Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/122 E. 2023/357 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/122 Esas
KARAR NO : 2023/357

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , dava dışı …Ltd Şti’nin davalı … AŞ … Şubesinden kullanacağı krediler için 20/12/2010 tarihli 300.000 TL lık genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin bu kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, yine bu kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak alınan 10/12/2010 keşide tarihli ödeme günü belirli olmayan 400.000 TL lik bonoyu müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu kredi sözleşmesi ile ilgili herhangi bir borcun kalmadığını, daha sonra dava dışı …Tic Ltd Şti nin davalı bankanın … Şubesinden 19/03/2013 tarihli 300.000 TL lik genel kredi sözleşmesi ve kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak 19.03.2013 tarihli 300.000 TL genel kredi sözleşmesi kullandırıldığını, bu krediye şirket müdürü … ve şirket ortağı …müşterek ve müteselsil kefil olarak imza attıklarını, ancak genel kredi sözleşmesinde ve kredinin teminatı olarak alının bonoda müvekkili davacının imzasının bulunmadığını, müvekkilinin son kredinin kullanıldığından haberdar olmadığını, dava dışı kredi borçlusu şirket tarafından Nisan ayına kadar kredi taksitlerinin ödendiğini, Nisan ayından itibaren taksitlerin ödenmemesi üzerine davalı bankaca davacıya bildirim yapıldığını,davalı bankanın 18/05/2014 tarihli yazısında borç miktarının 156.854,74 TL olarak bildirildiğini, bu bildirimden sonra davacının sehven 23/05/2014 tarihinde Nisan ayı taksiti olarak 6.606,84 TL , Mayıs ayı taksiti olarak 6.539,82 TL olmak üzere toplam 13.146,66TL ödeme yaptığını, müvekkilinin daha sonra şirket müdürü … e ulaştığını ve söz konusu yazıda belirtilen borcun kendisinin kefil olarak imzalamadığı krediden kaynakladığını öğrendiğini, davacının kefil olarak imzalamadığı 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve kefil olarak imzaladığı, ancak karşılığında hiçbir borcu bulunmayan 10/12/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bu kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak alınan 10/12/2010 keşide tarihli 400.000 TL lik bono sebebiyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin borçlu olmadığı halde sehven ödediği 13.146,66TL nin davalı bankadan ödeme gününden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile; müvekkili Bankanın … Şubesi müşterisi dava dışı … Ltd. Şti ile 10/12/2010 tarihinde 300.000,0-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu genel kredi sözleşmesinin borçlusunun …Ltd. Şti. olduğunu, müşterek borçlu- müteselsil kefilinin ise davacı … olduğunu, Davacının aynı zamanda 400.000,0-TL tutarındaki senedi de imzalayarak müvekkili bankaya verdiğini, dava dışı şirkete yeni kullandırılan bir kredinin söz konusu olmadığını, davacının kefil olarak imzaladığı kredinin yapılandırılmasına ilişkin olduğunu, davacının da mevcut kredinin yapılandırılması kapsamında sorumluluğunun devam ettiğini, TBK’nın 581. maddesine göre taraflar arasındaki ilişkinin bağımsız nitelikte bir borç ilişkisi olduğunu, yapılan itirazların yersiz olduğunu bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava , istirdat ve menfi tespite ilişkindir.
Deliller; 10/10/2010 tarihli 300.000,00TL lik genel kredi sözleşmesi ve 10/10/2010 keşide tarihli 400.000,00TL lik bono, 19/03/2013 tarihli 300.000,00TL lik genel kredi sözleşmesi ve 19/03/2013 keşide tarihli 300.000,00TL lik bono, banka dekontları, bilirkişi incelemesi.
Uyuşmazlık noktaları; davacının davalı bankaya, dava dışı şirkete kefeleti nedeniyle borcunun bulunup bulunmadığı, davacının fazla ödeme yapıp yapmadığı hususlarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Yargılamanın devamı sırasında dosyaya sunduğu 12/10/2015 tarihli dilekçesi incelendiğinde dosyada tedbir kararı olmaması nedeniyle ödenen taksit miktarları toplamının 98.413,81TL ye ulaştığını, bu miktarın ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, ödenmemiş olan kredi taksit miktarı olan 58.795,51 TL için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2014/536 Esas 2015/665 Karar ve 20/10/2015 tarihli ilamı ile, tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 19/03/2013 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinde ve bu sözleşmenin teminatı olarak alınan bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı, 19/03/2013 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında davacıya 195.000,00TL lik aylık eşit taksitli kullandırılan ticari kredinin yeni bir kredi kullandırımı olduğu, 10/12/2010 tarihli kredinin yapılandırılmasına ilişkin olmadığı, davalı vekilinin bu iddiasını doğrulayacak sözleşmelerde herhangi bir hüküm bulunmadığı, her bir kredi sözleşmesinin ayrı ayrı değerlendirilerek hangi kredi sözleşmesinden dolayı kredi verilmiş ise ödemelerin de ilgili kredi sözleşmesini imzalayan asıl borçlu ve kefillerden talep edilebileceği, davalı bankanın bildirimi üzerine davacının yapmak zorunda kaldığı ödemelerin 1903/2013 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacının bu sözleşmede ve bu sözleşmenin teminatı olarak verilen bonoda imzasının olmaması nedeniyle bu kredi sözleşmesine istinaden yapılmak zorunda kalınan ödemelerin davalıdan istirdadına, kalan borç yönünden ise davacının borçlu olmadığı, dava konusunun davacının imzası olmayan 19/03/2013 tarihli kredi sözleşmesinden ve bu sözleşmeye istinaden dava dışı şirkete kullandırılan krediden kaynaklandığı sonucuna varıldığı davacıya gönderilen “bireysel kredi ödeme planı”nda taksit miktarları Nisan ayından itibaren 6.532,81TL olup, davacının ödeme gününü geçirmesi nedeniyle taksit ödemelerinde gecikme faizinin alındığı, oysa ki sadece ödenen asıl taksit miktarlarının davalıdan istenebileceği, taksitlerin geç yatırılması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı gecikme faizlerinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 06/06/2016 tarih 2016/2500 esas 2016/10140 karar nolu ilamı ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma ilamında ” Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.Davacı,davalı banka tarafından ihtarname yolu ile istenenen 156.868,74 TL’den ve verilen 400.000 TL tutarlı bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir.Toplam dava değeri de buna göre 556.868,70 TL’dir.Davacı ise dava değerini 156.868,70 TL olarak göstermiş, harcı da bu miktar üzerinden yatırmıştır.Mahkemece eksik yatırılan harç tamamlattırılmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Harçlar Kanunu’nun 32.maddesi uyarınca eksik harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam edilemez.Bu durumda Mahkemece ,davacıya eksik harcı tamamlatmak üzere kesin süre verilip,harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış,bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyulmuş, davacı taraf eksik harcı yatırmıştır. Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere daha önceki hükümde bir talebi hakkında hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle temyiz davalı tarafça yapılsa dahi kurulmayan hüküm nedeniyle ne davacı ne de davalı lehine kazanılmış hak teşkil etmeyeceği sonucuna varılarak , yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce 14/12/2017 tarih 2016/944 Esas 2017/1052 Karar sayılı ilam ile “Eksik harcın yatırılmasından sonra , … Asliye Hukuk Mahkemesine tekrar talimat yazılarak, daha önceki bilirkişi dışında bir mali müşavir bir de bankacılık işlerinden anlayan bir bilirkişi tayin edilerek davalı bankanın …’ndaki ilgili şube kayıtları üzerinde yerine inceleme yaptırılarak, Yargıtay bozma ilamı, davalı vekilinin 26/01/2017 tarihli dilekçesi, dikkate alınarak, davalı bankanın …’nındaki ilgili şubedeki kayıtları üzerinde HMK 218 ve 278 maddeleri gereğince, yerinde inceleme yapılarak tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, 10/12/2010 ve 19/03/2013 tarihli
sözleşmelerin ve bunlarla bağlantılı olduğu iddia edilen bonoların öncelikle okunaklı fotokopilerinin temin edilip, rapora eklenerek, uyuşmazlık noktaları konusunda ayrıca 10/12/2010 tarihli sözleşmeden dolayı dava dışı şirketin ne kadar kredi kullandığının kredi borcunun ödenip ödenmediğinin kalan borç miktarının , 400.000 TL lik bononun 2010 tarihli sözleşme ile bağlantılı olup olmadığının, 19/03/2013 tarihli sözleşmenin yeni bir sözleşme mi yoksa ilk sözleşmenin yapılandırılmasına ilişkin olduğunun gerekçeli ve denetime elverişli şekilde değerlendirir rapor tanziminin istenilmiştir.
Dava konusu yapılan 400.000 TL bedeli bono incelendiğinde, ödeyecek kısmında … Ltd Şti ‘nin kaşesi ve imzası bulunduğu, müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin ise …ve … olduğu, keşide tarihinin 10/12/2010 ödeme gününün senet metninde yazılı olmadığı anlaşılmıştır.
Talimat yoluyla alınan 14/03/2017 tarihli rapor incelendiğinde, dava dışı … Ltd Şti ile davalı banka arasında 10/12/2010 tarihinde 300.000 TL bedel limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil olarak davacı … ile …’in imzasının bulunduğu, bu sözleşmenin teminatı olarak aynı tarihte 400.000 TL lik bonoyu da … ve …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, daha sonra 19/03/2013 tarihinde 300.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesine ve bu sözleşmenin teminatı olarak 300.000 TL lik bono imzalandığı, hem bu son sözleşme ve son bonoyu müşterek ve müteselsil kefil olarak … ve …’in imzaladığını, davacının ise son sözleşme ve bonoda kefil olarak imzasının bulunmadığı bu son genel kredi sözleşmesine istinaden … Ltd Şti yi 195.000 TL bedelli 36 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırıldığı, kredi talep formu incelendiğinde … -… Firması olarak değiştiği , şube limit teklif görüşünde ; firmanın grup firması … riskleri ile birlikte toplam risk bakiyesine yapılandırma talebi mevcuttur, firma ortağı …’tan ve eşinden muvafakatname için imza alınamadığından …ve … imzaları alınarak , ilerlenmesi koşuluyla 36 ay vadeli taksitli kredi kullandırımı yapılacaktır denildiğini , şube müdürü görüşü olarak ise ; risk yapılandırması yapılarak firma tasfiye edilecektir denildiğini , kredi tahsis biriminin kullandırılan 195.000 TL kredinin kullandırım şartında ; yapılandırma kapsamında kullandırılacak maksimum 36 ay vadeli taksitli ticari kredi ile KMH + Ticari Kart kapatılacaktır, …’ın sorumluğu devam edecek olup yapılandırma kredisinde kefil imzası aranmayacaktır denildiğini, bu sözleşmeye ilişkin kredi işlemleri talep formunda yapılandırma kredisi açılmış olduğunun dercedildiğini, görüldüğünü, … sicil kaydı incelendiğinde, dava dışı … Ltd Şti ‘nin grup firması olan … Ltd Şti ‘nin ortaklık yapısında …’ın %40 hissesi olduğunun tespit edildiğini, 19/03/2013 tarihinde kullandırılan 195.000 TL bedelli 36 ay vadeli taksitli ticari kredi hesap hareketleri incelendiğinde, kredi tutarının firmanın … nolu hesabına aktarıldığı, aktarılan kredi tutarından yapılan ödemeler incelendiğinde, bir kısmı ile … Ltd Şti. Ve … firmasına ait kredi kartı borçlarının ödendiği, bir kısmı ile … firmasına ait Orman İşletme Müdürlüğüne verilen teminat mektuplarının bedelinin ödendiği, yine … ‘e ait kredili mevduat hesabı borçlarının ödendiği, bir kısmının … firma hesabına havale edildiği, su faturası ödemesi yapıldığının bilirkişilerce tespit edildiği. Davalı banka ile dava dışı … Ltd Şti arasında dava dışı … ve …’un müteselsil kefaleti ile düzenlenen 19/03/2013 tarihli 300.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin yeni bir sözleşme olmadığı, davalı banka ile dava dışı … Ltd Şti arasında imzalanan 10/12/2010 tarihli … ve … ‘un müteselsil kefaleti ile imzalanarak düzenlenen 300.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin yapılandırılması amacıyla düzenlendiği, ve her iki krediye teminat olarak alınan bonoların birbiri ile bağlantılı olduğu, 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan 195.000 TL taksitli ticari kredinin dava dışı … Ltd Şti ‘nin mevcut borçlarının kapatılması amacıyla yapılandırma kredisi olduğu anlaşıldığından …’ın imzası bulunmayan 19/03/2013 tarihli 300.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan 195.000 TL kredi borcundan sorumluluğunun devam ettiği yönünde rapor tanzim ettiği anlaşılmıştır .
Dosyada birbirleri çelişik iki rapor olması nedeniyle , … Asliye Hukuk Mahkemesine tekrar talimat yazılarak bilirkişi olarak İstanbul Komisyonu Bilirkişi Listesinde olan …’in seçilerek, bilirkişiye davalı bankanın … Şubesi kayıtlarında HMK 218 maddesine yerinde inceleme yetkisi de verilerek, takdiri mahkememize ait olmak üzere;
10/12/2010 tarihli kredi sözleşmesinden hangi tarihte ne kadar kredi kullandırıldığı, bu kredi borcunun ödenip ödenmediği, borç var ise ne kadar borcunun bulunduğu, teminat olarak bono alınıp alınmadığı,
19/03/2013 tarihli kredi sözleşmesinden hangi tarihte ne kadar kredi kullandırıldığı, bu kredi borcunun ödenip ödenmediği, borç var ise ne kadar borcunun bulunduğu, teminat olarak bono alınıp alınmadığı tespit edilerek, daha sonra dava dilekçesi ekindeki ek-5 ve ek-6 ile ilgili sunulan evraklar incelenerek, davacının ödediği kredi borcunun hangi sözleşmeye ait olduğunu , davalı tarafın iddiasına göre yapılandırma söz konusu olup olmadığı, davacının 19/3/2013 tarihli sözleşme ile kullandırılan krediden sorumlu olup olmadığı, sonuç itibariyle davacının davalı bankaya borcunun olupolmadığı, borcu yoksa ödediği miktarlar dikkate alınarak davacının davalı bankadan istirdatını talep edebileceği miktarın tespit edilmesinin istenilmiştir.
… tarafından düzenlenen rapor incelendiğinde, … Ltd Şti ile , davalı banka arasında 10/12/2010 tarihinde 300.000 TL limitle imzalanan genel kredi sözleşmesinin kefil olarak … ve …’in imzaladığını, 19/03/2013 tarihinde 300.000 TL limitle aynı taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin ise … ve … tarafından kefil olarak imzalandığını, davacını n10/12/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefalet imzasının bulunduğunu bu sözleşmenin teminatı olması maksadıyla 10/12/2010 tanzim tarihli 400.000 TL miktarlı senette …’ın avalist olarak imzasının bulunduğunu, en son imzalanın genel kredi sözleşmesinde ve alınan bonoda davacının kefil olarak imzalarının bulunmadığını, dava dışı şirkete 10/12/2010 tarihli sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığını, 19/03/2013 tarihi itibariyle , … nolu kredili mevduat hesabı üzerinden muhtelif tarihlerde nakit kredi kullandırıldığını 19/03/2013 tarihi itibariyle toplam risk bakiyesinin işlemiş faizde dahil olmak üzere 54.219,85 TL olduğunu, kredi lehtarı …tahsis edilen … nolu şirket kartı üzerinden alış veriş ve nakit avans kredisi kullandırıldığını 19/03/2013 tarihi itibariyle toplam borcun 35.270,98 TL olduğu, … Orman İşletme Müdürlüğüne hitaben 27/04/2012 tarihinde 28.095,00 TL tutarında teminat mektubu verildiğini, yine Orman İşletme Müdürlüğüne hitaben 14/06/2012 tarihinde 28.620,00 TL tutarında teminat mektubu verildiğini, her iki teminat mektubundan dolayı devre komisyon borcu dahil edildiğinde 10/10/2010 tarihli sözleşme kapsamında şirketin tüm borçları toplandığında 54.219,85 + 35.270,98 + 28.095,00 +28.620,00 +226,93 = 146.205,83 TL ye baliğ olduğu, söz konusu bu miktarın 19/03/2013 tarihinde kullandırılan taksitli ticari krediden sağlanan kaynakla tasfiye edilmiş olduğu bilirkişice tespit edilmiştir.
Son bilirkişi raporunda devamla, 19/03/2013 tarihli sözleşme ile kullandırılan kredi miktarının 195.000 TL olup, kredi vadesinin 36 ay olduğunu, bu son sözleşmenin teminatı olmak üzere 300.000 TL lik bono alındığını, alınan bonoda ve sözleşmede davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı tespit edilmiş bilirkişi davacı tarafından ödenen taksit tutarlarının raporun 5.sayfasında göstererek gecikme faizi dahil davacı tarafça 98.413,81 TL nin ödendiği belirlenmiştir. Son alınan kredi borcu kapsamında …Ltd Şti nin ödemediği 15 adet kredi taksit ,( 13- 27 arası taksitler ) taksit tutarı 98.413,81 TL nin davacı tarafça ödendiğini, 9 adet taksit tutarı olan 58.795,51 TL borcun ise ödenmediğinin tespit edildiğini, davacının ödediği kredi borcunun tamamının 19/03/2013 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediye ait olduğunun görüldüğünü, ikinci kredi sözleşmesinde alınan 195.000 TL nin nerelere ödendiği hususunda bilirkişi tarafından raporun 6.sayfasında tablo ile açıklama yapıldığı, sonuç itibariyle 19/03/2013 tarihinde alınan 195.000 TL kredi ile dava dışı …’in daha önceki kredi borçları ve teminat mektubu kapsamında toplan 146.205,83 TL virman/ havale yapıldığı kalan miktarın Martaş Keresteciliğinin kredi borcuna ve mevduat hesabına aktarıldığını, ikinci sözleşme kapsamında dava dışı şirkete yeni bir kredi kullandırıldığını, önceki kredinin yapılandırmasına ilişkin olmadığını, ikinci kredi sözleşmesinde ve teminat senedinde davacının kefil olarak imzasının bulunmaması nedeniyle davacının ikinci sözleşme kapsamında kullandırılan kredi borcundan sorumluluğunun bulunmadığı davacının ikinci kredi kapsamında ödediği miktarı isteyebileceği ikinci kredi kapsamında kullandırılan ancak ödenmeyen kalan miktardan davacının sorumluluğunun / borcunun bulunmadığı , önceki kredi borcu kapsamında alınan bonodan dolayı da davacının sorumluluğunun kalmadığı yönünde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Dava dışı şirket ile davalı banka arasında 2010 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı bu sözleşmenin teminatı olarak 400.000 TL bedelli bono alındığı, sözleşmede bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunduğu, daha sonra dava dışı şirket ile davalı banka arasında 2013 tarihli sözleşme imzalandığı, 2013 tarihli sözleşmede 300.000 TL bedelli bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı, ikinci sözleşme kapsamında alınan kredi ile , 2010 tarihli kredi borçlarının kapatıldığı , ( ikinci rapor ile üçüncü rapor incelendiğinde 2013 tarihinde alınan kredi sözleşmesi kapsamındaki paranın 2010 tarihli sözleşme kapsamında kredili mevduat hesabı, şirkete tahsis edilen kredi kartı borcu ve iki adet teminat mektubu bedelinin ödendiği hususlarında raporların bire bir uyumlu olduğu görülmektedir. ) tespit edilmiştir. Davacının 2010 tarihli kredi sözleşmesinde kefil olarak imzası olup, bu kredi borcunun kapanması nedeniyle 2010 tarihli kredi sözleşmesi ve 400.000 TL lik bonodan dolayı davacının sorumluluğu kalmamıştır. Dava dışı … Ltd Şti ile davalı banka arasında imzalanan ikinci genel kredi sözleşmesinde ve bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmaması nedeniyle davacının bu kredi sözleşmesinden dolayı da sorumluluğu da borcu bulunmamaktadır, ikinci kredi sözleşmesinde davacı tarafından ödenen taksit miktarları toplamı olan 97.992,15 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerekmekte olup, 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı henüz ödenmeyen 58.795,51 TL borçtandan davacı sorumlu değildir yine kapatılan kredi borcunun teminatı olarak alınan 400.000 TL lik bonodan davacının sorumluluğu kalmamıştır, toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ve yukarıda yapılan açıklama gereği davacının bono ile ilgili talebinin kabulü ile, 10/12/2010 tarihli 400.000 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davacının istirdat/ menfi tespit talebinin kısmen kabulüne, 97.992,15TL nin (bu miktarın 13.065,62 TL sine dava tarihi olan 19/06/2014 tarihinden , 13.065,62TL sine 14/08/2014 , 6.532,81TL sine 20/08/2014 , 6.532,81TL sine 18/09/2014, 6.532,81TL sine 22/10/2014, 6.532,81TL sine20/11/2014, 6.532,81TL sine 22/12/2014, 6.532,81TL sine 20/01/2015 , 6.532,81TL sine 24/02/2015, 6.532,81TL sine 19/03/2015, 6.532,81TL sine 21/04/2015, 6.532,81TL sine20/05/2015 , 6.532,81TL sine 19/06/2015 tarihinden itibaren uygulanmak üzere ) avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı davalıya 58.795,51TL borçlu olmadığının tespitine, Fazlaya ilişkin isteminin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23/01/2019 tarih 2018/3513 Esas 2019/430 Karar sayılı ilamı ile “Dava, davalı banka tarafından davacıdan istenen 156.868,74.-TL kredi borcu ve 400.000.-TL’lık teminat bonosundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının bonodan dolayı menfi tespit talebinin kabulüne, krediden dolayı da borçlu olmadığının tespiti ile bu kredi borcu nedeniyle davalı bankaya ödenen 97.992,15.-TL’nin davalı bankadan istirdatına karar verilmiştir, bu karar davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, Mahkemece, menfi tespite bağlı olarak istirdat kararı verilmişse de, dosya içerisinde bulunan ödeme dekontlarından, bu ödemelerin sadece bir kısmının davacı tarafından yapıldığı, diğer ödemelerin dava dışı borçlu şirket ve dava dışı gerçek kişi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının menfi tespit talebinin aynen kabulü ve sadece davacı tarafından yapılan ödemelerin istirdatına karar vermek gerekirken, davacı tarafından yapılmayan ödemelerin de davacıya ödenmesi şeklinde istirdat hükmü kurulması doğru olmamış, hükmün bu yönden de bozulması” şeklinde karar verilmiştir.
Bozma üzerine dosya mahkememizin 2020/287 Esasına kaydedilmiş, taraflar tarafından takip edilmeyen dosya işlemden kaldırılmış ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Söz konusu açılmamış sayılması kararına karşı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/06/2022 tarih 2021/2800 Esas 2022/4794 Karar sayılı ilam ile “Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama devam ederken dava dosyasının 24/09/2020 tarihinde işlemden kaldırıldığı ve üç ay içinde yenilenmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nun 150/5 maddesi uyarınca 25/12/2020 tarihi itibari ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, kredi borcu ve teminat bonosundan kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
(Kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23.01.2019 tarih 2018/3513 Esas 2019/430 karar sayılı bozma ilamı üzerine, tensip zaptı ile 17.09.2020 tarihine duruşma günü verilmiş, bu oturum davacı vekilinin mazeret bildirmesi üzerine davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününün davacı vekiline tebliği ile duruşma 24.09.2020 tarihine talikine karar verilmiştir.
24.09.2020 tarihli duruşma günü davacı vekiline 7201 sayılı Yasa’nın 7/a maddesi gereğince 22.09.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup tebliğ günü ile duruşma günü arasında 2 günlük süre bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK 27 maddesinde hukuki dinlenilme hakkı, HMK 30 maddesinde usul ekonomisi ilkesi, HMK 32 maddesinde de yargılamanın sevk ve idaresi ile ilgili hükümler getirilmiş olup, davacıya yeni duruşma gününün tebliği tarihi ile duruşma günü arasındaki 2 günlük kısa süre açıklanan yasa hükümlerinin ihlali niteliğinde bulunduğundan 24.09.2020 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Söz konusu bozma üzerine dosya Mahkememizin 2023/122 nolu esasına kaydedilmiştir. Yapılan yargılama sonunda 23/01/2019 ve 13/06/2022 tarihli yargıtay bozma ilamlarına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23/01/2019 tarih 2018/3513 Esas 2019/430 Karar sayılı ilamı ile “Dava, davalı banka tarafından davacıdan istenen 156.868,74.-TL kredi borcu ve 400.000.-TL’lık teminat bonosundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının bonodan dolayı menfi tespit talebinin kabulüne, krediden dolayı da borçlu olmadığının tespiti ile bu kredi borcu nedeniyle davalı bankaya ödenen 97.992,15.-TL’nin davalı bankadan istirdatına karar verilmiştir, bu karar davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, Mahkemece, menfi tespite bağlı olarak istirdat kararı verilmişse de, dosya içerisinde bulunan ödeme dekontlarından, bu ödemelerin sadece bir kısmının davacı tarafından yapıldığı, diğer ödemelerin dava dışı borçlu şirket ve dava dışı gerçek kişi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının menfi tespit talebinin aynen kabulü ve sadece davacı tarafından yapılan ödemelerin istirdatına karar vermek gerekirken, davacı tarafından yapılmayan ödemelerin de davacıya ödenmesi şeklinde istirdat hükmü kurulması doğru olmamış, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir” denildiğinden davacı tarafından ödendiği iddia edilen dekontlar tek tek incelenmiş olup, 19/03/2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 21/04/2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 20/05/2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 19/06/2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL olmak üzere toplam 26.131,24 TL’nin davacı tarafından davalı bankaya ödendiği, diğer dekontların üzerinde başka kişi ya da şirketlerin adının bulunduğu göründüğünden, gerekçeleri Mahkememizin 14/12/2017 tarihli ilamında da açıklandığı üzere 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının, davalı banka tarafından davacıdan talep edilen 156.868,74 TL kredi borcu nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı ve söz konusu kredi nedeniyle davacının borçlu olmamasına rağmen toplam 26.131,24 TL ödediği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının bono ile ilgili menfi tespit davasının kabulü ile , 10/12/2010 tarihli 400.000,00TL bedelli bonodan dolayı davacı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı banka tarafından davacıdan talep edilen 156.868,74TL kredi borcu yönünden davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile, davacı tarafından ödenen 26.131,24TL’nin ;
6.532,81TL’sine 19/03/2015 , 6.532,81TL’sine 21/04//2015 , 6.532,81TL’sine 20/05/2015 , 6.532,81TL’sine 19/06/2015 , tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 79.255,56 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan (Davada 2.678,95 TL + tamamlama harcı 6.831,00 TL olmak üzere toplam=) 9.509,95 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,00 TL ilk masraf, 2.450,00 TL bilirkişi ücreti, 864,60 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 3.343,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
8-Bu dava sebebiyle 38.039,70 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 9.509,95 TL’nin mahsubu ile kalan 28.529,75 TL harcın daha önceki ilam doğrultusunda davalı bankaca … seri nolu … sıra numaralı , … özel numaralı 03/10/2018 tarihli 28.729,15TL bedelli makbuz ile yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 199,40TL harcın karar kesinleştiğinde yazı işleri müdürü tarafından davalıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/05/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

¸