Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/174 E. 2019/466 K. 11.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/174
KARAR NO : 2019/466
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2018
KARAR TARİHİ : 11/11/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılamaları neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirketten 17/03/2017 tarih …fatura numaralı fatura ile 75.000,00.-TL bedelli ürün satın aldığını, ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen fatura bedelinin ödenmediğini, Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek Gaziosmanpaşa…İcra Müdürlüğü’nün …takip sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını yetkili mahkemelerin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, borca konu malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, müvekkili şirketin davaya konu edilen takip dosyasında belirtilen faturadan dolayı davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin yaptığı ticaret neticesinde oluşan cari hesap ekstresinde müvekkili şirket borcunun olmadığı ve hatta alacaklı olduğunun bilirkişi incelemesi ile de tespit edilebileceğini, müvekkili şirketin davacı taraf ile aralarında olan uzun süreli ticari ilişkisinden dolayı iyi niyetli olarak malların teslim edileceği düşüncesi ile faturayı kendi kayıtlarına işlediğini, tarafların birbirinden olan alacaklarının takas ve mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmemesi nedeni ile icra takibindeki işlemiş faizin ve ödeme emrinin tebliğ tarihi olan tarihinin faiz başlangıç tarihinin hukuka uygun olmadığını belirterek davanın reddi ile davacı şirketin aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava , itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı tayinine karar verilmesini istemine ilişkindir.
Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün… Takip sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının …Ltd. Şti , borçlunun…Ltd.Şti olduğu, 75.000,00.-TL asıl alacak , 7.953,60.-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 82.953,60.-TL alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı borçlunun itirazı ile durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Davanın İİK 67. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenmiştir.
Davalının mahkememiz yetki itirazında fatura borcundan kaynaklı alacak TBK:89/1 maddesi uyarınca da bir para borcu olup götürülecek borçlardan olduğu değerlendirilerek alacaklı ikametgah yeri de Sultangazi/İstanbul olması itibarıyla mahkememizin yetkili olduğu kanaatine varılmıştır.
Alacak, faturaya dayanmakta olup, taraflar tacir olduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiştir.
Bilirkişinin 06/09/2019 tarihli raporunda sonuç ve özet olarak;
İncelenen davacı ve davalı şirketlere ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre suulüne uygun tastik edildiği, defterlerin birbirini teyit ettiği, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
Davalı tarafça takip konusu 17/03/2017 tarih… numaralı faturaya 6102 Sayılı TTK’nun 21/2.Maddesi gereğince süresi içerisinde itiraz edilmediği ve kabul edilmiş sayılacağı, davacı yanın davalı yanı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir belge sunmadığından takip öncesi faiz talebinde bulunamayacağına ilişkin görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, davacı tarafça rapora karşı beyanda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça faturadan kaynaklı alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, fatura konusu malların teslim edilip edilmediği ve fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça; takip konusu fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. HD 2015/2467 E. 2015/7975 K. Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; davalı tarafça akdi ilişkinin varlığına itiraz edilmiş ise de, davacı tarafça düzenlenen faturanın ticari defterlerine kayıt edildiği, karşılığında ödemede bulunulduğu, davalı tarafça dava konusu faturaya itiraz edildiğine ilişkin olarak herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, bu hali ile davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edildiğinin kanıtlanamadığı, anılan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere; davalının dava konusu faturayı ticari defterlerine kayıt etmesinin fatura konusu hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği, bu hali ile taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davacının fatura konusu hizmeti davalı tarafa verdiğinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı alacağının 243.124,40 TL olduğu tespit edilmiş ise de icra takibinde 75.000,00 TL alacağın tahsilinin talep edildiği anlaşılmakla, HMK md. 26 uyarınca, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının davalıdan 75.000,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı yanın icra takibinden önce davalı yanı temerrüte düşürdüğüne dair herhangi bir belge sunmadığından takip öncesi faiz talebinde bulunamayacağı ilişkin hüküm kurmak gerekmiştir.
Davalı tarafça süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde takas defi ileri sürülmüştür. Ne var ki takasa konu olan ticari hizmetin verildiğine dair hiçbir belge ve delil sunulmamıştır.
Takas, TBK.nun 139.maddesinde düzenlenmiş olup, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Aynı yasanın 143.maddesine göre de, Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüller saklıdır.
TMK.nun 6.maddesi gereğince, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. HMK.nun 190/1.maddesi gereğince, İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Davalı taraf, takas/mahsup talebinde bulunurken ne kadar alacağının olduğunu dahi beyan etmemiştir. Defter, belge ve ticari kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davacıdan reklam alacağının bulunduğuna dair kayda rastlanmış olmasına rağmen takip tutarını aşmadığı ortadadır. Takas ve mahsubun yasal koşullarının oluştuğundan söz etmek de mümkün değildir.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının ticari ilişkideki bakiye alacağını talep edebilmesi için cari hesap sözleşmesinin bulunması zorunlu olmadığı, taraflar arasında düzenlenen ve dosya içerisinde mevcut faturalara binaen davacı tarafından davalıya polüretan taban satışı yapıldığı, davacı taraf ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde davacı tarafından satışı yapılan ürünlerin davalıya tesliminin yapıldığı ancak davalı tarafından yapılan ödemelerde eksik ödenmeyen bakiye olduğu, bu hali ile davalının takibe ve borca yapmış olduğu itirazının haksız olduğu kanaatine varıldığı, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla; bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
Davanın KISMEN KABULÜ ile
Davalının Gaziosmanpaşa…İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazının 75.000,00.-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu asıl alacak miktarı üzerinden devamına,
Takipten önce temerrüt olmadığından işlemiş faiz talebinin reddine,
Takibin talepnamedeki sair koşullarla devamına,
Asıl alacağa %20’si olan 15.000,00.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.123,25.-TL harcın peşin alınan 128,09.-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 4.995,16.-TL ‘nin davalıdan tahsili hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 128,09.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen dava değeri üzerinden hesap edilen 8.600,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan bir adet bilirkişi ücreti 600,00.-TL , 10 adet tebligat ve posta gideri 76,50.-TL 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL olmak üzere toplam 717,60.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 11/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır Bakiye Harç ; 4.995,16.-TL