Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1300 E. 2020/673 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19.
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1300 Esas
KARAR NO : 2020/673 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/10/2017 tarihinde ….İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyası ile 7.552,00 TL cari hesaba ilişkin icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun 30.10.2017 tarihinde müvekkilinin hesabına 1.720,00 TL ödeyerek dosyada hem borca hemde yetkiye itiraz ettiğini, bunun üzerine ….İcra Müdürlüğüne gönderilmiş ve 2018/… Esas sayılı numarasını aldığını, davalı yeniden çıkan ödeme emrine bir kez daha itiraz etmiş olması sebebiyle iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, davalının yapmış olduğu itiraz yerinde olmayıp haksız ve mesnetsiz olduğunu, borçlunun … İcra Müdürlüğü 2018/… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 5.832,00 TL iptaline, bu miktar için takibin devamına, kötü niyetli borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davada; Taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı alacak hakkının doğup doğmadığı,alacak hakkı var ise ne kadar olduğu fatura bedellerinin alacak miktarlarını karşılayıp karşılayamadığı noktalarında görülmüştür.
Dava dilekçesi, … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosya aslı bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… sayılı dosyasının suretinin incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 6.469,11 TL toplam alacak, üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın İİK.67/1 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 22.12.2016 yılında imzalanmış çevre danışmanlığı hizmet sözleşmesi kapsamında uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Merkez mahkemelerinin yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmadığı için HMK:128 maddesi uyarınca dava konusu iddia olunan hususları inkar etmiş sayılmış ve beyanları inkar çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın nihai rapor için bilirkişi S.M. Mali Müşavir … tarafından verilen 22/11/2019 tarihli bilirkişi kök raporunda; davacı ticari defterlerine göre davacı yan, davalı yan adına Ocak-Ağustos 2017 dönemleri arasında toplam 7.552,00 TL (Aylık 800+Kdv x 8) tutarında hizmet faturaları düzenlediği görünmektedir. İlgili faturalara istinaden 30.10.2017 tarihinde 1.720,00 TL davalı tarafından ödeme yapıldığı ve davacının 5.832,00 TL alacağının olduğunu, davalının ticari defterlerinde davalı yanın davacı yandan Ocak-Temmuz 2017 dönemleri arasında toplam 6.608,00 TL ( Aylık 800+Kdv x 7) tutarında hizmet faturaları aldığı ve 14.09.2019 tarihinde 1.888,00 TL hizmet iade faturası düzenlediği, ilgili alınan faturalara istinaden 30.10.2017 tarihinde 1.720,00 TL davacı tarafına ödeme yaptığı ve davacının 3.000,00 TL alacağı olduğunu ancak iade faturasının davacı kayıtlarında görünmediğini, davacının düzenlediği faturalara süresinde davalının itiraz ettiğine dair belge ve bilginin olmadığını, dava dosyasına mübrez deliller ile davacı ve davalı yan 2016 ve 2017 yılı cari hesap bilgileri ve Hizmet Sözleşmesi üzerinde yapılan hesaplamalar muvacehesinde mahkeme denetimine elverişli olarak tespit edilen bakiye;1. Yönteme göre ” davalının davacıya 5.832,00 TL asıl alacak borcunun bulunduğu” 2. Yönteme de göre sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca sözleşme bitimi tarihi itibarıyla 22.03.2017 tarihinde davalı tarafından yenilenmeyeceğine dair herhangi bir bildirim ve ihtar olmadığından sözleşmenin bir yıl yenilendiği ve toplam 15 ay üzerinden kısmı ödeme dikkate alınarak hesaplama yapıldığında ” davalının davacıya 12.440,00 TL asıl alacak borcunun bulunduğu” kanaat ve sonucu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 16/12/2019 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
İtirazlar doğrultusunda dosyanın mevcut bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan 16/03/2020 tarihli ek raporda; davalı cari hesap ekstresinde 08.06.2017 tarih… ve 14.07.2017 tarih … nolu faturalar için 14.09.2017 tarihinde iade faturası düzenlediği … nolu fatura için 98 gün … nolu fatura için 62 gün sonra iade faturası düzenlediğini TTK 21/2 maddesi uyarınca sekiz gün içinde faturaların içeriğine itiraz edilmediğinden veya iade edilmediğinden fatura içriği ve miktarını kabul etmiş sayıcacağını, kök raporda da belirtildiği üzere dava dosyasına mübrez deliller ile davacı ve davalı yan 2016 ve 2017 yılı cari hesap bilgileri ve hizmet sözleşmesi üzerine yapılan hesaplamalar, mahkeme denetimine elverişli olarak tespit edilen bakiye her iki yönteme göre de davalının davacıya asıl alacak borcunun bulunduğu sonuç ve kanaati sonucu yapılan açıklama ve kök raporla sunulan ekli dayanaklarla da sunulduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Süresinde davalı tarafın fatura iadesi yapmadığı, iade faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir. “(…) Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, itiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.(…)” (T.C. YARGITAY 15. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/1984 Karar No: … Tarih 14.01.2020 içtihat) Bilirkişi raporu, dosyadaki fatura ve sözleşmeler ile tüm belgeler göz önüne alındığında davacının davalı şirketten takip tarihi itibariyle 5.832,00 TL asıl alacaklı olduğu bu nedenle yapılan icra takibine konu alacak miktarı Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği yerinde görülmekle açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Taraflar tacir olup, yapılan iş de ticari işletmesi ile ilgili ticari iş olduğundan talep edilen alacağa 3095 sayılı Yasa’nın 2/II. maddesi uyarınca ticari işlerde uygulanan avans faizi isteyebileceği ve kabul edilen alacağa takip tarihinden sonra avans faiz uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın KABULÜNE,
… İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
Asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
İcra takibine vaki itirazın bu şekilde iptali ile icranın DEVAMINA,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 398,38 -TL harcın peşin alınan 61,84 -TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 336,54 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 61,84 -TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından yapılan posta-tebligat gideri toplamı 70,50 -TL ile 1 adet bilirkişi ücreti 800,00.-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 911,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır