Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/260 E. 2023/259 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/260 Esas
KARAR NO : 2023/259
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 19/09/2017
KARAR TARİHİ : 10/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı kargo şirketi arasında … Bölge Müdürlüğüne bağlı … şubesinin TTK.102.maddesinde belirtilen şartlarda geçerli olan acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davacının davalı firmaya teminat olarak 16.000.-USD. bedelli bir adet teminat senedi verdiğini, sözleşmede belirtilen davacının işlettiği acentenin giderleri davalı firma tarafından karşılanacağı hüküm altına alındığını, ancak davalı firmanın sözleşme gereklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin sözleşmeyi fesih ettiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, fesih sonrasında davalı tarafın müvekkilini ticari ilişki içerisinde borçlu gibi borçlandırmaya devam ettiğini, müvekkilinin davalıya sözleşme gereği herhangi bir borcunun olmadığının tespitini, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağının tespiti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini, teminat senetlerinin iadesi ile iptalini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalıya dava dilekçesi tebliğ olunmuş ancak cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER:
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas, 2018/… karar ve 22/03/2018 tarihli kararı ile dosya hakkında yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların Ticaret sicil kayıtları incelenmiştir.
16/06/2021 tarihinde SMMM bilirkişisi, Borçlar Hukukçusu bilirkişisi ve Lojistik uzmanı bilirkişi heyeti vasıtası ile bilirkişi raporu alınmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
21/02/2022 tarihinde SMMM bilirkişisi, bir taşıma uzmanı bilirkişisi ve bir borçlar hesap uzmanı bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmıştır.
16/09/2022 tarihinde bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 30/09/2005 tarihli acente sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taraf bu sözleşme kapsamında teminat senetlerinden dolayı menfi tespit ile senetlerin iadesini ve fatura alacağının tahsilini talep etmiştir. Dava dilekçesinin talep sonuç kısmında “aradaki ticari ilişkiden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığına” şeklinde menfi tespit talebi öne sürülmüş ise de; bu şekilde belirsiz ve soyut bir menfi tespit davası açılamayacağı ve davacının menfi tespit talebi yönünden teminat senedi bedeli olan 16.000 USD üzerinden harç yatırdığı gözetilerek, menfi tespit talebi teminat senedi yönünden değerlendirilmiştir.
İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Menfi tespit davalarında davacı borçlu, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, borcun hiç doğmadığını iddia ediyorsa ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak davacı borçlu hukuki ilişkiyi ve borcu kabul etmekle beraber başka bir sebepten ötürü geçersiz olduğunu veya borcun sona erdiğini iddia ediyorsa ispat yükü davacı borçlu üzerindedir.
Acente, TTK md. 102’de “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” şeklinde tanımlanmıştır. Kanun’da ücret, acentenin hakları arasında sayılmıştır. TTK md. 113’e göre, “Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir.” Acentenin hak kazandığı ücretin, doğumu tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ve her hâlde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir.
Somut olayda taraflar arasında 30/09/2005 tarihli acentelik sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmenin 18/05/2017 tarihinde davacı acente tarafından, personel ve şube giderleri ile ilgili düzenleme yapılmaması ve zararın artması sebebiyle feshedildiği anlaşılmıştır. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde personel ve şube giderlerine ilişkin masrafların acenteye ait olacağının kararlaştırıldığı, bu sebeple feshin haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Acente, sözleşmeyi haksız olarak feshetse bile, fesih tarihine kadar yaptığı işlerin ücretini talep edebilir.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalının ticari defterlerinin ise usulüne uygun tutulduğu; davacı tarafından teminat senedi verildiğine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı; davacının ticari defterlerine göre davalının davacıya 140.518,36 TL, davalının ticari kayıtlarına göre ise davalının davacıya 48.295,24 TL ücret borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit talebine konu teminat senetlerine ilişkin ticari defterlerde herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi, davacı tarafından senedin verildiğine ilişkin herhangi bir delil de dosyaya sunulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle, menfi tespit ve senetlerin iadesi talebi yönünden, davacının davalıya teminat senedi verdiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından reddine; alacak talebi yönünden ise, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve davalının ticari defterlerinin kesin delil olarak kararlaştırıldığı gözetilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Menfi tespit ve teminat senetlerinin iadesi talebinin reddine,
2-Alacak talebinin kısmen kabul kısmen reddine, 48.295,24 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 3.299,05-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 46,07-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 23.137,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından (yatırılan harçtan iadesine karar verilen kısım düşüldükten sonra kalan); 3.299,05 TL Harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
7-Davacı tarafından yapılan; 6.450,00-TL Bilirkişi ücreti, 200,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 6.650,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.639,61-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan; 18,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 13,94-TL lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının dosya kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır