Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/95 E. 2022/703 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/95 Esas
KARAR NO : 2022/703

DAVA :Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davalı şirketin 12/11/2021 tarihinde yapılan 2018-2019-2020 yıllarına ait ertelenen olağan genel kurul toplantısında şirket ortağı…’un katılmadığını, diğer ortakların ise bazıların asaleten bazılarının ise vekaleten toplantıya katıldıklarını, toplantı gündeminin 3. Maddesinde yer alan 2018-2019-2020 hesap dönemiyle ilgili yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oylamada yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullandıklarını, TTK 436/2 hükmüne aykırı olarak birbirlerinin ibrasında oy kullanmaları nedeniyle buna ilişkin alınan kararın TTK 445 ve 446. Maddeleri dikkate alınarak iptali gerektiğini, ayrıca finansal tablolarla ilgili 12/10/2021 tarihli genel kurul toplantısı ertelendikten sonra yapılan 12/11/2021 tarihli genel kurul toplantısı gündeminin 2. Maddesinde kendi kendisini ibra eden yönetim kurulunun hazırlamış olduğu faaliyet raporu ve finansal tabloların onaylandığını, oysa finansal tabloların birçok usulsüzlük içerdiği ve yönetim kurulu üyelerinin usulsüz işlemleri gizlediği için müvekkilleri tarafından kabul edilmemesi nedeniyle genel kurul toplantısının ertelendiğini, finansal tablolarla ilgili yapılan tek açıklamanın, azınlık pay sahiplerinin itirazlarının “dayanaksız” olduğuna yönelik açıklama olduğunu, bilanço ve kar-zarar hesapları hakkındaki müvekkillerinin itirazlarının açıklanması yerine itirazların dayanaksız olduğu gerekçesiyle hazırlanan faaliyet raporu ve finansal tabloların objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak kabul edildiğini, TTK 437. Maddesinde bilgi alma ve inceleme hakkının düzenlendiğini, istenen bilgilerin şirket yönetim kurulu tarafından hiçbir genel kurulda verilmediğini, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerini kötüye kullandığını, şirketin tüm taşınmazlarını sattığını, elde edilen gelir de şirket zararına mahsup gerekçesiyle müvekkillere payları oranında dağıtım yapmadıklarını, buna ilişkin maddenin de iptali gerektiğini belirterek söz konusu genel kurulda alınan bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin genel kurul kararının butlanına , bu talebin kabul edilmemesi halinde iptaline, 2018-2019-2020 yıllarına ait karların geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesine ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, 12/10/2021 tarihinde yapılması planlanan genel kurul toplantı tutanağının 12/11/2021 tarihine ertelenerek bu tarihte yapıldığını , bilanço, kar ve zarar hesapları hakkındaki itirazlarını ne olduğunun açıklanmaksızın yalnızca davacılar tarafından kabul edilmediğinin bildirildiğini, ilk toplantıdan sonra yapılan genel kurul toplantı tarihine kadar geçen 1 aylık süreçte de söz konusu faaliyet raporları, bilanço, kar ve zarar tablolarının incelenmesine ilişkin istek ve talepte bulunmadıklarını, bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin davaların bu davanın konusu olmadığını, …tarafından bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin açılan davada verilen kararın kesin hüküm niteliğinde olduğunu , …’un bu dava sonucunda elde ettiği bilgi edinme hakkını kötüniyetli olarak yönetim kurulu üyeliğinin bittiği tarihten sonraki dönemde de kullanmaya çalıştığını, bununla ilgili açılan davaların cevap dilekçesinde bahsedildiğini, bilançoların onaylanması nedeniyle TTK 424 maddesi gereğince yönetim kurulunun da ibra edilmiş sayılması gerektiğini, davacıların ilgili dönemlerin karının dağıtılmayarak yönetim kurulu üyelerinin kusurlarıyla sebep oldukları geçmiş yıllar zararına mahsup edilmesine ilişkin genel kurul kararının, finansal tabloların ve faaliyet raporlarının onaylanmasına ilişkin kararın iptali talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu , yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmamaları nedeniyle alınan kararın iptalinin mümkün olmadığını , finansal tabloların şirket merkezinde bulundurulmasıyla ilgili TTK 437/1 madde hükmünün zaten yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 12/11/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin kararın butlanı olmadığı takdirde iptali, 2018-2019-2020 yıllarına ait karların geçmiş yıl zararına mahsup edilmesi ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER: Davalı şirketin sicil kaydı, davalı şirketin sicil dosyası, 12/11/2021 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, ticari defter ve belgeler , bilirkişi incelemesi.
Davalı şirketin merkez adresi itibariyle mahkememiz yetkilidir. Genel kurul toplantı tarihi 12/11/2021 , dava tarihi de 10/02/2022 olması nedeniyle dava süresinde açılmıştır. Hazirun cetveli incelendiğinde, şirketin toplam payının 65000 adet olup, 23700 oya sahip…’un toplantıya katılmadığı, diğerlerinin ise bazıların asaleten bazılarının vekaleten toplantıya katıldığı görülmüştür.
Genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, 12/10/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında hissedarların finansal tablolara itiraz etmeleri üzerine TTK 420. Maddesine göre 1 ay sonraya ertelenen toplantı niteliğinde olduğu, toplantının 2 nolu gündem maddesinde yönetim kurulunun bilanço ve gelir tablolarını genel kurula sunduğu, bilanço ve kar-zarar hesaplarının kabulü ile geçmiş dönem zararlarının kapatılması gerektiğinden kar dağıtılmamasına karar verilmesinin oylamaya sunulduğu, davacı …’un söz alarak kar ve zararların kapatılmasıyla ilgili mahsuplaşmayı kabul etmediklerini bildirdiği, yapılan oylamada bilanço ve gelir tablolarının ayrı ayrı görüşülmesine geçildiği ve oylamaya sunulduğu, 33800 olumlu oya karşılık 7500 olumsuz oy ile ve oy çokluğuyla 2018-2019 ve 2020 yıllarına dair bilanço, gelir tablosu ve faaliyet raporunun oy çokluğuyla kabul edildiği, daha sonra ilgili yılların karından kanun ve esas sözleşme gereği ayrılması gerekenler varsa ayrılması ve kalan karların geçmiş yıllar zararlarına mahsup edilmesinin hissedarların oyuna sunulduğu, yine 33800 olumlu oyuna karşılık 7500 olumsuz oy ile oy çokluğuyla kabul edildiği, daha sonra yönetim kurulunun ibrasına geçildiği, yönetim kurulu üyeleri olan …, …, …’in kendi ibralarında oy kullanmadıkları ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullandıkları, böylelikle …’un 10100 olumlu oya karşılık 7500 olumsuz oy ile oy çokluğuyla ibra edildiği,…’un 29350 olumlu oya karşılık 7500 olumsuz oy ile oy çokluğuyla ibra edildiği, …’in 31300 olumlu oya karşılık 7500 olumsuz oy ile oy çokluğuyla ibra edildiği, bunun üzerine …’un söz olarak yapılan ibranın kanuna aykırı olduğunu, kabul etmediklerini belirttiği görülmüştür.
Taraflarca gösterilen tüm deliler toplanarak dosyaya bırakılmış, davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yetkisi de verilerek alınan rapor dosyaya bırakılmıştır. Davalı şirketin incelenen ticari defter ve belgelerinde geçmiş yıl zararlarının 20.044.453,37 TL olduğu, davalı şirketin 12/11/2021 tarihinde yapılan 2018-2019 ve 2020 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında bu yıllara ilişkin karların geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesine karar verildiğini, TTK’da kar payının sadece net dönem karından ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceğinin belirtildiğini, ortaklara dağıtılabilecek karın net dönem karı olduğunu, yedek akçelerin bu tanımlamalar dikkate alınarak ayrılacağını, ayrılan yedek akçenin şirketin zararını kapamadan kullanılabileceği hususu dikkate alındığında, bir zarar mevcut ve indirilmesi de zorunlu iken geçmiş yıl zararlarını düşmeden yedek akçe ayrılmasının herhangi bir faydasının olmayacağını, şirketin gerçek karının önceki yıl zararlarının düşülmesinden sonra kalan tutar olduğunu, davacıların olağan genel kurulda alınan bilançonun onaylanmasına ilişkin kararın butlanına , bu talep kabul olmazsa iptaline yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 2018-2019 ve 2020 yıllarına ait karların geçmiş yıl zararlarına mahsubuna ilişkin kararların iptaline karar verilmesini talep etmiş olup anonim şirketler hukukunda yokluk ve butlan hallerinin yanı sıra genel kurul kararının hükümsüzlük hallerinden birisi de iptal edilebilirliktir. Genel kurul kararlarının butlanı ile ilgili madde TTK’nın 447. Maddesinde düzenlenmiş olup buna göre “Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” denilmektedir. Genel kurul kararlarının iptali TTK’nın 445 ve 446. Maddesinde düzenlenmiş olup buna göre TTK’nın 445. Maddesinde “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” denilmektedir. TTK’nın 446. Maddesine ” a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” denilmektedir.
Hazirun cetveli incelendiğinde, …kendi payından dolayı asaleten ,…’un payından dolayı ise …’a vekaleten toplantıya katıldığı, dolayısıyla genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, hem kendi payından dolayı hem de …’un payına istinaden olumsuz oy kullandığı ve muhalefet şerhini kendi payına asaleten ,…’un payına ise vekaleten yazdırdığı görülmektedir. Davacılar bilançonun ve faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin kararın butlanı veya bunun kabul edilmemesi halinde iptalini talep etmişler ise de butlana ilişin herhangi bir neden ileri sürmemişlerdir. Mali müşavir tarafından yapılan incelemede bilançonun gerçeği yansıtmadığı ya da mevzuata aykırılık içerdiğine ilişkin herhangi bir belirlemenin olmaması nedeniyle iptal koşulunun oluşmadığı, söz konusu toplantının TTK 420. Maddesine göre ertelenen toplantı olduğu, TTK’nın 420. Maddesinin 2. Fıkrasında bir defa ertelendikten sonra tekrar toplantının ertelenebileceği halinin düzenlendiği, davacıların genel kurul toplantısında tekrar ertelenme talebinde bulunmadıkları, genel kurul toplantısının ertelenen toplantı olması nedeniyle bir aylık zaman içerisinde faaliyet raporlarının ve finansal tabloların incelenmesinin mümkün olduğu, incelenemediğine ilişkin bir iddianın da ileri sürülmediği, dolayısıyla maddenin iptali koşullarının oluşmadığı, 2018-2019 ve 2020 karının geçmiş yıllar zararına mahsubuna ilişkin kararın iptali bakımından ise şirketlerin safi kurum kazancının tamamını ortaklarına dağıtamayacağı , böyle bir zorunluluk bulunmadığı gibi TTK hükümlerine göre ayrılması gereken yedek akçelerin de bulunması halinde safi karın tamamının dağıtılmayacağı aşikar olup mali müşavir bilirkişi tarafından belirtildiği üzere TTK’nın 507 ve 508 . Madde hükümleri gereği ortaklara dağıtılabilecek karın net dönem karı olduğu, bu durumda kar dağıtımına esas tutarın hesaplanmasında önce varsa geçmiş yıl zararlarının mahsubu gerektiği, daha sonra da yasal yedeklerin ayrılması ve en sonunda böylece dağıtılabilir kara ulaşılması gerektiği, davalı şirketin zararla olduğunun tespit edildiği bu durumda genel kurulda alınan mahsup kararının kanuna aykırılık teşkil etmediğinden iptali sonucu oluşmadığı sonucuna varılmıştır. İbraya ilişkin gündem maddesi bakımından ise TTK 436. Maddesine göre “Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” denilmekte olup, şirket yönetim kurulu üyeleri olan …, …’in sadece kendi ibralarının oylaması sırasında oy kullanmadıkları ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullandıkları tespit edilmiştir. İbraya ilişkin maddenin iptali ile ilgili taleplerde yönetim kurulu üyelerinin birbirinin ibrasında oy kullanamayacakları da dikkate alındığında geriye kalan oyların ibra bakımından yeterli olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Genel kurul toplantı tutanağında sadece olumlu ve olumsuz oy oranı belirtilmiş olup kimin olumlu kimin olumsuz oy kullandığı anlaşılamadığından bu hususta beyanda bulunmaları için taraf vekillerine süre verilmiş, davalı vekilinin 1010/2020 havale tarihli dilekçesi ekinde bu durumu tablo halinde göstermiş olup,…’un ibrasının oylanmasında her biri 2.500 paya sahip Atilla , Cengiz ve …’un olumsuz oy kullandığı, olumsuz oy toplamının 7500 olduğu, 650 paya sahip … , 4450 paya sahip yönetici …un 4450 , 2500 paya sahip yönetici …’un ve 2500 paya sahip…’un oy toplamı olan 10100 ile oy çokluğuyla ibraya karar verildiği, bu durumda yönetici olan …ve …’in oy toplamı olan 6950 adet oyun 10100 adet oydan çıkartıldığında geriye 3150 adet oy kaldığından, …’un ibrasında geçerli olumlu oy sayısı 3150 , olumsuz oy sayısı da 7500 olduğundan ibra edilmediği anlaşılmıştır. …un ibrasıyla ilgili olumsuz oy sayısı 7500 olup toplam olumlu oy sayısı olan 29350 den yöneticilerin oy toplamı olan 26200 oy çıkartıldığında yine geriye 3150 adet olumlu oy kaldığından bu yöneticilerin de ibrasının geçerli olmadığı anlaşılmıştır. …yönünden ise olumlu oy kullanan yöneticilerin oy toplamı olan 28150 adet oy 31300 adet oydan çıkartıldığında geriye geçerli 3150 adet oy kaldığında yine bu yöneticinin ibrasının da geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacılar vekili 12/10/2022 tarihli dilekçesinde şirket hisselerinin mülkiyetiyle ilgili görülen davada verilen ve yargıtay denetiminden geçen hükümde 1300 adet payın 650 sinin … tarafından…’a devredildiğine ilişkin kararın kesinleştiğini, yani… adına kayıtlı görünen 650 adet payın…a ait olduğunun tespit edildiğini belirterek buna ilişkin mahkeme kararlarını dilekçesine eklediği görülmüş ise de , …’un ibrada 650 adet oyuyla birlikte olumlu oy kullanıldığı bu miktar oyun …’a ait olduğu, …’un da genel kurula katılmaması nedeniyle bu oyun dikkate alınmaması halinde dahi sonuç aynı olacağından yani geçerli bir ibra olmadığından verilen karara bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Yine aynı dilekçede … pay adedinin 4450 değil 3800 olduğuna dair iddialarıyla ilgili kararın henüz kesinleşmediği belirtildiğinden sonucu etkileyen bir durum olmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin butlan halinin mevcut olmaması nedeniyle butlan talebinin reddi gerektiği, iptal talebi açısından ise yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararda yukarıda anlatılan nedenlerle, yöneticilerin birbirlerini ibrasında olumlu oy kullandıkları, bu oylar çıkartıldığında ise kalan olumlu oy sayısının,
olumsuz oyun altında kalması nedeniyle ibraların geçerli olmadığı dolayısıyla iptali gerektiği, diğer bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanması ile kar dağıtılmamasına yönelik kararların oy çokluğuyla alındığı ve iptalini gerektirecek esas sözleşemeye, kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırılık durumu bulunmadığından bunlara yönelik talebin reddine, sonuç olarak davacıların yönetim kurulunun ibrasıyla ilgili taleplerinin kabulüne, diğer maddeler yönünden butlan talebine ve diğer maddeler yönünden iptal talebine ilişkin olan fazlaya ilişkin tüm taleplerinin aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacıların davasının kısmen kabulü ile,
Davalı şirketin 2018 – 2019 -2020 yıllarına ait 12/11/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda 3 nolu gündem maddesi ile alınan “yönetim kurulunun ibrasına ilişkin” kararın iptaline,
Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Davacılar kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Davalı kendini vekili ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 172,90 TL ilk masraf, 4.200,00 TL bilirkişi ücreti, 454,10 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 4.827,00 TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak 2.413,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/10/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

¸