Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/30 E. 2019/101 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/30 Esas
KARAR NO : 2019/101
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı …’den temin ettiği davalı …’ın kullandığı … Plakalı şehirlerarası cenaze nakil aracıyla giderken şoförün uyuduğunu ve 26/01/2011 tarihinde Samsun’da araç devrilmesiyle, müvekkilinin zarar gördüğünü, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/375 E. ve 2015/781 K. Sayılı dosyasına sunulan 21/04/2014 tarihli ATK raporuna göre davalı … tam ve tek kusurlu olduğunu, Davalı … ise işleten ve istihdam eden sıfatıyla 6098 sayılı yasanın 66. Maddesi ve 2918 sayılı yasanın 85. Maddesi gereğince işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, müvekkilinin kazaya maruz kalan … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu için taraflar arasında yolcu taşıma sözleşmesi kurulmuş olduğunu, davalılar ayrıca taşıma sözleşmesi gereği de meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunması sebebiyle ticari avans faizi uygulanması talep ettiğini, adli tıp kurumunun 04/03/2015 tarihli ve … sayılı raporuna göre müvekkilinin kaza nedeniyle %22,2 oranında iş gücü kaybına maruz kaldığını, bu sebeple 50.000,000 TL Manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde, görev, husumet ve zaman aşımı yönünden itirazlarının olduğunu, müvekkili olan idare ile davacı arasında taşıma ve ücret sözleşmesi olmadığını, davacının araca binmesi hatır taşıması olduğunu, davacının kiralık araca binme zorunluluğunun olmadığını, müvekkili olan idarenin de davacıyı araca alma zorunluluğunun olmadığını, davacı …’nın kazadan sonra poliste verdiği 26/01/2013 tarihli ifadesinde ” kimseden davacı ve şikayetçi değilim’ dediği ve bu davayı açtığını, söz konusu trafik kazası ile ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma sonucunda verilen … Nolu ve 2011/193 Karar Nolu kararda şofor … hakkında Kovuşturmaya Yer olmadığına dair karar verildiğini, şoför personele yardımcı olması için davacının … isimli şahısın araca alındığını, istenilen miktarın fahiş olduğunu, davanın esas yönünden reddini talep ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davalı …’nin temin ettiği davalı …’ın kullandığı … Plakalı şehirlerarası cenaze nakil aracıyla giderken 26/01/2011 tarihinde Samsun’da araç devrilmesiyle davacının zarar gördüğü olayda; belediyenin sosyal hizmet kapsamında cenazenin taşınmasına aracılık ettiği,1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunun 20. Maddesinde cenazelerin nakil işleri, belediyelerin ifasıyla yükümlü oldukları görevler arasında sayıldığı, gene 5393 sayılı Belediye Kanunu 14. Maddesinin (a) bendi ile 5216 sayılı … Kanunu 7. Maddesinin (s) bendi kapsamında defin hizmetlerini yürütmekle görevli olduğu, kanundan doğan bir görevin ifasında cenaze yakının defin nakil aracında yolculuk etmesi noktasında yolcu taşıma sözleşmesinin varlığından bahsedilemez. 2918 sayılı kanunun 110. Maddesinin ilk cümlesinde İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görüleceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nın 5. maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda taraflar tacir olmadığı gibi, uyuşmazlık TTK’dan kaynaklı da olmadığından açılan dava ticari dava olarak değerlendirilemez. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemeleri olduğundan aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK:331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK:331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde, talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/04/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır