Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1387 E. 2023/577 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1387 Esas
KARAR NO : 2023/577
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2018
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin … Mah. … Cad. No: … /İstanbul adresinde 220 kişinin çalıştığı bir tekstil şirketi olduğunu, kurulduğu günden bu yana uluslararası … ve … markalarının Türkiye’deki fason işlerini yapan … San. ve Tic. A.Ş’nin alt fasonculuğunu yaptığını, …’ in müvekkili … ve davalı …’in babaları … … tarafından 1980’li yıllarda ilk olarak şahıs şirketi olarak faaliyete başladığını, basit bir fasoncu olarak çalışan … …’in zamanla şirketi büyüttüğünü ve limited şirket boyutuna kadar taşıdığını, 1996 yılında … …’in o dönemki muhasebecisi ve şimdi de şirket mali müşaviri olan … …’ın vergi avantajı olacak burayı limited şirkete çevirelim senin de yaşın geldi seni emekli edelim şirketi …’in üzerine yapalım oyunuyla emekli edildiğini, … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ilk ortaklarının müvekkili …’in annesi … …’in ve müvekkilinden yaşça büyük olan …’in olduğunu, müvekkili …’in de çocuk yaşlardan itibaren şirkette aktif olarak çalışmaya başladığını, askerden geldikten sonra annesi tarafından şirket hisselerinin kendisine devredildiğini, 2005 yılında müvekkili …’in şirket hisselerinin yüzde 45’ini devralarak şirket hissedarı olduğunu, 2005 yılında şirket hissedarı olduktan sonra da işçi gibi personel önlüğünü giyip bantlarda çalışan müvekkili …’in 2013 yılına kadar hiç şirket yönetim katına dahil olmadığını, küçük kardeş olarak abisine sonsuz güvenen ve onun iyi niyetinden şüphe etmeyen müvekkilinin asgari ücretle hayatını idame etmeye çalıştığını, davalının yaptığı kar dağılımından hiçbir şekilde …’e bilgi vermediğini, evli olan müvekkiline asgari ücret dışında bir ödeme yapılmadığını, şirketi yalnızca kendi şahıs şirketiymiş gibi idare ettiğini, davalı …’in çocuklarını koleje gönderen lüks araçlar içinde lüks hayatını gören müvekkili davalının abisi olması sebebiyle sesini çıkarmadığını, hiçbir zaman kötü niyet düşünmediğini, 2015 yılında şirket müdürlüğü süresi sona eren …’e direnen müvekkilinin imza yetkisi vermek istemediğini, bunun için şirkete iki aya kadar şirket müdürü atanamadığını, artık şirketin büyüdüğünü dışarıdan profesyonel yöneticilerle çalışılması gerektiğini düşünen müvekkili …’e abisinin karşı çıktığını ve 10 senelik imza yetkisinin kendisine verilmesini istediğini, müvekkilinin tek başına imza yetkisi vermek istemediğini, müştereken veyahut münferiden imza yetkisi verebileceğini ifade ettiğini, süreç devam ederken yaklaşık 30 yıldır şirketin muhasebesine bakan mali müşavir … …’ın müvekkili ile görüştüğünü ve bundan sonra kar dağılımlarının zamanında yapılacağını, kendisinin hakkının yenmeyeceğini müvekkiline söylediğini ve Bayrampaşa’daki 2 dairenin tapusunun kendisine verileceğini taahhüt ettiğini, müvekkilinin babasının da yönlendirmesiyle yıllarca şirketin muhasebesini yapan … …’ın taahhüdüne güvenerek şirket adına 5 yıllığına …’e imza yetkisi vermeyi kabul ettiğini, imza yetkisi verildikten sonra tapu devrini isteyen müvekkilini sürekli oyalandığını ve sonunda verilmeyeceğinin söylendiğini, yaşanan tüm bu sürece müvekkilinin babası … …’ in şahit olduğunu, … Ticaret Limited Şirketi’nin müdürü olan …’in şirket ortağının şirketten bilgi almasına engel olduğunu, şirket hesaplarını dokümanlarını incelemek isteyen müvekkiline muhasebe çalışanlarının bilgi ve belge vermekten kaçındıklarını, iyi niyet ve sabırla bilgi alma ve inceleme yapmak üzere Genel Kurulu bekleyen müvekkilinin, genel kurulda müdürün ibrasının, kar dağıtımının ertelenmesinin, şirket ortağının rekabet yasağı gibi gündem maddelerini görmesi üzerine müvekkilinin tüm maddelere muhalefet şerhi koyduğunu beyanlarla açılan davanın kabulüne, şirket yöneticisinin sorumluluğu neticesinde davalı şirket müdürünün şirketi ve dolaylı olarak müvekkilinin uğratmış olduğu zararların tazmini amacıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 Türk Lirası tazminatın davalı şirket müdüründen alınarak şirkete ödenmesine, zararların tazmininin imkansız hale gelmemesi adına davalının taşınır, taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen davaya cevap verilmediği, ancak davalı vekilinin 25.02.2019 tarihli dilekçesinde özetle; davacının, davalının küçük kardeşi olduğunu, iş öğrenmesinde teşvik olması amacıyla davacının kurup büyüttüğü şirketteki hisselerin %35′ ini bilabedel davacıya devrettiğini, annesine ait %10 hissenin de aynı şekilde davacıya devredildiğini, davacının zaman içinde psikolojik sorunlar yaşadığını, şirketten kâr payının çok üzerinde paralar çektiğini, yaklaşık 2 yıldır aylık 40.000 TL’nin üzerinde para çekmekte olduğunu, bu para kendisine verilmezse iş yerinde kavga çıkarttığını, evrakları alıp götürdüğünü, yırttığını, şirket elektriklerini kesip günlerce üretimin durmasına sebep olduğunu, çekilmez hale gelen davranışları sebebiyle davacı hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2018/… E. sayılı dosya ile dava açıldığını, bunun üzerine davacının gerçek dışı sebepler ileri sürerek … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2018/… E. sayılı dosya ile dava açarak ihtiyati tedbir talep ettiğini, bu talebin ilk derece ve Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından reddedildiğini beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili 06/11/2019 tarihli dilekçesinde; davalı …’in 12/09/2019 tarihinde vefat ettiğini, … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 18.09.2019 tarihli mirasçılık belgesinde …’in mirasçılık haklarının eşi … ve çocukları …, …, …’e eşit hisse oranında verildiğini beyan etmekle, usulüne uygun veraset ilamının ve vekelatnamesinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizin 30/07/2019 tarihli ara kararı ile: “Dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre davada henüz yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, somut olayda davanın bulunduğu aşama itibari ile tedbir talebi konusu yargılamayı gerektirdiğinden tedbir isteminin reddine…” gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Yine mahkememizin 04/09/2019 tarihli ara kararı ile dava konusunun şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup heyetçe değerlendirilmesi gereken dosyalardan olduğundan bahisle davanın niteliği itibariyle heyete tevdiine karar verilerek yargılamaya heyetçe devam olunmuştur.
… Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne, … Noterliği’ne, … Limited Şirketi’ne, … Gıda … Otomotiv’e, Gelir İdaresi Başkanlığı’na, dava dışı …’e yazılan yazılara cevap verildiği, cevabi yazıların dosyaya kazandırıldığı anlaşılmıştır. Yine … ‘a yazılan yazılara hesap hareketine rastlanılmadığından bahisle yanıt verildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… E. Sayılı dosyasının UYAP üzerinden celp edilerek incelenmesinde; davacı … tarafından … aleyhine, davalı şirket yöneticisinin özenle bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle TTK 630. Maddesi anlamında yönetici/davalının yönetim ve temsil yetkelirinin kaldırılması/azli talebiyle dava açıldığı, işbu mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporu ile; “incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde davalı yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlat ettiği kanaatine varılmış olmakla birlikte davalının bu esnada vefat etmesi dolayısıyla müdürlük görevi sona erdiğinden davanın konusuz kaldığı sonucuna varılmıştır.” ifadelerine yer verildiği, mahkemenin 21/11/2019 tarihli gerekçeli kararı ile : “Yapılan bu açıklamalar ışığında mahkememiz dava dosyasında uyuşmazlığın; şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile davalı şirket müdürünün azline ilişkin olduğu, yargılama sırasında kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davada, azli istenilen müdür olan davalının vefatının, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığının açık olması nedeniyle dava konusuz kaldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir. “şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
… . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının celp edilerek yapılan incelenmesinde; davacı … tarafından … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. Aleyhine davalı şirketin 23/08/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının İptaline ilişkin dava açıldığı, işbu mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporu ile; … San. ve Dış Tiçaret İdd. Şti.’nin 445 sermaye ortağı davacı … tarafından şirketin 23.08.2019 tarihli Olağan Genel Kürül Toplantısının usülüne uygun olarak yapılmadığı, genet kurulda alınan 2, 4. 6. 8. 9, 10. 11 12 ve 13 nolu maddelerin iptal edilmesi genel kurulda görüşülen finansal tablolar ve faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığı kasa ve ortak cari hesaplarında usülsüzlükler yapıldığı yönündeki iddiaları ve davalı … San. ve Dış Ticaret Ltd. Şti ‘ni temsil ve ilzama yetkili 9455 şirket ortağı ve şirket müdürü … vekili tarafından verilen cevap ve savunmalar çerçevesinde mahkemenin istekleri doğrultunda yapılan inceleme ve değerlendirmelere göre;Davacının davalı şirket genel kuruluna katıldığı anlaşılmakla birlikte Muhalefet şerhinin zapta geçirilmesi noktasında kararların aleyhine görüş bildirme ve red oyu kullanma dışırıda karardan sonra muhalif olduğunu belirimediği gibi tutanağa başkaca bir muhalefet şerhi de düşürtmediği, bu durumda dava şartı olan muhalefet şerhinin yokluğu nedeniyle iptal davasının koşullarının oluşmadığını, Genel Kurulun TTK 617. maddesine istinaden hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılması hükmü düzenleyici bir norm olmakla buna aykırılığın kararların iptaline yol açmayacağı, davalı şirketin genel kurul toplantısına ilişkin çağrı usulünün ağır biçimde ihlal edildiğine yönelik bir durum söz konusu olmadığından kararların butlanından bahsedilemeyeceği, alınan ek raporda;Bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin yerinde olduğu, herhangi bir mal ya da hizmet alımının gerçek dışı olduğunun yargısına varabilmek için alınan mal ya da hizmetin işletmede fiilen kullanılıp kullanılmadığının tespiti, ilgili mal ya da hizmeti sunan firmanın bu mal ya da hizmeti sunabilecek kapasitesi olup olmadığı üretim yerinin durumu, ticari faaliyeti hakkında bilgiler, işçi sayısı, beyanname ve yasal kayıtları vs gibi somut tespitlerinde bu firmalar nezdinde fiilen yapılması ile mümkün olduğu, tüm bu fiili tespitler olmaksızın sahte fatura kullanımı yönündeki iddiaların dayanağı eksik kaldığını, adı geçen tespitler yapılmaksızın sahte fatura kullanılarak işletmenin karının azaltılması, azaltılan bu karların da ortaklara aktarılmış olması iddialarının dayanaklarının eksik olduğu, hali hazırdaki bilgi ve belgelerle mezkur tespitlerin yapılamayacağı…” kanaatine varıldığının bildirildiği, mahkemenin 15/12/2021 tarihli gerekçeli kararı ile ise :”Davacıya 15/08/2019 tarihinde noterden gönderilen çağrı kağıdının tebliği ile toplantı tarıhleri arasında 15 günden az bir süre kalmış ise de, Ticaret Sicil Gazetesinde 08/08/2019 tarihinde ilan edildiği ve bu hususun sonuca etkili olmadığı anlaşılmış, davacı toplantıya katılarak haklarını kullandığından, mahkememizce iptal nedeni yapılmamıştır. Zira TTK’nın 622. Maddesi ve 446. Maddesi uyarınca bu eksikliğin sonuca etkili olması şartı vardır. Davacının oylama sonucunda toplantı tutanağına muhalefet şerhini geçirmediği, oylamaöncesi muhalif görüş belirttiği ve aleyhe oy kullandığı ve bununla yetindiği, dolayısıyla iptal davası açma hakkının bulunmadığı bilirkişi heyet raporunda belirtilmiş, mahkememizce de bu görüşe itibar edilmiştir. Davacının, alınan kararların batıl olduğuna dair iddiası yönünden ise, alınan tüm raporlarda bu yönde bir tespit yapılamadığı, şirketin kasten zarar uğratıldığına dair bir veri de olmadığı, bu nedenle iptal talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının iddiasının ispatlanamadığı, kararların çoğunluk pay sahibi tarafından alınmış olmasının tek başına iptal nedeni olmadığı, toplantıda bir temsil sorununun da bulunmadığı, davanımı sübuta ermediğinden reddi gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; davacılar …, …, …, … tarafından davalı … San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. Aleyhine davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun toplantıya çağrılmasına izin ve yetki verilmesi istemli dava açıldığı, işbu mahkeme dosyasında 08/10/2019 tarihinde “Davacı tarafça açılan davanın kabulü ile, … Ticaret Sicilinin … sicil numarasında kayıtlı … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağırmak üzere davacılar … ‘e asaleten ve …, …, … adına velayeten …’e yetki ve izin verilmesine…” karar verildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasının celp edilerek yapılan incelenmesinde; Davacı … tarafından davalı … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi aleyhine Genel Kurul Kararının İptali istemli dava açıldığı, müzekkere tarihi itibariyle yapılan incelemede dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… soruşturma dosyasında müştekinin …, sanığın ise … olduğu, sanığın tehdit ve basit yaralama suçlarından cezalandırılması istemiyle düzenlenen iddianemin … 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/… Esas dosyasına tevzi ile mahkemece kovuşturma yürütüldüğü anlaşılmıştır.
19/12/2019 tarihli celsede tarafların Türk Ticaret Kanunun hükümleri gereğince tutmakla yükümlü oldukları ticari defter kayıt ve belgeleri, icra dosyası, tarafların iddia ve itirazlarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından 14/09/2020 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya ibraz edildiği, raporun taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Eksik hususlar giderildikten sonra 03/11/2022 tarihli celse ara kararı gereğince dosyanın ek rapor tanzimi için yeni eklenecek bilirkişiler ile heyete tevdiine karar verilerek, Bağımsız Denetçi/ Mali Müşavir
Prof. Dr. … , Hukukçu … , Vergi Dairesi Müdürü …, Hukukçu – Tic. Huk. Nit. Hes. Dr. …, Ticaret Mevz. Nit. Hes. Uzm. Prof. Dr. … Ve Tekstil Mühendisi Prof. Dr. …tarafından düzenlenen heyet raporunda neticeten;

1.Ek rapor için yapılan yerinde incelemede fiziki olarak irsaliye ve faturalar sunulamadığı için, cari muavinler üzerinden yapılan incelemede …’ in …e fason işçiliği yaptığı, iplik hammaddesinin … tarafından …’ e tedarik edildiği, …’ in fason işçilik faturalarının tevkifatlı KDV’ lerinin … tarafından sorumlu sıfatıyla Gelir İdaresi Başkanlığına iletildiği ve 2012 Yılından 2019 yılı sonuna kadar … tarafından …’e toplamda 66.940.954,45 TL fason işçilik faturası kesildiği, … tarafından …’e iplik faturası düzenlendiği ve fason işçilik ile iplik faturaları arasındaki fark kadar da … tarafından ödeme yapıldığı, ödemelerin banka yoluyla yapıldığı, ayrıca … tarafından da 1.215.929,18 TL iplik faturası …e düzenlendiği 34.774,85 TL iade alındığı …in iplik satışlarının toplam net 1.181.154,33 TL olduğu, …den alınan cari muavinlerden tespit edildiği, müdürün sorumluluğunun koşulları yönünden yukarıda ayrıntılı şekilde yapılan inceleme sonuçlarına göre, a.Şirketin zararı yönünden, davalı müdür ile şirket arasında bir sözleşme (vekalet) ilişkisi olduğu ve sözleşme temeline dayalı sorumluluk yönünden TBK.m. 112 gereğince kusur karinesinin bulunduğu ve şirketin zararları yönünden davalı müdürün kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiği, iddia edilen, ancak davalı şirket tarafından gerekli bilgi belgeler sunulmadığı için yapılan sınırlı inceleme ile aydınlatılamayan zararlar yönünden kusursuzluğunu ispatı yükünün davalıda olduğu kabul edilirse, kök rapordaki tespitler çerçevesinde şirketin zararının 948.129 TL olabileceği, bunun yanı sıra davalının müdür olduğu … tarafından …’e iplik faturaları için ödenmiş olan 1.181.154,33 TL’nin şirket zararı sayılıp sayılmayacağının Mahkemenin takdirinde olduğu, b.Müdürün sorumluluğu bakımından TTK.m.553’de 6335 sayılı kanunla yapılan değişiklikle ispat yükünün davacı tarafa yüklendiğinin, böylece kusurun ve zararın ispatı yükünün davacı tarafta olduğunun kabulü halinde, kök ve ek rapor aşamalarında dava konusu ve dava dışı şirketlerin sunduğu eksik defter ve belgeler üzerinde yapılan sınırlı inceleme sonuçlarına göre, davalı müdürün kanundan kaynaklanan özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve bu kusurlu davranışlarıyla şirketi zarara uğrattığının şüpheden uzak şekilde tespit ve ispat edilemediği, kök rapor ile davalı müdürün, şirketin menfaatlerini gözetmeyen ve kusurlu davranışlarıyla şirketi açıklanan şekilde zarara uğratmış olması muhtemel olmakla birlikte, mahiyeti açıklanan sınırlı inceleme sonuçlarına göre yapılan tespitlere göre kesin ispattan söz edilemeyeceği, kök raporda fiktif olduğu ve şirketi zarara uğrattığı değerlendirilen faturaların bazılarında bizzat davacının imzalarının bulunmasının söz konusu zararlandırıcı eylemlerden davacının da haberdar olabileceğine işaret ettiği, yine …’den alınan iplik faturalarına yönelik incelemenin, yıllar sonra cari muavinler üzerinde yapılmış olması ve imalat aşamasında …’den gerecekten iplik alınıp alınmadığının bu aşamada tespitinin mümkün olmaması gibi sebeplerle, şirketin zararı ve bundan müdürün sorumluluğu konusunda kesin ispattan söz edilemeyeceği…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekilince 07/04/2023 tarihli dilekçe ile bilirkişi heyeti ek raporuna karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur. Davalı vekili tarafından sunulan 11/04/2023 tarihli dilekçe ile ek rapora karşı beyan sunulmuştur.
Mahkememiz 01/06/2023 tarihli ara kararı ile davanın … A.Ş’ye ihbarına karar verildiği, İhbar olunan … Sanayi Ticaret A.Ş’y vekilince 06/07/2023 tarihli dilekçe ile davanın ihbarı üzerine beyan dilekçesi ibraz edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, celp edilen tüm dosyalar, dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğini itibar edilen bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya içeriğine göre;
Dava, şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 664/1-a maddesinin atfı ile 553. maddesi hükmüne göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem pay sahiplerine, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. TTK’nın 555/1. maddesi uyarınca şirket ortakları, şirketin uğramış olduğu zararın şirkete ödenmesi talebi ile dava açabilirler. 560. maddesi uyarınca ise, müdürlere ve tasfiye memurlarına karşı açılacak tazminat davaları, davacının sorumluları ve zararı öğrendiği tarihten itibaren iki yılda, her halde zararın oluşumundan başlayarak 5 yılda zamanaşına uğrar. Kanun ile şirket yöneticileri yönünden getirilen hukuki sorumluluk bir kusur sorumluluğudur. Açılan tazminat davasında, davalı şirket müdürünün kusurlu işlem veya eylemi nedeniyle şirketin zarara uğradığını ispat yükü davayı açan şirket veya şirket ortağındadır.
Somut olayda, mahkememizce aldırılan kök raporda, kendisine sorumluluk isnat edilen şirket müdürü …’in 2018 yılında Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği ifadelere göre, … Ltd Şti’nin tek müşterisinin … AŞ olduğu, ilgili şirkete fason işçilik hizmeti verildiği, gerekli malzemenin … tarafından tedarik edildiği ve fason işçilik faturası kesildiği belirtilmiş ise de, söz konusu çalışma şeklinin ifade tarihi itibariyle mi olduğu yoksa 2012 yılından 2018 yılına kadar mı olduğunun açık olmadığı, şirketin ticari defter ve belgelerinin şirket merkezinden çalındığı için kaybolduğu, konuyla ilgili zayi belgesi alınmadığı, ancak karakola şikayette bulunulduğunun ifade edildiği, ancak buna dair belge sunulmadığı, bilirkişilerce 2012 hesap döneminde 536 adet belge karşılığı KDV hariç 2.045.560,00 TL tutarında mal alışı yapıldığının tespit edildiği, … dışındaki firmalarla da fatura karşılığı ticaret yapıldığı, yine 2013 yılı BA formlarından 321 alış faturası tespit edildiği halde bunlardan yalnızca … Gıda ile ilgili belgeler üzerinde sınırlı inceleme yapıldığı, bu şirkete 32 adet belge karşılığı KDV hariç 221.142,00 TL alış yapılmasına karşın incelemeye sadece 15 adet belgenin ibraz edildiği, geri kalan alış faturaları incelemeye ibraz edilmediğinden içerikleri konusunda herhangi bir tespit yapılamadığı, kök raporda inceleme günü defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede, mükellef tarafından Vergi Dairesine verilmiş olan 5.000 TL ve üzeri alışlarını gösteren 2012-2018 BA formlarında yer alan alışlarını kayıtlarına intikal ettirdiğinin tespit edildiği, ancak bu alışlarına ilişkin olan faturalardan sadece 2015 yılına ilişkin 4 adet, 2013 yılına ilişkin 15 adet-2014 yılına ilişkin sadece 47 adetini incelemeye ibraz edilebildiği, kök raporda işyerinde yemek yapılmadığı halde 2012 yılında … Ltd Şti’nden 2012 yılı için KDV hariç 71 belge karşılığı KDV hariç 163.584,00.-TL tutarında yemek hizmeti satın alındığı, yine … San.Ltd.Şti’nden 198 adet belge karşılığı KDV hariç 335.149,00.-TL, … Tic.Ltd.Şti’den 62 belge karşılığı KDV hariç 833.967,00.-TL tutarındaki malzemelerin hangi amaçla alındığının izaha muhtaç olduğu, söz konusu tutarlar genelde alınırken 150 İlk madde ve malzeme giderlerine intikal ettirildikleri sonrasında 740 Hizmet Üretim Maliyetine aktarıldığı tespit edilmiş olup, faturalar sunulmadığından dolayı içeriği konusunda herhangi bir tespit yapılamadığı, kök raporda adı geçen firmalardan faturalar alınarak giderlerin/maliyetlerin fazladan gösterilmiş olabileceği kanaatine varılmış olmakla birlikte, söz konusu alış faturaları tümüyle incelemeye ibraz edilmediğinden içerikleri konusunda herhangi bir tespit yapılamadığı açıklanmıştır. 2012-2016-2017-2018 yıllarına ilişkin olarak sadece kanuni defter kayıtları, muavin defterler ve BA formlarının ibraz edildiği, bunun dışında, defter kayıtlarına dayanak teşkil edecek herhangi bir fatura,irsaliye vb,ibraz edilmediğinden herhangi bir tespit yapılamamış olmakla birlikte 2013,2014,2015 yıllarında, şirketin karlılığını azaltarak şirketi zarara uğratmak kastıyla alındığı değerlendirilen fatura tutarının toplamının KDV hariç 948.129 TL olduğu hesaplanmıştır. Kısmen incelenebilen ve eksik olarak ibraz edilen faturaların şekil olarak 213 sayılı VUK hükümlerine göre uygun olduğu, açık fatura olarak faturaların üzerinin imzalanmış olduğu, faturaların irsaliyeli fatura olmadığı, ekinde herhangi bir taşıma veya sevk irsaliyesi bulunmadığı, fatura üzerinde teslim alan bölümünde davacı …’in isminin ve imzasının bulunduğu, bu haliyle muhtelif malzemelerin davacının bilgisi dahilinde alındığının değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Ek rapor için mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan yerinde inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, 2012 yılından 2019 yılı sonuna kadar … tarafından …’e toplamda 66.940,954,45 TL fason işçilik faturası kesildiği, … tarafından …’e iplik faturaları düzenlendiği, … Ltd Şti’nin iplik faturalarına yönelik net ödemesinin 1.181.154,33 TL olduğu tespit edilmiştir. Ancak … şirketinin ticari defter ve belgeleri de tam olarak ibraz edilmemiş ve söz konusu tespitler esas defter ve belgeler üzerinden değil, muavin cariler üzerinden yapılmıştır.
Davalı …’in müdür olarak görev yaptığı 2012-2018 yıllarını kapsayan dönemde, şirketin zararına olacak şekilde, şirket çalışanları için dışarıdan catring hizmeti alındığı halde, işyerinde de yemek yapılıyormuş gibi yemek/gıda faturaları alarak şirketin giderlerini artırdığına, böylece şirketin karlılığını azaltacak yollara başvurduğuna dair ciddi şüphe ve emareler bulunmaktadır.
Şirket yöneticilerinin sorumluluğu davalarında ispat yükünün hangi tarafta olduğu önemlidir. Açılan tazminat davasında, davalı şirket müdürünün kusurlu işlem veya eylemi nedeniyle şirketin zarara uğradığını ispat yükü davayı açan şirket veya şirket ortağındadır. Bilirkişilerce sunulan belgeler üzerinde yapılan sınırlı inceleme sonuçlarına göre, davalı müdürün kanundan kaynaklanan özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve bu kusurlu davranışlarıyla şirketi zarara uğrattığı her türlü şüpheden uzak şekilde tespit ve ispat edilememiştir. Davalı müdürün, şirketin menfaatlerini gözetmeyen ve kusurlu davranışlarıyla şirketi zarara uğrattığına dair emareler bulunmakla birlikte, gerek kök raporda gerek ek raporda yapılan tespitlere göre kesin ispattan söz edilemez. Zira, kök rapordaki tespitlere göre müdürün şirketi 948.129,00 TL zarara uğrattığı yaklaşık olarak ispat edilmiş olmakla birlikte, fiktif olduğu ve şirketi zarara uğrattığı değerlendirilen faturaların bazılarında bizzat davacının da imzalarının bulunması, konudan davacının da haberdar olabileceğini göstermekle TTK.m.553 vd. hükümleri çerçevesinde şirket yöneticisinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan sorumluluklarını kusuruyla ihlal ettiği kesin olarak ispat edilemediğinden davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 35,90.-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 233,95‬.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı mirasçıları vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı mirasçılarına verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının dosya kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır