Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1176 E. 2021/978 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1176 Esas
KARAR NO : 2021/978

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 20/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tarım ve hayvancılık faaliyetinde bulunduğu ve bu faaliyetlerini kolayca icra edebilmek için kooperatife üye olduğunu, davalı kooperatif üyelerine bir kısım teminatlar karşılığında yıllık kota belirlemek suretiyle en fazla bu kotalar kadar, üyelerin tarım ve hayvancılıkla ilgili olan yem, gübre, mazot, tohum, tarım aleti ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamakta ve ödeme zamanında üyeler aldıkları ürünlerin bedelini ödemekte Olduklarını, müvekkilinin yıllarca davalı kooperatif ile bu şekilde çalıştığını, kooperatiften aldığı ürünlerin bedellerini zamanında ödediğini, yapılan ödemelere rağmen teminat olarak kooperatife verilen senetlerin müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin davalı kooperatife borcunun olmamasına rağmen kooperatifçe 23.484,76 TL borcunun bulunduğu ve ödemenin yapılmasını talep ettiğini, müvekkiline verilen hesap ekstresinde müvekkilinin almadığı malların borç olarak yazılı olduğunu görüldüğünü, hesap ekstresinde adı geçen senetlerin karşılığı olarak gösterilen malların hiç birisinin müvekkilince teslim alınmadığı, dolayısı ile borca dayanak olarak gösterilen senetlerin de borç olmadığından hukuki bir kıymetinin olmadığını, davalı kooperatifte bir takım usulsüzlükler tespit edildiğini, üyelerine verilmeyen malların sanki verilmiş gibi gösterildiğini ve hesaplara karşılıklar yaratarak müvekkil gibi birçok üyenin de mağduriyetine yol açtığını, kooperatife ait belgeler ve kayıtlar incelendiğinde böyle bir mal teslimin yapılmadığı ve borcun olmadığının görüleceğini, açıklanan nedenlerle, dava konusu senetlerin ve senede bağlı olarak gösterilen alacakların tahsili halinde, müvekkilin ileride telafisi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu borcun ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla, teminatsız yada uygun görülecek bir teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, menfi tespit davasının kabulü ile hesap ekstresinde belirtilen senetlerin iptali ile senetlerin karşılığı olarak gösterilen borcun ve ferilere ilişkin borcun olmadığının tespitine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkil kooperatifin 1415 numaralı ortağı olduğunu ve 2017 yılından bu yana düzenli alış veriş yaptığını, dava konusu edilen … numaralı Kredi Borç Senedinin 04.05.2017 tarih ve 810 sayılı kredi genel sözleşmesine dayandığını, davacı tarafça akdedilen 810 numaralı kredi genel sözleşmesiyle 04/05/2017 tarihinde müşterek ve müteselsil kefil hükümleri kapsamında 1276 nolu ortak …, 1207 nolu ortak …, … nolu ortak … davacı adına 80.000,00 TL ye kadar açılacak kredilerin tümü için şahsi kefalet verdiğini, davacı ortağın kredi genel sözleşmesi ile kullanmaya başlamış olduğu kredilerin, dava konusu cari faizli petrol ürünleri kredisi ile dava konusu yapmadığı ve halen borcu bulunan 18115-1/2 ve 18115-1/3 nolu kredi borç senetlerine dayalı zirai alet ve makine kredisi için tanzim edilmiş olan vaki senetler davacı tarafından imzalandığını, tek suretten ibaret tanzim edilen ortaklara ait kredi borç senetleri, ilam hükmüne haiz olmaları
nedeniyle kooperatifler tarafından muhafaza edildiğini, söz konusu senetlere ait alacakların tahsilinde ilgili kooperatiflerce ortaklara resmi, yazılı ve ıslak imzalı tahsilat makbuzu ibraz edildiğini, açıklanan nedenlerle, davanın ikamesinden önce veya sonrasında borçlu/davacı, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davanın ilgili yasa hükmü uyarınca istirdat davası olarak devamına, alacaklı vekilin alacağını geç almasından doğmuş ve doğacak zararlarla karşılık alacağın % 20’si oranında tazminatın tahsiline, davanın reddine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 1 adet bono kapsamında davacının davalıya borçlu olup olmadığı, bonunun teminat kapsamında verilip verilmediği, bonunun üzerinde malen kaydı bulunduğundan ispat yükünün hangi tarafa düştüğü, ispat yükü düşen tarafın senetin teminat senedi olup olmadığı, malen kaydını içeren bono ise malların teslim edilip edilmediği bu kapsamda davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve borç var ise borcun miktarının tespitine ve bonolardan kaynaklı yapılan ödemelerin istirdadına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, …. Ağır Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, davacıya ait 810 Sayılı ve 04/05/2017 tarihli kredi genel sözleşmesi ile 29/03/2018 tarihli …-1 numaralı kredi borç senet sureti, 04/05/2017 tarihli davacı …’e ait ortaklık başvuru belgesi ile ortaklık yüken mektubu suretleri, 19/04/2019 Rapor Tarihli 1415 Nolu Ortak …’İN 902 Sayılı … Tarım Kredi Kooperatifi’nden Aldığı Mallar Listesi, 19/04/2019 Rapor Tarihli 1415 Nolu Ortak …’E ait 902 Sayılı … Tarım Kredi Kooperatifi Ayrıntılı Ortak Kredi Kartı Dökümü 27/07/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma sayılı dosyası hakkında fezleke kararı verilerek …. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı davacı vekili tarafından dosyaya beyan edilmiş olup, celbi için yazılan müzekkere cevabında dosyanın mahkememizin … Esas sayılı dosyasında gönderildiği, bir örneğinin UYAP sisteminden gönderildiğinin bildirildiği, ancak 8 klasör olması sebebiyle …. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası mahkememizin … Esas sayılı dosyasından temin edilerek tetkik edilmiştir. …. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait …. E sayılı dosya aslının ve ekleri olan kredi borç senetleri ile kredi borç sözleşme asıllarının mahkememiz dosyası içerisine kazandırıldığı görülmüştür.
…. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı yapılan incelemesinde, … Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu’nun 14/09/2020 tarih ve … sayılı iddianamesi üzerine görevi kötüye kullanma, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma, zimmet, tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçlarından kamu davası açıldığı, bu dava dosyasında mahkememiz dosyasında …’in müşteki sıfatıyla bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 12/04/2021 tarihli celsesinde …’un “Ben Kooperatifin Yönetim Kurulu üyesi, başkanıyım, Müdür … Bey’in ortaklarımızla ilgili sıkıntıları oldu, ben davacının Kooperatiften mazot almak için para verdiğini biliyorum, mazotu almamış, ben bunu duydum, bizzat davacının kendisi söyledi, kooperatif de davacıyı borçlu göstermiştir, ben kendisine sorduğumda mazot almadığını söyledi, verilen senedin kooperatife girerken mi yoksa sonra mı verilip verilmediğini bilemiyorum, tarım kredi kooperatif 450 üye ve 170 tane aktif çalışan üyesi mevcuttur, bunlara iki kefille 50.000,00.-TL kredi verilebiliyor, 50.000,00.-TL’den sonra ipotek istiyorlar, kooperatif üyelerine mal satıyoruz, satılan malların ödemesi 10. Ayın sonuna kadar üyelerimiz tarafından yapılmaktadır, üyelere mal teslimi yapılmamasına rağmen borçlu gösterildiğini bilmekteyim, biz malları depoda muhafaza ediyoruz, ihtiyacı olan gelip alıyor, bazen kamyonla dağıtıyoruz, fazlasına ihtiyaç duyulduğunda fabrikadan temin ediyoruz, Kooperatifin bünyesinde hamal yoktur, dışarıdan temin ediyoruz, parasını da üyelerden tahsil ediyoruz dedi.” şeklinde isticvaben beyanının alındığı görüldü.
Mahkememizin 12/04/2021 tarihli celsesinde davacı tarafın tanığı …’in “Ben çiftçilik ve hayvancılık işi yapıyorum, ben kooperatife üyeyim, biz kooperatife gideriz, paramızı öderiz, malı oradan alma şansımız yoktur, kendileri araçla bize teslim ederler, nakit ya da senet verilmeden hiçbir şekilde mal alınmazdı, bu senetlerin vadeleri vardır, ona göre ödenir, ödediğimize dair makbuzla beraber malların miktarları az ise kendi traktörlerimize yükleriz eğer fazla miktarda mal ise kooperatif köye malları teslim ederdi, kooperatifin bildiğim kadarıyla bir sigortalı hamalı var, yüklü miktardaki malları kooperatifin hamalları yüklemekte hamal parasını biz ödemiyorduk, biz ürün aldığımızda kendimiz gittiğinde ürünü teslim aldığımıza dair makbuz tarzı bir şey veriyorlardı, köye geldiğinde de teslim alındığına dair makbuz imzalıyoruz, biz davacıyla gittik, oradaki personel müdürü … bizi çağırdı, denetleme var, limitleriniz borç , başkasının borcunu sizin üzerinize senetlendirdim, bunu aldım deyin, harman zamanı başkalarının üzerine düşen borcu sizin üzerinden düşeceğim, limitleriniz boş dedi, biz tamam demedik ama müfettiş oradaydı, biz mazotu aldığımıza dair senetleri imzaladık, sonrasında müdürü görevden aldılar, biz de kooperatife almadığımız malın ücretini mecburen ödedik, aldığımız herhangi bir mazot bulunmamaktadır.” şeklinde tanıklık beyanında bulunduğu görüldü.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet incelemesi sonrası düzenlenen 14/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalıya ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı kooperatifin ticari defterleri ve dosyaya sunulan belgelere göre; davacı tarafından, davalı kooperatife dava konusu 4 adet senet düzenlendiği, dava konusu senetlerin davacı yan tarafından davalı kooperatiften zirai alet ve makine ve akaryakıt alımları karşılığında söz konusu senetlerin “teminat senedi” vasfında olduğu, teminat senetlerinin genel kredi sözleşmesine dayanarak imzalandığı ve uyuşmazlığa konu mal ve hizmetlerin davacı tarafından sipariş edildiği, dosyada yapılan incelemede sipariş edilen mal ve hizmetlerin teslimine ilişkin herhangi bir teslim-tesellüm belgesine rastlanılmadığı, davalı kooperatif tarafından sunulan cari hesap ekstresine göre dava konusu senetlerin karşılığının ödendiği…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 06/08/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Davacı vekili, 13/10/2021 tarihli dilekçesiyle, dava dilekçesini her ne kadar dava dilekçesinde dava konusu harca esas değer 23.484,76.-TL olarak belirtilmiş ise de, dava konusu harca esas değer ile yargılama devam ederken ödenen tutar arasındaki farklılık, ödemenin bu güne kadar işleyen faizden kaynaklandığı beyan ile davasını ıslah etmiş, harçlandırmıştır. Ödemeye ilişkin dekont sunulmuştur.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, dosya kapsamında bulunan davacı üye ile davalı kooperatif arasında kredi 04/05/2017 tarihinde kredi sözleşmesinin imzalandığı görülmüş, işbu sözleşmeye davacının borçlu/ortak ortak olarak imza attığı, davadışı …, …, …, …’in de müteselsil kefil olarak imza attıkları görülmüştür. Bu kredi sözleşmesinin eki bilgilendirme formunun tarihsiz olduğ, sözleşmede bulunan Ortak Bilgilendirme Formu’nun da … vekili sıfatıyla dava dışı … tarafından yine davadışı …, …, … ve davacı … tarafından imzalandığı görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan bu sözleşme ile davalı kooperatifin, davacı üyeden çeşitli teminatlar istemesi/alması mümkün olup bu kapsamda genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olarak davacı tarafından 01/10/2018 vadeli, 8.500,00.-TL bedelli, 01/10/2019 vade, 6.000,00.-TL bedelli, 01/10/2020 tarihli 6.000,00.-TL bedelli ve 01/10/2018 tarihli 19.460,00.-TL bedelli kredi borç senedi imzalanmıştır.
Dava konusu bu senetlerin davacı yan tarafından davalı kooperatiften Zirai Alet ve Makine ve Akaryakıt alımları karşılığında imzalanarak davalı kooperatife verildiği görülmüştür.
Tarım Kredi Kooperatifleri 1581 sayılı kanun Ana sözleşmesi madde 53 gereği ortaklarının ve ortak dışı üreticilerin her türlü üretime yönelik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kısa vadeli (işletme kredileri) ve orta vadeli (yatırım kredileri )kullandırabilirler. Kısa vadeli kredilerden olan ayni krediler: Tarım Kredi Kooperatifi ortaklarının tohum, gübre, yem ve benzeri ihtiyaçları için kullanılmaktadır. Hizmet bedeli kredileri, kooperatifin kiralama veya hizmet alımı yoluyla temin ettiği taşıt, makine, zirai alet vb. araçların, ortakların ihtiyacına yönelik sunulmaktadır. Nakit krediler ise, ortakların üretim girdileri haricindeki ihtiyaçlarının karşılanması için nakit kullandırılan kredilerdir. Diğer kısa vadeli kredi olan sigorta primi kredisi, tarımsal sigortalar ile Merkez Birliğince tarafından belirlenen sigorta prim bedelleri için kullandırılmaktadır. Toprak analizi kredileri ise ortakların kontrollü gübre kullanımını sağlamak ve etkin gübre kullanımı için gerekli toprak analizi giderleri için kullandırılmaktadır. Orta vadeli kredilerden biri olan tarımsal araç-gereç kredileri, traktör, biçer-döver gibi tarım araç-gereçlerinde ortaklara en fazla 4 yıla kadar vadeli kullandırılan ayni kredilerdir. Bir diğer orta vadeli kredi olan hayvancılık yatırım kredileri ise, ortakların çeşitli hayvancılık faaliyetleri için gerekli malzemelerinin temin edilebilmesi amacıyla en fazla 4 yıla kadar vadeli krediler olmaktadır.
Tarım Kredi Kooperatifi ortağına ( kredi olarak) sunacağı bu mal ve hizmetler karşılığında 785 Sayılı Kredi Genel Sözleşmesine dayalı olarak teminat senedi düzenler. Bu hizmetlerden faydalanacak olan üretici de bu senedi imzalayarak alacağı mal ve hizmet karşılığında teminat vermiş olur.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, dosya kapsamında bulunan davacı üye ile davalı kooperatif arasında kredi sözleşmesinin imzalandığı, anılan ve davacı tarafından imzalanan söz konusu senetlerin genel kredi sözleşmesinin eki ve teminatı niteliğinde olduğu anlaşılarak “teminat senedi” vasfını taşıdığı görülmüştür.
Teminat senedi, düzenlenmesine neden olan sebebe/asıl borç ilişkisine sıkı sıkıya bağlıdır; bu ilişkiden bağımsız olarak ileri sürülemez. Teminat senetlerin bakımından
kambiyo senetlerinde olduğu gibi mücerretlik ilkesi (soyutluk) söz konusu değildir.
Teminat senetleri, bir anlaşma uyarınca işin, verilen sözün, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün sorunsuz yerine getirileceğini aksi taktirde sorumlu olunacağının beyan edildiği senetlerdir. Teminat senedi bir kambiyo senedi olmadığından, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamaz. Teminat senetleri yalnızca ilamsız takibe (genel haciz yoluyla takip) konu olabilir.
Taraflar arasında akdedilen ve teminat senedi vasfını haiz olduğu taraflarca da kabul edilen bu senetlerden doğan borcun doğup doğmadığı hususu ispata muhtaçtır. Zira davacı taraf söz konusu malları sipariş etmediğini ve teslim de almadığını iddia ederken davalı kooperatif söz konusu mal ve hizmetleri sattığını ve teslim ettiğini iddia etmektedir.
Davalı kooperatiften Zirai Alet ve Makine ve Akaryakıt alımları karşılığında imzalanarak davalı kooperatife verilen teminat senetlerinin genel kredi sözleşmesine dayanarak imzalandığı ve uyuşmazlığa konu mal ve hizmetlerin davacı tarafından sipariş edildiği tespit edilmiştir. Söz konusu mal ve hizmetlerin teslim edilmediğinin ispatının davacı tarafından sağlanması ise mümkün değildir. Bu durumda mal ve hizmetlerin teslim edildiğinin davalı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Dosyada yapılan incelemedeyse herhangi bir teslim-tesellüm belgesine rastlanılmamıştır.
Taraflar arasında imzalanan bu sözleşme ile davalı kooperatifin, davacı üyeden çeşitli teminatlar istemesi/alması mümkün olup bu kapsamda 4 adet kredi borç senedi imzalatılmıştır. Dava konusu uyuşmazlığın temelinde bu borç senetleri yatmaktadır. Ayrıca davacı taraf söz konusu malları sipariş etmediğini ve teslim de almadığını iddia ederken davalı kooperatif söz konusu mal ve hizmetleri sattığını ve teslim ettiğini iddia etmektedir.
Mahkememizce taraflar tacir olduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiş, incelenen davalı kooperatife ait ticari defterlerin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği, davacı tarafından davalı kooperatife dava konusu 3 adet senet düzenlendiği, kooperatif tarafından sunulan cari hesap ekstresine göre dava konusu senetlerin karşılığının ödendiği görülmüştür.
Tüm bu delilerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere;
taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacı tarafından davalı kooperatife dava konusu 4 adet senet düzenlendiği, söz konusu senetlerin “teminat senedi” vasfında olduğu, bu senetlerin senetlerin davacı yan tarafından davalı kooperatiften Zirai Alet ve Makine ve Akaryakıt alımları karşılığında davacı tarafından imzalanarak davalı kooperatife verildiği, teminat senetlerinin genel kredi sözleşmesine dayanarak imzalandığı ve uyuşmazlığa konu mal ve hizmetlerin davacı tarafından sipariş edildiği görülmekle; her ne kadar davalı tarafça davacı tarafın yıllardır kooperatif ortağı olduğu ve hiç satın almadığı mal ya da hizmet için boş senede imza atmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan edip mal ve hizmetlerin teslim edildiğini ileri sürülmüş ise de; dosya kapsamında sipariş edilen mal ve hizmetlerin teslimine ilişkin herhangi bir teslim-tesellüm belgesine rastlanılmadığı, bu haliyle mal ve hizmetlerin teslimi hususu davalı tarafından ispat edilemediğinden ve incelenen davalı ticari defterlerinde davalı kooperatif tarafından sunulan cari hesap ekstresine göre dava konusu senetlerin karşılığının ödendiği sabit olup davacının hesap ektresinde belirtilen 1 adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından ödenen 27.755,19.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/10573 Esas 2017/231 Karar sayılı ilamında: “…Davaya konu olan 94.800 TL bedelli senedin malen düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı mahkemeye sunduğu 12.01.2015 tarihli cevap dilekçesinde bu senedin bankadan çekilen kredi karşılığında kendisine verildiğini bildirmiştir. Davalı bu beyanı ile malen düzenlenmiş senet metnini, senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Senedin ihdas nedeninin talil edilmesi halinde davalı bu savunmasını kanıtlamak zorundadır. İspat yükü davalıya geçmiştir. Bu senet yönünden ispat yükünün davalı tarafta olduğu kabul edilerek davalının bu yöndeki delilleri toplayıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” denilerek bonodaki malen kaydının aksini ispat eden yani senedi ihdas nedenini talil eden tarafın bunun ispat etmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/19-1409 Esas 2015/885 Karar sayılı ilamında: “…Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir
Somut olaya gelince; dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerekir. Dava konusu bonoda davacı … İnşaat Tic. Ltd. Şti. keşideci, davalı … lehtar olup, ihdas nedeni olarak “malen” kaydı bulunmaktadır. Görülmekte olan davada, davacı şirket vekili senetteki imzayı inkar etmemiş; davalının mal alış verişi gereğince mal teslimini yapmaması nedeniyle, davalının bedelsiz bir senedi icra takibine koyduğunu iddia ederek, borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı, bononun mal alış verişi karşılığı alınmadığını, kira borcuna karşılık alındığını beyan ederek, bononun ihdas (düzenleme) nedenini talil etmiştir. Davacı şirket, malen kaydı bulunan bono karşılığında mal almadığını, bononun bedelsiz olduğunu iddia ettiğine göre, kural olarak ispat yükü bunu iddia eden davacı şirkettedir. Ancak davalı taraf bonoda yazılı ihdas nedenini talil ettiğinden (değiştirdiğinden), ispat yükünün davalı tarafa geçtiğinin kabulü gerekir…” denilerek bononun ihdas nedeninin talil edilmesi halinde ispat yükünün talil eden tarafa düştüğü ve bunun ispatlaması gerektiği ifade edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın KABULÜ ile ,
27.755,19.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.895,95.-TL Karar ve İlam Harcının peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 426,07.- TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.469,88-TL’nin harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 426,07.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-5.100,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 124,00.-TL, 35,90TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı, 1.800,00-TL olmak üzere toplam 1.965,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır