Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1198 E. 2019/603 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1198 Esas
KARAR NO : 2019/603

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/12/2016 tarihinde meydana gelen kazada davalı … adına kayıtlı …Plakalı araç diğer davalı sürücü …’UN sevk ve idaresinde iken, müvekkil Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı olan… plakalı aracı %100 oranında kusurlu olarak çarpması sonucu hasara uğrattığını, meydana gelen kaza ile ilgili olarak kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağı ile kazanın oluşumunda… plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edildiğini, kazaya karışan ve Müvekkil Sigorta Şirketi nezdinde Kasko Poliçesi ile sigortalı olan … Plakalı araçta ciddi derecede maddi hasar meydana geldiğini, kaza sırasında hasar gören araç Müvekkili Şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğundan meydana gelen hasar poliçe kapsamında müvekkil şirket tarafından sigortalı araç malikine 92.000,00 TL hasar tazminat bedeli olarak ödendiğini, müvekkili Sigorta Şirketi tarafından ödenen toplam 92.000,00 TL tazminattan bakiye kalan 61.000,00 TL’nin tahsili gerektiğini, hasar bedelinin müvekkil şirket tarafından hasar görene ödenmesi nedeni ile Kasko Genel Şartları ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesi hükmüne göre müvekkilimiz sigortalısının yerine halef olmuş ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü hakları müvekkilimize intikal ettiğini, ödenen toplam 92.000,00 TL hasar tazminatından bakiye kalan 61.000,00 TL tazminat bedelinin davalılardan müteselsilen ve rücuen tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, davalıların icra takibine itiraz ettiğini beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazlarının iptal edilerek takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davası, usule ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiş, ayrıca, dava konusu hasar bedeli müvekkilinin sevk ve idaresindeki 34KC1990 plakalı aracın zorunlu trafik sigortası … ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapıldığını, bu nedenle … ANONİM ŞİRKETİ’nin davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait …cın kazanın meydana geldiği tarihte diğer davalı …’a kiralandığını, araç …’un sevk ve idaresinde iken maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, dava dilekçesinin ekinde gönderilen kaza tutanağında belirlenen kusur dağılımı hatalı olduğunu, kazaya sebebiyet veren üçüncü bir araç bulunduğunu, fakat, bu araca kusur dağılımında yer verilmediğini, davanın, poliçe limitleri oranında sorumlulukları bulunan …A.Ş. ve … A.Ş.’ye ihbar edilmesi gerektiğini, talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının UYAP sisteminden gönderilen evraklarının, trafik kazası tespit tutanağı fotokopisi, 10/01/2017 tarihli ibraname fotokopisi, 23/01/2017 tarih, 92.000,00 TL bedelli ödeme dekontu fotokopisinin dosya içerisinde olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E.-1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; davacı kasko şirketi olup, dava dışı sigortalının ise gerçek kişi olduğu, kazaya karışan aracında hususi araç olduğu göz önünde tutulduğunda rücu tazminatına konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda da uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2249 esas 2019/919 karar sayılı ilamı) anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3- 6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı ve diğer davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/12/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza