Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/22 E. 2019/106 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/22 Esas
KARAR NO : 2019/106
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı taraf, … plakalı aracının 01/03/2018 tarihinde park halindeyken sağ ön tampon- sis farı bölgesinin hasarlandığını, bu sebeple müvekkilinin şirkete başvurarak hasar onarımının kasko poliçesi limitleri dahilinde yapılmasını talep ettiğini, Davalıya ait aracın kasko poliçesini düzenleyen … A.Ş. ile servis anlaşması bulunan müvekkilinin şirket davalının beyanını ve gerekli belgeleri alarak … dosya numarası ile hasar dosyasını açtığını, adı geçen sigorta şirketinin görevlendirdiği eksper raporu ile uyumlu olarak gerekli hasar onarımı yapıldığını ve 02.04.2018 Tarih ve … seri no.lu 2.080,01 TL. meblağlı onarım faturası düzenlenerek araç davalıya teslim edildiğini, Ancak, davalıya ait aracın Kasko poliçesini düzenleyen … A.Ş. “zabıt ve beyan uyumsuzluğu” gerekçesi ile hasar bedelinin ödeme talebini reddettiğini, Bunun üzerine 2.080,01 TL tutarındaki fatura bedeli davalıdan talep edildiğini, davalının ödemeye yanaşmaması üzerine …. İcra Md.nün 2018/26381 sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, Aracının hasar onarımını müvekkilinin şirkete yaptırmış olan davalının haksız olarak icra takibine itiraz etmesi nedeniyle işbu davanın açılmasına zaruret olduğunu,Müvekkili şirket tarafından davalı taraf adına kesilen faturanın vade tarihi gelmiş ve alacak muaccel olduğunu, Müvekkilinin alacağı belirli bir alacak olduğundan kötü niyetli davalının ayrıca %20 oranında icra inkar tazminatına da mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde davacı tarafın dava dilekçesinde beyan ettiklerini, anlatıldığı gibi olmadığını, müvekkili adına, kayıtlı … Plakalı aracını, İstanbul’da yaşanan dolu yağışı, sebebiyle oluşan hasarların devlet destekli kasko tarafından karşılanacağına ilişkin yapılan açıklamalar neticesinde, dolu hasarının giderilmesi için yıllardır müşterisi olduğu davacı şirkete götürdüğünü, davacı şirket tarafından müvekkiline dolu yağışı dışında araçta bir hasar olduğu, bu hasarın da giderilip giderilemeyeceğini sorulduğu, bunun üzerine müvekkili bu ayrı olan hasarın, araç park halindeyken gece oluştuğunu, sabah aracı kullanmak üzere geldiğinde, hasarı gördüğünü,kamera kayıtları veya tanık bulamadığını, araca kim tarafından hasar verildiğini, tespit edemediğini bu sebeple sigorta tarafından karşılanmayacağını düşündüğünü, hasarın ağır bir hasar olmadığı, bu sebeple başka zaman kendisi ödeme yaparak yaptıracağını söylediğini, davacı şirket tarafından müvekkiline eğer isterse bu hasarı da hasar tespiti içerisine dahil edebileceklerini ve bu şekilde sigorta tarafından ödemenin yapılmasını sağlayacaklarını söylediklerini, davalı müvekkili ise dolu yağışı dışında ki bu hasarın, sigorta kapsamına dahil edilmesi halinde onarılmasını, aksi takdirde onarımın yapılmamasını istediğini söylediğini,
Davacı şirket çalışanları da bu şekilde kabul ettiklerini, ve hasar tespit işlemleri ile diğer gerekli işlemleri yaptıklarını, Daha sonra müvekkilinin aracı kendisine tamamen onarılmış şekilde teslim edildiğini,müvekkiline kesinlikle davacı şirket tarafından dolu yağışı dışındaki hasar onarımını ile ilgili sigorta şirketinin hasar bedelini ödemeyi reddettiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini ve ücretli onarım için müvekkilinin ne sözlü ne de yazılı onayının alınmadığını, Araç müvekkikiline teslim edildikten sonra kesinlikle davacı tarafından müvekkilinden her hangi bir ücret talep edilmediği,
Müvekkili dolu yağışı dışında ki bu hasarın ücretli olarak onarıldığın ve davacı tarafın ödeme talep ettiğini ancak hakkında başlatılan …. İcra Müd.’nün 2018/16381 sayılı icra dosyası ile öğrenebildiğini, Bunun üzerine haksız olarak başlatılan icra takibine süresi içinde itiraz edildiğini, davacı taraf müvekkilinin beyanlarının aksine hareket ederek ücretli onarımı talep edilmeyen bir hasarı onardığını ve bunu müvekkiline fatura ettiğini ve davacı taraf müvekkilinden ücret talep etmeden icra takibi başlattığını, bunun üzerine müvekkili davacı şirketin müşterisi olduğu ve ücretli onarım yaptırdığını her işlem sonrasında ödemesi gereken miktarları ödediğini, davacı tarafın müvekkili ile sözlü sözleşmenin aksine davrandıkları için müvekkilinden ödeme talep etmediğini ve hakkın kötüye kullanımı olduğunu, müvekkiline davacı şirket tarafından yapılacak hasar onarımı için sigortadan ödeme alınacağını, eğer sigorta şirketinden ödeme onayı alınmaz ise ücretli onarımın yapılmayacağını ve müvekkiline haber verileceği söylendiğini, daha sonra davacı şirket çalışanlarından biri müvekkilini telefonla arayar… şirketinin müvekkiline her hangi bir beyanda bulunup bulunmadığını, beyanda bulunuldu ise ne söylendiğini sorduğunu, müvekkili de sigorta şirketi ile hiç görüşmediğini ve eğer sigorta şirketinden ödeme onayı alınmaz ise ücretli onarımın yapılmayacağını ve müvekkiline haber verileceği söylendiğini, daha sonra davacı şirket çalışanlarından birinin müvekkilini telefonla arayar… şirketinin müvekkiline her hangi bir beyanda bulunup bulunmadığını, beyanda bulunuldu ise ne söylenildiğini sorduğunu, müvekkili de sigorta şirketi ile hiç görüşmediğini ve eğer sigorta şirketi hasar bedelini ödemeyi onaylamıyorsa hasar onarımının yapılmamasını söylediğini, davacı şirket, sigorta şirketinden ödeme onayı çıkmamasına rağmen hasar onarımını yapmış ve aracı müvekkiline teslim ederken, hasar onarımı için sigorta şirketinden ödeme alınamadığını ve bu ödemeyi müvekkilinin yapması gerektiğini, bildirmediklerini,
Araç tesliminden yaklaşık 3-4 ay sonra müvekkil aleyhine, … İcra Müd.’nün 2018/26381 sayılı icra dosyası ile icra takibi başladığını, davacı şirketin müvekkili aleyhine kötü niyetli olarak hereket ettiğini,müvekkili 2015 yılından beri araç servis işlemlerini sürekli olarak davacı şirkette yaptırdığını, ve bu güne kadar hiç bir ödemesini geciktirmediğini ve borcunun icra takibine konu edilmesine müsaade etmediğini ve aynı tarihte müvekkili tarafından ücretli olarak yapılması istenilen başkaca hasar onarımı ve bakım kontrol işlemleri de olduğunu, bu işlemlerin davacı tarafından yapıldığını, ve müvekkili tarafından bu ücretlerin ödendiğini, davacı taraf müvekkilin aracında oluşan dava konusu hasarı, sigorta kapsamında onaracakları teminatını verip daha sonra ise sigorta şirketinden ödeme onayı almadan ve müvekkilin rızası olmadan onardıkları için müvekkilin bu haksız ödemeyi yapmayacağını beyan edip icra takibi ile tahsil yoluna başvurulduğunu, dava konusu edilen alacak miktarının oluşmasında kusur tamamen davacı şirketin olduğunu, dolayısıyla kendi kusuru ile zararına hareket eden tarafın zararın tazminini talep etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haksız ve hakuki mesnetten yoksun davanın reddini talep ettiği,icra iflas kanunun ilgili maddeleri gereğince davacı aleyhine alacak miktarının %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep edip,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
… plakalı aracın kasko poliçesini düzenleyen dava dışı … A.Ş. ile servis anlaşması bulunan davacı şirketin oluşan hasar neticesinde yaptığı tamirat karşılığı talep ettiği bedelin sigorta şirketi tarafından davalı sigortalının ibraz ettiği zabıt ile beyanlarının uyuşmaması nedeniyle ödenmemesi sonucu icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin olup işbu davayı sadece araç sahibine karşı açtığı anlaşılmaktadır.
Alacak eser ilişkisinden doğmaktadır. Söz konusu aracın davalı tarafından, davacı anlaşmalı yetkili servise 28.03.2018 tarihinde teslim edilerek iş emri teslimat formu ile iş emri kabul formu düzenlenmiş olup bu konuda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında araç tamirine ilişkin eser sözleşmesi (6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde) tesis edilmiştir.( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. hukuk dairesi Esas no: 2017/2195 Karar no : 2018/1385 19/10/2018 Karar Tarihli ilamı)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş taraflarının her ikisinin de ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Söz konusu davada ticari nitelikte olmayan eser sözleşmesinden kaynaklı alacak hakkı konu edildiğinden genel mahkemeler konumundaki asliye hukuk mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK:331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK:331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde, talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/04/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır