Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1305 E. 2022/749 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1305 Esas
KARAR NO : 2022/749
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 05/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 28.12.2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nde 1 Eylül 2013 tarihli belirsiz iş sözleşmesi (“İş Sözleşmesi”) ile davacı Şirket nezdinde “satış denetçisi” sıfatı ile çalışmaya başladığını, daha sonra şirket nezdinde satış müfettişi olarak görev yaptığını ve terfi alarak Aralık 2015-Temmuz 2018 dönemi arasında da “satış direktörü” olarak çalıştığını, satış direktörü olarak görevini ifa etmekte iken, emekliliğe ayrılacağı gerekçesiyle davacı şirket nezdindeki görevinden 13 Temmuz 2018 tarihinde istifa ederek tüm haklarını aldığını, ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde aynı pozisyonda çalışmaya başladığını, …’nın davacı şirketin rakip şirketlerinden biri olduğu ve davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla, … ile davacı şirket’in hitap ettiği müşteri kitlesi ve ürün benzerlikten öte neredeyse aynı nitelikleri haiz olduğunu, … tarafından davacı şirket çalışanlarından bölge müdürü … … … ve “Satış Denetçisi” sıfatıyla çalışan …’e …’da çalışmaları üzere teklifte bulunduğunu, …’in bu teklifi kabul ederek, emeklilik bahanesi ile davacı şirketten istifa ettiğini,İş sözleşmesinde, “Çalışan, Sözleşme’nin sona ermesini takip eden 2 yıl içinde, Marmara Bölgesi sınırları içerisinde olmak koşuluyla, Sözleşme’nin sona ermesinden önceki bir yıl boyunca Şirket ile çalışan müşterilere ve Şirket ile iletişim halindeki muhtemel müşterilere hizmet verme amacıyla başvurmayacağını, teklifte bulunmayacağını, teklifte bulunmak üzere girişimde bulunmayacağını veya başvurmayacağını kabul eder. Sözleşme’nin sona ermesinden önceki son bir yıl içinde Şirket’in çalışanı ya da yöneticisi pozisyonuna sahip olan herhangi bir kişiye doğrudan veya dolaylı olarak, şahsen veya başka biri aracılığıyla, kendi başına veya üçüncü bir kişi adına, her ne nedenle olursa olsun, teklifte bulunmayacağını, teklifte bulunmak üzere girişimde bulunmayacağını veya başvurmayacağını kabul eder.” Denildiği ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesi ile uyumlu olarak, İş Sözleşmesi Madde 8 altında ise; “Çalışan’ın buradan kaynaklanan rekabet etmeme ve teklifte bulunmama yükümlülüklerini ihlali halinde, bu ihlal yalnızca İşveren tarafından ispat edildiği ve Türkiye’deki hukuki merciler tarafından da onaylandığı takdirde, çalışana karşı ileri sürülebilecek ek taleplere halel gelmeksizin, işveren bu ihlalden doğabilecek zararlarına karşılık olarak çalışanın 6 aylık brüt maaşı tutarında tazminata hak kazanacaktır. ” denmesine rağmen, İş Sözleşmesinde Türköz’ün, “rekabet etmeme ve teklifte bulunmama yükümlülüğüne” aykırı davranmayacağını ve ihlalin gerçekleşmesi durumunda ise ceza ödeyeceğini açıkça taahhüt ettiği belirterek; açıklanan ve Sayın Mahkemenizce re’sen takdir edilecek nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulüne, davacı Şirket nezdinde doğacak zararların önlenmesi adına söz konusu ihlalin İVEDİLİKLE durdurulmasına, İş Sözleşmesinde kararlaştırılan Türköz’ün 6 aylık brüt maaşı tutarında olan 118.581,06-TL tutarındaki cezai şartın tazminine, …’nın haksız rekabette bulunduğunun tespiti, men-i ve belirsiz alacak davamızın kabulü ile şimdilik 10.000,00-TL tutarında ki tazminatın tazminine, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara teşmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Unilever firmasının tam kontrolündeki endüstriyel yağ ve margarin satışı alanında faaliyet gösteren Unipro şirketinde “satış denetçisi” olarak çalışmakta iken, Unipro firması Malmö/İsveç merkezli AarlusKarlshamn AB’nin tam kontrolünde olan davacı … tarafından satın alınmış ve davalı 2013/Eylül ayından itibaren … bordrosunda çalışmaya devam ettiğini, davacının bu çalışması iş sözleşmesini sona erdirdiği 13 Temmuz 2018 tarihine kadar sürdüğünü, davacı şirkette yıllık hedeflere bağlı olarak her yıl prim ödemesi yapıldığını, şirketin 2017 yılını yüksek karlılık ile kapatmasına, Müvekkilinin 2017 yılı hedeflerini % 100 tutturmasına ve 2017 yılında gösterdiği başarıları nedeniyle … Bölgesi Satış Lideri Ödülü ve Global Satış Lideri Ödülü almasına rağmen Müvekkilinin %65 oranında başarılı değerlendirildiği ve yıllık primlerinin eksik ödendiğini, müvekkili bu durumu davacı şirket ve hatta yurt dışı ile de konuşup hak kazandığı primin tamamının ödenmesini talep ettiğini, ancak bir sonuç alamadığını, davacı şirketin bu şekilde müvekkilinin başarılı ve özverili çalışmasının yok sayması ve müvekkilin hak ettiği prim tutarını eksik ödemesinin müvekkilini iş sözleşmesini feshetmeye ittiğini, emekliliğe de hak kazanmış olan müvekkili davacı işverenin bu tutumu karşısında iş sözleşmesini sona erdirdiğini, daha sonra diğer davalı …’dan aldığı teklif üzerine …’da çalışmaya başladığını, işverenin davranışlarıyla işyerinde bulunması gereken huzuru bozması, işçinin yükseltilmesi (terfisi) vb. vaadlerini yerine getirmemesi rekabet yasağının sona ermesine yol açacak fesih nedenleri arasında sayıldığını, dolayısıyla müvekkilin iş sözleşmesi işverene yüklenebilen bir nedenle feshedildiğinden BK madde 447/3 uyarınca iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğundan bahsetmenin hukuken mümkün olmadığını, davalı, “satış denetçisi” olarak işyerinde çalışmaya devam ederken çalıştığı şirket, 2013 yılında davacı … tarafından devir alındığını, devir işlemi ile birlikte 4857 Sayılı İş Kanunun 6. Maddesinin açık hükmü gereği işyerinde çalışan tüm işçilerin iş sözleşmesi devir alan davacı … Şirketi’ne geçtiğini, mevcut iş sözleşmeleri devralan işverene kanun hükmü nedeniyle geçmesine rağmen, davacı … devirden sonra, tek tip olarak hazırladığı yeni iş sözleşmelerini işyerinde çalışan bütün personele imzalattığını, bir an için rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olduğunu kabul etseler dahi, davalı müvekkilin iş sözleşmesinde rakip işletmelerde çalışmasını yasaklayan bir hüküm bulunmadığını, diğer davalı … (Eski unvanı: …A.Ş.-Yudum Gıda A.Ş.) ise zeytinyağı ve sabun üretimi ile faaliyetine başladığını, …, …ve…gibi bilinen markaların sahibi olan, esas olarak sıvıyağ (… ve zeytinyağı) üretim, pazarlama ve satışını yapan bir firma olduğunu, …’nın faaliyetlerinin en önemli ve ağırlıklı kısmının sıvıyağ üretim ve satışı olduğunu, davacı …’nın ise bitkisel sıvı yağ alanında herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, ayrıca, sektörde bu tür geçişlerin bulunmakta olduğunu, daha önce …’da çalışan T. … Mayıs 2018’de …’dan istifa ederek Haziran 2018’de …’da çalışmaya başladığını, Temmuz 2018’den itibaren davalı …’e bağlı olarak çalışan … 2019 yılı Ocak ayında …’dan istifa edip tekrar …’da çalışmaya başladığını, öte yandan, …’ya ait www….-tr.com ve www. … .com.tr web sitelerine girildiğinde görüleceği üzere …’nın bayilerinin (dava dilekçesinde müşteri olarak belirtilen aslında …’nın bayisi olan … Gıda dahil tüm bayilerin) kimler olduğu bu web sitelerinde yer almakta olduğunu, bayi bilgisinin ticari sır, gizli bilgi olmadığını, Sektörde yer alan bütün işletmelerin hangi firmaların kimlerin bayiliğini, distribütörlüğünü yaptığı bildiğini, bayi isimlerinin, gizli bilgi olduğunun iddia edilmesi abesle iştigal olduğunu, açıklandığı üzere -davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise haksız davanın esastan reddine, -yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … cevaba cevap dilekçesinin I. Kısmında …’in Ticaret Sicili’nde yer alan ana sözleşmesi bakımından müvekkili şirket … ile aynı sektör ve pazarda faaliyet gösterdiğini iddia ettiğini, ancak ana sözleşme bakımından ortaya konulan benzerlik müşteri kitlesi ve ürün gamlarında mevcut olmadığını, yani ana sözleşmede faaliyet konusunda”bitkisel yağlar” ibaresinin bulunması tek başına söz konusu şirketin pratik hayatta bu alanda aynı pazarda faaliyet gösterdiğine işaret etmediğini,…ile … arasında iş ilişkisinin sona ermesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 447. maddesinin 2. fıkrasına göre “işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer” hükmü uyarınca sona erdiğini, davacı şirketin çalışanlarına çok değer verdiğini, …’ün çalışmanın çekilmez hale gelmesi sebebi ile değil, emeklilik nedeniyle sözleşmesini feshettiğini iddia etmesi tamamen olayı çarpıtmaya yönelik olduğunu, … “usulen” emeklilik nedeni ile işte ayrılmış olsa dahi, “bu usule giden süreç”, …’ün 2017 yılına ilişkin hedeflerini % 100 oranında tutturarak çok başarılı sonuç elde etmesine, 2017 yılında gösterdiği başarıları nedeniyle … Bölgesi Satış Lideri Ödülü ve …Satış Lideri Ödülü almasına ve bu halde %40 oranında prim ödenmesi gerekmesine rağmen sadece %28 oranında prim ödenmesi ile başladığını, …’ün bu duruma itiraz ederek davacı Şirket ve yurt dışı ile konuşup hak kazandığı primin tamamının ödenmesini talep etmesine karşın herhangi bir sonuç elde edemediğini, şirkete ait bayi isimlerinin ticari sır niteliğinde olduğunu iddia etmek tamamen hayatın genel geçer kaidelerine aykırı bir durum olduğunu, zaten aleni olan ve …’in internet sitesinde sıraladığı dava dilekçesinde de zikredilen … Gıda dahil bayi isimlerinin Müvekkili şirket tarafından dürüstlük kuralına aykırı olarak öğrenildiği iddiasının da temelden yoksun kaldığını, dolayısıyla, herkesin öğrenebileceği bilgilerin gizli bilgi niteliğinde olmayacağının açık olduğunu, …’in kendi eliyle alenileştirdiği ve gizli bilgi olmaktan çıkan bilgiler sebebiyle zarara uğradığı iddiasının ise hukuka uygun olmadığını, arz ve izah olunan sebeplerle, haksız ve hukuki temelden yoksun olarak ikame edilmiş Davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mali müşavirlik alanında uzman bilirkişi aracılığı ile, 21/01/2020 tarihinde bilirkişi raporu alındığı anlaşıldı.
Mali Müşavir, Sektör bilirkişisi, Borçlar Hesap Uzmanı, Ticari Nitelikte Hesap Uzmanı, İş Hukukçusu bilirkişiden oluşan 5 kişilik heyetten 16/11/2021 tarihinde bilirkişi heyet raporu alındığı anlaşıldı.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davacı ve davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtları istenilerek incelendi.
Davalılar …, … ve … … …’e ait … Sanayi ve Tic.Şirketindeki; işe giriş ve çıkış bildirgeleri ile hizmet dökümleri ve maaş bordroları ilgili sosyal güvenlik kurumundan celbi ile incelendi.
GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet sebebiyle ceza-i şart, tespit, men ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ceza-i şart talebini eski çalışanı Davalı …’e karşı yöneltmiş ve taraflar arasındaki sözleşmeye dayanmıştır. Davacı diğer taleplerini ise, Davalı … Gıda A.Ş.’ye karşı yöneltmiş ve talebini TTK’da yer alan haksız rekabet düzenlemesine dayanmıştır.
Davalı … yönünden yapılan incelemede:
Davalı vekili görev dava şartı itirazında bulunmuştur. Görev yönünden yapılan incelemede Yargıtay 11. HD’nin 06/02/2015 tarih, 2015/19137 Esas ve 2015/1379 Karar sayılı ilamı gözetilerek TBK md. 444 uyarınca rekabet etmekten kaçınmayı öngören sözleşmelerin rekabet yasağı sözleşmesi sayılacağı ve ticaret mahkemelerinin görev alanında olduğu kanaatiyle davalının görev itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
TBK md. 444/1 “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” şeklindedir. İşçinin çalışması sırasında edindiği bilgileri, iş akdinin sona ermesinden sonra kullanması sebebiyle işverenin zarar görme tehlikesine karşılık böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Burada rekabet sebebiyle ortaya çıkan işverenin haklı menfaatleri ile işçinin Anayasal hakkı olan çalışma özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerekir.
Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin fiil ehliyetine sahip olması, kaydın yazılı olması ve TBK md. 444/2’ye göre hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması gerekir. Rekabet yasağının koşulları en sade haliyle işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunması ve işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi olarak sayılabilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin yapıldığı sırada işçi fiil ehliyetine sahip değilse, yazılı şekil şartına uyulmamışsa, işçinin işverenin müşteri çevresi, üretim sırları veya işyerinde yapılan işler hakkında bilgi edinme olanağı bulunmuyorsa ya da işverene önemli bir zarar verme ihtimali yoksa rekabet yasağı sözleşmesi geçersizdir. Koşulların gerçekleştiğinin ispat yükü işverene aittir. (Sarper SÜZEK, İş Hukuku, Beta Yayınları, 11. Baskı, İstanbul 2015, sf.376)
TBK md. 446 uyarınca rekabet yasağına aykırı davranmanın sonucu olarak işçi, işverenin uğradığı zararı gidermek zorundadır. İşçi, kararlaştırılan ceza-i şartı ödeyerek rekabet yasağı borcundan kurtulsa da bu miktarı aşan zararı yine gidermek zorundadır.
Somut olayda Davalı … davacı şirket bünyesinde 01/09/2013 – 13/07/2018 tarihleri arasında çeşitli mevkilerde çalışmıştır. Davalının emeklilik gerekçesiyle işten ayrıldığı SGK bildirimlerinden anlaşılmıştır. Davacı, kendi bünyesinde çalışan dava dışı … … …’e ve…r’e davalı tarafından iş teklifi yapıldığı gerekçesiyle rekabet yasağına aykırı davranıldığını ileri sürmüştür. SGK kayıtlarının incelenmesinde dava dışı … … …’in halen davacı firmada çalıştığı, dava dışı …’in ise, emeklilik sebebiyle 13/11/2018 tarihinde davacı firmadan ayrıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki iş sözleşmesinde davalı işçinin “şirketin çalışanı veya yönetici pozisyonuna sahip herhangi birine doğrudan ya da dolaylı olarak teklifte bulunmama” yönünde rekabet yasağı kaydı bulunduğu görülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı işçilere Davalı … tarafından doğrudan teklifte bulunulduğuna dair ve davalı şirket tarafından dava dışı …’in işe alınmasında Davalı …’ün etkisinin bulunduğuna dair bir belgenin bulunmaması, davacı şirket çalışanlarının ve müşteri çevresinin ticari sır sayılamayacağı ve dolayısıyla Davalı …’ün edindiği bu bilgiler ile davacı şirkete önemli bir zarar verme ihtimali bulunmaması ve Davalı …’ün davacı bünyesinde çalıştığı dönemde edindiği bilgileri davacı aleyhine kullandığı yönünde ispata yeter bir delil olmaması sebebiyle haksız rekabet sonucu ceza-i şart talebinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı … Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. yönünden yapılan incelemede:
Davacı taraf, çalışanlarının davalı şirket tarafından dürüstlük kurallarına aykırı ve aldatıcı davranışlarla iş sözleşmelerinin feshedilmesi konusunda teşvik edildiğini; davalı şirkette çalışmaya başlayan eski çalışanlarının edindiği gizli bilgileri kendi menfaatine kullandığını; davacının müşterilerine teklifte bulunduğunu ve davacının müşterilerini davacı ile olan sözleşmelerini sona erdirmeye ve sözleşmeye aykırı davranmaya yönelttiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespitini, men’ini ve zararının tazminini talep etmiştir.
Haksız rekabete ilişkin hükümler TTK md. 54 vd.’da düzenlenmiştir. Buna göre haksız rekabet hükümlerinin amacı dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Bu amacı önleyen veya gölgeleyen her türlü söz ve davranışlar haksız rekabeti oluşturmaktadır. (Gönen ERİŞ, Ticari İşletme ve Şirketler C.1, Seçkin Yayıncılık, 3. Baskı, Ankara 2017, sf. 983) TTK md.54/2’de haksız rekabet “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Doktrinde dürüst davranma kuralının, haksız rekabetin tanımında belirleyici role sahip olduğu belirtilmiştir. (Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 19. Baskı, Ankara 2014, sf.316)
TTK md. 55’te haksız rekabetin başlıcaları örnekleme şeklinde sayılmıştır. Maddenin b bendi “b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.” şeklindedir. TTK md. 56’da ise, açılabilecek davalar sayılmıştır. Buna göre haksız rekabet sebebiyle zarar gören tespit davası, men davası, haksız rekabet sonucu ortaya çıkan maddi durumun ortadan kaldırılması davası ve tazminat davası açabilir. Haksız rekabet sonucu oluşan zararın tazmini kusur şartına bağlıdır. Zararın ispatı ise zarar görene aittir. Zarar miktarının tespitinde yaşanan zorluklar gözetilerek zarar görene ‘haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığını’ talep etme seçeneği getirilmiştir. (Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 19. Baskı, Ankara 2014, sf.325-326)
SGK kayıtlarının incelenmesinde Davalı …’ün ve dava dışı …’in 2018 yılında davacı şirketten emeklilik sebebiyle ayrılarak davalı şirkette çalışmaya başladıkları anlaşılmıştır. Davalı şirketin bu işçilere dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde teklifte bulunduğuna, onları ayarttığına veya hukuka aykırı olarak onları sözleşmelerine aykırı hareket etmeye yönlendirdiğine dair bir delil dosyada bulunmamaktadır. Sadece çalışanların iş değişikliği haksız rekabet oluşturmamaktadır. Aksinin kabulü halinde haksız rekabet ile çalışma özgürlüğü arasındaki denge çalışma özgürlüğü aleyhine bozulmuş olur.
21/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı ve davalı şirketlerin 20 ortak müşterisinin bulunduğu ve bunlardan 6 tanesinin davalı işçinin davalı şirkette görev aldıktan sonra davalı şirket ile çalışmaya başladığı; 27/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacı ve davalı şirketlerin aynı ana kategori altında faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir. Tarafların aynı ana kategoride faaliyet göstermeleri sebebiyle davalı vekilinin farklı iş alanları nedeniyle haksız rekabetin oluşmayacağı iddiası yerinde değildir. Bununla birlikte davacı ve davalı şirketlerin her dönem ortak müşterilerinin bulunduğu, davalı işçinin davalı şirkette çalışmaya başlaması ile davacının müşteri kaybettiğinin kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde davalının … Gıda Ltd. Şti.’ye teklifte bulunduğunu iddia etse de, davalının ticari kayıtlarında davalı şirketin … Gıda Ltd. Şti.’yle çalıştığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Aksini gösterir veya sadece teklife ilişkin bir belge de davacı tarafça dosyaya sunulmamıştır. Tarafların tespit edilen ortak müşterilerine ilişkin ise, davacının bir iddiası bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının iddiaları değerlendirildiğinde; davalı şirketin, davacı şirketin çalışanlarına dürüstlük kuralına aykırı olarak iş teklifinde bulunmadığı, çalışan ve müşteri bilgisinin gizli bilgi olmadığı ve davalı şirketin davacıya ait gizli bilgileri kullanmadığı, davalı şirketin davacı şirkete zarar vererek haksız bir menfaat elde etmediği ve TTK md. 55’te örnekleme yoluyla sayılan eylemlerin gerçekleşmediği kanaatiyle davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 2.115,15-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine,
4-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 18.787,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
5-Davalı …’ün yapmış olduğu yargılama gideri olan 2.005,50-TL’nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine
6-Davalı … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin yapmış olduğu yargılama gideri olan 2.000,00-TL’nin davacıdan alınarak davalı … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır