Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/135 E. 2023/420 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/135 Esas
KARAR NO : 2023/420

DAVADA İHBAR OLUNAN : TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONU
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Sözleşmesinin” 28.12.2017
tarihinde imzalandığını, sözleşmenin başlangıcının 01.01.2018 bitişinin ise 31.12.2020 olarak öngörüldüğünü, davacı firma tarafından sözleşmenin yürürlüğe girmesi ile birlikte davalı holding ve bağlı
şirketlere risk analizlerine ilişkin raporlar düzenlendiğini, bu raporlar sonucu holding ve bağlı
şirketlerin iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük zafiyetler içerisinde olduğunun görüldüğünü ve alınması
gereken tedbirlerin davalıya bildirildiğini, 2018 yılı Şubat, Mart ve Nisan ayına ait toplam üç adet hizmet bedeli faturasının kesilmesine ve
davalı şirketin kayıtlarına alınmasına rağmen davalı şirket tarafından kasıtlı olarak ödenmediğini, bunun
üzerine Bakırköy …Noterliği’ nin 15.03.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturaların
ödenmesinin ve edimlerin yerine getirilmesinin ihtar edildiğini, davalı şirket tarafından daha sonra Kayseri 10.Noterliği’ nin 06.04.2018 tarih ve 12038 yevmiye
numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, fesihten sonra da 12.04.2018
tarihinde davacı şirketin faturalara dayalı hakkedişlerinin ödendiğini, davalı şirket ile bahse konu sözleşme imzalandıktan sonra davalı şirkette yönetim kurulu
değişikliği olduğunu, davalı şirkette gerçekleşen yönetim değişikliğinden sonra davalı şirketin hâkim
gücünü kullanarak davacı şirketi işi yapamaz hale getirdiğini, müvekkilinin aylarca hakedişlerinin ödenmemiş olmasına ve müvekkilinin tüm zorluklara rağmen iyi niyetle sözleşme kapsamında sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı olarak feshedilmiş olduğundan düzenlemeler doğrultusunda sözleşmenin fesih tarihi ile sözleşmenin bitim tarihi olan 31.12.2020 tarihine kadar müvekkiline ödenmesi gereken hizmet bedellerinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkili lehine oluşacak tazminat bedelinin bilirkişi hesaplaması ile ortaya çıkacak olduğundan fazlaya
ilişkin hak ve alacak saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL’ nin sözleşme hükmü gereğince temerrüt
tarihi olan 01.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine,
yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete FETÖ terör soruşturması kapsamında kayyım ataması yapılmış olduğunu, davalı müvekkili şirkete, 674 sayılı KHK kapsamında ve Kayseri… Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı (ekte yer almaktadır) gereğince kayyumluk görevinin TMSF’ye devredildiğini, dolayısıyla davacının idari makama başvurması gerekirken huzurdaki davayı açmış olması sebebiyle davada dava şartı sağlanmadığını, mahkeme aksi kanaatte olacak ise, davalı firmanın yükümlülüklerini tam ve eksiksiz yerine getirmesine rağmen davacı şirketin sürekli olarak edimlerini aksatarak sözleşmeyi ihlal ettiğini ve sözleşme ile belirlenen performansı gösteremediğini, davacı şirketin İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’ nin 12/5 maddesine aykırı hareket ederek, dava dışı … Hizmetleri Ltd Şti unvanlı şirket ile yaptığı protokolle müvekkili şirketin grup şirketlerinde gerçekleştirilecek olan iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi işinin bir kısmını devir aldığını, bu durumun cezai yaptırımlarının oldukça ağır olup sözleşme ile belirlenen esaslı noktaların da ihlali olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davacının hukuka aykırı işlemi ile sözleşmenin feshine kendisinin sebebiyet vermiş olmadığı düşülse dahi, davaya konu talebinde dayanak yaptığı sözleşme maddesinin uygulanabilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin, davalı şirket tarafından yapılan tüm bildirimlere rağmen sözleşmeye aykırılıklarını gidermediğini ve yerine getirmediğini, yükümlülüklerine ilişkin fatura kesmeye devam ettiğini, davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca edimlerini eksiksiz olarak ifa ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını beyanlarla davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Davanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na ihbar edildiği, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu İştirakler ve …Daire Başkanlığı tarafından 07/01/2022 tarihinde yapılan ihbar tebligatına ilişkin cevap verildiği görülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, davacı şirketin ticari kayıtları, dosyaya sunulan deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle Mali Müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek mali müşavir bilirkişi … tarafından 01/03/2020 tarihli rapor dosyaya ibraz edilmiştir.
28/09/2020 tarihli celsede davacı ve davalı vekilinin itirazları doğrultusunda dosyanın bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınmasına, bilirkişi heyetine hesap uzmanı …’ın eklenmesine karar verilerek bilirkişi heyeti tarafından 29/12/2020 tarihli kök, 21/04/2021 tarihli ek rapor dosyaya ibraz edilmiştir.
23/09/2021 tarihli ara karar ile, 21/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna davalı ve davacı vekillerinin itiraz ve beyan dilekçesi sunmuş olduğu anlaşılmakla bilirkişi kök ve ek raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tarafların ticari kayıtları, dosyaya sunulan deliller bir arada değerlendirilmek ve dosyanın hizmet alım sözleşmesinin feshi ve buna bağlı olarak cezai şart talep edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi ve eğer var ise cezai şart alacağının davalının mahvına sebebiyet verip veremeyeceği hususunda 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilerek bilirkişi olarak Mali Müşavir, Hesap Uzmanı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı bilirkişiler seçilmiş, 25/12/2021 tarihli kök ve 11/04/2022 ek rapor ibraz edilerek düzenlenen ek rapor ile neticeten;
“Taraflar arasında 28.12.2017 tarihli İş sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Sözleşmesi olduğu, ticari ilişkinin bu sözleşme ile belirlendiği, Sözleşmenin bir yıl süreli olup, 31.12.2018 tarihine kadar sürmesinim beklendiği,
Davacı taraf, 2018-2019-2020 yılı ticari defterlerini tarafımıza ibraz ettiği, davacının İbraz edilen ticari defterleri kanuna göre eksiksiz. ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdikleri yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğu görülmüş olup, mevcut tespitlere göre davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımakla birlikte nihai karar sayın mahkemeye ait olduğu,
Davacının ibraz edilen ticari defterine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 15.01.2018 tarihinden başladığı ve 09.04.2018 tarihinden sona erdiği 04.05.2018 tarihi ve dava tarihi (18.12.2018) itibariyle davacırın davalıdan alacağı olmadığı tespit edildiği,
Sözleşmenin süresinden önce (31.12.2018) davalı tarafından fesih edildiği, Davacının sözleşme ifa edilmemesinden dolayı süre sonuna kadar mahrum kalınan ortalama kar tutarı 18.299,00.-TL olarak hesaplandığı,
Sayın Mahkeme tarafından söz konusu rakamın cezai şart olarak değerlendirilmesine bağlı olarak davalı tarafından yapılacak ödemenin (zarar, tazminat cezai- şart bedeli vb.) şirketin mahvına neden olmayacağı zira ödemenin 18.299,00.-TL değerlendirildiğinde ve özvarlığın 1.270.596.618,96.- TL olduğu tespit edildiğinde ödemenin davalı şirketin özvarlığı olumsuz etki yaratmayacağı ve davalı şirketin ekonomik yönden mahvına neden olmayacağı…” yönünde görüş ve kaanat bildirilmiştir.
Tüm bilirkişi raporları taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
16/05/2022 tarihli celsede mahkememiz dosyasında mevcut 2 rapor arasındaki farklılık ve son raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmaması nedeniyle dosyanın 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile yeniden rapor aldırılmasına karar verilmiş, alınan 02/11/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç ve özetle;
“Davacı ile davalı arasında 01.01.2018 başlangıç 31.12.2020 sona erme tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Sözleşmesinin akdedilmiş olduğu; Sözleşmenin 3/f. Nolu maddesi hükmünün yorumundan çıkan anlama göre; davalının sözleşmeyi normal süresi dolmadan önce haklı bir sebebi olmadan (haksız olarak) feshetmesi halinde, fesih tarihi ile sözleşmenin normal sona ermesi gereken tarih arasında davacıya ödenmesi gereken toplam hizmet bedeli tutarının, davalı tarafından davacıya Cezai Şart (Haksız Fesih Cezası) olarak ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu; işbu hükümde Haksız Fesih Cezası kararlaştırılmış olduğu için, davacının sözleşmenin erken feshi nedeniyle yapmaktan kurtulmuş olduğu masraflardan dolayı işbu cezai şart tutarından indirim yapılmasına gerek olmadığı (böyle bir indirim işleminin cezai şartın bünyesiyle bağdaşmayacağı); Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, davalı tacir olsa dahi işbu cezai şartın ödenmesi davalının “ekonomik açıdan mahvına” yol açacak ise ekonomik açıdan mahvına yol açmayacak tutara indirilmesi gerekeceği; raporumuzun Mali Kısmındaki tespitlere göre, söz konusu cezai şart tutarının ödenmesi davalının ekonomik açıdan mahvına yol açmayacağı için herhangi bir indirim yapılmasına gerek olmayacağı; Her ne kadar davalı, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini eksik yerine getirdiğini (borçlarını eksik ifa ettiğini), bu nedenle davacıyı defalarca işbu eksikliklerin giderilmesi için uyardığını iddia etmişse de; dava dosyası içeriğinde davalının davacıyı uyardığını gösteren delillere rastlanmadığı gibi, bir önceki Bilirkişi Kurulu Raporundaki İş Güvenliği ile ilgili tespitlere göre; davalının sözleşmeyi haklı olarak feshetmesini gerektirecek boyutta (derecede) “davalının borçlarını eksik ifa etmesi” durumunun davalı tarafından ispat edilemediği; dolayısıyla da davalının sözleşmeyi normal süresi sone ermeden önce haksız olarak feshettiği; bu nedenle de Sözleşmenin 3/f nolu maddesinde düzenlenmiş olan Cezai Şartı (Haksız Fesih Cezasını) davacıya ödeme yükümlülüğü altına girdiği; işbu cezai şartın tutarının raporumuzun malı kısmında KDV dahil 635.382,91 TL olarak hesaplandığı, bunun 96.922,82 TL’lik kısmının KDV olduğu; davacı faturasını düzenlemediği için 96.922,82 TL’lik KDV tutarının tahsilini talep edemeyeceği, KDV hariç (635.382,91 – 96.922,82 =) KDV hariç 538.460,09 TL’lik kısmının tahsilini talep edebileceği; Sözleşmenin 3/f. Nolu maddesi hükmüne göre davacının; bu alacağının sözleşmenin feshedildiği 06.04.2018 tarihinden 30 gün sonraki tarihten (yani 06.05.2018 tarihinden) itibaren işletilecek temerrüt faizi (talebi gibi avans faizi) ile birlikte tahsilini talep edebileceği; fakat davacı dava dilekçesinde 01.06.2018 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi (avans faizi) ile birlikte tahsilini talep ettiğinden, bu talebi ile bağlı olduğu, Davacının davalıdan, dava tarihi itibariyle, 538.640,09 TL + KDV tutarında cezai şart alacağının bulunduğu; faturasını düzenlediği takdirde KDV tutarının da tahsilini talebe hak kazanacağı; davacı alacağının talep gibi, 01.06.2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği…” yönünde görüş ve kanaat bildirilerek hesap yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili 18/11/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içeren dilekçesini ibraz etmiştir. Davalı vekili ise 22/11/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunmuştur.
Yine davacı vekili 24/02/2023 tarihli talep artırım dilekçesini dosyaya ibraz etmiş, eksik harcı yatırmış, talep artırım dilekçesinden bir suret karşı tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, alınan bilirkişi rapoları ve tüm dosya içeriğine göre; açılan davanın taraflar arasında akdedilen 28.12.2017
tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Sözleşmesi’ nin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmenin 6b maddesi uyarınca cezai şart istemine ilişkin olduğu, sözleşme hükmünde “6/b. …Holding A.Ş. veya hizmet verilen ekteki listelenmiş firmalar, sözleşmenin bitiş süresinden önce sözleşmeyi fesih etmesi durumunda, sözleşme bitiş tarihine kadar ödenmesi gereken hizmet bedeli takip eden ayın sonuna kadar YARDIM OSGB’ ye defaten ve nakit olarak fatura mukabili bir kerede ödemeyi kabul taahhüt ve beyan eder” şeklinde olduğu, sözleşme hükümde, sözleşmenin süresinden önce feshi halinde fesheden tarafın sözleşme süresinin sonuna kadar devam etseydi ödenmesi gereken sözleşme ücretini ödemek zorunda olduğunun düzenlendiği, TBK m. 18 ‘de “Ceza koşuluna ilişkin hükümler, dönme durumunda ifa edilmiş olan kısmın alacaklıya kalacağını öngören sözleşmelere de uygulanır” hükmünün düzenlendiği, hükmün ani edimli sözleşmeler bakımından düzenlenmiş olup sürekli edimli sözleşmelerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde kıyasen uygulanabileceği, dolayısıyla ileriye etkili fesih kalan süreye ilişkin sözleşme bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı sözleşme hükmünün ceza koşulu niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Ayrıca sözleşme hükmünün bir ceza koşulu türü olan TBK m. 179/III anlamında fesih cezası niteliğinde olduğu söylenebilecektir. Somut olayda fesih cezasının fesih anında belirlenebilir şekilde düzenlendiği anlaşılmıştır. Ancak davalı taraf sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini iddia etmektedir. Dosyada mevcut 11/04/2022 tarihli bilirkişi raporu heyetinde iş güvenliği alanında uzman bilirkişinin bulunduğu, 03.11.2022 tarihli bilirkişi raporunda da 11.04.2022 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirildiği, bu sebeple dosyada mevcut raporların birlikte değerlendirildiği 03.11.2022 tarihli bilirkişi raporuna mahkememizce itibar olunduğu, raporlardaki kabule göre de, davalının sözleşmede belirtilen hiçbir hizmetin alınmadığı yönündeki iddialarının dosyada kapsamına uygun görülmediği, taraflar arasındaki yazışmalar nazara alındığında, davacı tarafın 15/3/2018 tarihli noter ihtarı ile davalıdan fatura alacağını talep ettiği, davalının noter ihtarında Şubat ayı raporlamasının yapılmadığını, sözleşmeye diğer aykırılıklar nedeniyle sözleşmenin feshedilmiş olduğunun davacıya ihtar edildiği, yazışmaların ve bilirkişi raporlarında yapılan değerlendirme birlikte nazara alındığında, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedilmiş olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu kanaatine varılmıştır.
Neticeten sözleşmenin 3/f. nolu maddesi hükmünün yorumundan çıkan anlama göre; davalının sözleşmeyi süresi dolmadan önce haklı bir sebebi olmadan feshetmesi halinde, fesih tarihi ile sözleşmenin normal sona ermesi gereken tarih arasında davacıya ödenmesi gereken toplam hizmet bedeli tutarının, davalı tarafından davacıya cezai şart olarak ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu; işbu hükümde cezai şart kararlaştırılmış olduğu için davalının davacıya cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girdiği; işbu cezai şartın tutarının 03.11.2022 tarihli bilirkişi raporunun mali kısmında KDV dahil 635.382,91 TL olarak hesaplandığı, bunun 96.922,82 TL’lik kısmının KDV olduğu; davacı faturasını düzenlemediği için 96.922,82 TL’lik KDV tutarının tahsilini talep edemeyeceği, KDV hariç 538.460,09 TL’lik kısmının tahsilini talep edebileceği, sözleşmenin 3/f. nolu maddesi hükmüne göre davacının; bu alacağının sözleşmenin feshedildiği 06.04.2018 tarihinden 30 gün sonraki tarihten (yani 06.05.2018 tarihinden) itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep edebileceği; fakat davacının dava dilekçesinde 01.06.2018 tarihinden itibaren işletilecek faiz talep ettiğinden, bu talebi ile bağlı olduğu anlaşılmakla faiz başlangıç tarihi olarak 01/06/2018 tarihinin kabul edilmesi gerekeceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce içeriğine itibar olunan 03.11.2022 tarihli bilirkişi raporunun mali kısmındaki tespitlere göre, cezai şart tutarının ödenmesi davalının ekonomik açıdan mahvına yol açmayacağı anlaşıldığından cezai şartta indirim yapılması yoluna gidilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacının davasının sunulan ıslah dilekçesi kapsamında KISMEN KABULÜ ile,
-538.460,09.-TL’ nin 01/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 36.782,20.-TL karar ve ilam harcından, peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 10.930,78-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 25.851,42.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3- 77.230,6.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kısmi red nedeniyle 16.230,99.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 251,10.-TL, bilirkişi ücreti 6.100,00-TL, 59,30.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı, 10.930,78.-TL peşin ve tamamlama harcı olmak üzere toplam 17.346,38-.TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre taktiren 14.593,50.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye gider avansının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 1.500,00.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 238,05‬.-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye gider avansının davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere karar verildi. 08/06/2023

Başkan
¸e-imzalıdır

Üye
¸e-imzalıdır

Üye
¸e-imzalıdır

Katip
¸e-imzalıdır