Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1322 E. 2021/481 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1322 Esas
KARAR NO : 2021/481 Karar
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firma … Anonim Şirketi resmi olarak 1997 yılında ticari hayatına başlamış olduğunu, … markası ve www…..com atan adıyla 2006 yılından bu yana binlerce otel ve seyahat acentesini aynı ağda buluşturan bir fırsat sitesi olarak hizmet vermekte olduğunu, Davacı müşterilerine internet sitesi, çağrı merkezi, acenteler ve merkez ofis üzerinden otel, tur ve uçak bileti satışları gerçekleştirmekte olduğunu, Davacı temel ticari faaliyetlerini yürüttüğü internet sitesi ile bağlantılı, Android ve IOS platformlarında (akıllı telefonlarda) ayrı ayrı çalışacak iki mobil uygulama ve buna bağlı push notification (anlık bildirim) düzeneği geliştirilmesi amacı ite davalı … A.Ş. ile sözleşme görüşmelerine başlanmış olduğunu, nasıl bir mobil uygulama olacağı, hangi özellikleri barındıracağı, … ‘in bu tür bir uygulamayı yapıp yapamayacağı hususları görüşülmüş ve nihayetinde 10.04.2017 tarihinde Mobil Uygulama Hizmet Sözleşmesi imzalanmış olduğunu (EK-1). Sözleşme gereği projenin 10 hafta (2 hafta tasarım+8 hafta yazılım) sonunda tamamlanması kararlaştırılmış olduğunu. Bu sözleşmenin “EK-1 Uygulama Kapsamı” şeklindeki eki uygulamanın niteliklerine ilişkin hususları da sıralamış olduğunu (EK-2). Aynı zamanda sözleşme görüşmeleri sırasında uygulamanın özelliklerini belirleyen “… Analiz Dokümanı” adlı Dropbox Belgesi … j internet üzerinden paylaşımlı olarak hazırlanmış olduğunu, üzerinde taraflarca yorum ve değişiklikler de gerçekleşmiş olduğunu (EK-3). Ayrıca davacı firma tarafından herhangi bir sorun olması durumunda web sitesini inceleyerek bilgi edinecekleri iletilmiş olduğunu, sözleşmenin davalı firma tarafından gereği gibi ifa edilmemiş olduğunu, Sözleşme gereğince 18.06.2017 tarihinde tamamlanmış olması planlanan mobil uygulama, ancak 10.10.2017 tarihinde ve YALNIZCA OTEL FONKSİYONU KULLANILABİLECEK ŞEKİLDE Android Play Store ve İOS Appstore’a yüklenip, kullanıcıların hizmetine eksik ve sorunlu olarak sunulduğunu, davacı -adı üzerinde- bir tatil firması olduğundan ticari faaliyetlerinin büyük kısmını yaz aylarında gerçekleştirmekte olduğunu, davacı sözleşmeye güvenerek uygulamanın yaz sezonuna hazır olacağı haklı beklentisine göre ticari hedefler belirlemiş ancak davalının borcunu geç ve eksik ifası sebebiyle bu mümkün olmadığını, davacı bu sebeple ciddi zararlara uğramış olduğunu, ayrıca davacı düzgün yapılmayan mobil uygulamanın yerine yeni bir uygulama yapılması için başka bir sözleşme imzalamak zorunda kalmış olduğunu, bununla birlikte uygulamanın sözleşmede yazdığı hali ile hatasız ve tüm fonksiyonları kullanılabilen sürümü davacı firmaya hiç iletilmemiş olduğunu, mobil marketlere yüklenmiş olan ve fonksiyonlarından yalnızca “Otel” fonksiyonu bulunan mobil uygulama düzgün çalışmamakta, sürekli bir biçimde hata vermekte, bu durum kullanıcılar tarafından yapılan yorumlarda da sıklıkla görülebilmekte olduğunu, davacı firma görevlileri ile davalı firma yetkilileri arasında mobil uygulama yazım süreci boyunca birçok farklı platformdan iletişim kurularak projenin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi amaçlanmış olduğunu, İletişim yöntemlerinin başında e-posta iletişimi gelmekte olduğunu, E-posta trafiğinde tarafımızca tespit edilen tüm süreç boyunca taraflarca gönderilmiş 362 adet e-posta bulunmakta olduğunu, Bu e-postalar karmaşık olup sürecin daha iyi algılanması amacı ile tarafımızca bir excel tablosu oluşturulup, e-postalar kronolojik olarak sıralanmış olduğunu (EK-6),Tüm e-postalar ayrıca sayın mahkemeye Outlook dosyaları ile birlikte olarak CD içerisinde sunulmakta olduğunu, ayrıca davalı firma uygulamayı kendi bünyelerinde test ettiklerini belirtmiş olduğunu, Ancak davacı firma uygulamanın hangi cihaz ve versiyonlarda test edildiği bilgisini talep etmiş olduğunu fakat bu konuda davalı firma tarafından herhangi bir geri bildirim yapılamadığını, davalı firmanın borcunu ifada gecikmesine rağmen, davacı firma 5 ay boyunca ifanın gerçekleşmesi için çabalamış, iyi niyetli olarak ortaya çıkacak ürünü beklemiş olduğunu, Ancak tüm çabalara rağmen davalı firma uygulamayı bitirememiş ve davacı tarafça test sürümleri incelenerek bildirilen sorunları çözmekte aciz kalmış olduğunu, Davalı firma sözleşmeyi ifa etmek için gerekli özen yükümlülüğünü göstermediği gibi sözleşme konusu olduğunu yapılan işlerin büyük bir kısmını davacının ittirmesi ve zorlaması ile gerçekleştirmiş olduğunu, Bununla birlikte davalı firma temsilcisi 27.10.2017 tarihinde üzerine düşeni yaptığını ve uygulamayı yapmaya devam etme niyetlerinin olmadığını (EK-6/362), Davacı firma bir süre daha bekleyip 05.12.2017 tarihinde borcunu ifa etmeyen … A.Ş. ye … Noterliği kanalı İle … yevmiye numarası ile bir ihtarname göndererek, sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebi ile sözleşmeyi feshettiğini, ihtar tarihine kadar yaptığı 134.520,00 TL tutarındaki ödemenin iadesi ile sözleşmede kararlaştırılan 190.000,00 TL+KDV tutarındaki cezai şartın ödenmesini ihtar etmiş olduğunu, davalı firma 13.12.2017 tarihinde … Noterliği kanalı ve … yevmiye numarası ile ihtara cevap vermiş olduğunu (EK-9). Bu cevapta özetle, analiz raporunu müşterinin hazırlaması gerekirken hazırlamadığı, …’un sürekli bir şeyler istediği bu sebeplerle ifada gecikildiği ve yine bu sebeple sözleşmenin ‘kendilerince’ feshedildiği bildirilmiş olduğunu. Bununla birlikte uygulamanın “EKSİKSİZ” paylaşıldığını ve bu kodlar üzerine inşa edilen “push notification” ile yazılımın davacı tarafça kullanıma açıldığını iddia etmiş olduğunu, açıklanan nedenlerle ve mahkemece re’sen takdir edilecek nedenlerle, müvekkilinin iş bu dava tarihi sonrası doğacak alacak kalemleri ve sair dava talep hakları ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulü ile davalının sözleşmeye aykırı davrandığının tespitine, müvekkilinin dava konusu sözleşme bedeli için ödemediği tutar olan( fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) 134.520,00 TL ‘nin ihtar tarihi olan 13.12.2017’den itibaren yasal ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili firmaya iadesine, müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesi sebebiyle davalıdan 1.000TL manevi tazminatının yasal ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın net olarak mahkemece belirlenmesi gerektiğinden( fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik belirsiz alacak olarak) 1.000 TL cezai şart tutarının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraf vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesini inceledikleri zaman evvela kendi içinde ama ekseriyetle davadan önce davacı tarafından gönderilen ihtarname ile çelişen ifadelerin dikkat çekici olduğunu, davacının hiçbir önem arz etmeyen küçük konuları dahi uzun uzadıysa anlatarak maniple ederek ve özellikle bazı mail yazışmalarını çarpıtarak konuyu lehine göstermek istediğini, davacının haklılığa ilişkin talebinin; hizmet sözleşmesinin 13.maddesinde yer verilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen yahut hatalı ve eksik yerine getiren davacı sözleşmenin ifasının tam olarak gerçekleşmemesinin yegâne sorumlusu olduğunu, ayrıca yine sözleşmenin 8.maddesinde yer verildiği üzere davacı müşteriden kaynaklanan gecikmelerden dolayı davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, sözleşmenin feshinde kusurlu olan tarafın kötü niyetli davacı olduğunu, davacının bedel iade talebi; her ne kadar davacı tarafından sözleşme kapsamında ödediği bedellerin tamamının iadesi istenmiş ise de hizmet sözleşmesine göre bu talebin dayanaksız olduğunu, hizmet sözleşmesini fesheden taraf ancak zararının tazminini talep edebilir olduğunu, ancak bu durumda da zararını kalem kalem ve miktar bakımından somut olarak kesin kanıtlarla ispat etmesi gerektiğini, ayrıca sözleşme kapsamında tüm zorluklara rağmen kısmen ifa yapılmış olduğunu, kaldı ki kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olan davacının bu talebinin doğrudan reddedilmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin dayanaksız olduğunu, zira davalı ile sözleşme 7 ay sonunda, 05.12.2017 tarihinde feshedilmiş olduğunu ancak zararın temel sebebi olarak gösterilen UÇAK ve TUR fonksiyonlarının eksikliği giderilebilmiş olmadığını, daha önce de bahsettikleri üzere TUR fonksiyonu fesihten 1,5 sene sonra ancak yapılabilmiş olduğunu, UÇAK fonksiyonu ise hâlen yapılmış olmadığını, hâl böyle iken kendi kusuru ile devamlı olarak işi sürüncemede bırakan bu durumu sözleşmenin feshinden sonra da devam ettiren, tüm zararı davalıya yıkmaya çalışan davacının talebinin reddedilmesi gerektiğini; zira zararın boyutu bir yana davalı ile hâlen devam etmekte olan (sözde) zarar arasında bağ kurulması mümkün olmadığını, son olarak zararın somut olarak ve kesin delillerle ispat edilebilmiş olmadığını, davacının cezai şart talebinin de reddedilmesi gerektiğini, sözleşmenin 8.maddesine göre; müşteriden kaynaklanan gecikmelerden müvekkilinin sorumlu tutulamaz olduğunu ve dolayısıyla cezai şart hesaplamasına dahil edilemez olduğunu, ayrıca cezai şart için her ne kadar günlük tutar belirlenmiş ise de üst limitin belirlenmemiş olduğunu, sınırı belli olmayan cezai şartın hükümsüz olduğunu, dolayısıyla ilgili hükümler haksız şart olduğunu ve hukuka aykırı olduğunu, kötü niyetli davacının sözleşmeyi feshetmeyerek uzun süre sürüncemede bırakması sonsuz bir cezai şart kapısı açabilir olduğunu, davacı fesih dava ve talep sürelerini uzatarak alacağı cezai şartın şirketin mahvına yol açacak kadar arttırabilir olduğunu, özellikle daha önce de müteakip defalar vurguladıkları üzere TUR fonksiyonu fesihten 1,5 sene sonra yapılabilmiş ve UÇAK fonksiyonu hâlen yapılamamış iken; sorumluluk miktarının neye göre ve nereye kadar belirleneceğinin belirsiz olduğunu, kötü niyetli davacının tek amacı cezai şartı arttırmak dahi olabilir olduğunu, Kaldı ki her hâlde belirlenen cezai şart çok yüksek olup tacir davalının mahvına sebebiyet verecek düzeyde elduğunu, bu nedenle talebin reddi gerekmekte olduğunu, açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, iş bu davadan sonrası için her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının davacının ve tüm taleplerinin külliyen reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlık; Mobil uygulama hizmet sözleşmesi kapsamında hizmetin gereği gibi ifa edilip edilmediği, sözleşmenin gereği gibi ifa edilememesinde hangi tarafın sorumlu olduğu,sözleşme kapsamında ki cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı, ticari itibarı zedeleyecek durumlarının olup olmadığı ve manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, sözleşme bedeli için ödenen tutarın geri iadesinin mümkün olup olmadığı hususlarında toplandığı görülmüştür.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi, ıslah dilekçesi, … Vergi Dairesi yazı cevabı ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak davalının 2017-2018 takvim yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamesi celp edilmiştir.
Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda sonuç ve özetle; Genel anlamda dava konusu ve benzeri büyük çaplı entegreli projelerde öncelikle yazılımı talep eden davacı tarafça davalı yazılım firmasına gerekli analizleri iyi yaparak tam olarak neyi, nerde ve nasıl istediğini belirtmesi ve entegrasyon yapılacak olan “www…..com” yazılımın gerekli tüm teknik altyapısına hakim ve entegrasyon için davalı tarafça gerekli talep edilecek ve sorulacak tüm belge ve bilgileri hızlıca sağlayacak kişi/kişilerin olması sağlıklı ve hızlı sonuçlar elde edilmesi beklenebilir bir durumdur. Dosyaya sunulan ve taraflar arasında yapılmış mail yazışmaların geneli incelendiğinde genel anlamda davalı projeyi yazılım kodlamalarını yaparken davalıyı teknik olarak yönlendirmesi gereken davacının teknik ekibinden belge ve bilgi taleplerindeki aksaklıkların olması sebebiyle projenin süresinin uzamasına neden olduğu ve davalının, davacının teknik ekibinden projenin hızla ilerleyebilmesi için sağlıklı bilgileri alamamasından dolayı deneme yanılma yöntemiyle projenin bir kısmını tamamlayabildiğinin anlaşıldığı, davacının teknik ekibin yetersizliğinden dolayı projenin kalanının tamamlayamayacağının davalı tarafça davacıya yazışmalarda da açıkça beyan edildiği, Sözleşme gereğince 10 hafta (70 gün) yani 18.06.2017 tarihinde tamamlanmış olması planlanan mobil uygulama, dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde 10.10.2017 tarihinde projenin “OTEL” fonksiyonun “… – Google P/ay” ve “/… – …” isimli uygulama mağazaları üzerinden 2.1.1 versiyonun kullanıcıların hizmetine sunulmuş olduğu, “TUR” ve “UÇAK” fonksiyonlarının kullanıcıların hizmetine sunulmamış olduğu, Projenin taraflar arasında yapılan anlaşma gereği “…,…” olarak “Mobil Uygulama” tasarımlarının tamamının (%20) yapılmış olduğu, yazılımın “Otel”, “Tur”, “Uçak” kategorilerinden sadece “Otel” kısmının (%26.6) yapılmış olduğu, fakat taraflar arasındaki yazışmalarıdan ve uygulamalara kullanıcıların yapmış olduğu yorumlardan kullanıcıların hizmetine sunulan “Otel” kategorisinde yazılımsal bazı eksiklik ve hataların olduğunun anlaşıldığı, “Otel” kategorisinde yazılımsal eksiklik ve hatalar çıkarılarak hesaplandığında kodlamanın proje toplamının ortalama “%25 olarak değerlendirildiği ve netice olarak yapılmış olan tasarımların (%20) ve kodlamanın (%25) projenin toplamının yaklaşık %45 nin tamamlanmış olduğu, Taraflara ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu tespit edildiği, Davacının 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinde davalıya 22.420 TL borçlu olduğu ve davalı tarafından kesilen hizmet faturalarını kabul ettiği tespit edildiği, Davalının 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinde davacıdan 22.420,TL alacaklı olduğu tespit edildiği, Tarafların 2017 ve 2018 yılı cari hesap (cari işlem akışı- buradaki terim TTK md. 89 manasında cari hesap sözleşmesi değildir…) hareketlerinde mutabık oldukları tespit edildiği,mali ve teknik açıdan yapılan bu değerlendirme neticesinde (takas-mahsup koşullarının tekemmül edip etmediği ayrıca Mahkememizce değerlendirilmek kaydı ile…) Sayın Mahkeme işin tamamlanma yüzdesine göre kanaat getirmesi durumunda bilişim uzmanın tespit etmiş olduğu oran üzerinden davalının davacıya 56.050 TL KDV dahil tutarı iade etmesi gerektiği hesap edildiği, Sayın Mahkemenin cezai şartın talep edilebilirliği durumunun oluştuğuna ayrıca kanaat getirmesi durumunda davalı tarafından davacıya 255.000, TL + KDV cezai şart talep edebileceği hesap edildiği (cezai şartın talep edilebilirliği ve icabında tenkisi konusunda Görüş ve kanaatine varılmıştır. “Netice-i Talep İle Bağlılık İlkesi” de hüküm anında ayrıca yüce Mahkemece gözetilecektir, Takdir ve bilcümle nihai hukuki takdir ve tavsif 6100 sayılı HMK’nın md. 266/c.2 ve md. 279/4 ahkâmıyla, 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 hükmü gereği tamamen ve münhasıran muhterem Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili, 26/03/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili, 24/03/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Mahkememizin 30/06/2020 tarihli duruşma celsesinin 2 nolu ara kararında, Tarafların rapora karşı bulundukları İtirazlar doğrultusunda ve mobil uygulama hizmet sözleşmesi kapsamında mevcut haliyle tamamlanan ürünün tamamıyla ayıplı olup olmadığı hususlarının değerlendirilerek dosyanın mevcut bilirkişilere tevdi edilerek EK RAPOR aldırılmasına karar verilmiş olmakla dosya bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 17/07/2020 tarihli ek raporda özet olarak, sonuç olarak KÖK RAPORDAKİ tüm görüş ve anlatımların özü korunarak; (oranlar hakkında sehven yapılan maddi hatanın ise bu evrede revize haliyle) Projenin taraflar arasında yapılan anlaşma gereği “Android” ve “IOS” olarak “Mobil Uygulama” tasarımlarının tamamının (%20) yapılmış olduğu, yazılımın “Otel”, “Tur”, “Uçak” kategorilerinden sadece “Otel” kısmının (%26.6) yapılmış olduğu, fakat taraflar arasındaki yazışmalarıdan ve uygulamalara kullanıcıların yapmış olduğu yorumlardan kullanıcıların hizmetine sunulan “Otel” kategorisinde yazılımsal bazı eksiklik ve hataların olduğunun anlaşıldığı, “Otel” kategorisinde yazılımsal (%6) eksiklik ve hatalar çıkarılarak hesaplandığında kodlamanın proje toplamının ortalama olarak değerlendirildiği ve Sayın Mahkemenin EK RAPOR sürecinde vaki görevlendirmesinin kapsamı gözetildiğinde “Otel” kategorisinde yazılımsal eksiklik ve hataların ortalama “%6 olduğu ve bu oranında hesaplamalardan çıkarılarak hesaplandığı, Projenin yapılmış mevcut haliyle tamamıyla ayıplı olmadığı,bu haliyle kısmen gerçekleşmiş olduğu düşünülebilecek ifanın hukuki takdirinin ve yanlar arası ilişkiye etkisinin değerlendirilmesinin tamamen ve münhasıran yüce Mahkemeye ait bulunduğu, Sayın Mahkeme işin tamamlanma yüzdesine göre kanaat getirmesi durumunda bilişim uzmanın tespit etmiş olduğu %40,60 oran üzerinden davalının davacıya 43.332,40- TL tutarı iade etmesi gerektiği hesap edildiği, Yukarıda yapışan hesaplama doğrultusunda davacı tarafından davalıya 65.752,40 TL KDV dahil iade faturası kesmesi gerektiği, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporu taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili, 07/09/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Mahkememizin 10/11/2020 tarihli duruşma celsesinin 1 nolu ara kararında dosya mevcut bilirkişilere tevdi edilerek vergi dairesinden gelen kayıtlarda dikkate alınarak davalı tarafın ekonomik yıkımına neden olmayacağı hususunda ayrıca ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22/01/2021 tarihli 2. Ek raporda özet olarak; davalının 2017 ve 2018 mali tablolarına göre borca batık olduğu ve 255.000,00 TL+Kdv Cezai şart bedelinin davalıyı ekonomik olarak daha da zor duruma düşüreceği, cezai şart bedelinin indirimi ve işin tamamlanması yüzdesine göre yapılan hesaplamada davalının davacıya iade etmesi gereken tutara ait takdirin sayın mahkemeye ait sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti 2.ek raporu taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili, 09/02/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili, 12/02/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 20/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davalarının kabulü ile, dava dilekçelerinde 1.000 TL olan cezai şarta ilişkin belirsiz alacak taleplerini 254.000 TL artırarak toplam 255.000,00TL’ye çıkarmak üzere ıslah taleplerini sunduklarını, diğer talepleri olan 134.520 TL sözleşme bedelinin ödenen kısmında ilişkin talepleri ile 1.000 TL manevi tazminat bedelinde bir değişiklik olmadığını belirttiklerini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Islah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince 08/11/2020 tarihinde ıslah dilekçesine karşı cevap, itiraz ve beyan dilekçesi ibraz edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 10/04/2017 tarihinde www…..com uzantılı internet sitesi ile bağlantılı mobil(Android/IOS) uygulamalar geliştirilmesi ve sözleşme gereği projenin 10 hafta(2 hafta tarsatım+8 hafta yazılık) sonunda tamamlanması kararlaştırılmış olduğu anlaşılan ” Mobil Uygulama Hizmet Sözleşmesi” başlıklı bir sözleşme akdedilmiş olduğu görülmüştür.
Proje aşamasının incelenmesinde 4. Aşamaya kadar projenin yapılmış olduğu 5. Test&Entegrasyon aşamasına kadar gelinmiş olduğu 5. Aşama esnasında davacı tarafında 05 Aralık 2017 Tarihinde ihtarname gönderilmek suretiyle sözleşmenin fesh edildiği tespit edilmiştir. Genel anlamda dava konusu ve benzeri büyük çaplı entegreli projelerde öncelikle yazılımı talep eden davacı tarafça davalı yazılım firmasına gerekli analizleri iyi yaparak tam olarak neyi, nerde ve nasıl istediğini belirtmesi ve entegrasyon yapılacak olan “www…..com” yazılımın gerekli tüm teknik altyapısına hakim ve entegrasyon için davalı tarafça gerekli talep edilecek ve sorulacak tüm belge ve bilgileri hızlıca sağlayacak kişi/kişilerin olması sağlıklı ve hızlı sonuçlar elde edilmesi beklenebilir bir durumdur. Dosyaya sunulan ve taraflar arasında yapılmış mail yazışmaların geneli incelendiğinde genel anlamda davalı projeyi yazılım kodlamalarını yaparken davalıyı teknik olarak yönlendirmesi gereken davacının teknik ekibinden belge ve bilgi taleplerindeki aksaklıkların olması sebebiyle projenin süresinin uzamasına neden olduğu ve davalının, davacının teknik ekibinden projenin hızla ilerleyebilmesi için sağlıklı bilgileri alamamasından dolayı deneme yanılma yöntemiyle projenin bir kısmını tamamlayabildiğinin anlaşılmıştır. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. (TBK:136/2. İlk cümle ile 137/1. Fıkra ilk cümle)
Cezai şart alacağı yönünden yapılan değerlendirmeye göre; 6098 sayılı TBK’nın 179. maddesinde üç ayrı cezai şart türü düzenlenmiştir. Bunlar; seçimlik, ifaya eklenen ve dönme (veya fesih) cezasıdır. Sözleşmeye aykırı davranılması halinde, diğer bir deyişle, sözleşme hiç yerine getirilmediğinde veya eksik yerine getirildiğinde ödenmek üzere kararlaştırılmış ise, bu seçimlik ceza niteliğindedir. Borçlu, asıl borcu ifa etmemiş veya eksik ifa etmişse, alacaklı, aksi kararlaştırılmamışsa borçludan sözleşmeye dayanarak ya akdin ifasını veya seçimlik cezanın ödenmesini isteyebilir. ( TBK m. 179/1). Somut olayda; taraflar arasındaki Mobil Uygulama Hizmet Sözleşmesi’nin 8. Maddesine göre; “Projenin süresi içinde tam eksiksiz ve ayıpsız teslim edilmemesi halinde gecikilen her gün için 1.500,00 TL + KDV cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Cezai şart ödenmesi, Müşterinin maruz kaldığı zarar ve kayıpları talep etme hakkından mahrum etmeyecek(…) ” şeklindeki düzenlemenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinin ikinci fıkrasına göre , “ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” düzenlemesine tabi olduğu ifaya eklenen cezai şart olarak sözleşme hükmü, anılan kanun hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının sözleşme ilişkisinin devamı süresince gecikmeler olmasına rağmen ifayı çekincesiz kabul ettiği, başka bir deyişle cezai şart alacaklarını talep etme hakkını saklı tutmadığı, ifayı ihtirazi kayıt koymaksızın kabul eden davacının yukarıya metni alınan sözleşmenin 8. maddesi uyarınca cezai şart alacağının doğmayacağı ve gene TBK:131/1-2 fıkraları uyarınca;” Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur./ İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.” hükmü karşısında taraflar arasında imzalanmış sözleşmede ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulduğuna dair bir kaydında bulunmadığından; projenin %40,60 oranında tamamlandığı ve mevcut hali ile projenin tamamıyla ayıplı olmadığı bilirkişi heyet raporu ile anlaşıldığından asıl borç sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple kısmen imkânsız hâle geldiğinden davacı tarafın cezai şartın ifasını isteyemeyeceği değerlendirilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi uyarınca borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal edecek bir zarara yol açması halinde tüzel kişiler açısından da manevi tazminata hükmedilebileceği ancak borca aykırı davranışların davalı şirketten kaynaklanmadığı sözleşme uyarınca davacı şirketin kendi teknik ekibi ile koordineli şekilde gerekli bilgileri davalı şirkete sağlamadığı, davalı şirketin proje yazılım sürecinde davacı şirketten kaynaklı eksikliklerden dolayı verimli çalışamadığı tespit edildiğinden manevi tazminat koşullarının davacı şirket açısından oluşmadığı değerlendirilmiştir.
Bu doğrultuda elverişli nitelikte bilirkişi heyet raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; Maddi tazminat talepleri yönüyle fazladan ödeme yapılmış olan 43.332,40-TL nin davacının sözleşmenin feshine ve tazminat talebinde bulunduğu … Noterliği 05.12.2017 tarih ve … yevmiye tarihli ihtarnamesinde 5 iş günü olarak verilen mehile göre davalı tarafça … Noterliği 13.12.2017 tarih ve … yevmiye tarihli cevabi ihtarname tarihi itibarıyla hesaplanan 20/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Koşulları oluşmayan cezai şart ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Maddi tazminat talepleri yönüyle 43.332,40-TL nin 20/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Koşulları oluşmayan cezai şart ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 6.433,21 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat talepleri yönüyle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3 maddesine göre hesaplanan 6.433,21 TL’nin vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat talepleri yönüyle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10. maddesine göre hesaplanan 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen cezai şart tazminat talepleri yönüyle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. maddesine göre hesaplanan 26.300 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Alınması gereken 2.960,40 -TL harcın peşin alınan 6.669,12 -TL (2.331,43 TL peşin harç+4.337,69 TL ıslah harcı) harçtan mahsubu ile 3.709,09 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine
Davacı vekili tarafından yapılan posta-tebligat gideri toplamı 136,25 TL ile 3 Adet bilirkişi ücreti 3.000,00-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.177,35-TL yargılama giderinin davacının haklı çıktığı oran itibari ile hesap edilen 352,68 -TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır