Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/886 E. 2023/625 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/886 Esas
KARAR NO : 2023/625
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/12/2022
KARAR TARİHİ : 12/09/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete ait ve … ‘nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı araç arasında 12/12/2021 tarihinde … ili, … İlçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, mevcut kazada müvekkiline ait araç sürücüsünün kusursuz, davalıya ait aracın sürücüsünün kusurlu olduğu maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında belirtildiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini, aracın 10 gün boyunca onarım gördüğünü ve bu süreçte kullanılmadığını, müvekkilinin aracı kullanamadığı süre boyunca kazanç kaybı yaşadığını, meydana gelen kazanç kaybından kaynaklı zararın tahsili amacıyla davalı aleyhine … İcra Dairesinin 202/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe başlandığını, buna göre 5.000,00TL kazanç kaybı talep edildiğini, davalının iş bu icra takibine itiraz ettiğini, bu defa yapılan itirazın iptali ile davalılar aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava bakımından müvekkili şirket yönünden husumet itirazımız bulunulduğunu, dava konusu araç dava konusu kazanın meydana geldiği tarihi de kapsar şekilde kiralandığını, bu nedenle müvekkili şirket araç işleteni olmadığını, … plakalı aracın, davaya konu kazanın meydana geldiği tarihte … Ve İnş. Tic. Ltd. Şti.
‘nde uzun dönem için kirada bulunduğunu, bu nedenle huzurdaki davaya konu kazanın gerçekleştiği tarihte araç işleteni … Ve İnş. Tic. Ltd. Şti. Olduğunu, bu sebeple davanın, araç işleteni olmayan müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle davacının aracında meydana gelen kazanç kaybının davalı işletenden tahsili amacıyla başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait ve … …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı araç arasında 12.12.2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle davacının aracının tamirde kaldığı süre boyunca kazanç kaybına uğradığından bahisle 5.000,00 TL kazanç kaybı alacağı ve 55,48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 5.055,48 TL üzerinden davalı aleyhine … İcra Diaresinin 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasından girişilen takibin davalının itirazı üzerine durması sebebiyle davacı tarafından takibe yönelik itirazın şimdilik 500,00 TL üzerinden kaldırılması istemiyle işbu davanın açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Haksız Fiillerden doğan borç ilişkileri Türk Borçlar Kanununun 49. Ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olup 49. Maddenin “(1)Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
(2)Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemesi ve aynı kanunun Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. Maddesinin “(1) Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
(2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca bir haksız fiil sonucunda zarar görenin tazminat isteminde bulunabilmesi için ortada haksız fiilin bulunması, failin kusur olması, talepte bulunan şahısta zararın meydana gelmiş olması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Davaya cevap dilekçesi ile birlikte davalı tarafından dava konusu kazaya karışmış olan … plakalı aracın kaza tarihinde dava dışı … Ve İnş. Tic. Ltd. Şti.
‘ne uzun dönem için kiralandığından bahisle kendisinin işleten sıfatının bulunmadığını ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini beyanla itiraz etmiş olduğu görülmüştür.
Yargılama esnasında davalının sunmuş olduğu kira sözleşmesi içeriği incelendiğinde sözleşmenin 24 aylığına düzenlenmiş olduğu, ekindeki listede kazaya karışan … plakalı aracın da bulunduğu, işbu aracın kiralanmasına yönelik olarak kaza tarihinden önce düzenlenmiş faturaların da dosyamıza ibraz edilmiş olduğu, dava dışı ihbar olunan … Ve İnş. Tic. Ltd. Şti. Tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan beyan dilekçesinde söz konusu aracın kiralandığının kabul edildiği, ayrıca işbu şirket tarafından da 3. Kişiye kiraya verildiğinin beyan edilmiş olduğu, buna ilişkin evrakların ibraz edilmiş olduğu görülmüştür.
2918 sayılı KTK 3 maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda, getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır (Bknz: Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2020/8228 Esas, 2021/190 Karar sayılı ilamı).
Somut olay bakımından yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca inceleme yapıldığında aracın kaza tarihini de kapsar şekilde 24 aylığına- uzun süreli olarak kiraya verilmiş olduğu, işbu hali ile davalının işleten sıfatının bulunmadığı , davalıya husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yargılama esnasında davacı vekili tarafından mahkememizin 2 nolu celsesinde her ne kadar öncelikle davalarının kabulü mahkeme aksi kanaatte ise HMK m.124 hükmü uyarınca taraf değişikliği taleplerinin bulunduğu beyan edilmiş ise de bu kapsamda davacıya verilen süre içerisinde öncelikle aynı şekilde terditli talepte bulundukları akabinde ise asıl işletenin kim olduğunun saptanması talebinde bulundukları, işbu hali ile HMK m.124 hükmünün usulüne uygun kullanılmadığı, nitekim kullanılmış olsa bile eldeki davanın alacak davası olmadığı, itirazın iptali davası olduğu ve icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, icra takibinin davalı aleyhine başlatılmış olduğu, davanın tarafı değiştirilse bile icra takibinin tarafı değiştirilemeyeceğinden HMK m.124 hükmünün uygulanması yönünde davacının hukuki yararının bulunmadığına kanaat edinilerek işbu talebi reddedilmiş olup, davalının borca itiraz dilekçesinde aracın işleteni olmadığını ileri sürmemesi ve davanın açılmasına sebebiyet vermiş olması sebebiyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeksizin davanın kısmi dava olarak açılmış olduğu ve dava değerinin istinaf sınırının altında kaldığı görülmekle aşağıdaki şekilde kesin olarak hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1- Davacının davasının pasif husumet yokluğundan REDDİNE
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ilam harcından başlangıçta peşin olarak alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 189,15-TL karar ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.560,00TL’nin yargılamaya sebebiyet verdiğinden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca dava değeri göz önünde bulundurularak hesap ve takdir olunan 5.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.