Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/689 E. 2023/895 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/689 Esas
KARAR NO : 2023/895
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; Müvekkili Şirket ile Davalı İdare arasında 22.06.2020 tarihinde “2020 Yılı Reklam Tanıtım Materyali Basım ve Uygulama Hizmetleri Alımı İşi”ne dair sözleşme imzaladığını, sözleşmesinin 9. maddesinde işin başlama süresinin 23.06.2020 bitirme süresinin ise 31.12.2020 olduğunun hüküm altına alındığını, bu süre içerisinde Müvekkili Şirkete bildirilen işler yapılarak, Sözleşmenin 15. Maddesine uygun olarak muhtelif tarihlerde 226.090,10 TL fatura kesildiğini ve bedeli tahsil edildiğini, sözleşmenin toplam bedelinin 2.062.120,00 TL olduğunu, sözleşme süresi içerinde işin yaklaşık %11’inin gerçekleştiğini, düzenlemenin emredici nitelikte olup idareye takdir hakkı tanımamakta olduğunu, bu düzenlemeyle Yüklenici firmaların İdare’nin keyfi davranışlarına karşı korunmasının amaçlandığını, zira Yüklenici firmaların, İdarelerce yapılan ihalelere kanunen gerekli harç ve masrafları yatırarak girdiğini, işin neticesinde elde edeceği kârı göz önünde bulundurup kredi dahi kullanabilmekte olduğunu, ancak İdareler muhtelif sebeplerle işin tamamını Yükleniciye yaptırmak istemediklerinde Sözleşmede belirlenen süre dolduğu halde işin çok az bir kısmı Yüklenici tarafından yapıldığını, Yüklenici firmalar elde etmeyi planladıkları kâra ulaşamadıkları gibi ihaleye girmek için yaptıkları masraflarla da ayrıca bir külfete katlanmak zorunda bırakıldığını, 4735 sayılı kanunun 24. Maddesinde yapılan değişiklikle yüklenici firmaları, İdarenin keyfi tutumlarına karşı korumaya yönelik bir tazmin zorunluluğu getirildiğini, sözleşmede belirlenen sürenin dolmasını müteakip Müvekkili Şirketin, 18.01.2021 tarihli dilekçesiyle davalı idareye müracaat ederek işin %80’ine tekabül eden rakamla yapılan iş bedelinin farkı olan 1.836.029,90 TL’nin %5’ine denk gelen 91.801,49 TL’nin ödenmesini talep ettiğini, bunun üzerine davalı idare o güne kadar Müvekkili Şirkete Sözleşme hükümlerine uygun olarak bildirmediği bir çok bahaneyi ileri sürerek Müvekkili Şirket’in talebini reddettiğini, bunun üzerine, … 13. Noterliğinin 25.02.2021 günlü ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 91.801,49 TL tutarındaki fatura bedelinin 7 iş günü içerisinde ödenmesi gerektiği şeklinde davalı İdare ikaz edilmişse de kötü niyetli olarak tavrını sürdürmesi üzerine taraflarınca …. İcra Dairesinde 2021/… E. No’lu takip başlatıldığını, davalı İdare bu takibe de benzer bahanelerle itiraz ettiğini, davalı itirazında “91.801,49 TL tutarında kesip gönderilen faturanın kabul edilmediğini, …. Noterliğinin 11.03.2021 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamedeki cevabımızda da belirtildiğini, müvekkil şirketimize, alacaklı şirket tarafından Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuat tebliğlerince usulüne uygun tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığı gibi müvekkil şirketin de böyle bir borcu bulunmadığı şeklinde cevap vermiştik.” dendiğini, Oysa davalı İdarenin 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile e-Arşiv Fatura uygulamasına dahil bir vergi mükellef olduğunu, müvekkil şirkette bu sisteme kayıtlı olduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığıca sunulan bir hizmet olan bu sistemdeki mükelleflerin birbirlerine kestikleri faturaları kesildiği anda ekranlarına düştüğünden görebildiğini, böyle olduğu halde Davalı İdare’nin hala bu itirazda bulunmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davalı İdare’nin itirazında belirttiği yapılmayan işler veya eksik yapılan işlerinse hukuken itibar edilecek bir yönü bulunmadığını, zira Davalı İdare ne zaman ki Müvekkili Şirketin tazminat yerine geçecek 4735 sayılı kanunun 24. Maddesinde yazılı bedeli talep etmiş o zaman yapılmayan veya eksik yapılan işleri zikretmeye başladığını, ihtarnamelerinde de belirttikleri üzere müvekkili Şirket yükümlülüklerini yerine getirmemiş olsa, Davalı İdarenin Kontrol Teşkilatının Sözleşmenin 16. Maddesince uygulayacağı uyarı ve ceza işlemlerine muhatap olması, hak edişlerini de cezalı ve eksik alması gerektiğini, Sözleşme süresi içerisinde Müvekkili Şirketin, Kontrol Teşkilatının bu tür resmi hiçbir uyarı ve cezai yaptırımına uğramadığını, İhale Kanunu ve ilgili mevzuat ihale edilecek bir işle ilgili ihale dokümanında da düzenlenen sıkı şekil kuralları öngördüğünü, bu kurallar öncelikle ihaleyi yapan İdareleri bağladığını, … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas numaralı dosyasına yapılan kötü niyetli itirazın iptal edilmesi gerektiğini, itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 22.06.2020 tarihli Reklam Tanıtım Materyali Basım Ve Uygulama Hizmetleri Alımı İşi Sözleşmesi akdedilmiş olup davacı tarafça iş bu sözleşmeden kaynaklı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali talebi ile huzurdaki dava ikame edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde açıkça görüleceği üzere huzurdaki uyuşmazlık ticari nitelikte olduğundan huzurdaki davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu sebeple davaya öncelikle görev yönünden açıkçanin itiraz ettiğini, görev hususu kamu düzeninden olup Mahkeme’ce resen gözetilmesi gerektiğinden dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini vekaleten talep ettiğini, davada arabuluculuk dava şartı olup davacı tarafça dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı anlaşıldığını, bu nedenle, arabuluculuğa başvurulmadan doğrudan dava açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı, …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyası üzerinden müvekkil şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatmışsa da müvekkilin böyle bir borcu bulunmadığı, müvekkil tarafından borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, davacı taraf dava dilekçesinde, müvekkil şirket ile aralarında akdedilen 22.06.2020 tarihli sözleşmeden kaynaklanan “ihale konusu işin %80’ine tekabül eden rakamla yapılan iş bedelinin farkı olan 1.836.029,90 TL’nin %5’ine denk gelen 91.801,49 TL'” alacağının bulunduğunu iddia ettiğini, davacı iddialarının kabulü mümkün olmamakla birlikte, …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. Sayılı dosyasından müvekkil şirkete gönderilen ödeme emrinden borcun sebebi olarak “25.02.2020 tarihli, 91.801,49 TL tutarlı asıl alacak” yazılmış olup borcun sebebi ödeme emrinden anlaşılamadığını,. dava dilekçesi incelendiğinde, 25.02.2020 tarihli faturadan bahsedilmekte olup bahse konu fatura usulüne uygun şekilde müvekkile tebliğ edilmediğini, nitekim ödeme emrinin ekinde de takibe konu fatura yer almadığını, taraflarına tebliğ olunmayan belgelere karşı beyanda bulunma haklarının saklı olduğunu, 24.09.2020 tarihinde yapılan keşif sırasında alınan … ölçüleri 11.12.2020 tarihinde müvekkile ulaştığına, 15.10.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen Dilek ve Öneri Kutusu Siparişi tamamlanmadığını, 17.11.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen … Spor Kompleksine uygulanması gereken duvar kağıdı ve kumlama folyo işlemi tamamlanmadığını, 08.11.2020 tarihinde … Spor Kompleksine uygulanan duvar kağıdında eksik kalan ve yama şeklinde uygulama yapılan bir duvar kağıdı alanı işi tamamlanmadığını, 24.11.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen, Yeşilpınar Yüzme Havuzuna uygulanması gereken 1 adet tavan sarkıt tabelası siparişi tamamlanmadığını, 30.11.2020 tarihinde, ölçü alımı yapılması için liste halinde yollanan 18 spor tesisinin keşif işleri tamamlanmadığını, 02.12.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen … Spor Kompleksine uygulanması gereken folyo işlemi tamamlanmadığını, 09.12.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen, uygulama işlemi olmaksızın sadece teslim alınacak 40x40cm ebatında forex baskılar, 4 farklı ölçüdeki bayrak ve alüminyum çerçeve siparişi tamamlanmadığını, 09.12.2020 tarihinde müvekkil tarafından mail yoluyla gönderilen, … Spor Tesisine uygulanması gereken Kontrüksiyonlu Vinil Pano Baskısı işlemin tamamlanmadığını, dava konusu sözleşme süreci içerisinde, yüklenici/davacı tarafça personellerinin hastalık durumları belirli aralıklarla müvekkil şirkete bildirilmiş ve hatta davacı tarafından şirketinin kapanma durumuna geldiği müvekkile iletildiğini, fiziki olarak davacı şirketin personelleri müvekkile destek olamadığından, yukarıda bahsi geçen ve başkaca birçok spor tesisinde keşif yapılması talebi de müvekkil tarafından davacıya iletilemediği, davacının personellerinin çalışabilir olduğu dönemde ise bahse konu talepler müvekkil tarafından davacı yana iletilmişse de; davacı yanca önceden tamamlanmayan işlerin ancak yetiştirilebileceğini, bu aşamada talep olunan keşif ve baskı işlemlerinin yerine getirilemeyeceği bildirildiğini, bu haliyle, icra takibine ve davaya konu sözleşme kapsamında yer alan tüm işin yüklenici/davacı tarafından bitirilmediği davacının da kabulünde olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkile iletilen 09.12.2020 tarihli mailde, pandemi sebebiyle işlerin yapılmadığını ve bu dönemde yapılması gereken işlerin biriktiğini, biriken işlerin tamamlanmasının mümkün olmadığı gibi bu aşamada talep olunan işlerin de yapılamayacağı açıkça bildirildiğini, dolayısıyla sözleşme konusu işin tamamlanmadığı davacı tarafından açıkça ikrar edilmekte olup davanın bu sebeple reddi gerekmekte olduğunu, davacı tarafından müvekkil şirketin spor tesislerine uygulanan malzemelerde kalkma, düşme ve açılmalar mevcut olup bu hususlar davacı yana bildirilmiş ve hatta davacı tarafça da yerinde tespit edildiğini, bu yönüyle dava dilekçesinde yer alan müvekkil tarafından eksik işlerin bildirilmediği yönündeki iddialara açıkça itiraz edildiğini, eksikliklerin davacı tarafça giderilmediğini ve de bu alanların düzeltilmesi için yeni bir iş gücü ve malzeme gerekli olduğunu, ayrıca müvekkil şirkette 2021 yılı pazarlama, reklam ve tanıtım çalışmaları ihalesi gerçekleşmemiş olması nedeniyle müvekkil şirketin mağduriyeti söz konusu olduğunu, bu yönüyle de müvekkilin doğmuş ve doğacak tüm zararlara ilişkin tüm yasal haklarının saklı olduğunu, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi de hukuki mesnetten yoksun olup, icra inkar tazminatı talep edilebilmesinin koşulları mevcut olmadığından talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, yukarıda açıklandığı üzere davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmayan müvekkil takibe itirazında haklı olup huzurdaki davanın reddi gerekmekle birlikte icra takibinden borcun sebebi de anlaşılamadığını, müvekkil şirket tarafından tebellüğ edilen ödeme emrinde borcun sebebi olarak “25.02.2020 tarihli, 91.801,49 TL tutarlı asıl alacak” yazıldığı görülmekte olduğu borcun sebebi ödeme emrinden anlaşılamamakla birlikte, müvekkile tebliğ edilen ödeme emrinin ekinde takibin dayanağı belge de yer almadığını, davacı yanca huzurdaki dava dilekçesi ile 25.02.2021 tarihli faturadan bahsedilmekte olup bahse konu fatura usul ve yasaya uygun olarak müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, dolayısıyla alacak yargılamayı gerektirtiğinden davacının icra inkar tazminatı taleplerinin de kabulü mümkün olmadığını, açıklanan sebeplerle müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacağı olmayan davacı tarafın usul ve yasaya aykırı olarak ikame etmiş olduğu işbu davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ve de müvekkil şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davacı aleyhine İİK md. 67 uyarınca alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/… Esas, 2023/ … Karar sayılı ve 08/06/2023 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmekle yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE:
TTK’nın 5/A maddesinin ilk fıkrası; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü, 6325 Sayılı Arabuluculuk Yasası’nın 18/A maddesinin 2. Fıkrası ise; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmünü düzenlemektedir.
Yargıtay … HD’nin 04/12/2020 tarih ve 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı ile; ticari nitelikteki itirazın iptali davalarının zorunlu arabuluculuğa tâbi olduğu ve davadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu belirtilerek, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki karar farklılığının ve uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.
Somut davada taraflar tacir olup, zorunlu arabuluculuğa tabi davada; dava ilk olarak 20/04/2021 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açılmış, bu mahkemece 08/06/2023 tarihli karar ile davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin … Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, ilgili ilam 11/09/2023 tarihinde kesinleşmiş ve dosya 20/10/2023 tarihinde mahkememiz esasına kaydedilmiştir. Mahkememiz 30/10/2023 tarihli tensip zaptı ile davacı vekiline dava açılmadan önce arabulucuğa başvurulup başvurulmadığı ve başvuruldu ise buna ilişkin evrakları sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan arabulucuk evrakları incelendiğinde ise davacının 07/11/2023 tarihinde arabulucuğa başvurduğu, anlaşamama tutanağının ise 14/11/2023 tarihinde düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyanın görevsiz mahkemede karara çıktığı ve kesinleştiği tarih, mahkememiz esasına kayıt tarihi ve davacı tarafça arabuluculuk başvuru tarihi birlikte değerlendirildiğinde huzurdaki davada arabuluculuk yoluna başvurulmadan dava açıldığının anlaşıldığı, anılan eksikliğin görevsiz mahkemece görevsizlik kararı verildikten sonra dosyanın henüz mahkememize gelmemiş olduğu aşamada da giderilmediği, bu durumda 6325 Sayılı Yasanın 18/A.2 fıkrasının son cümlesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği, anılan düzenleme emredici nitelikte olup, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, sonradan arabuluculuğa başvurulmuş olmasının da bu eksikliği gidermeyeceği anlaşıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/2051 E., 2022/1549 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/708 E.2023/724 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi 2022/2664 E., 2022/2566 K.)
Ayrıca dava açıldığı tarihten sonrasında mahkememizce davacı tarafa arabulucuya başvurulması için bir süre verilmeksizin arabuluculuğa başvurulduğu ve Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeme yapıldığı anlaşıldığından, ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama giderinden sayılacağı ve davacının aynı taleple davalıya yeni bir dava açıp açmayacağının belli olmaması karşısında, söz konusu arabuluculuk ücretinin eldeki davada hüküm altına alınması gerektiği kanaatine varılmış bu nedenle aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır. (Aynı mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/708 Esas 2023/724 K. Sayılı kararı)
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşıldığından davanın arabulucuk dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 s. HMK’nın 115. Maddesi gereği USULDEN REDDİNE,
2 – Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın, peşin alınan 1.107,03 TL harçtan mahsubu ile artan 837,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde yatırana iadesine,
3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi 7/2. Maddesi uyarınca 14.688,23-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde kendilerine iadesine,
5- Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, hazır bulunan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde … Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2023

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)