Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1089 E. 2019/572 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1089 Esas
KARAR NO : 2019/572
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, sınırları içerisinde inşa edilmesi planlanan … ‘nın … sayılı bazı yatırım ve hizmetlerin yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanun ve 2011/1807 sayılı Bankalar Kurulu Kararı ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştirilmesi amacıyla, … tarafından ihale ilanı yaplındığını, … A.ş. … A.Ş, … Tic. A.Ş , …Sanayi ve Tic. A.ş. Ve … İnş. San. Ve Tic. A.ş. Tarafından oluşturulan ortak girişim grubunun söz konusu ihaleyi yirmi beş yıllık işletme süresi için kazandığını, ihaleye ilişkin görevledirme şartnamesinde, uzlaştırma Denizcilik ve Haberleşme bakanı tarafından görevlendirme kararının onaylanması ve uygulanma sözleşmesinin taraflar arasında imzalanmasına izin verilmesini müteakip, … sayılı kanun ve 2011/1807 sayılı Bakanlar Kurulu Karari ile diğer ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde idare ile görevli şirket arasında uygulama sözleşmesinin imzalanarak yürürlüğe gireceğinin düzenlendiğini, … tarafından kurulan … A.Ş. İle … arasında ihale konusun projenin yapım, işletim ve devrine ilişkin usul ve esasları düzenleyen ulgulama sözleşmesinin 19/11/2013 tarihinde imzalandığını ve böylece projinin müvekkili şirket … ‘ya ihale edildiğini, … Gazetesinin dava konusu haberin yayınlandığı gazete olduğunu, davalılardan … Anonim Şirketi nin müvekkilinin kişilik haklarını ihlal edici niteliği haiz haberin yayınlandığı … Gazetesinin bağlı olduğu şirket olduğundan; 5187 sayılı Basın Kunununun 13/1 maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğunu, davalılardan …, … Anonim Şirketinin imtiyaz sahibi yönetim kurulu başkanı olmasından mütevellit, 5187 sayılı basın kanununun 13/2 maddesi uyarınca sorumlu kişilerden biri olduğunu, diğer davalı … ‘ın ise eser sahibi olurduğunu, dava konusu haber nedeniyle hukuki anlamda sorumluluğunun bulunduğunu, 12/02/2018 tarihli … Gazetesinde ve söz konusu gazetenin internet sitesinde 11/02/2018 tarihinde yayınlanan … ” başlıklı iftira niteliğindemi yazı ile müvekkilinin kişilik haklarının ağr şekilde ihlal edildiğini ve toplum nezdindeki saygınlığı ile ticari itibarının kasıtlı olarak zedelenmiş olduğundan iş bu davayı açtıklarını, davalıların … Gazetesinin internet sitesinde yayınlanan yazı da yer verilen ifadeleri ile müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunduklarını, dava konusu yazının, hukuka uygunluk kriterlerini ihtiva etmediği gibi söz konusu yazı bakımından hukuka aykırılığı ortadan kaldırılan bir halin de mevcut olmadığını, dava konusu yazıda yer verilen ifadeler ile müvekkilinin kişilik haklarının ağır şekilde ihlal edildiğini, dava konusu yazıda “…” vs. Şeklinde ifadelerin dahi sözde haberin kamuoyuna bilgi kirliliği yol açma ve müvekkilinin saygınlığını zedeleme maksadıyla kaleme alındığını açıkça ortaya koyduğunu, basın özgürlüğünün yasal çerçeler içinde kullanılması gerektiğini, basın özgürlüğünün ne kadar önemli bir değer ve hak olursa olsun basına hiçbir zaman kişilik haklarının gerçek dışı ve iftira içerikli ifadelerle ihlal edilmesi hakkını vermeyeceğini, bu nedenlerle davanın kabulüne, dava konusu haberde yayınlanan gerçek dışı ve kişilik haklarını ihlal edici yayını sebebiyle 100.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, davalıların eylemlerinin müvekkilinin kişilik haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırı oluşturduğunu tespit eden bir kınama kararı verilmesine ve kararın beelinin davalılardan alınmak üzere … Gazetesi ile www … com.tr adlı internet sitesinde bir hafta süre ile yayınlanmasına ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek üç gazetede ilan edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu haberin davacının kişiliğine yönelik aşağılayıcı, küçük düşürücü, hakaret ya da iftira niteliği taşıyan bir yan olmadığını, yazının bir gazetecilik çalışması olup yayımlanmasının haksız eylem olmadığını ve basın özgürlüğünün gereği olduğunu, basın özgürlüğünün basın-yayın yolu ile düşüncelerin serbestçe açıklanması ve halkın bilgi edinme hakkını içeren kamusal bir hak olduğunu, dava konusu haberin ise kamusal hakkın kullanılması çerçevesinde yazılıp, yayımlandığını, müvekkillerinin haberi sayesinde … inşaatında hayatını kaybeden işçilerin olduğunun ortaya çıktığını ve kamuoyunda işçi ölümlerinin tartışılır hale geldiğini, haber yapılmadan önce iletişeme geçilmeye çalışıldığını ancak dönüş yapılmadığını, işçi ölümlerine ilişkin 2014 yılından itibaren basına çok sayıda haber yansıdığını, … inşaatının dışarıya tamemen kapalı, şeffaf olmayan şekilde yürütüldüğünü, kamuoyuna yansıyan haberler neticesinde TMMM’de çok sayıda yazılı soru önergesi sunulduğunu, huzurdaki davada kanıt sorunu olmadığını, daha önceden yayınlanan haberler, sendika açıklaması, tanık şoförün beyanları, davacı firmanın açıklamaları, keşif tutanakları ve sivil toplum örgütlerinin açıklamalarının kanıt olduğunu, şantiyelerdeki işçilerin ölmesinin başlı başına haber değeri taşıdığını, bu ölümlere ilişkin açıklamaların ‘nitelikli olgusal temel’ gücüne haiz olduğunu, açıklamanın yöneldiği kişinin … inşaatını ihale yoluyla kazanan şirket olduğunu, haberin içeriğinin özel hayatın tümüyle dışına, kamusal bir konu olduğunu, kamu ihalesi kazanan bir şirketin şantiyelerindeki ölümlerin haberleştirilmesinin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu, davacının … Sulh Ceza Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile habere erişimin engellenmesine ilişkin kararı dosyaya sunduğunu, davacının sunduğu erişim engellenmesi kararının mevcut yargılamada delil ya da emsal olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, ayrıca talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ve itiraz ettiklerini, manevi tazminat bedelinin bir yanın zenginleşmesine neden olmayacağı gibi diğer yanı da katlanamayacağı bir yükle karşı karşıya bırakmaması ayrıca cezalandırıcı bir nitelik taşımaması gerektiğini, davacının hükmün tirajı en yüksek ve yurtiçinde yayın yapan gazeteler aracılığıyla ilanı talebinin ise hukuksal gerekçelerle reddi gerektiğini, davacının iddiaları, ulusal ve uluslararası hukuk kuralları ve yerleşik içtihatlar karşısında tümüyle temelden yoksun ve dayanaksız olduğunu, gazetecinin görevinin olay ve olguları kamuoyuna aktarmak, basın hak ve ödevleri kapsamında kalarak eleştiri özgürlüğünü kullanmak olduğunu, dava konusu yazının bu kapsamda kaldığını beyanda davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Haberin yayımlandığı … gazete nüshası, haberin yayınlandığı internet sitesi çıktıları, … Noterliğinin 12/02/2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname örneğinin dosyamız arasında olduğu görülmüştür.
… Sulh Ceza Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava; basılı yayında yapılan haber nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırıldığı iddiasıyla davalılardan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır.
Dava konusu haber bütün olarak değerlendirildiğinde;” … ” başlığı ile yayınlanan haberin içeriğinde kullanılan ”400 işçinin ölümü ” gibi ifadelerin görünür gerçekliğe uygun olmadığı, haber görünür gerçekliğe uymadığından hukuka da uygun bulunmadığı, haberin veriliş şekli ve kamuoyuna yansıtılış biçimi ile davacıya karşı yanlış bir olgu oluşturulduğu, bu nedenle davalıların ifade özgürlüğü altında yayın yaptığının kabulü mümkün olmadığı, yapılan yayında kullanılan ifadeler ile davacının kişilik haklarına hukuka aykırı bir biçimde saldırının gerçekleştiği, TBK’nın 58. ve TMK’nın 24 ve 25. maddelerindeki manevi tazminat koşullarının oluştuğu kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hak ve nesafet kuralları, haberin veriliş şekli ve tarihi gözönüne alınarak manevi tazminat miktarı tayin edilmiş, yine kararın Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek 3 gazetede ilan edilmesi istemi uygun görülmekle kararın ilan edilmesine, ayrıca manevi tazminat takdir edildiğinden davacının kınama kararı verilmesine ilişkin istemi de bulunduğu dikkate alınarak fazlaya ilişkin istemin ise reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-İşbu kararın Türkiye Genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek 3 gazetede ilan edilmesine, İlan masraflarının davalılar tarafından karşılanmasına,
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.024,65-TL Karar ve İlam Harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 683,10 TL’nin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5- Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 1.306,45 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine.
7- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereği 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE
Dair, taraf vekillerinin ve davalı asil …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/12/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

YARGILAMA GİDERLERİ HARÇ BEYANI
35,90 TL BAŞVURMA HARCI 1.707,75 TL PEŞİN HARÇ
1.024,65 TL PEŞİN HARÇ – 683,10 TL FAZLA HARÇ
5,20 TL VEKALET HARCI 1.024,65 TL KARAR VE İLAM HARCI
+ 240,70 TL TEBLİGAT ÜCRETİ 1.306,45 TL TOPLAM