Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/113 E. 2019/378 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/113 Esas
KARAR NO : 2019/378 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2019
Davacı … tarafından Davalı … aleyhine açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen tarihli ara kararı gereğince;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacının, davalı şirketle arasında bulunan ticari ilişki nedeniyle, davacı müvekkil tarafından, ekte örneklerini sunduğumuz faturalarda belirtilen malzemeler davalıya satılarak teslim edilmiştir. Davacı müvekkil, satışını gerçekleştirdiği malzemeler yönelik kesilen faturalara istinaden ödemelerin yapılmasını müteaddit kereler davalıdan talep etmiş ise de davalı tarafça oyalanarak herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bu neden ile 09/11/2018 tarihinde, Gaziosmanpaşa … İcra müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasıyla, davalı hakkında, faturalara yönelik ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Ödeme emrinin davalı tarafa tebliği üzerine, davalı şirket, vekili marifetiyle, 14/11/2018 tarihinde davalının müvekkil davacıya herhangi bri borçları bulunmadığından bahisle borca itiraz etmiş ve takip durmuştur. Davalı taraf söz konusu icra takibine takipte belirtilen şekilde borçları olmadığından bahisle, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olup, müvekkilimin alacağına kavuşmasına engel olmuştur. Davalı tarafın amacı zaman kazanmaya yönelik olup kötüniyetlidir.” şeklinde beyanda bulunup Davalı borçlunun, GOP … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz sebebiyle, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davalı şirket vekili davaya süresi içinde cevap vermemiştir. Davalı vekilinin gönderdiği 10/04/2019 havale tarihli dilekçesiyle; ”Davacı taraf Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkilim aleyhine icra takibi başlatmış olup tarafımızca yasal süresinde itiraz edilmesi neticesinde takip durmuştur. Bunun üzerine davacının mahkemenizde açmış olduğu itirazın iptali davasında iş bu takibi devam ettirmek için haksız ve hukuka aykırı iddialarda bulunmuştur. Dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar gerçeği yansıtmamakta olup bu duruma itiraz ediyor,dava dilekçesini kabul etmiyoruz,reddediyoruz. Dava yetkisiz ve görevli olmayan mahkemede açılmıştır. Müvekkil şirketin bulunduğu adres Sultangazi adresi olup yetkili ve görevli mahkeme Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk mahkemeleridir. Dolayısıyla mahkemenizce dosyanın bu mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından bildirilen delillerin hiçbirisi tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Öncelikle usul hükümleri gereği dava dilekçesinde bildirilen tüm delillerin tek tek, okunaklı örneklerinin tarafımıza gönderilmesi gerekmektedir.Dava dilekçesi haricinde tarafımıza her hangi bir belge gönderilmemiştir. Ayrıca ve özellikle delillere ilişkin beyan ve karşı delil sunma hakkımızı mahfuz tutuyoruz. Davacı ile müvekkilim şirket arasında yapılmış yazılı geçerli bir sözleşme bulunmamaktadır.Davalı müvekkilim şirketi temsil ve ilzam edecek imzaları atmaya yetkili kişiler ticaret sicil kayıtlarında tescillidir.Sözleşme muhteviyatı incelendiğinde böyle bir durum söz konusu olmayıp yasal mevzuata uygun geçerli bir sözleşmeden bahsedilemez. Tarafımıza tebliğ edilmiş fatura,sevk irsaliyesi ve sair bir evrak da bulunmamaktadır. Davacı tarafça mal tedarikinde bulunulmamıştır. Davacı tarafından şirketimize yönelik verilmiş bir hizmet de bulunmadığından açılan işbu dava yasal dayanaktan yoksun olup reddi gerekmektedir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, celp ve ibraz olunacak delillere, diğer hususlarda davanın esasına karşı ve başkaca delil,bilgi,belge ve beyanda bulunmak hakkımız saklı kalmak kaydıyla, Davanın reddine, Mahkeme masrafları ile vekalet ücretin davacıya yüklenmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağına dayalı icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir.
Dava dilekçesi, davalının HMK:128. Maddesi uyarınca davayı inkar çerçevesinde değerlendirilen beyan dilekçesi, icra takip dosyası, faturalar, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu, tarafların rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri ile tüm dosya kapsamı değerlendirilmiştir.
Gaziosmanpaşa …İcra Dairesi …E. Sayılı icra takip dosyasından 09.11.2018 tarihinde takip başlatılmış ve borçlu şirket vekilince 13.11.2018 tarihinde borca ve ferîlerine itiraz edilmiştir. Süresinde yapılan itiraz doğrultusunda takip durdurulmuş ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 18.12.2018 tarihde itirazın iptali davası açılmıştır. Tarafların tacir olması dolayısıyla ihtisas mahkemesi olarak itirazın iptali davasının yargılamasını yapmakla görevli ve yetkili mahkeme İstanbul Asliye Ticaret mahkemeleri olduğundan uyuşmazlığın çözümü mahkememiz yargı sınırları içerisinde kalmaktadır.
Bilirkişi raporunda; davacı tarafın Ağustos – Eylül- Ekim 2018 dönemlerinde davalı şirkete irsaliyeli fatura düzenlendiğini, böylelikle satılan malların irsaliyeli fatura ile taşınarak müşteriye teslim edildiğini, fatura açıklamasında da bazı malların … ve bazılarınında…’ye kargo ile teslim edildiğini, davacının işletme hesabına göre defter tuttuğunu, defter tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığını, faturaların tamamının davacı defterlerinin gelir kısmına kaydı yapıldığını, davalı şirketin kayıtlarını e-defter ortamında TTK: 64/3 fıkrası son paragraf düzenlemesine göre tuttuğunu, defter beratlarını süresinde gelir idaresine bildirdiğini, Eylül 2018 dönemine ait alış faturalarını bildirdiğini, Ekim 2018 ayında kesilen faturaların B formunda bildirilmediğini, 10/2018 ayına kesilen faturaların hiçbirisinin davalı şirket yevmiye defterlerinde gözükmediğini, davacının işletme hesabına göre defter tutması nedeniyle B formunu vergi dairesine bildirmek zorunda olmadığını, tüm bu hususlara göre davalı şirketten davacının 30.056,39 TL alacaklı gözüktüğünü, davalı şirketin davacıya ise 8.370,73 TL borçlu gözüktüğü kanaatine vardığını, belirtmiştir.
Taraf ticari defterlerinin TTK:67. Maddesi uyarınca usulüne uygun tutulduğu ve HKM:222 uyarınca sahipleri lehine delil oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin inceleme günü ibraz edemediği ve bilirkişinin talebi doğrultusunda yerinde inceleme yetkisi verilerek incelenen yevmiye defteri kayıtlarında 10/2018 döneminde kesilen faturaların hiçbirisinin davalı şirket yevmiye defterlerinde gözükmediği ve aynı zamanda Ekim 2018 ayında kesilen faturaların B formunda bildirilmediği tespit edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 207. Madde aynen; “(1)Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. (2)Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.(3)Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir.” açıklamalarını içermektedir. Bu madde hükmüne göre; aksi kararlaştırılmadıkça alım-satım ilişkilerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır.
(…) İrsaliyeli Fatura, Vergi Usul Kanunu’nun 211 Sayılı Genel Tebliği ile düzenlenmiştir. Tebliğde irsaliyeli faturanın hangi hâllerde ve kaç adet düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faturada düzenleyenin adı, ticari unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari unvanı, adresi, var ise vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra numarası, düzenleme tarihi saati ve anlaşmalı matbaaya ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği açıklanmış; bu bilgilerin eksik olması hâlinde ise irsaliyeli faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; 6762 Sayılı TTK’nın 23. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun içinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Eldeki davada, davalı sözleşmesel ilişkiyi, malın kendisine teslim edildiğini ve borcu inkâr etmektedir. Hâl böyle olunca, sözleşmesel ilişkiyi, malların alıcı olan davalıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davacı tarafa aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre, 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamalıdır.(…) T.C.YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2017/19-915 KARAR NO : … 19.09.2018 tarihli içtihadındaki değerlendirmeler de göz önüne alınmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu doğrultuda irsaliyeli fatura ile satılan malların davalı şirkete teslim edildiği ve bu yönde aksine bir delilin de öne sürülmediği, faturalara karşı herhangi bir itirazın da olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Davacı tacir olup, yapılan iş de ticari işletmesi ile ilgili ticari iş olduğundan talep edilen alacağa 3095 sayılı Yasa’nın 2/II. maddesi uyarınca ticari işlerde uygulanan avans faizi isteyebileceği ve davacı da takip talebinde ticari faiz talep ettiğinden, kabul edilen alacağa takip tarihinden sonra ticari faiz uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Somut uyuşmazlıkta; davalı borçlu icra takibine itiraz dilekçesinde tüm borca, faize ve fer’ilerine itiraz etmiştir. Gene davalı şirket ticari defterlerine takibe konu alacağın sadece 10/2018 dönemine ait faturalarını yevmiye defterine kaydetmemiş ama irsaliyeli faturalardan satıma konu edilen malları teslim aldığı anlaşılmaktadır. Böylelikle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumdadır. İcra inkar tazminatı şartları oluşmuştur.
Davalı şirket vekilinin inkar ettiği hususlara, dosyadaki mevcut delil ve değerlendirme sonucuna göre, itibar edilmemiştir. Bu nedenle aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Gaziosmanpaşa …İcra Dairesi …E. Sayılı icra takibine yapılan İtirazın iptali ile takibin 30.056,39 TL ASIL alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren işleyecek değişen avans faiz üzerinden aynen devamına,
2-Asıl alacak üzerinden %20 oranında ( 6.011,28 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T tarifesi uyarınca 3.607,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.053,15-TL harcın; 363,01-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.690,14-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 363,01-TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 398,91 -TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan toplam 584,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Karar kesinleştiğinde tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,

Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. .08/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸