Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/184 E. 2023/212 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/184 Esas
KARAR NO :2023/212

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/03/2023
KARAR TARİHİ:23/03/2023
KARARIN YAZILIŞ TARİHİ:24/03/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkilisi ve ortağı olduğunu, dava dışı şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, bu sebeple davacı şirket ile davalının tanışmakta olduğunu, bu tanışma kapsamında davalının kendisi için borç talep etmesi üzerine davacının davalı şahsa 3.000,00 USD borç para gönderildiğini, bu paranın dava dışı üçüncü kişi … Ltd. Şti. ile herhangi bir ilgisi olmadığını, davalının verilmiş olan borç parayı geri ödememesi sebebiyle davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlanıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacı tarafından davalıya verilen borç paradan kaynaklı olarak başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Somut olayda davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde açıkça her ne kadar davalı dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortağı konumunda olsa ve davacı da işbu dava dışı şirket ile ticari ilişkisi bulunsa da ticari ilişkiden bağımsız olarak aralarındaki tanışıklık sebebiyle borç para verildiğinin belirtilmiş olduğuna yönelik beyanı da göz önüne alındığında mahkememizce davalının gerçek kişi tacir olup olmadığına yönelik resen inceleme yapılmış olup davalı gerçek kişinin gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, dava dışı … Ltd. Şti.’nin ve başka bir şirketin ortağı konumunda olduğu görüldü.
6100 Sayılı HMK’nın “Dava şartlarının incelenmesi” başlığını taşıyan 115. Maddesinin 1. Fıkrası “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” uyarınca yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığının re’sen incelenmesi gerektiğinden aynı kanunun “Dava şartları” başlığını taşıyan 114. Maddesi uyarınca ” (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
TTK’nın 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2022/2268 Esas, 2022/2875 Karar Sayılı, 07/11/2022 Tarihli “… Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;
Mali bilirkişiden aldırılan bilirkişi raporunda her ne kadar “davacı ve davalının ticari işletme ortağı ve yöneticisi olduğu”ndan bahisle “gerçek kişi tacir sıfatını haiz olduğu” belirtilmiş ve mahkemece bu rapor hükme alınarak görevsizlik kararı verilmiş ise de;
Davacı ve davalının gerçek kişi olduğu, ilk derece mahkemesince dosya kapsamında alınmış bir ticaret sicili kaydının bulunmadığı, ancak dairemizce İTO’nun resmi WEB sayfasından yapılan sorgulamada her iki tarafın gerçek kişi kaydının olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya celp olunan vergi kayıtları da tarafların ortak ve yönetici olduğu dava dışı şirketlere ait kayıtlardır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 16. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, davacı ve davalının kurduğu veya ortak olduğu şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup, bunları kuran veya ortak olan davacı ve davalıya ait değildir.
Davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilmeksizin Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle “göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” verilen “usulden red” kararı usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” şeklindeki gerekçeli ilamı ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2021/1811 Esas, 2021/1406 Karar Sayılı, 06/09/2021 Tarihli “…Somut olayda davalı gerçek kişi tacir olup, davacı şirketin borç olarak gönderdiğini iddia ettiği paraların davalının ticari işletmesiyle ilgili olduğuna dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Davalının tek başına gerçek kişi tacir olması gönderilen paraların ticari işletmesiyle ilgili olduğun kabule yeterli değildir. İlk Derece Mahkemesince (Asliye Hukuk Mahkemesince) davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda somut olayda davalının T.C. Kimlik numarası üzerinden İTO üzerinden yapılan kontrolde davalının gerçek kişi tacir sıfatının bulunmadığı, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davacının davalının şahsına borç para vermiş olmasından kaynaklı olarak icra takibi başlatmış olduğu görülmekle TTK’nın 4. Maddesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu haller düzenlenmiş olup birinci fıkrasına göre her iki tarafından ticari işletmesi ilgili davaların nispi ticari dava olduğu vurgulanmış olup diğer fıkralarında ise mutlak ticari davalar sayılmıştır. Somut olayda davalının tacir olmadığı ve ticari işletmesinin de bulunmadığı, mutlak ticari davanın da söz konusu olmadığı görülmekle davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemelerinde olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmaya görevli olması nedeni ile aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, davaya mahkememizin görevli olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK. Madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içerisinde başvurulmaz ise HMK. Madde 20 uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına (işbu gerekçeli kararın tebliği ile ihtarına),
5-HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için taraflarca başvurulması halinde HMK 331/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinin ve HMK 323/1-ğ maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, belirtilen sürede başvuru yapılmaması halinde talep üzerine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 23/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır