Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/214 E. 2023/790 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/214 Esas
KARAR NO : 2023/790
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2022
KARAR TARİHİ : 07/11/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kanal temizleme ve görüntüleme alanında faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklı borç ilişkisi iddiasıyla davalı fatura alacağına dayalı olarak … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini , takibe ve borca itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/ inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında 20/10/2021 – 20/11/2021 tarihlerini kapsar sözleşme imza edildiğini, ilgili sözleşme şartlarına bakıldığında açıkça davacının günlük bazda iş makinası kiralama işi yaptığı ve ilgili işte personel çalıştırmayı taahüt ettiğini açık olduğunu, davacının günlük bazda iş makinası kiralamayı kabul ettiğini, günlük çalışma saatinin 9 saat olduğunu, günlük çalışma saatlerinin devredilemeyeceğini, yani tahakkukların günlük olarak gerçekleşecekleri kayıt altına alındığını, salt fatura ibrazı resmi alacak varlığını ispata yaramadığını, davacı tarafça sunulan faturaların açık fatura diye tabir edilen muaccel olmayan bir kayıt ihtiva ettiğini, sözleşme mucibince taraflar arasında bir yetki anlaşması olduğunu, tarafların yapmış oldukları işin bir ticari iş olduğu açık ve aşikar olduğunu, taraflar TTK kapsamında tacir olup açıkça HMK 17 kapsamında yetki sözleşmesi yapıldığı anlaşıldığını, yetkili yargı mercii ise İstanbul Mahkemeleri olduğunu beyanla dosya üzerinden yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili yargı merciine tevdiini, Mahkeme aksi kanaatteyse ; savacının iddialarını ispat edemediğinin kabuluyle, müvekkili şirket nezdindeki gerçek fiziki çalışmasının tespitini, müvekkilinin davacının kusuru dolayısıyla zarara uğradığının tespitini, davacının iş bu davayı ikame etmesinde hukuki yararı bulun- madığı ve sebepsiz zengileşme gayesi içerisinde olduğunun anlaşılmasıyla dava bedelinin %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini haksız ve kötü niyetli olarak ikame edilen itirazın iptali davasının esastan reddine karar verilmesini yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan kontrolde işbu davanın 16.10.2022 tarihinde davacı vekili tarafından … Asliye Ticaret Mahkemelerine hitaben ibraz edilmiş olan dava dilekçesi ile açılmakla … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/… Esasına kaydının yapılmış olduğu, davalı vekili tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulmakla mahkemesince 23.01.2023 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkememizin işbu esasına kaydının yapılmış olduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, karma nitelikteki bir hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemi ile davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasında 20.10.2021 – 20.11.2021 tarihler arasında geçerli olmak kaydıyla Makine Kira Sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, sözleşme kapsamında davalıya teslim edilmiş olan makineden kaynaklı olarak düzenlenmiş olan fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı dosyası üzerinden 28.740,00 TL fatura alacağı, 30.680,00 TL fatura alacağı, 1.708,65 TL diğer faiz, 1.363,79 TL diğer faiz açıklaması ile toplam 62.492,44 TL üzerinden takibe girişmiş olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının davalı tarafça icra takibinden sonra ancak işbu dava açılmadan önce 30.000,00 TL haricen ödeme yapıldığını beyan etmiş olduğu ve davacının ” İşbu harici ödeme faturaların toplam bedelinden düşülerek harca esas değer 29.420-TL (Anapara) olarak tespit edilmiştir. Takip öncesi faiz itirazın iptali davasına konu edilmemiştir.” şeklindeki beyanı uyarınca eldeki davanın kısmi olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2021/6 Esas, 2021/230 Karar Sayılı, 10.02.2021 Tarihli ilamı ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2022/1032 Esas, 2022/1073 Karar Sayılı, 11/05/2022 Tarihli ilamları da göz önünde bulundurulduğunda yerleşik içtihatlar uyarınca makine kiralama sözleşmelerinde görevli mahkemenin belirlenmesi için sözleşme içeriğinin incelenmesi gerekmekte olup bu kapsamda sadece makinelerin kiralanması halinde tek başına taşınır kira sözleşmesinin söz konusu olması sebebi ile görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olmakta; sözleşme kapsamında iş makinasının kiralanması yanında operatörün de kiralanması halinde bu sözleşme karma nitelikte bir sözleşme olarak kabul edildiğinden davaya bakma görevi tarafların tacir olması koşuluyla Asliye Ticaret Mahkemesi olmaktadır. Bu kapsamda taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmeler incelendiğinde sözleşme içeriğinde açıkça “İş makinesinin operatörü kiraya veren tarafından temin edilecektir. Operatör belgesi kiracıya ibraz edilecektir.” şeklindeki düzenlemeden işbu sözleşmenin karma nitelikte olduğu ve davaya bakma görevinin mahkememize ait olduğu kanaatine varılarak yargılama yapılmıştır.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Yargılama esnasında tarafların ticari defterleri, celp edilen BA- BS formları karşılaştırmalı olarak incelenmek sureti ile mali müşavir bilirkişisinden ve 1 icra hukuku- borçlar hukuku alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişisinden rapor alınmış olup bilirkişiler tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan 02.10.2023 tarihli raporda özetle;
Davacının davalı şirketten takip tarihi itibariyle muaccel alacağının bulunup bulunmadığının tespiti yapılmış ve davacı taraf 07.04.2022 tarihinde başlattığı icra takibinde 59.420,00 TL asıl alacak, 3.072,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 62.492,44 TL alacağın asıl alacağına takip tarihinden itibaren yıllık %7,25 oranda işleyecek TTK 1530 Madde faizi ile tahsilini talebinde bulunmuştur. Davacının söz konusu bu alacağın dayanağı taraflar arasında akdedilen Makine Kira Sözleşmesi kaynaklı doğmuş kira alacağının tahsilinden ibaret olduğu görülmektedir.
Taraflar arasında akdedilen Makine Kira sözleşmesine göre günlük kira bedelinin 1.000,00 TL olduğunu gösterir bir ibareye rastlanmadığı,
Ayrıca yine sözleşmeye göre; işletilecek makinenin gün bazında da belirli bir sınırlama getirilmediğinin görüldüğü,
Davalı tarafından icra takibinden sonra 28.07.2022 tarihinde 30.000 TL kısmi ödeme yapıldığı tespit edildiği,
Davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle ticari defterlerinde 81.420 TL alacağının kayıtlı olduğu, davalıdan icra takibi ile 59.420,00 TL talep ettiği, davalının 28.07.2022 tarihinde 30.000 TL kısmi ödeme yaptığı ve bu nedenle bakiye 29.420,00 TL davacının alacaklı olabileceği ve 29.420,00 TL üzerinden takibin devamı gerektiği, davacının bu alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %15,75 orandan başlayacak değişen oranlarda avans faiz uygulanması gerekeceği,
Davalı borçlunun takip tarihinden sonra ödediği 30.000 TL’ nin infaz aşamasında BK. 100. Madde kapsamında icra müdürlüğü tarafından hesap edilmesi gerekeceği,
Takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu bildirir, takip tarihi itibari ile davacının talep edilen tutarlarda alacaklı olduğu görüş ve kanaatiyle; “Neticeten işbu İtirazın iptali davasına konu itirazın iptali talepli … … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı” icra Takip Dosyası kapsamındaki talepleri bakımından Davalı’nın sorumlu bulunduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı
Mahkememize bildirilmiştir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Bknz. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/297 Esas, 2020/327 Karar Sayılı, 04/06/2020 Tarihli İlamı).
Hüküm kurmaya elverişli olan işbu rapor uyarınca davalının davacı tarafından kendisine gönderilmiş olan faturaları defterine kaydetmesine rağmen ödemelerini gerçekleştirmemiş olduğu işbu hali ile takip talebindeki taleple bağlı kalındığında davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 59.420,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.11.2018 tarih ve 2017/19-822 Esas 2018/1754 Karar sayılı “… Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarı bulunmalıdır. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorundadır.
Bu şekilde yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir.
Tüm bu tespitlerden sonra mahkemece itirazın iptali davasında, itiraz üzerine icra takibi durduğundan takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkân sağlayacak şekilde hüküm kurmak ve icra inkâr tazminatının da bu miktar gözetilerek değerlendirilmesi gereklidir…” şeklindeki ilamı, ve benzer mahiyette olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.06.2022 tarih ve 2020/(19)11-445 Esas 2022/1077 Karar sayılı “… Hemen belirtilmelidir ki alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcun tamamını öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukukî yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukukî yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukukî yarar mevcut olmayacaktır.
Sonuç itibariyle; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla takipten sonra, ancak davanın açılmasından önce yapılan ödemeler yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukukî yararı bulunmamaktadır. Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukukî yarar bulunmadığından dava reddedilse veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç ortadan kalksa bile faiz ve fer’îleri yönünden takip sürebilecek, salt bu nedenle icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir.
Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 19.10.2011 tarihli ve 2011/19-532 E., 2011/640 K., 23.05.2018 tarihli ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K., 22.11.2018 tarihli ve 2017/19-822 E., 2018/1754 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.” şeklindeki ilamı da göz önünde bulundurulduğunda işbu davada icra takibinden sonra ancak dava açılmadan önce davalı tarafça davacıya 28.07.2022 tarihinde 30.000,00 TL kısmi ödemenin yapılmış olması ve eldeki davanın konusunun davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasındaki anapara alacağının 29.420,00-TL’sine yönelik itirazının iptali talebini oluşturması sebebiyle bu tutar üzerinden icra takibine yapılan itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, dava konusu asıl alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olduğu ve davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin mahkememizce hüküm altına alınan miktar üzerinden kabulüne karar verilmekle işbu davaya konu edilen asıl alacak tutarı olan 29.420,00 TL ‘nin %20’si oranında olan 5.884,00 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının KISMİ İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ KABULÜ ile; davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasındaki asıl alacak miktarının 30.000,00 TL’sini icra takibinden sonra ancak işbu davadan önce 28.07.2022 tarihinde haricen ödemiş olması sebebiyle işbu davaya konu asıl alacak tutarının 29.420,00 TL’sine yönelik olarak yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin bu koşular altında kaldığı yerden devamına,
-Davalının icra takip dosyasındaki asıl alacak miktarının 30.000,00 TL’sini icra takibinden sonra ancak işbu davadan önce 28.07.2022 tarihinde haricen ödemiş olması sebebiyle bu hususun icra müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesine,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle mahkememizce hüküm altına alınan asıl alacak tutarı olan 29.420,00 TL ‘nin %20’si oranında olan 5.884,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 2.009,68-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 189,97-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.819,71-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 282,17-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri: 203,50-TL, bilirkişi ücreti: 5.000,00TL olmak üzere toplam: 5.485,67-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.560,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.