Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/52 E. 2023/385 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/52 Esas
KARAR NO:2023/385

DAVA:Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ:12/12/2016
KARAR TARİHİ:15/05/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin … şirketler grubunda yer aldığını, davacı … AŞ’nin yer aldığı … şirketler grubunun ciro bazında 2003 yılından beri Türkiye’de ilaç sektörünün lideri konumunda olduğunu 2007 yılında dünyanın en büyük 100 ilaç şirketi arasına giren ilk Türk şirketi unvanını elde ettiğini, 07.11.1997 tarihinde tescil edilip sermayesinin 2.600.000 TL olduğunu, ITO’nun 8 – ilaç ve tıbbi cihaz meslek grubunda yer almakta olup “tıbbi, ispençiyari ve tebabet ve şeabatta kullanılan her türlü kimyevi madde, ilaç ve müstahzarların imalatı, ihracı, ticareti ve pazarlamasını yapmak ve 02.07.2013’de tescil edilen tadil tasarısında yazdı diğer işler konularında iş yapmak amacıyla kurulduğunu, “…” markasının da tescilli sahibi olduğunu … markası için 27.07.1998 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu 05.07.1999 tarihinde … no ile markasının tescil edildiğini, davanın iştigal konusunun 05. Sınıf (tıbbi ilaçlar) için tescilli olduğunu davalı şirketin de benzer unvan kullanmakta olup davacı ile aynı (8 ilaç ve tıbbi cihaz) meslek grubunda tescilli olduğunu, davalı şirketin amacının “…’’’ kelimesi bakımından oluşturulan itibardan haksız yararlanmak olduğunu, davalı ticaret unvanının TK m.52 uyarınca terkin edilmesi gerektiğini, davacının “… … AŞ” olarak ticaret unvanının, Ticaret Sicil Gazetesinin 12.11.1997 tarih 4417 Sayılı nüshasında ilan edildiği üzere 07.11.1997 tarihinde tescil edildiğini, davalının “… İlaç Sanayi Ticaret AŞ” ticaret unvanının Tic. Sic. Gaz.’nin 17.06.2013 tarih 8343 sayılı nüshasından anlaşıldığı üzere 11.06.2013 tarihinde tescil edildiğini, davalı ticaret unvanının davacı unvanından sonraki tarihte tescil edildiğini, TK m.52 gereğince davalı ticaret unvanının terkinine karar verilmesi gerektiğini, marka hakkına dayalı olarak da davalı ticaret unvanının terkin edilmesi gerektiğini davacının adına kayıtlı “…” markasını uzun süreden beri kullandığını, markayı tanıtıp meşhur ettiğini, bir markanın aynısının ya da benzerinin iltibas oluşturacak şekilde ticaret unvanı olarak tescil edilmesi halinde “öncelik” ilkesi uyarınca sonradan tescil edilen ticaret unvanının terkini gerektiğini, davacı adına tescilli “…” markası da dikkate alındığında öncelik ilkesi gereği davalı ticaret unvanının terkini gerektiğini, ayrıca TK m.46 gereği de davalı ticaret unvanının terkinine karar verilmesini davalının “http://…” şeklinde kullandığı alan adı internet sitesinin de karışıklığa sebebiyet verdiğinden alan adının da terkini gerektiğini belirterek davalı ticaret unvanının terkinine karar verilmesini diğer talepleri ile birlikte talep ederek, delillerini sunmuştur.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin onkoloji, viroloji, nadir hastalıklar olmak üzere geniş ürün portföyü ile çeşitli tedavi alanlarında alternatifler sunmak, Ar-ge bazlı bir şirket olmasının yanı sıra Rusya ilaç sektörünün dev ismi … Türkiye’de lisans verdiği tek şirket olduğunu, hâkim hissedar …’in Türkiye’de ortak girişim şeklinde kurulan ve davacıdan çok güncel sermayeye sahip olan davalı şirketin de %70 hissedarı olduğunu, ne davacının ne de dava dışı firmanın itibar ve şöhretine ihtiyacı olmadığını, R – … firmasının Rusya’da tescilli … – … İnnovatirehealth tecnologies markalarının da 28.12.2012 tarihi İtibariyle hukuki koruma altında olduğunu, Türkiye’de ticaret unvanı olarak kullanılan … ibaresinin … -… sözcüğünü havi bir logoyla marka olarak tescil edildiğini, davacının markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu itirazları neticesinde davalı markasından 5. Sınıf “tıbbi ilaç” yönünden tescilini kısmen reddeden TPE YİDK’nın kararının … 1. FSHH Mahkemesinin … E. sayılı kararıyla 01.12.2016 tarihinde iptal edildiğini, davalı şirketin 11.06.2013 tarihinde ticaret siciline kaydolduğunu 17.06.2013 tarihinde Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, davacının iyi niyetli olmadığının huzurdaki davayı açmak için 3,5 yıl beklemiş olmasından, marka davası yönünden bekletici mesele yapılmasını talep etmesinden anlaşıldığını, … 3 FSHHM’nin …/… E. sayılı dosyasının doğrudan irtibat nedeniyle neticesinin beklenmesinin gerektiğini, TTK m.52’nin somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığını, zira bu maddenin bir kişiye ait ticaret unvanının başkası tarafından kullanılması durumuna hasredildiğini, davalının davacının ticaret unvanının değil ITO denetiminden geçerek tescil edilmiş olan kendisine ait ticaret unvanını kullandığını zaten, davacının ticaret unvanından ayırt edilemeyecek olsa TTK m.45 uyarınca davalıdan ticaret unvanına ek yapması isteneceğini oysa böyle bir durum vuku bulmadığını, davacı … davalı firmanın … kodlarının farklı olduğunu, davacının … kodunun “46.46.02”, davalının …. kodunun “21.10.01” olduğunu, davacıyla aynı ortak alanlarda faaliyet gösteren ve ITO nezdinde tescilli “… …” unvanı dururken … kodları dahi farklı olan davalı şirketin ticaret unvanını terkini talepli davayı ikame etmesinin davacının iyi niyetli olmadığının, göstergesi olarak kabul edilmeyecekse bile hayret – i mucip olduğunun aşikâr olduğunu, davacının marka hukukuna dayanan iddiaları bakımından, iki firmanın unvanlarının çekirdek kısmının “… – … ve …” olup ilaç sektörüne mahsus marka mahiyetindeki bu ibaretlerinin incelenmesi gerektiğini, ilaç markalarında ilaca dair Latince cins adlarının ya da etkin madde adlarının intişar hakkı sağlanmaması sebebiyle bu adların herkes tarafından kullanılabildiğini ve çoğu ilaç markası sözcüklerinin görünüm ve telaffuz itibariyle birbirini çağnştırabileceğini buna rağmen ikisinin de tescil edilebileceğini tarafların unvanlarının çekirdek kısmının markasal olarak benzeyip benzemediğinin incelenirken ise düşük seviyede ayırt ediciliği olan hem İTO hem de TPE nezdinde “…” sözcüğünü havi pek çok kayıt bulunduğunu, çekirdek kısımların esas unsurlarının karşılaştırılması gerektiğini davacının unvanının çekirdek kısmının esaslı unsuru olan “Tri” ön ekinin, … köküne Tri önekinin getirilmesi ile oluşturulan unvanının ayırım gücünün zayıf olduğunu, davalının unvanındaki, Türkiye’nin uluslararası kısaltılması olan “…” ibaresinin “Tri” ibaresiyle benzerlik yaratmak amacıyla değil lisansör Rus şirketi … – …’ın Türkiye’deki üretimini simgelemek amacıyla seçildiğini, iki ibarenin karıştırılması ihtimali iddiasının mesnetsiz olduğunu davacının ticaret unvanının “tirifarma”, davalının ticaret unvanının “…” şeklinde okunduğunu, işitsel yönden kanştırılmasının mümkün olmadığını, benzerlik değerlemesi yapılırken iltibas ihtimali açısından hitap ettiği kitle nezdinde iltibas ihtimalinin dikkate alınacağını, davalı ticaret unvanının Sınai Hakların Korunması Hakkında Paris Sözleşmesi koruması altında olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş delillerini sunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davalı tarafın ticari ünvanının Ticaret Kanununun 52. Madde hükmü uyarınca terkini talepli davadır.
Deliller; Dosya Münterecatı, bilirkişi incelemesi.
Mahkememizden verilen 10/06/2019 tarih ve 2016/…sas 2019/… sayılı kararı İstanbul BAM 43. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2022 tarih ve 2020/988 Esas 2022/1088 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla, dava mahkememizin 2023/52 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
İlamda:
“Somut olayda, bilirkişi raporunda yerleşik uygulamada kabul edildiği üzere, terkini talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları değerlendirilmemiştir. Rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde mahkemece yeni bir bilirkişi heyetinden Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması gereğince, terkini talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları ve taraflar arasındaki marka tesciline ilişkin dosya sonucu verilen kararda yapılan değerlendirmelere de dikketa linip eldeki davaya etkisi de değerlendirir şeklide rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK’nin 305. maddesi uyarınca tavzih, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa istenebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez ve tavzih yoluyla unutulan hususlar
hükme eklenemez.
Somut olayda mahkemenin ”davanın kabulüyle davalının ticaret ünvanının terkine” karar verilmiş şeklinde hüküm kurması üzerine davacı vekilinin, dava tamamen kabulüne karar verilmiş olmakla beraber, dava dilekçesinde açık talebpleri doğrultusunda “davalının http://… şeklinde kullandığı alan adının terkini” hususunun, hüküm kısmında yer almadığı,alan adının terkinin, hükmün icrası açısından tereddüt yaratacağı gerekçesiyle tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece 02.09.2019 tarihinde tavzih talebinin kabulü yeni bir hüküm tesisinde bulunmuştur.Tavzih talebinin kabul edildiği tarihte yazılı şekilde hüküm fıkrasının değiştirilmesi anılan yasal düzenlemeye aykırıdır.
Bu itibarla; açıklanan gerekçe ile davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin karar ve ek kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. ” denmiştir.
Bam kaldırma kararı sonrası mahkememiz dosyasından 23/03/2023 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
TTK m. 45 gereği, “Bir ticaret unvanına Türkiye ’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır.” Bu çerçevede, tescil edilen bir ticaret unvanı tüm Türkiye’de korunmakta olup, tescil edilmiş bir ticaret unvanı, sahibine, bütün Türkiye’de geçerli bir tekel hakkı vermektedir. Anılan hüküm temel olarak unvanların oluşturulması aşamasında ayırt ediciliğin sağlanmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
Ticaret unvanına tecavüz halinde sahip olunan hukuki imkânlar ise TTK m. 52’de düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca,
“(1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından
kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebiliri”
“… ILAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” şeklinde ticaret unvanını kendi adına 07.11.1997 tarihinde tescil ve 12.11.1997 tarih ve 4417 sayılı TTSG’de ilan ettirdiği,
“…” ibaresini 05.07.1999 tarihinde … no ile 05. sınıf (tıbbi ilaçlar) bakımından kendi adına tescil ettirdiği,
Somut olayda, davacının ticaret unvanı, “… ILAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” olup, unvanın kök bölümünün “…” ibaresi oluşturmaktadır. Davalı şirketin ticaret unvanı ise “… İLAÇ SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” olup, bu unvanın kök bölümünü ise “…” ibaresi oluşturmaktadır.
Yukarıda da ifade edildiği üzere, benzerlik değerlendirmesinde tarafların faaliyet gösterdikleri sektör ve bu alanda faaliyet gösterenlerin dikkat seviyelerini göz önünde bulundurmak gerekir. Somut olayda uyuşmazlık konusu şirketler ilaç sektöründe faaliyet göstermekte olup, unvanlar arasındaki farklılıklar değerlendirilirken bu alanda faaliyet gösterenlerin dikkat seviyelerini göz önünde bulundurmak gerekir.
Türkçede “ilaç” anlamına gelen “…” kelimesi ibaresi tıbbi ürünler sektöründe sıklıkla kullanılan bir ibaredir. Somut uyuşmazlıkta, davalının ticaret unvanının kök kısmında “…” ibaresine “a” harfi ilave etmiş olması gerekli ayırt ediciliği sağlamamaktadır. İbarelerin başlangıç bölümleri değerlendirildiğinde biri “…” diğeri ise “TRİ” şeklinde başlamaktadır. Burada da tek bir harf farklılığı ile ayırt edicilik yaratılmaya çalışılmıştır.
Davalının “… İLAÇ SANANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” şeklindeki ticaret unvanının kök kısmı olan “…” ibaresi ile davalının “… İLAÇ SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” şeklindeki ticaret unvanının kök kısmı olan “…” ibarelerinin benzer olduğu, sonraki tarihte tescil edilen davalı ticaret unvanında ayırt ediciliği sağlayan bir ek alınmamış olduğu, davalının ticaret unvanının davacının unvanıyla karışıklığa sebep verdiği, bu sebeple davalının ticaret unvanını TTK m. 52 çerçevesinde “ticari dürüstlüğe aykırı biçimde ” kullandığı, bu kullanımın davacının TTK m. 52 vd. gereği tescilden doğan haklarını ihlal eder nitelikte olduğu tespit edilmekle, bilirkişi raporunun gerekçeli denetime ve hüküm kurmaya elverişli olması ayrıca, aynı markanın tesciline ilişkin dosyamız davalısının talebinin, dosyamız davacısının itirazı üzerine Türk Patent Ve Marka Kurumu Başkanlığı’nca red edilmesi üzerine dosyamız davalısının ikame etmiş olduğu davanın … 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/195 E. 2019/383 K. Sayılı 01.10.2019 tarihli aynı gerekçelerle reddine ilişkin kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.11.2022 tarihli 2021/7459 E. 2022/8029 K. Sayılı onama ilamı ile 10.11.2022 tarihinde kesinleşmesi dikkate alınarak, dosyamız davacı iddiaları sübut bulduğundan, davanın kabulü ile, dava dilekçesinde yer alan davacı talepleri dikkate alınarak, davalının ünvanının ve davalının kullandığı “http://…/?lang=…” olan internet alan adının terkinine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın kabulü ile davalının ünvanının ve davalının kullandığı “http://…/?lang=…” olan internet alan adının terkinine,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın düşümü ile eksik kalan 150,70 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ( 29,20 TL peşin harç + ilk masraf 33,50 TL + bilirkişi ücreti 8.700,00 TL + 879,30 TL posta masrafı ) toplam 9.642,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, artan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır