Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/59 Esas
KARAR NO : 2023/56
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/01/2023
KARAR TARİHİ : 25/01/2023
DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, yurtiçinde ve yurtdışında finansal, ekonomi, ticari, mali ve idari tüm alanlarda yönetim, finansal danışmanlığı yapmak kaydıyla, yönetim hizmeti vermek ve tüm bu alanlarda iştigal eden, kamu yerli ve yabancı özel sektör kuruluş ve şirketlerinin danışmanlığını ve yönetimini üstlenmek amacıyla kurulmuş bir limited şirket olduğunu, davalı … … Ticaret Limited Şirketi ise, her türlü inşaat taahhüt işlerinde faaliyet gösteren müteahhitlik bir şirket olduğunu, davalı … de davalı … şirketinin kurucusu olduğunu, müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket … Tohm. Tic. Ltd. Şti. Arasında 24.02.2022 tarihinde … numaralı “Banka Garantisi ve Sigorta Sertifikası Düzenleme Sözleşmesi” kurulduğunu, söz konusu sözleşme yeminli tercüman tarafından Arapça dilinden Türkçe diline çevrilip dilekçe ekinde sunulduğunu, davaya konu alacak kalemlerinin söz konusu asıl sözleşmeden doğduğunu, taraflar arasında kurulan diğer ücret sözleşmesinin ise 23.02.2022 tarihinde … numaralı “Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesi” olduğunu, adı geçen sözleşme ve Türkçe çevirisinin de dilekçe ekinde sunulduğunu, her ne kadar söz konusu ücret sözleşmesine aykırılık işbu davanın konusunu oluşturmasa da her iki sözleşme birbiriyle bağlantılı olduğundan davalı taraf ile müvekkili şirket arasında meydana gelen hukuki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için her iki sözleşmenin de birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, öyle ki işbu davaa konu Esas Sözleşmenin Önsözünde: “…İkinci taraf -Davalı … Modern-, iki taraf arasındaki (… ) sayılı sözleşme şartlarına göre birinci tarafın -müvekkil şirket- hizmetlerinden yararlanmak istemiştir.” düzenlemesinin mevcut olduğunu, buna göre işbu davaya konu esas sözleşmenin diğer sözleşme olan ücret sözleşmesinin şartlarına göre düzenlendiğini, her iki sözleşmenin de birbiri ile bağlantılı olduğunu, söz konusu ücret sözleşmesine aykırılık sebebiyle yürütülen hukuki sürecin … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/… Esas sayılı yargılaması ile devam ettiğini, işbu davanın konusunun ise; Her iki sözleşmede müvekkili şirkete ait yükümlülükler ifa edilmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından sözleşmelerden doğan edim ve yükümlülükler hiçbir şekilde yerine getirilmediğini ve bankalar ile yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlanmasına engel olunduğunu, davalı borçlu sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini “Banka Garantisi ve Sigorta Sertifikası Düzenleme Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde” belirtilen SBLC banka garantisi düzenleme işlemini iptal ederek akreditif işlemi yapılmasını ve bu şekilde kredi sağlanması hususunda müvekkili şirkete talimat verdiğini ve bu talimattan kaynaklanan masrafları müvekkili şirkete ödemediğini, işbu davanın konusu da ödenmeyen akreditif işlemlerine ait masraflar olduğunu, davalı şirkete karşı ödenmeyen akreditif masraflarının tazmini için … İcra Dairesi 2022/… Esas sayılı icra takip numarası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalı şirket tarafından söz konusu takibe kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, dava konusu icra takipleri kapsamında dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, işbu davanın konusu davalı … Şirketinin ve diğer davalı şirket kurucusu …’ün her iki sözleşmenin hükümlerini de ihlal etmesi sebebiyle taraflarınca davalılar aleyhine … İcra Dairesinde başlatılan icra takibine yapılan itirazın kaldırılarak takibin devamına karar verilmesi istemi olduğunu, her ne kadar taraflarınca haklı alacaklarının tahsili amacıyla icra takibi başlatılmışsa da davalılar tarafından dava konusu takibe haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, söz konusu itirazın kaldırılması amacıyla ikame ettikleri işbu itirazın iptali davasında “ticari işlerde zorunlu arabuluculuk” dava şartının yerine getirilmesi amacıyla … Arabuluculuk Merkezine başvuru yapılmış ve 06.01.2023 tarihinde gerçekleşen arabuluculuk toplantısı “anlaşamama” şeklinde sonuçlanarak son tutanak imza altına alındığını ,davalı şirket, esas sözleşmeye ve ücret sözleşmesine aykırı davrandığını, “Banka Garantisi ve Sigorta Sertifikası Düzenleme Sözleşmesine” göre; davalı şirket, … ile ortak olarak kurucağı yeni şirketlerine 250.000.000,00 EURO (İkiyüzellimilyon) tutarında finansmanı … aracılığı ile sağlayacağını, ancak söz konusu tutarın kredi olarak verilmesi için her iki şirketçe belirlenecek ÖZSERMAYE tutarını yeni kurulacak şirketin kasasına yarı oranında koyacağını, davalı şirketin, … aracılığı ile sağlanacak olan 250.000.000,00 EURO (İkiyüzellimilyon) tutarında finansmana uygunluk kriterlerini sağlamak için ihtiyaç duyduğu söz konusu ÖZSERMAYE tutarının da bankalar tarafından kredi olarak verilmesi için müvekkili şirket ile anlaştığını ve bu kapsamda söz konusu sözleşmenin davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalandığını, söz konusu sözleşmeye göre davalı şirket ÖZSERMAYESİ’nin sağlanabilmesi için gerekli mali ve hukuki koşulları sağlayacağını, müvekkili şirketin de uzun yıllardır finansal alanda tecrübe ve birikimini kullanarak davalı şirkete banka garantisi ve kredisi verilmesi noktasında yardımcı olacağını, Esas Sözleşmenin 4. Maddesinin 6. Bendinde: “İkinci taraf -Davalı … Modern-, … banka garantisinin değerini kapsayan bir sigorta sertifikası düzenler.” denildiğini, yine Esas Sözleşmenin 7. Maddesinde: “İkinci taraf -Davalı … Modern-, sigorta sertifikası düzenlemek ve bu sözleşmeye ekli faturaya göre 300.000,00 EURO tutarındaki sertifika değerini oluşturmakla yükümlüdür.” düzenlemesinin mevcut olduğunu, söz konusu maddelerde davalı şirket … banka garantisinin değerini kapsayan bir sigorta sertifikası düzenlemek ve bu sözleşmeye ekli faturaya göre 300.000,00 EURO tutarındaki sertifika değerini oluşturmak, müvekkili şirketçe ilgili bankalara sunmak üzere istenecek teminat ve proje
bilgilerini vermekle yükümlü olduğunu, ancak davalı şirket sözleşmeden kaynaklanan ne sigorta poliçesini düzenletebildiğini ne de bankalara teminat ya da esaslı bir ticari kazanç getirecek bir proje sunamadığını, Sigorta sertifikası düzenlenmesi yükümlülüğü sözleşme ile açıkça davalı şirkete verilmiş olmasına rağmen davalı şirketin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkili şirkete yeni bir sorumluluk yükleterek söz konusu sertifikanın da müvekkili şirket tarafından hazırlatılmasını talep ettiğini, bu kapsamda müvekkili şirkete 300.000,00 EURO poliçe bedelini gönderdiğini ve müvekkil şirket sigorta sertifikasını düzenlettirdiğini ve akabinde gerekli bütün işlemleri yaptığını, müvekkili şirket, söz konusu ek işlemlerden dolayı davalı şirketten herhangi bir ek hizmet bedeli dahi talep etmediğini, müvekkil şirket tarafından sigorta sertifikası düzenlettirildiğini ve bu sertifikanın sözleşme gereğince … banka garantisi için kullanılması gerekirken davalı şirket e-posta yoluyla müvekkili şirkete sigorta sertifikasının … işlemlerinde değil ilaç faturaları kapsamında olmak üzere akreditif açma işlemlerinde kullanılması için talimat verdiğini, mailde yazılı talimat gereğince müvekkili şirket akreditif işlemleri kapsamında; … belge numaralı ve … seri numaralı sigorta sertifikasının davalı şirket adına garanti belgelerini, davalı tarafından çıkan fatura ve/veya teminatları vermeye özel olarak yetkili kılındığını, Söz konusu yetki gereğince de müvekkili şirketin akreditif açma işlemlerini tamamladığını ve SWIFT bildiriminde bulunduğunu, söz konusu işlemler için müvekkili şirket ilgili bankalara; Akreditif işlem bedeli 48.072,00 EURO, EFT masraf bedeli 26,19 EURO, SWIFT bildirimi işlem bedeli 6.000,00 EURO SWIFT bildirim işlemine ilişkin EFT masraf bedeli 47,25 USD ödeme yaptığını, Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesinin 8. Maddesinde “…İkinci taraf -Davalı … Modern-, seyehat, oturum, iş ulaşım ve doğacak olan ve bu sözleşmenin çıkarına herhangi bir masrafı ödemeyi taahhüt eder. Bu masraflar resmi fatura şeklinde ikinci tarafa sunulur.” düzenlemesinin yer aldığını, davalı şirket her iki sözleşmeden kaynaklanan ve talimatları sonucunda oluşan her türlü masraflardan sorumlu ve yükümlü olduğunu ancak davalı şirket her iki sözleşme de belirlenen hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediği gibi akreditif işlemlerine yönelik olarak e-posta aracılığı ile vermiş olduğu talimat sonucunda yapılan işlemlere ait masraf bedellerini de müvekkili şirkete ödemediğini, davalı şirketin sözleşmenin ilgili hükümlerini ihlal etmesi ile sözleşmeye aykırılık meydana geldiğinden TBK 112 kapsamında tazminat sorumluluğu doğduğunu, Türk Borçlar Kanunu Madde 112 – “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
” denildiğini, Türk Borçlar Kanunu uyarınca sözleşmeden doğan sorumluluktan bahsedebilmek için, “borca aykırı bir davranışın” olması, bundan “zararın” doğması, meydana gelen zarar ile borca aykırı davranış arasında “illiyetin bulunması” ve borcun “kusurlu olarak ihlali” gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu Madde 117 – “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur.” denildiğini, Türk Borçlar Kanunu Madde 118 – “Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” denildiğini, müvekkili şirket, 12/09/2022 tarihinde Ücret Sözleşmesinin 4. Maddesine istinaden davalı şirket lehine masrafların yapıldığını ve bundan doğan tüm borçların en fazla 5 gün içerisinde ödenmesi gerektiğini aksi halde borçların tahsili adına hukuki işlemlerin başlatılacağı hususunu … Modern Şirketine e-posta yoluyla ihtaren bildirdiğini, konu sözleşmenin 21. Maddesinin 1. Fıkrasına göre taraflar arasındaki sözleşme ile ilgili tüm bildirimlerin e-posta yoluyla yapılabilmesi mümkün olduğunu, Ancak 17/09/2022 tarihi itibariyle müvekkili şirkete akreditif işlemlerine ait masraf bedelleri ödenmediğini ve davalı borçlu şirket temerrüde düştüğünü, bundan dolayı da ödenmeyen masraf bedellerinin tazminine yönelik ilamsız icra takibi açıldığını, söz konusu masraf ödemelerini yapmayan davalı asli edim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, temerrüde düşmek suretiyle sözleşmeden doğan borca aykırı davrandığını ve müvekkili şirketi ek talimatları sonucunda ciddi derecede zarara uğrattığını, davalı şirket esas sözleşmenin ikinci tarafın yükümlülükleri başlıklı 7. Maddesi gereğince bankalara sunulması gereken sigorta sertifikasını düzenleme yükümlülüğü altında olmasına rağmen işbu yükümlülüğü dahi yerine getirmediğini müvekkili şirketin sorumluluğunda olmamasına rağmen müvekkili şirkete sözleşmeye aykırı talimat bildiriminde bulunduğunu, müvekkili şirketin salt işlemlerin yürümesi sözleşmenin ayakta kalması için söz konusu sertifikanın düzenlenmesini sağlandığını müvekkili şirketin iyi niyetli olarak kendisine böyle bir yükümlülük verilmemesine rağmen basiretli davrandığını ve sözleşmenin kuruluş amacının bir an önce gerçekleştirilmesi ve tarafların üstün faydası için sigorta sertifikası düzenlenmesi görevini üstlendiğini ve bu hizmeti içinde ayrıca herhangi bir ödeme almadığını, buna rağmen davalı şirketin sözleşmenin gereklini yerine getirmediğini, davalı taraf, hem ücret sözleşmesine hem de esas sözleşmeye tamamen aykırı hareket ettiğini ve her iki sözleşmeden kaynaklanan borçlarını da müvekkili şirkete ödemediğini, davalı şirketin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğinden kusurlu davranışı söz konusu olduğunu, davaya konu esas sözleşmeye göre davalı şirketin, mali ve hukuki konumunun işbu sözleşme hükümlerinin uygulanması için uygun ve elverişli olduğunu, bu sözleşmenin uygulanmasını engelleyecek herhangi bir durumun bulunmadığını kabul ettiğini, davalı şirket üzerinde olan bir malvarlığı değerinin teminat olarak gösterilmesi lazım iken davalı tarafından hiçbir teminat gösterilmediğini ve bu sebeple müvekkili tarafından teminatın ikinci taraf lehine verildiği Swift … aracılığıyla alıcı bankaya bildirilemediğini, Esas Sözleşmenin 16. Maddesi gereğince: “İkinci taraf -Davalı … Modern-, işbu sözleşmenin tamamlanması için gerekli tüm bilgi ve belgeleri sağlamakla yükümlüdür. Birinci tarafça -Müvekkil Şirket- sağlanan her türlü bilgi veya belgenin geçerliliği kabul edilir ve ibraz edilen bilgi ve belgelerin yanlış olduğunun tespit edilmesi durumlarında tüm sorumlulukların kendisine ait olduğunu kabul eder.” denildiğini, davalı şirketin söz konusu davranışları ayrıca Esas Sözleşmenin “Garantiler” başlıklı 14. Maddesinin gereğinin yerine getirilmesine de engel olduğunu, buna göre: “İkinci taraf -Davalı … Modern-, ikinci tarafın bu sözleşmeye konu tutarı birinci tarafa -müvekkil şirkete- iade etme taahhüdü karşılığında birinci tarafça talep edilen teminatları sağlamakla yükümlüdür.” olduğunu, somut olayda davalı şirket tarafından basiretli davranma yükümlülüğüne bilerek ve isteyerek aykırı davranıldığını ve sözleşmeden doğan hizmetlerin sağlanmasından doğan masraflar ve hizmet bedelleri müvekkili şirkete ödenmediğini, davalı şirketin söz konusu iradesinin hukuka aykırı zarara yönelerek hukuken korunan bir değer istenerek ihlal edildiğini, zira davalı şirketin bugüne kadar müvekkili şirkete ne esaslı bir proje ne de çıkarılacak bir kredi için üzerine kayıtlı bir malvarlığı değeri gösteremediğini, müvekkili şirket tarafından defalarca kez krediler için teminat gösterilmesi talep edilmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından 3. Kişilere ait ilgisiz taşınmaz tapu kayıtları sunulduğunu, sürekli başkalarına ait tapu kayıtları teminat olarak gösterildiğini, çeşitli projelerde kullanılacağı ileri sürüldüğünü fakat nihayetinde bir proje dahi sunulamadığını, hiçbir proje sunulamadığı için de bankadan sağlanacak teminata karşılık bulunamadığını, davalının kusurlu ve borca aykırı davranışı sebebiyle müvekkili şirkette maddi zarar meydana geldiğini, davalı şirketin vermiş olduğu ek talimat sonucunda yapılan akreditif işlemleri kapsamında müvekkili şirket nezdinde meydana gelen maddi zararın şimdilik işbu dava konusu icra takiplerine konu alacak kalemleri ile sınırlı olmak üzere dava değeri olan 1.105.088,16 TL kadar olduğunu, müvekkili şirkette meydana gelen maddi zararın sebebinin, davalının kusurlu ve borca aykırı davranışışı oluduğunu belirterek … İcra Dairesi 2022/… Esas Sayılı dosyasında borçlu davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar ve fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden toplam alacak için işleyecek Kamu Bankalarınca Fiilen Uygulanan Azami Yıllık Faiz ve değişen oranlardaki faizi ile ödenmesine, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/… Esas dosyası uyap vasıtasıyla istenilmiş, incelendiğinde, davacı … Ltd. Şti tarafından davalı … … Ticaret Ltd. Şti hakkında aynı sözleşmelerle ilgili olarak itirazın iptali davası açtığı görülmüştür.
HMK 166. Maddesinde “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında,
talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir. (4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. (5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” denilmektedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde … numaralı “Banka Garantisi ve Sigorta Sertifikası Düzenleme Sözleşmesi” ile … numaralı “Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesi”‘nin birbirleriyle bağlantılı olduğunu, her iki sözleşmenin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmesi nedeniyle, her iki dava arasında bağlantı bulunduğu biri hakkında verilen kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğu anlaşıldığından HMK 166. Maddesi gereğince dosyamızın daha önce açılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/… Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememize ait iş bu dosyanın… Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/… Esas nolu dosya ile birleştirilmesine, esasımızın bu şekilde kapatılarak yargılamaya … Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/… Esas nolu dosyası üzerinden devamına,
2-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının birleşen mahkemece değerlendirilmesine,
Esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.25/01/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır