Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/271 E. 2019/177 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/271 Esas
KARAR NO: 2019/177

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 20/12/2018
KARAR TARİHİ: 21/05/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili 09/10/2017 Tarihinde 4.599,00 TL değerinde Iphone 7 Plus 128 GB Black Marka telefon satın aldığını, müvekkili 10/10/2017 Tarihinde … kargo…Şubesi aracılığıyla taşınmak üzere söz konusu şubeye içinde satın almış olduğu telefon bulunan 1 adet kargo teslim ettiğini, söz konusu kargo, kargo görevlisi … tarafından imza karşılığında teslim alındığını ve teslim edilen cep telefonu için B seri … Sıra numaralı tesellüm fişi düzenlendiğini, kargo şirketi tarafından teslim alınan kargonun alıcıya ulaşmadığını, bunun üzerine müvekkilinin … ve … Kargo yetkilileri hakkında cep telefonunun çalındığı iddiası ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasında Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve yapılan itiraz da İstanbul Anadolu … Sulh Ceza Hakimliğinin … D.iş sayılı dosyasında reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, davalıya ihtar dilekçesi gönderildiği, zararın tazmine ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığını, TTK’nın 874. Maddesi hükmüne göre 10/10/2017 tarihinde düzenlenen tesellüm fişine istinaden bir yıldan fazla süre geçtiğini ve telefonun zayi olduğunu, TTK’nın 875/1 hükmüne göre kargonun zıyaı halinde kargo şirketinin sorumlu olduğunu, Karayolu Taşıma Yönetmeliği madde 42/10 gereğince kargo şirketinin sorumlu olduğunu, davanın kabulü ile 4.599,00 TL maddi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı şirket vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; usule ilişkin itirazlarının olduğunu, zamanaşımına ilişkin itirazlarının olduğunu, Davacı TTK’da öngörülen müvekkili şirkete ihtarda bulunmadığını ve taşıma tarihi olan 10/10/017 tarihinden itibaren 1 yıldan fazla bekleyerek işbu davayı açtığını, davacının hasara uğradığını beyan ettiği kargo bilgilerini (fatura numarası, taşıma irsaliyesi vs.) belirtmeyerek davayı somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının kargo içeriğinin cinsi ve niteliğini eksik bildirdiğini sadece “adet” olarak belirttiğini, davacı tarafından müvekkil şirketlerine kargonun ziyası ve hasarı ile ilgili süresinde yapılmış yazılı bir bildirimin olmadığını, dava konusu olayda tam tazminata hükmedilmesini gerektirecek müvekkil şirketinin ağır kusur veya hilesinin olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile istenilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek sorumluluk sınırının TTK:882 uyarınca belirlenmiş özel çekme hakkını karşılayan tutar kadar olabileceğini ve de kara taşımacılığında uzman bilirkişilerce kargo içerisinde bulunduğu iddia edilen ürünün ikinci el veya arızalı olup olmadığının da dağerlendirilmesi gerektiğini beyan ederek davanın esastan reddini talep edip davanın reddini savunmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir. Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.
Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.
Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.
Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
Taşıyıcı, eşyayı kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makul bir süre içinde teslim etmekle yükümlüdür.
Eşya taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse hak sahibi ona zayi olmuş gözüyle bakabilir.
Zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi halinde eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır.
Zıya ve hasara ilişkin bildirimler teslimden sonraki aşamada yazılı olması gerekir. Bildirim telekomünikasyon araçları yardımıyla da yapılabilir. Bildirimde zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır. Sürenin korunması için bildirimin zamanında gönderilmiş olması yeterlidir.
Davacının dava dışı …Şti. Den 09.10.2017 tarihli Seri -A ve … sıra nolu, kdv dahil 4.599 tutarlı fatura karşılığında 1 adet … Marka cep telefonunu satın aldığı ve arkadaşı …’e göndermek üzere 10.10.2017 tarihinde … Kargo … Şubesi kargo görevlisi …’a 10/10/2017 Düzenleme tarihli Seri B ve … Sıra Nolu Ambar Tesellüm Fişi ile teslim ettiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma dosyası içeriğinden öncelikle Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 19/12/2017 tarihinde davacının suç duyurusunda bulunduğu ve şikayet beyanında; 10.10.2017 tarihinde … Avm Şubesinden … Kargoyu aradığını, kurye elemanı …’ın geldiğini ve fiş yazıp imzalayıp telefonu teslim aldığını, o tarihten itibaren telefonun kayıp olduğunu, … Kargoya gerekli fatura teslim fişi ve kamera görüntülerini teslim ettiklerini, 2 ayı aşkın süredir oyalandığını, bilgi alamadığını ve gereğinin yapılmasını talep etmiştir. Sonrasında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 11.01.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek İstanbul Anadolu …Sulh Ceza Hakimliği 07.02.2018 tarih ve … D.İş sayılı kararı ile itirazların reddi ile soruşturma dosyasının kapandığı anlaşılmıştır. Daha sonrasında 04.06.2018 tarihli dilekçe ile zararın tazmini taleplerini davacı vekili aracılığıyla davalı şirkete 07.06.2018 tarihinde bildirildiği, gene 21.11.2018 tarihinde mail aracılığıyla başvurunun akıbeti davacı vekili aracılığıyla davalı şirket yetkililerinden sorulduğu ve 27.11.2018 tarihli cevabı mailde taleplerinin olumsuz sonuçlandığı anlaşılmıştır.
TTK:855/2 uyarınca eşya tamamen zayi olmuşsa zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi gereken tarihten itibaren işlemeye başlar ve bir yılda zamanaşımına uğrar. T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2016/7575 KARAR NO: 2017/5615 “(…) Bu durumda, TTK 855/2. maddesi gereğince eşyanın teslim tarihinden, eşya tamamen zayi olmuş ise eşyanın teslimi gereken tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğunun gözetilmesi ve bu gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken(…)” ile T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/4-3013 KARAR NO: 2018/47 “(…) Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır. Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hâllere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hâllere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz, davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hâkim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hâkim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür. Somut olayda alacağın zamanaşımına uğramasından dolayı davanın reddine karar verilmesi nedeniyle “zamanaşımı” kavramı ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
Bilindiği üzere özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 146-161 (mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 125-140.) maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vazgeçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Şu hâlde zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber, artık doğal bir borç (…) hâline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide de bulunması gerekir (HGK’nın 05.05.2010 gün ve 2010/8-231 E., 2010/255 K. sayılı kararı).
Zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: II, sh.1761; Canbolat F.: “Def’i ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları”, ERÜHFD, Cilt: III, Sayı:1, Kayseri 2008, sh.255 vd.).
Zamanaşımı def’i, davalının aslında var olan bir borcunu özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren bir haktır. Bu hakkı kullanıp kullanmamak tamamen borçluya kalmıştır. Diğer bir anlatımla, davalı tarafından zamanaşımı def’i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için yasanın öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz (818 sayılı BK m.140, 6098 sayılı TBK m.161).
Zamanaşımı usule müteallik bir mesele değildir. Zamanaşımı hakkın esasına müteallik bir meseledir (Von Tuhr, Andreas: Borçlar Hukuku (C. Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt:I-II, sh.688).Bu durumda mahkemece verilen karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekâlet ücreti verilmesi gerekir. Yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile ön şart yokluğundan ret kararı verildiği gerekçesi ile davalı yararına maktu vekâlet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (…)” İçtihatları uyarınca zamanaşımı def’i sonucunda ne şekilde değerlendirme yapılacağı ortaya konulmuştur.
Dosya kapsamında incelenen tüm deliller çerçevesinde; davacının satın aldığı cep telefonunu kargolanmak üzere kuryeye teslim ettiği 10.10.2017 tarihinden itibaren gönderi ile ilgili bilgi alamadığı ve eşya taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde de teslim edilemediği için zayi olmuş sayılabileceğine dair karine de göz önüne alındığında; eşyanın teslimi gereken tarihten itibaren TTK: 855/2 uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra Davanın 20.12.2018 tarihi itibarıyla açıldığı anlaşılmıştır.

HÜKÜM : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 78,54 TL’den mahsubu ile fazla yatan 34,14 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 6,40-TL vekalet harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır