Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/28 E. 2023/374 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/28 Esas
KARAR NO:2023/374

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:10/01/2023
KARAR TARİHİ:11/05/2023

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, … İnş. Tem. Güv. Sistemleri … Ltd. Şti. ile müvekkili arasında … 2.Asliye hukuk mahkemesinin … E sayılı dosyasında görülen rücuan tazminat davasında 22.11.2022 tarihli celsede şirketin ihyası için süre verildiğini, İhyası istenen davalı şirketin 18.02.2015 tarihinde 6102 sayılı TTK ‘nın geçici maddesine göre re’sen ticaret sicilinden terkin edildiğini, ilgili şirketin müvekkili belediyeden 2004 yılında yapılan temizlik işi ihalesini alan müteahhit firmalardan birisi olduğunu, yukarıda esası yazılı dosyada kamu ihale Kurumu’nun düzeltme kararı uyarınca … şirketiyle müvekkili kurum tarafından imzalanan sözleşmenin feshedildiğini ,şirketçe SGK borçları ödenmediğinden dolayı SGK‘nın davalı şirketten alacaklı olduğunu ,davalı şirkete ait hakedişlerin ve teminatın SGK‘ya olan borç sorgulaması yapıldıktan sonra iade edilmesi gerekirken davalı … çalışanlarının bu hususa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, SGK tarafından davacı ile davalı şirkete karşı açılan prim alacağı davasında davacı … başkanlığının müteselsil sorumluluğuna karar verildiğinden dolayı SGK tarafından başlatılan icra takibinde müvekkili kurum tarafından 216.120,91 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin … belediyesi Fen İşleri Müdürü davalı … ile eski muhasebe müdürü … ile davalı şirketten rucuen tahsiline karar verilmesini talep ile dava ettiklerini, yerel mahkeme davalı … şirketi yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine diyerek davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, karara karşı istinaf incelenmesinde “… bu davaya ilişkin yargılama devam ederken ticaret sicilinden re’sen terkin edilmesi işlemi nedeniyle davacı vekiline davacı şirketin ihyası için yetki ve süre verilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiğni, bu nedenle de iş bu davayı açtıklarını, müvekkili idarenin alacağına kavuşmasının şirketin 6102 sayılı kanunun geçici 7.maddesince sicilden terkin edilmiş olması nedeniyle imkansız durumda olduğunu belirterek davalı … şirketinin ihyasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün resen terkin işlemi, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7’nci Maddenin 15’nci fıkrası, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuk menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmüne haiz olduğunu, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkil davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İlgili şirketin sicil kaydı alınıp incelendiğinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce 18/02/2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacı vekiline şirketin son yetkilisi olan …’yı davaya dahil etmesi için süre verilmiş, davacı vekili 30/01/2023 tarihli dilekçesi ile ihyası istenen şirketin son tasfiye memuru olan …’yı davaya dahil edilmesi talepli dilekçe sunulduğu, Mahkememizce …’ya dava dilekçesi, dahili dava dilekçesi ile birlikte duruşma gününün tebliğ edildiği görüldü.
TTK nın geçici 7. maddesine göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır denilerek ilgili durumlar aynı maddenin a – e bentleri arasında sayılmıştır.Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanamaz denilmektedir. Aynı maddenin 15. Bendinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
TTK geçici 7. Maddenin 4a ve 4b bentlerinde ” (4) Ticaret sicili müdürlüklerince;a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.” denilmektedir.
TTK geçici 7. Maddesinin 15 nolu bendinde ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” denilmektedir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılarak TTK nın geçici 7. Maddesinin 4a ve b bentlerine göre çıkartılan tebligat evraklarının gönderilmesi istenilmiş, gönderilen evraklar dosya içerisine bırakılmıştır.
İhyası istenen şirketin 18/02/2015 tarihinde resen terkinine karar verilmiş olup dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği görülmüştür.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesine ait 2021/604 Esas 2021/851 Karar nolu ilam incelendiğinde, “……Mahkemece, adına kayıtlı araç bulunan şirketin terkin tarihinden itibaren beş yıllık yasal sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddine karar verilmiştir. TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, şirketin 31/07/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, şirket ortağı tarafından beş yıllık yasal süre geçtikten sonra ihya talep edildiği açıktır. Ancak, yasal düzenlemeye göre on yıllık sürenin dolmaması nedeniyle şirkete ait aracın Hazineye intikal etmesi koşulu gerçekleşmemiştir. Bu durumda, şirketin, ortada tasfiyesi gerekli bir mal varlığı bulunduğundan yasa koyucunun amacı doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Yasa maddesinde, terkinden itibaren beş yıllık sürede ihya talep edilebileceği belirtilmesine karşın, şirketin mal varlığının on yıl sonra Hazineye intikal edeceği düzenlendiğinden, bulunduğu kabul edilmelidir. Şirkete ait mal varlığının Hazineye intikal etme süresi olan on yıldan önce ne şekilde işlem yapılacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. Maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. Ortada bir hukuki düzenleme eksikliğinin mi (kanun boşluğu), yoksa yasa koyucunun bilinçli bir susmasının mı bulunduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Kanun boşluğu, sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir hukuk kuralının bulunmaması şeklinde tanımlanabilir. Ancak, açık bir düzenleme yapılmamış olması her zaman kanun boşluğu anlamına gelmeyebilir. Bir sorun hakkındaki çözüm başka bir alanda düzenlenmiş olabilir. Somut olayda gerek TTK’da gerekse başka mevzuatta düzenleme bulunmadığı gibi konuya ilişkin bir örf ve adet bulunmamaktadır. Hukuki bir sorun hakkında, hukuk sistemi mutlaka bir çözüm üretmek zorundadır. Yasanan bir düzenleme öngörmediği bir sorunun çözümsüz bırakılması düşünülemez. Kanun koyucunun bir konuda düzenleme yapmamış olması, o konuyu olumsuz düzenlemek istediği anlamına gelmez. Bu açıklamalara göre, somut olaydaki uyuşmazlık yönünden bir kanun boşluğunun bulunduğunun ve bu boşluğun, TMK’nın 1.maddesiyle hakime verilen yetki kapsamında doldurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kanun boşluğunun doldurulmasında, TTK’nın geçici maddesine yansıyan kanun koyucunun iadesinin esas alınması uygun olacaktır. Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuş, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenle kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerekmiştir. Şirketin, adına kayıtlı aracın satış ve bedelinin paylaştırılması istemiyle sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş, ancak şirket tasfiyesiz terkin olduğundan, tasfiye memuru atanmamıştır. Şirket, terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edilecektir ” denilmiştir.
Terkin tarihinden itibaren dava tarihine kadar 5 yıllı süre geçmiş ise de bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında da belirtildiği üzere, 5 yıllık süre geçmiş olsa da davaya ek tasfiye hükümlerine göre bakılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında, tasfiye memuru atanmaksızın şirketin terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edileceği ile ilgili açıklama yapılmış ise de bu hususun ayrıntılı olarak değerlendirildiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/03/2017 tarih 2017/11-3184 Esas 2021/1107 karar nolu ilamda da belirtildiği üzere, davaya ek tasfiye hükümlerine göre devam edileceğinden şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği kanaatine varılarak, davacının ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu ve ihya şartları oluştuğundan davacının davasının kabulü ile, … 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülmesi, kararın kesinleştirilmesi ve verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …-0 sicil numarası ile kayıtlı … Pazarlama San ve Tic Ltd Şti’nin ihyasına, İhya edilen şirkete tasfiye memuru olarak …’nın atanmasına aşağıdaki şeklide karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile, … 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülmesi, kararın kesinleştirilmesi ve verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …-0 sicil numarası ile kayıtlı … Pazarlama San ve Tic Ltd Şti’nin ihyasına,
İhya edilen şirkete tasfiye memuru olarak …’nın atanmasına,
Karar kesinleştiğinde davacı tarafın yazılı talepte bulunması halinde, masrafı davacı tarafa ait olmak üzere kararın tescil ve ilanı için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmasına,
2-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalılardan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda olduğundan davacı lehine bu davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan 385,40 TL ilk masraf, 443,00 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 828,40 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle alınması gerekli olan 179,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere *** oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır