünlerin teslimi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan cezai tazminat alacağı için davalı yana fatura düzenlenmiş olmasına rağmen süresinde itiraz edilmediğini ve bedellerin de ödenmediğini, davalı yanın 31.03.2018 tarihli olan, e-fatura şeklinde düzenlenen bu 39 adet faturaya yasal itiraz süresinden çok sonra Bakırköy … Noterliği’nin 19.06.2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, ayıplı ürünün teslimi gerçekleştirildiği davalı yan tarafından bildirildiğini ve kabul edilmiş olduğunu, gelinen noktada ayıplı ürün teslimini kabul ve ikrarına rağmen davalı yanın müvekkili şirketin zarar ve masraflarına, cezai tazminat bedeline, yoksun kalınan karına ve diğer tüm alacaklarına ilişkin ödeme yapmaktan kaçındığını ve hiçbir ödeme yapmadığını, davalı yan ile müvekkili şirket arasında yapılan yazışmaların, konunun çözümü için başvurulan tüm yolların sonuçsuz kalması akabinde işbu davanın açıldığını beyanlarla davacı şirketin nakliye, sevk, toplatma, streçleme, hammaliye, tanıtım, reklam ve sair masraf ve zararlara uğramış olup fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla bu zararlardan şimdilik 10.000,00.-TL (On Bin TürkLirası) maddi tazminatın, ayıplı ürünlerin satılamamasından kaynaklı olarak oluşan kar mahrumiyetinden fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL (On Bin TürkLirası) yoksun kalınan kar bedelinin, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin B. Maddesi hükmü gereğince ayıplı ürün tesliminden kaynaklı olarak sözleşmeden kaynaklanan 584.781,568.-TL (Beşyüzseksendörtbin yediyüzseksenbir Türk Lirası Beşyüzaltmışsekiz Kuruş) cezai tazminat bedelinin ilgili alacak haklarının doğduğu tarihten başlamak üzere ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ayıplı ifa iddialarının aksine borcun, müvekkili şirketin bir kusuru olmaksızın ifa edilemediğini, ilgili ürünlerin hiçbir surette tüketici sağlığı ve güvenliğini tehdit etmesinin söz konusu dahi olmadığını, her ne kadar davacı tarafın, ayıplı ürün tesliminden kaynaklı olarak zarara uğradığını iddia etmişse de bu durumun gerçeği yansıtmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 112.maddesinde borcun ifa edilememesi hallerinin düzenlendiğini, anılan sözleşe hükmü uyarınca müvekkili şirket tarafından, kendi kusurundan bağımsız bir şekilde sözleşme konusu borç ifa edilememiş ise de davacı şirket tarafından iddia edildiği gibi ayıplı ürünün söz konusu olmadığını, bir borcun ifa edilememesi ile ayıplı olarak ifa edilmesinin birbirinden farklı ve ayırt edilmesi gereken kavramlar olduğunu, müvekkil şirket tarafından piyasaya dağıtımı yapılan “…” isimli süpürgenin tozu suya çeken ve toz torbasız olmak üzere iki türlü toz hanesi şeklinin mevcut olduğunu, süpürgelerin tamamının toz torbasız şekilde … Mağazalarına sevk edildiğini, ancak teslimatın akabinde ürüne lisans veren firmanın süpürgelerin tamamının “toz torbasız” olarak piyasaya verilmesine muvafakati olmadığını, ürünlerin “toz torbasız” şeklinde üretim ve satışı yapılması hususunda kendisinden izin alınmadığı ileri sürdüğünü, bunun üzerine, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete bildirimde bulunularak söz konusu ürünlerin satıştan çekilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine satışların 28.03.2018 tarihinde davacı tarafça durdurulduğunu, her ne kadar satışların durdurulması hususunun davacı şirkete ivedilikle bildirilmişse de satış noktalarının fazlalığı dikkate alındığında ürünün satışa kapatılması anına kadar nihai tüketiciye 320 adet ürünün satışının gerçekleştirildiğini, her ne kadar Davacı tarafından dava dilekçesinde ilgili ürünlerin garanti standartlarına uymayan, garanti kapsamında olmayan, tüketici sağlığı ve güvenliğini tehdit eden hiçbir kalite testinden geçmemiş, yaralanmalara ve ölüme sebebiyet verebilecek derece tehlikeli ve taklit ürünler olduğunu belirtmişse de, bu iddiaların tamamının mesnetsiz olup, gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını, ürünlerde teknik bir hata bulunmayıp, tüketiciler açısından hiçbir tehlike arz etmediğini, ürünlerle ilgili satın alan müşteriler tarafından şimdiye kadar bir şikayet bildirilmediklerini, aksine tüketiciler tarafından tercih edilen bir ürün olmasına rağmen; ürüne lisans veren firmanın ürünlerin bu şekilde piyasaya verilmesine muvafakati olmadığınının bildirmesi sebebiyle ilgili ürünlerin piyasaya arzının gerçekleştirilemediğini, ürünlerle ilgili müşteriler tarafından şimdiye kadar bir şikayet bildirilmemiş olmasına ve ürünlerle ilgili herhangi bir risk de tespit edilmemesine rağmen müşteri tamamen memnuniyetinin sağlanması için, ilgili ürünlerin piyasadan gönüllü olarak geri çağrıldığını, diğer yandan taraflarından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvurularak, usulüne uygun olarak Bakanlık nezdinde Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği’nin 27/A maddesi uyarınca; bahsi geçen ürünlerin Türkiye piyasasından gönüllü olarak geri çağrılması prosedürünün işletildiğini, bu süreç içerisinde ilgili ürünlerin müvekkil şirketçe iade alındığını, davacı şirketin hiçbir zararı oluşmamış olup, talep ettiği alacak kalemlerinin gerçeği yansıtmadığını,davaya konu ürünlerin satışının durdurulması üzerine, müvekkili şirket ile davacı şirketin uzlaşma görüşmelerine başladığını ancak davacı tarafın ticari hayatın gerçeklerle bağdaşmayan aşırı ve ölçüsüz talepleri karşısında işbu uzlaşma görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını, bahse konu ürünlerin satışının durdurulmasının müvekkil şirketçe ürünler neredeyse piyasaya arz edilmeden davacı şirkete bildirilmiş olup, davacı tarafın yoksun kaldığı zararları talep etmesinin mümkün olmadığını, bununla birlikte, sözleşmenin ifa edilememesinde müvekkil şirketin hiçbir kusuru bulunmadığından davacı tarafın cezai şart talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacı tarafın talep ettiği cezai şart bedelinin aşırı derecede fahiş olduğunu, bu doğrultuda ilgili ürünlerin iadesine ilişkin olarak her türlü masrafın müvekkili şirket tarafından yapmış olduğundan, davacı şirketin hiçbir sevkiyat, nakliye ve benzeri hiçbir masrafı olmamış olup, davacının ürünlerin iadesi ile ilgili masraf yaptığından bahisle zararı oluştuğu iddiasının tamamen dayanaksız olduğunu, davacının iddialarının aksine, faturaya itiraz edilmemiş olmasının faturanın içeriğini kabul anlamına gelmediğini beyanlarla davacı şirket tarafından iddia edildiği gibi müvekkili şirketin ayıplı ürün teslim etmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, ürüne lisans veren kurum tarafından gerekli izinlerin verilmemiş olması nedeni ile, kendi kusurundan bağımsız bir şekilde sözleşme konusu ürünleri davacı şirkete teslim edemediğini, iş akabindeki süreçte de davacı şirket ile uzlaşma yoluna gidilmek istense de davacı şirketin tavırları nedeniyle uzlaşma sağlanamadığını, davacı şirketin, müvekkil Şirketin yaşamış olduğu aksilikten haksız kazanç elde etmek niyetinde olup iş bu nedenle de fahiş talepler ile işbu davayı ikame ettiğini, dava dilekçesinde yer alan alacak ve faiz taleplerini kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflar arasında imza edilen sözleşme, mal alım faturaları, mail yazışmaları, Beyoğlu … Noterliği’ nin 28.03.2018 Tarih, … Yevmiye No’lu ihtarnamesi, Bakırköy … Noterliği’nin 13.06.2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi, … A.Ş. tarafından düzenlenen iade faturaları, İstanbul … Noterliği’ nin 25.06.2018 tarih …yevmiye nolu ihtarnamesi, el ilanlarına ilişkin görseller, açıkhava reklam tanıtımlarına ilişkin görseller, fatura örnekleri, medya İletişim firmasının radyo reklam yayınına ve harcamalarına ilişkin bilgi yazısı ve fatura örneği, televizyon reklam yayınlarına ilişkin CD kaydı, gazete ilanlarına ilişkin görseller, Bakırköy …Noterliği’ nin 19.06.2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi, İstanbul … Noterliği’nin 16.07.2018 tarih…yevmiye nolu ihtarnamesi, İstanbul … Noterliği’nin 13.09.2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi, celp edilen dosyalar, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne davalı…Ltd. ŞTİ. ‘nin 2017 ve 2018 yılı bilançolarını gösterir belge ve kayıtların gönderilmesi istemli yazıya cevap verildiği görülmüştür.
Davadışı …A.Ş’ye müzekkere yazılarak dava konusu süpürge makinasının reklam maliyetlerinin ne kadar olduğu ne kadar ödeme yapıldığı sorulmuş, 07/03/2019 tarihli cevabi yazı ile istenilen hususların dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
27/06/2019 tarihli celsede, dosyanın taraflar arasında imzalanan sözleşme, ürünün toplatılmasına ilişkin çekilen ihtarnameler yazılan miller ve yazışmalar, taraflar arasında düzenlenen faturalar, ticari defter ve kayıtlar ile dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek mali müşavir, makine mühendisi, reklam tanıtım maliyetler konusunda uzman sektör bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak;
“Satışa sunulan …Marka, … model elektrikli süpürgenin aslında orijinal bir ürün olmadığı, bu ürünün yine, … Marka … filtreli süpürgenin Su haznesinin değiştirilerek piyasaya sürülen bir ürün olduğu,
Davacı tarafından nakliye, hammaliye, streçleme ve reklâm, tanıtım masrafları sebebiyle şimdilik 10.000,00 TL talep edildiği,
Rapor içeriğinde açıklandığı üzere; anılan kalemle ilgili tutarın, nakliye, hammaliye masraflarının KDV dahil 858,38 TI., streçleme ile ilgili masraf tutarının KDV dahil 382,27 TL, reklâm, tanıtım ile ilgili masraf tutarının KDV dahil 224.200,00 TL olmak üzere toplam 225.440,65 TL olduğu, teknik değerlendirmeler neticesinde nakliye ve streçleme faturalarının kadri maruf bulunduğu,
Davalı şirketin nakliye, hammaliye, streçleme faturalarını kayıtlarına aldığı, anılan faturalara itirazı bulunmamakla birlikte reklâm tanıtım faturasına yasal süresinde itiraz ettiği, kayıtlarına almadığı, faturaların kesinleşip kesinleşmediğinin takdirinin Sayın Mahkemc’ye ait olduğu,
Çerçeve sözleşmesinin 8.maddesi uyarınca sipariş miktarının %20’si karşılığı KDV dahil 584.781,57 TL cezai şart talep edildiği, talebin kabulü halinde davacı alacağının talebi gibi KDV dahil 584.781,57 TL olacağı,
Satılamayan ürünlerle ilgili, Yo 15 kar marjı hedeflenerek, şimdilik 10.000,00 TL yoksun kalınan kar bedeli talep edildiği,
Cezai şart ve yoksun kalınan kâr faturalarının toplam tutarından cezai şarta ilişkin tutar düşüldüğünde yoksun kalınan kâr ile ilgili talep edilen tutarın KDV dahil 290.884,00 TL olduğu,
Alış ve satış faturalarına göre birim brüt kazanç miktarının KDV dahil 34,68 TL ( KDV hariç 29,39TL), birim brüt kârlılık oranının da 413 olduğu, satılamayan ürün adedinin 10.698 olup; ürünle ilgili net kârlılık oranının tespitinin sektörel değerlendirmeyi gerektirdiği, davacı talebinin kabulü halinde; net kâr kaybı tutarının, tespit edilecek orana göre, satılamayan 10698 adet üzerinden hesaplanması gerekeceği,
Teknik değerlendirmeler ışığında; kötü niyet olmadığı varsayımıyla, ihtilâf konusu ürünle ilgili masraflardan davalıya 6 75. davacıya 4025 pay verilmesi hususunun Sayın Mahkeme’ce kabulü halinde; nakliye, hamaliye masraflarından; davalı payının (KDV dahil 643,78 TL) , davacı payının (KDV dahil 214,59 TL) olduğu, streçleme faturalarından davalı payının (KDV dahil 286,70 TL), davacı payının (KDV dahil 95,57 TL) olduğu, reklâm tanıtım masraflarından davalı payının (KDV dahil 168.150,00 TL), davacı payının (KDV dahil 56.050,00 TL) olduğu…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
16/01/2020 tarihli celsede, dosyanın davacı vekilinin vaki itirazları ve davalı vekilinin beyanları göz önüne alınarak yeniden konusunda uzman 4 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek düzenlenen 30/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç ve özetle;
“1-Davacı ve davalinin, 6102 sayılı TTK’nın 82 ve 83. maddelerine göre incelemeye sunulan 2018 yılına ait ticari defterlerinin noter açılış ve kapanış e-defter tasdik/beratlarının usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı ve yapıldığı,
2-Dava konusu faturaların şekli görüntülerinin, VUK Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmeliği’ne uygun olduğu,
3-Dava konusu “…” model adıyla toz torbasız bir elektrik süpürgesinin dava dışı… firmasının modelleri arasında olmadığı, Davalı … tarafından satışa sunulan … markalı “…” model isimli toz torbasız elektrikli süpürgenin orijinal bir ürün olmadığı, marka sahibinin bilgisi ve onayı dışında başka bir ürün modifiye edilerek üretildiği, bu haliyle ayıplı ürün satışı söz konusu olduğu, alıcının gerek TBK’nin yukarıda açıklanan hükümlerine gerekse taraflar araşındaki sözleşme gereğince sözleşmeden dönerek satılan ürünleri iade etmek suretiyle tazminat ve cezai şart isteyebileceği,
4-Davacının nakliye, hanımaliye, streçleme ve reklam tanıtım masrafları sebehiyle tazminat talebi yönünden; nakliye, hammaliye masraflarının KDYV dahil 858,38.-TL, Streçleme ilgili masraf tutarının KDV dahil 382,27 TL, ilan reklam ve tanıtım ile ilgili davalı adına düzenlenen KDV dahil 224.200,00.-TL olmak üzere toplam 225,440,65 TL’nin davacı tarafa ödenmesi gerektiği, (davacının talehbi şimdilik kaydıyla 10,000 TL’dir) harcamaları dikkate alınarak bu zarar kaleminin hesaplanması Sayın Mahkemenin takdirindedir.
5-Satılamayan ürünlerle ilgili olarak, davacının yoksun kalınan kar talebi yönünden, cezai şart ve yoksun kalınan kar faturalarının toplam tutarından cezai şarta ilişkin tutar düşüldüğünde talep edilen yaksun kalınan kazanç tutarının KDV dahil 290.884,00.-TI. Olduğu, Raporumuzun 3.5.2 bölümünde açıklandığı üzere; davacı tarafa kesilmiş olan alış faturalarında elektrik süpürgesinin alış fiyatının KDV hariç 224.00.-TL olduğu, satış fiyatının ise KDV hariç 253,39,-TL olduğu, dolayısıyla davacı taraf şirketin ürün başına KDV hariç 29,39 .-TL brüt kar elde etmesi muhtemel olduğu, oransal olarak 4413 olduğu, satılmayıpn iade edilen 10.698 ürün üzerinden yapılacak olan hesaplama sonucunda, 29,39.-TLx10.698-314.414,22.-TL bulunacak olan tutardan karın elde edilmesi için yapılması zorunlu giderlerden olan değişken giderlerin (İlan ve reklam giderleri vs )düşülmesi sonucunda 314.414,22 – 190.000,00 = 124,414.22.-TL’nin Kurumlar vergisi öncesi tahmini net kar kaybı olarak davacı tarafa ödenmesi gerektiği, (davacının talebi şimdilik kaydıyla 10.000 TL’dir)
6-Davacının cezai şart talebi yönünden; gerek TBK.m.179/1 gerekse taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi gereğince, kararlaştırılan cezai şartın ifa ve/veya ifa yerine geçen tazminat kalemleriyle birlikte istenebileceği, cezai şartın borçlusunun ticaret şirketi ve tacir olması sebebiyle TTK.m.22 gereğince cezai şartın tenkisini isteyemeyeceği, raporumuzun 3.5.2 bölümünde hesaplandığı üzere; taraflar arasındaki Çerçeve Sözleşmesinin 8.maddesi uyarınca sipariş miktarı ile birim alış fiyatının çarpımı sonucu bulunan tutarın 9920 si üzerinden hesaplanan KDV dahil 584.781,57 TL cezai şart talep edebileceği…” şeklinde görüş bildirilerek hesaplama yapılmıştır.
Bilirkişi rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 03/09/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
08/10/2020 davalı tarafın vaki itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23/11/2020 tarihli ek raporda kök raporda tespit değerlendirme ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığına ilişkin kanaat bildirildiği görülmüştür. Bilirkişi ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 29/01/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını ve itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
11/02/2021 Davalı şirketin 2017 ve 2018 yılı bilançolarını gösterir kayıtların vergi dairesinden celbi ile eksik hususlar giderildiğinde davacının cezai şart miktarına yönelik itirazı konusunda bilirkişiler tarafından tespit edilen miktarın davalı şirketin ekonomik mahfına sebebiyet verip vermeyeceği doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilerek, eksik hususların giderilmesi ile düzenlenen 26/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda;
“Mahkeme tarafından yapılan görevlendirme çerçevesinde, ayrıntıları, hesaplamaları ve sebepleri yukarıda açıklandığı şekilde ve takdiri Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davalı şirketin “2017-2018 Hesap dönemine ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannameleri ekindeki Bilanço ve Gelir Tablolarından, bilançosunda yer alan hazır değerler hesabında 31.12.2018 tarihi itibariyle cezai şart tutarını karşılamaya yetecek varlığının bulunduğu, öz varlığının borca batık olmadığı ve 2017-2018 yıllarına ait gerek toplam satışları gerek faaliyet karları ile karşılaştırıldığında,
taraflar arasındaki sözleşmeye göre hesaplanan cezai şartın ödenmesinin davalı şirketin ekonomik olarak mahvına sebebiyet vermeyeceği,
2-Mahkemenin bu görüşe itibar etmesi halinde cezai şart miktarının tenkisinin gerekmeyeceği,
3-Mahkemenin farklı kanaatte olması halinde yapılacak indirimin miktar ve
oranının yine Mahkemenin takdirlerinde olduğu…” yönünde kanaat bildirilmiştir. Alınan rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. 21/05/2021 tarihli dilekçesiyle davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itirazda bulunulmuştur. Davacı vekili de aynı tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili tarafından 28/05/2021 tarihli talep artırım dilekçesinin dosyaya sunulduğu, 5.633,10.-TL harcın mahkeme veznesine depo edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından 15/06/2021 tarihli dilekçe ile davacı vekilinin talep artırım dilekçesine karşı cevapta bulunulmuştur.
09/11/2021 tarihli ara karar ile … A.Ş’ye yazı yazılarak taraflarınca bildirilen 240.000 TL harcamanın münhasıran dava konusu elektrik süpürgesi için mi yapıldığının sorulması ile muavin defterlerinin dava konusu olay ile ilgili kısmının gönderilmesi istenilmiş, 23/12/2021 tarihli dilekçe ile davadışı şirket vekili tarafından ilgili e-faturaların dosyaya ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Tüm eksik hususlar giderildikten sonra düzenlenen 15/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda;
“1.Dava dışı …i AŞ tarafından, davacı…
AŞ için 24.03.2018-30.03.2018 tarihleri arasında televizyon, gazete,radyo, açık hava ve dijital ortam reklamları için toplam 240.110,48 TL’lik fatura kesildiği ve söz konusu
reklam harcamalarının tek başına dava konusu elektrik süpürgesi için yapılmamış olması, söz konusu spot reklamlarda bazı ürünler ön plana çıkarılsa da onlarca ürünün birlikte yer alması gözetilerek, söz konusu reklamlar içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 ile 3/10 arasında payının olabileceği, bu oranlamaya göre davacı şirketin dava konusu ürün için yaptığı reklam harcamasının (KDV dahil) en az 24.011 TL en fazla 72.033 TL olabileceği, bunlardan birinin veya ortalamasının dikkate alınmasının Mahkemenin takdirinde olduğu, 2.Kök raporumuzun Sonuç 5- bölümünde;Satılamayan ürünlerle ilgili olarak, davacının yoksun kalınan kar talebi yönünden, cezai şart ve yoksun kalınan kar faturalarının toplam tutarından cezai şarta ilişkin tutar düşüldüğünde talep edilen yoksun kalınan kazanç tutarının KDV dahil 290.884,00.-TL olduğu, Raporumuzun 3.5.2 bölümünde açıklandığı üzere; davacı tarafa kesilmiş olan alış faturalarında elektrik süpürgesinin alış fiyatının KDV hariç 224.00.-
TL olduğu, satış fiyatının ise KDV hariç 253,39.-TL olduğu, dolayısıyla davacı taraf şirketin ürün başına KDV hariç 29,39 .-TL brüt kar elde etmesi muhtemel olduğu, oransal olarak %13
olduğu, satılmayıp iade edilen 10.698 ürün üzerinden yapılacak olan hesaplama sonucunda, 29,39.-TLx10.698=314.414,22.-TL bulunacak olan tutardan karın elde edilmesi için yapılması zorunlu giderlerden olan değişken giderlerin (İlan ve reklam giderleri vs )düşülmesi sonucunda 314.414,22 – 190.000,00 = 124.414.22.-TL .-TL’nin Kurumlar vergisi öncesi tahmini net kar kaybı olarak davacı tarafa ödenmesi gerektiği, (davacının talebi şimdilik kaydıyla 10.000 TL’dir) belirtilmişti,
Ancak heyetimizce reklam giderleri ile ilgili olarak yukarıdaki 1.sonuç maddesinde ifade edildiği üzere yapılan değerlendirmeler sonucunda kar kaybı için yeniden hesaplama yapılması gereği hasıl olmuş olup, nihai karar Yüce mahkemenizin takdirinde olmak üzere;
-Söz konusu reklamlar giderleri içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 olarak kabul edilmesi halinde 314.414,22 -24.011,00=290.403,22.-TL
-Söz konusu reklamlar giderleri içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 3/10 olarak kabul edilmesi halinde 314.414,22 -72,033,00=242.381,22.-TL
-Söz konusu reklamlar giderleri içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 ile 3/10 oranlarının ortalaması olan 2/10 oranının kabul edilmesi halinde 314.414,22 -48.022,96=266.391,26.-TL’ nın Kurumlar vergisi öncesi tahmini net kar kaybı olarak davacı tarafa ödenmesi gerektiği,
3.Davacı şirketin nakliye, hammaliye, streçleme ve reklam-tanıtım masrafları sebebiyle tazminat taleplerinin esasen sözleşmeden dönme halinde istenebilecek menfi zarar kalemleri olduğu, davacının ayrıca yoksun kalınan kazanç (müspet zarar) talebi de olup buna ilişkin hesaplamalar daha yapılmış olduğundan, davacının yalnızca yoksun kalınan kazanç ve cezai şart kalemlerini talep edilebileceği, buna karşılık hem olumlu zarar hem olumsuz zarar kalemleri birlikte talep edilemeyeceğinden nakliye, hammaliye, streçleme, reklam ve tanıtım giderlerinin birlikte talep edilemeyeceği…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından 01/07/20222 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna beyanda bulunulmuştur.Yine davacı vekilince 28/05/2021 tarihli ıslah dilekçesi kapsamında karar verilmesini, tekrar ıslah talebinde bulunmayacaklarına ilişkin 14/12/2022 tarihli beyan dilekçesinin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama, objektif bilimsel verilere dayanması nedeniyle içeriğine itibar edilen 03.07.2020 tarihli bilirkişi raporu ve ekleri ile tüm dosya kapsamı deliller hep birlikte incelenip değerlendirildiğinde; açılan davanın; ayıp iddiasına dayalı olarak cezai şart, kar mahrumiyeti ve yapılan masrafların tahsili istemine ilişkin olduğu, öncelikle davaya konu toz torbasız elektrik süpürgeleri hakkındaki ayıp iddiasının değerlendirilmesi gerekeceği, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarının teknik değerlendirme açısından özü itibariyle birbirine doğruladığı, bu durumda mahkememizce itibar edilen ortak görüşe göre de; dava dışı … firması tarafından “…” model adıyla toz torbasız elektrik süpürgesinin firmanın modelleri arasında olmadığı, davalı… tarafından satışa sunulan … marka “…” model isimli toz torbasız elektrikli süpürgenin aslında orijinal bir ürün olmadığı, nitekim … markasının lisans sahibi …A.Ş.nin ihtarı üzerine, satıcı/davalı şirketin davacıya durumu e posta yoluyla bildirdiği, böylece davalı/satıcı tarafından marka sahibinin bilgisi ve onayı dışında üretilen dava konusu elektrik süpürgelerinin davacı şirkete satıldığı, onun da bu ürünlerin gerçek … markalı ürün olduğu varsayımıyla hareket ederek ürünü ülke genelindeki mağazalarına gönderdiği, ürün kataloğunda yer verdiği, nakliye, pazarlama, streçleme, reklam ve ilan harcamaları yaptığı, ürünlerin bir kısmı satıldıktan sonra 10.698 adedinin satıcıya iade edilmek üzere satışının durdurulduğu tespit edilmiştir.
Davanın tarafları arasındaki satışa konu … markalı elektrik süpürgelerinin orijinal tasarım ve markalı olmadığının bildirilmesi üzerine, satışların durdurulduğu geri çağırma sürecinin başlatıldığı da tarafların kabulündedir. Böylece alıcı, Türk Borçlar Kanunu m.227/1/a gereğince, ayıplı mal satışlarında alıcıya tanınan seçimlik haklardan satılanı geri vererek sözleşmeden dönme hakkını kullanmıştır. Kendisine ayıplı mal satılan alıcının yine TBK m.227/2 gereğince seçimlik hakkıyla birlikte genel hükümlere göre tazminat istemesi de mümkündür.
Türk Borçlar Kanunu m. 219/1’e göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullarım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veva önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur “
Ayıplı mal satışı sebebiyle sözleşmeden dönmenin sonuçlarını düzenleyen TBK madde 229 gereğince alıcı satılanı iade etmek koşuluyla varsa ödediği bedelir faiziyle iadesini, satılan için yaptığı giderleri, ayıplı maldan doğan doğrudan zararını ve kusursuzluğunu ispal etmedikçe alıcının diğer zararlarını gidermekle yükümlüdür.
Genel olarak borca aykırılığın sonuçlarını düzenleyen TBK.m.112’ye göre “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiç bir kusurun yüklenemeyeceğini ispat ermedikçe, alacaklınım bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür”.
Taraflar arasındaki Çerçeve Sözleşme’nin 6. Maddesi “satıcı, satışa konu emtia üzerinde üçüncü kişiterin hiçbir hakkı bulunmadığını, emtianın satıcı tarafından satışa sunulması nedeni ile üçüncü kişilerin fikri, sınai vs. haklarının ihlal edilmediğini garanti etmiştir” şeklindedir.
Taraflar arasındaki Çerçeve Sözleşme’nin 7. maddesinde TTK. M. 25/3’deki ayıp ihbar sürelerinin uygulanmayacağımı, alıcının ihbar ve muayene yükümlülüğü olmadığımı, ürünler 3.Kişiye satılsa dahi satıcının son parti ürünün tesliminden itibaren 6 ay içinde iade alacağı kararlaştırılmıştır.
Gerek taraflar arasındaki satış sözleşmesi niteliğindeki Çerçeve Sözleşmenin gerekse TBK’nun yukarıda açıklanan hükümleri çerçevesinde, satışa konu elektrik süpürgesinin orijinal …markalı ve tasarımlı bir ürün olmadığı, böylece ürünün hukuki/maddi ayıplı nitelikte olduğu, davacı şirketin burları iade etmek üzere satıştan çekerek geri toplatması ve işbu davada maddi tazminat, yoksun kalınan kar ve cezai şart talep etmesi alıcının satıştan dönmesi niteliğindedir. Satıcı/davalı şirket sözleşmenin 6. Maddesinde satılan ürünler üzerinde üçüncü kişilerin fikri, sınai vs. haklarının olmadığını garanti etmiş, sözleşmenin 7. Maddesinde ise alıcının muayene ve ihbar yükümlülüğü bertaraf edilmiş ve TTK.m.25/3 deki 2 ve 8 günlük kısa ayıp ihbar sürelerinden vazgeçerek 6 ay iade garantisi vermiştir. Bu durumda kanuna ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre alıcı tarafın, sözleşmeden dönerek ayıplı ürünleri satıcı firmaya iade ederek sözleşme ve kanundan doğan haklarını kullanması mümkündür. Satışa konu elektrik süpürgelerinin satıştan çekilerek toplatılması ve iade edilmesine davalı şirketin sebep olduğu, gerek TBK’nın sözleşmeye aykırılıkla ilgili genel hükümleri gerekse taraflar arasındaki sözleşmeden dağan garanti ve tazmin yükümlülüğü çerçevesinde davacının zararını tazmin etmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Talep olunabilecek zarar ve tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede : Dava konusu elektrik süpürgelerinin taşınması, toplatılması, streçlenmesi, reklam ve tanıtımı amacıyla yapılan masrafların davacı tarafından maddi zarar kapsamında talep edilebileceği, teknik bilirkişilerin ayıplı ürünlerin taşınması, toplatılması, streçlenmesine ilişkin düzenlenen faturaları, kadri maruf olarak değerlendirdiği, reklam medya tanıtım masrafları açısından yapılan değerlendirmede ise; davacı şirkete medya/tamıtım/reklam hizmetleri veren dava dışı … AŞ tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabı yazı ve eklerinde KDV hariç 240.110,48 TL (KDV dahil 283.330,37 TL) harcama yapıldığı belirtilmiş olmakla birlikte, davacı şirket KDV hariç 190.000 TL (KDV dahil 224.200 TL) ‘yi davalı şirkete fatura etmiştir. Davacı şirketin … AŞ tarafından bildirilen reklam ve tanıtım harcamalarını kısmen başka ürünlerle ilgili olduğu hesabıyla höyle bir tenzilata gittiği tahmin edilmiştir. Sonuç olarak, 03.07.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu değerlendirmesinde davacının bu kalemden toplam 225.440,65 TL isteyebileceği hesaplanmıştır. Ancak aynı raporun devamında da ifade edildiği üzere, davacı yalnızca doğrudan söz konusu elektrik süpürgesi için yaptığı harcamaları isteyebilir. …AŞ tarafırıdan gönderilen yazı ve eklerindeki belgelerde…-Dolap kampanyası şeklinde açıklama olduğu ve yine yazı ekindeki ürün kataloğunda başka ürünlerin de bulunduğu görülmektedir. Bunlardan söz konusu 240,110,48 TL reklam-tanıtım harcamasının münhasıran dava konusu elektrik süpürgesi için yapılıp yapılmadığı konusunda şüphe oluşmakla …AŞ tarafından bildirilen 240.000 TL harcamanın münhasıran dava konusu elektrik süpürgesi için mi yapıldığı hususu sorulmuş olup dava dışı firmanın verdiği cevabi yazıda, faturaların marka ve sadece tek reklam bazında değil o haftaya veya o aya ait tüm reklam filmlerinin toplu olacak şekilde kesildiğini, dolayısıyla 24.03.2018-30.03.2018 tarihleri arasında verilen reklam hizmetlerinin sadece …elektrik süpürgesi için yapılıp yapılmadığının taraflarınca tespit edilemeyecek bir husus olduğunu, fatura hizmetlerini haftalık bazda oranladıklarında Rowenta özelinde verilen tüm medya hizmetlerine ilişkin tutarın 240.110,48 TL olduğu bildirilmiştir. Gelen yazı cevabı da göz önüne alınarak mahkememizin 30.09.2021 tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca kök bilirkişi raporunda geçen ilan reklam tanıtım masrafları değerlendirilmek üzere bilirkişilerden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup 17.06.2022 tarihli ek bilirkişi raporunda, söz konusu reklamlar içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 ile 3/10 arasında olabileceği, bu oranlamaya göre davacı şirketin dava konusu ürün için yaptığı reklam harcamasının (KDV dahil) en az 24.011 TL en fazla 72.033 TL olabileceği, bunlardan birinin veya ortalamasının dikkate alınmasının mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti görüşü doğrultusunda mahkememiz heyetince dosya içerisinde örneği bulunan reklam kataloğu incelenmekle davaya konu süpürgenin katalogtaki yerinin ebatı ve katalogta çok fazla ürün olması nedeniyle dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 oranında olduğu kanaatine varılmıştır.
Yoksun kalınan kar talebi yönünden yapılan değerlendirmede : Davacı şirketin elektrik süpürgelerini 224 TL (KDV dahil) birim fiyatla tedarik ettiği ve 299 TL (KDV dahil) satış fiyatı belirlediği, en az %15 kar marjı hedeflendiği belirtilerek, ayıplı ürünlerin satılamamasından dolayı yoksun kalınan kar olduğu, satılmayıp iade edilen 10.698 ürün üzerinden yapılacak olan hesaplama sonucunda, 29,39.-TLx10.698=314.414,22 TL bulunacak olan tutardan karın elde edilmesi için yapılması zorunlu giderlerden olan değişken giderlerin (İlan ve reklam giderleri vs )düşülmesi sonucunda 314.414,22 – 190.000,00= 124.414,22 TL kurumlar vergisi öncesi kar kaybı olduğu, ancak yukarıda açıklanan değerlendirmeler sonucunda söz konusu reklamlar giderleri içinde dava konusu elektrik süpürgesinin payının 1/10 olarak kabul edildiğinden 314.414,22 -24.011,00=290.403.22 TL kar kaybı talebinde bulunulabileceği kanaatine varılmakla taleple bağlı kalınarak 124.414,22 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Cezai Şart Talebi Yönünden : Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi incelendiğinde, “satıcı sipariş verilen emtiayı ..eksiksiz ve/veya ayıpsız olarak teslim etmediği taktirde alıcının sözleşmeyi fesih ve/veya devam hakları saklı kalmak üzere ve her iki halde de siparişin %20’si tutarında cezai şartı derhal nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir… Cezai şart, oluşacak maddi zararlar içinde değerlendirilmeksizin, maddi zararlardan mahsup edilmeksizin, ayrı olarak hesap edilecek…” şeklinde olduğu, kararlaştırılan cezai şartın TBK.m.179/1’de düzenlenen “ifa yerine geçen” cezai şart niteliğinde olduğu, TBK.m.179/1’e göre, edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, alacaklının, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebileceği, ancak bunun aksi kararlaştırılabileceği dikkate alınarak, taraflar arasında kararlaştırılan cezai şartın gerek TBK.madde 179/1 gerekse taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi gereğince, ifa ve/veya ifa yerine geçen tazminat kalemleriyle birlikte istenebileceği bu halde bilirkişi heyetince yapılan hesaplamaya göre de davacının ayıplı ürün satışından kaynaklı olarak hesaplanan 584.781,568 TL cezai şart bedelini isteyebileceği, buna dair davacının gönderdiği faturanın kayıtlara alınmayarak iade edilmesinin haklı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan, cezai şartın borçlusu ticaret şirketi olup TTK.madde 16/1 gereğince tacir olduğundan TTK.m.22 gereğince TBK.Madde 182/3’e göre cezai şartın tenkisini isteyemezler ise de; kararlaştırılan cezai şartın tacirin mahvına neden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkememizce bu hususta aldırılan 07.05.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; dava konusu olayda hesaplanan cezai şart tutarı 584.7891,57.-TL olup, bu tutarın ödenmesinin, şirketin kaydi öz varlık tutarı dikkate alındığında, şirketin mahvına sebebiyet vermeyeceği bildirildiğinden cezai şart yönünden indirime gidilmemiştir.
Her ne kadar mahkememizce hükme esas alınan 16.06.2022 tarihli ek bilirkişi raporunda davacı şirketin nakliye, hammaliye, streçleme ve reklam-tanıtım masrafları sebebiyle tazminat taleplerinin esasen sözleşmeden dönme halinde istenebilecek menfi zarar kalemleri olduğu, davacının ayrıca yoksun kalınan kazanç (müspet zarar) talebi de olup, davacının yalnızca yoksun kalınan kazanç ve cezai şart kalemlerini talep edilebileceği, buna karşılık hem olumlu zarar hem olumsuz zarar kalemleri birlikte talep edilemeyeceğinden nakliye, hammaliye, streçleme, reklam ve tanıtım giderlerinin birlikte talep edilemeyeceği kanaati bildirilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. Maddesinde davalı satıcının nakliye, yükleme, boşaltma, teslim ve hammaliye giderleri dahil her türlü hasar ve ziya riskinden sorumlu tutulması karşısında davacının açık düzenlenen sözleşme hükmü karşısında hem olumlu hem de olumsuz zararları birlikte talep edebileceği kanaatine varılmış, bilirkişi heyetinin bu yöndeki görüşüne mahkememizce itibar olunmamıştır.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davacının davasının Kısmen KABULÜ ile;
1-Davacının nakliye, sevk, toplatma, streçleme, hammaliye, reklam v.s. masraflarına karşılık 25.251,65.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının kar mahrumiyeti talebi açısından(taleple bağlı kalınarak) 124.414,22 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-584.781,56 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 50.170,10.-TL karar ve ilam harcından, peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 15.961,26.-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 34.208,84.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 98.789,22.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden ve kısmi red nedeniyle yürürlükte olan AAÜT gereğince 31.026,46.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 3.846,8‬0.-TL , Ek ve kök rapor bilirkişi ücretleri 14.000,00.-TL, 35,90.- başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı, peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 15.961,26.-TL olmak üzere toplam 33.849,16‬.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesap olunan 26.599,03.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 1.000,00.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre taktiren 215‬,00.-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Başkan Üye Üye Katip ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır