Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/312 E. 2023/668 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/312 Esas
KARAR NO : 2023/668
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2023
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; dava dışı müteveffa … … 27/05/2014 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/… Esas 2014/… Karar sayılı dosyasında mirasın reddi davası açıldığını ve 12/09/2014 … …’nin 27/05/2014 tarihinde vefatı ile kendilerine intikal eden mirası kayıtsız ve şartsız reddetiklerinin tesciline karar verildiğini, müvekkillerinin, müteveffa … …’den intikal edecek mirası reddettikleri kararı kesinleştikten yaklaşık 2 ay sonra, dava dışı … Bankası A.Ş. tarafından, …. İcra Müdürlüğünün 2014/… E. Sayılı dosyasında, dava dışı … .Ltd.Şti.’nin ticari alacakları için, … Ltd.Şti. ve müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkili … … ve o tarihte 2,5 yaşında olan oğlu … … aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili … … ve oğlu … …’nin dava dışı … Bankası A.Ş.’ye hiç bir borçlarının olmadığını, ancak, eşinin vefatı nedeniyle yaşanan taşınma süreçlerinde, kendilerine ödeme emri ulaşmamış olmasına rağmen, takibin şekli olarak kesinleştiğini, maaşına ve banka hesaplarına gelen haciz nedeniyle öğrendiğini, müvekkilinin, … Üniversitesinden almakta olduğu maaşından 05.04.2023 tarihinde, 6.738,75 TL, 05.05.2023 tarihinde 5.726,25 TL kesinti yapılarak, davalıya ödendiğini, bu tutarların da istirdadını talep ettiklerini, kötü niyetli olarak kesintilere devam eden davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit ve istirdat davalarının birlikte açıldığını, iki davanın hukuki yarar açısından birlikte açılması mümkün olmadığını, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacıların ancak sebepsiz zenginleşme davası açabileceğini, istirdat davasında paranın cebri icra tehdidi altında ödenmiş olması dava şartı olduğunu, dava konusu olayda bu şart gerçekleşmediğini, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar asılsız olduğunu, müvekkili ve … Bankası A.Ş. arasında 07.12.2016 tarihinde yapılan devir sözleşmesiyle … Bankası A.Ş.’nin icra takibine konu alacakları müvekkili tarafından temlik alındığını, devreden … Bankası A.Ş. ile takip borçluları arasında geçerli bir hukuki işleme dayalı olarak borç doğduğunu, borçlu … Mintari 27.05.2014 tarihinde vefat ettiği için terekeden aktifleri ve pasifleri ile birlikte mirasçıları sorumlu olduğunu, davacılarında murisin mirasçısı olup bu nedenle takip borçlusu olarak gösterildiğini, yukarıda zikredilen sebeplerle öncelikle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini ve mahkeme aksi kanaatte ise davacının ileri sürdüğü haksız iddiaların esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava; dava dışı asıl borçlu ile dava dışı banka arasında akdedilmiş olan ve davacıların murisinin kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davacıların mirası reddetmiş olmaları sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti, takip nedeniyle tahsil edilen paranın istirdatı istemine ilişkindir.
Somut olayda dava dışı borçlu … ticaret Ltd. Şti. İle … Bankası arasında 12.07.2013 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, davacıların murisi … …’nin söz konusu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduğu, borçlunun borcunu ödememesi üzerine dava dışı … Bankası tarafından …. İcra Dairesinin 2014/… Esas Sayılı İcra takip dosyasından 11.11.2014 tarihinde borçlu … ticaret Ltd. Şti. İle kefil … …’nin mirasçıları sıfatıyla … ve … … aleyhine toplamda 66.409,69 TL alacak istemi ile takip başlatmış olduğu, söz konusu takibin alacaklı tarafından işlemsiz bırakıldığı, davalı … ile … Bankası arasında akdedilmiş olan Alacak Devir Sözleşmesi uyarınca icra dosyasının 29.11.2019 tarihinde yenilenmesi isteminde bulunması üzerine icra dosyasının yenilerek 2019/… Esasına kaydının yapıldığı, birden farklı tarihlerde söz konusu dosyadan davacı … …’nin maaşından kesintiler yapılarak tahsilat yapılmış olduğu, davacıların menfi tespit ve istirdat istemi ile işbu davayı açmış oldukları görülmüştür.
Dosya kapsamı itibari ile sunulan ve celp edilen evraklar bir bütün olarak incelendiğinde davacıların murisi … …’nin 27.05.2014 tarihinde vefat ettiği, davacıları- mirasçıları … … tarafından kendi adına asaleten, oğulları … … adına vekaleten 10.06.2014 tarihinde …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/… Esas sayılı dosyası üzerinden mirasın reddi isteminde bulundukları, mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 12.09.2014 tarihinde mirasın reddine karar verilmiş olduğu, işbu kararın ise 30.09.2014 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2022/863 Esas, 2022/1093 Karar Sayılı, 18.07.2022 Tarihli “… Dava, dava dışı asıl borçlu ile davalı banka arasında düzenlenen ve davacının murisinin kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredi bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinde, kefil olan murisin ölümü üzerine mirasın reddi sebebine dayanılarak borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
… Her ne kadar davacı TTK hükümleri gereğince tacir değilse de, davalı banka ile davacının murisinin kefil olduğu sözleşme genel kredi sözleşmesi niteliğindedir. İhtilafın çözümünde dava dışı borçlu ile davalı banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin değerlendirileceği, bu sözleşmedeki hükümlerin ve içeriğinin değerlendirme konusu olacağı açıktır. Buna göre taraflar arasındaki ihtilafın temeli genel kredi sözleşmesi olduğuna göre, davada ticari bir borcun ödenmesi talep konusudur. Dava konusu TTK 4. maddesi gereğince bankalardan kullanılan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığından içerik itibariyle mutlak ticari dava niteliği taşımaktadır. Uyuşmazlığın bankalara ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması nedeniyle TTK’nın 4. maddesi gereğince ticari iş niteliğinde sayılması gerektiği gözetilmektedir. Bu bakımdan davaya TTK’nın 5/1 maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliği taşımakta olup, aynı yasanın 5/3 maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmakla görevlidir.” şeklindeki ilamı da göz önünde bulundurulduğunda davaya bakma görevinin mahkememize ait olduğu kanaatine varılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Belirtmek gerekir ki, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder ( Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s:146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı itibari ile yapılan kontrolde dava dışı … Bankası tarafından icra takibine girişildiği 11.11.2014 tarihinde davacıların murisin mirasını reddettiklerine karar verilerek söz konusu dosyanın kararının kesinleşmiş olduğu, işbu hali ile dava dışı banka tarafından davacıların borçlu sıfatı ile icra takibine taraf olarak eklenmemeleri gerektiği halde eklenmiş olması sebebiyle davacılar aleyhine haksız olarak takip başlatılmış olduğu anlaşılmakla davacıların işbu icra takip dosyasından kaynaklı olarak davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar vermek gerekmiş olup; davacı … …’nin istirdat istemi bakımından yapılan kontrolde işbu davanın açıldığı 09.05.2023 tarihinden önce 05.04.2023 tarihinde 6.738,75 TL, 05.05.2023 tarihinde 5.276,25 TL olmak üzere toplamda maaşından 12.015,00 TL tahsilat yapılmış olduğu; yargılama esnasında ise UYAP sisteminden yapılan kontrolde 05.06.2023 tarihinde 5.626,25 TL, 05.07.2023 tarihinde 4.926,25 TL, 04.08.2023 tarihinde 8.000,00 TL, 05.09.2023 tarihinde 8.000,00 TL olmak üzere 26.552,50 TL tahsilat yapılmış olduğu anlaşılmakla İİK m.72 hükmü uyarınca işbu 26.552,50 TL bakımından davanın re’sen istidat davasına dönüştüğü görülmekle davacı … …’den tahsil edilen toplam 38.567,50 TL’nin davalıdan istirdadına karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın Menfi tesbit ve istirdat davaları başlıklı 72. Maddesinin 5. Fıkrasının “(5)Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ” şeklindeki düzenlemesi uyarınca davacılar vekilinin davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebi bakımından yapılan incelemede TMK m.2 hükmü uyarınca iyiniyetin varlığı asıl olup davacılar tarafından davalının kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı görülmekle davacıların davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2018/… Esas, 2020/… Karar Sayılı, 23/01/2020 Tarihli ilamı da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememizin karar celsesi olan 26/09/2023 tarihli celsesinde İİK 72 hükmü uyarınca tedbiren icra dosyasındaki işlemlerin durdurulması mahiyetinde ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş ise de İİK’nın 72. Maddesinin 5. fıkrasının “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. …” şeklindeki düzenlemesi uyarınca hüküm ile birlikte ayrıca tedbir kararı verilmesine gerek bulunmadığından; ayrıca aynı madde hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden işbu tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan kontrolde davaya konu edilen …. İcra Dairesinin 2019/… Esas ( Eski Esas: 2014/… Esas) Sayılı dosyasından toplamda ilk takip tarihi itibari ile 66.409,69 TL üzerinden takibe geçilmiş olduğu görülmekle dava değerinin iş bu tutar olduğu kanaatine varılarak bu değer üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplaması yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
Davacıların davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;
1-Davacılar … … ve … …’nin …. İcra Dairesinin 2019/… Esas ( Eski Esas: 2014/… Esas) Sayılı dosyasından davalıya ayrı ayrı borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Davacı … …’nin istirdat davasının kabulü ile işbu davacıdan haksız olarak tahsil edilen toplam 38.567,50 TL’nin davalıdan istirdadı ile davacı … …’ye iadesine,
3-Davacıların davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi istemlerinin reddine,
4-İİK 72 hükmü uyarınca tedbiren icra dosyasındaki işlemlerin durdurulması talebinin reddine,
5-Alınması gerekli olan 2.634,55-TL karar ilam harcından yargılama esnasında peşin harç olarak alınan toplam 1.797,86 -TL harcın mahsubu ile eksik kalan 836,69-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 1.797,86-TL parşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 205,50TL ( Başvuru harcı ve vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 69,25‬-TL olmak üzere toplam: 274,75TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.