Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/885 E. 2023/414 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/885 Esas
KARAR NO : 2023/414
DAVA : Alacak- Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/12/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davalı ile müvekkili şirket arasında detayları sözleşmede yer alan Yapısal Çelik Çerçeveleri ve Bağlantılı Malzemeleri Tedarik Üretim ve Satışına ilişkin sözleşme imzalandığını, söz konusu ürünleri sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini, sevk irsaliyelerinin davalıya tebliğ edildiğini, itiraza uğramadığını, yine sözleşme gereği teslimi gereken teminat mektubunu da davalıya teslim ettiklerini, ticari ilişkiden ve sözleşmeden doğan cari hesaptan kaynaklı 441.498,67 Euro tutarındaki müvekkili şirket alacağının tüm taleplerine rağmen ödenmediğini, alacağın ödenmesi için ihtarnamede çıkarttıklarını ayrıca 25/08/2022 tarihli 510.000 Euro tutarlı 31/10/2022 sona erme tarihli … Bankası tarafından düzenlenen teminat mektubunun bozdurulması için davalı tarafça harekete geçirildiğinin öğrenildiğini belirterek öncelikle davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitini daha sonra da 441.498,67 Euro alacaklarının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının talebinin 31/05/2019 tarihli Küçük Kalemlere İlişkin Genel Satınalma Koşulları, 26/10/2020 tarihli özel satınalma koşulları, 29/01/2021 tarihli sipariş emri, 13/08/2021 tarihli sipariş emri değişikliğine dayandırdığını, sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların tahkim yargılaması ile çözüme ulaştırılacağına dair sözleşmede hüküm bulunduğunu, genel satınalma koşullarının 33. Maddesinde 26/10/2020 tarihli özel satınalma koşullarının B.16 Maddesinde bu hususun açıkça yer aldığını, bu nedenle tahkim ilk itirazında bulunduklarını, Milletlerarası Tahkim Kanunun 5. Maddesine göre davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin İtalya merkezli şirketin şubesi olması nedeniyle yabancılık unsurunun bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin İtalyan Hukuku’na tabi olduğunu, davacının kötüniyetli olarak uyuşmazlığı Türk Mahkemelerinde çözmek isteyerek sözleşme kapsamında belirlenen tahkim şartına aykırı davrandığını, ayrıca davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle alacak talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile 441.498,67 Euro’nun davalıdan tahsili istemine ilişkin olup menfi tespit ve alacak talebinin aynı dava dilekçesi ile talep edildiği görülmektedir.
DELİLLER: 31/05/2019 tarihli Küçük Kalemlere İlişkin Genel Satınalma Koşulları, 26/10/2020 tarihli özel satınalma koşulları başlıklı sözleşmeler, yasal mevzuat.
Küçük Kalemlere İlişkin Genel Satınalma Başlıklı Sözleşme incelendiğinde, … ünvanlı İtalya merkezli yabancı şirket ile davalı arasında imzalandığı (sözleşmelerin son sayfalarında satıcı kısmında davalı şirketin kaşesi ve imzası bulunmaktadır) sözleşmenin tanımlar başlıklı 1.3 maddesinde alıcı (veya satınalan veya yüklenici) denilerek …’da ve/veya özel satın alma koşulları altında belirtilen tüzel kişilik anlamına gelir denildiği, sözleşmenin uygulanacak hukuk başlıklı 32. Maddesinde “aksi özel satınalma koşullarında belirtilmediği takdirde iş bu sözleşme İtalyan Kanunlarına tabi olacaktır” denildiği, sözleşmenin uyuşmazlıkların çözümü başlıklı 33. Maddesinde ise “Sözleşmenin geçerliliği, yürütülmesi veya feshi ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere sözleşmeden kaynaklanan veya sözleşme ile bağlantılı olarak ortaya çıkan ve taraflardan birinin bildirim tarihinden itibaren 60 gün içinde dostane bir şekilde çözülmeyen her türlü uyuşmazlık, özel satınalma koşullarında belirtilen tahkim kurumu kurallarına göre, söz konusu kurallar uyarınca atanan bir veya daha fazla hakem tarafından çözüme kavuşturulacaktır, hakem (ler) , uygulanacak hukuka göre karar verecektir, hakem kararı nihai olacak ve taraflar için bağlayıcı olacaktır. Tahkim yeri özel satın alma koşullarında belirtilecektir. Tahkim dili İngilizce olacaktır. Madde 33. 1 uyarınca bir uyuşmazlığın çözümlenmeye çalışılması halinde sözleşme kapsamında malların imalatı, montajı veya teslimi ve/veya işlerin ifası askıya alınmayacak ve sözleşme belgelerine uygun olarak devam edecektir ” denildiği görülmüştür.
Özel Satınalma Koşulları başlıklı sözleşme incelendiğinde ise B.1 Maddesinde “alıcı- … veya … Türkiye’yi ifade eder ” denildiği, uygulanacak hukuk başlıklı B.15 Maddesinde “yerel satınalma koşullarının 32. Maddesine atıfla sözleşme İtalyan kanunlarına tabi olacak ve bu kanunlara göre yorumlanacaktır” denildiği, uyuşmazlık çözümü başlıklı B.16 Maddesinde ise “genel satınalma koşullarının 33. Maddesine atıfla, sözleşmenin geçerliliği, uygulanması ve sona ermesi ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere, taraflar arasında ilgili tarafça yapılan bildirim tarihinden itibaren 60 gün içerisinde dosthane bir şekilde çözüme ulaştırılamayan ve sözleşmeden kaynaklanan veya sözleme ile bağlantılı herhangi bir ihtilaf … Tahkim Odası kuralları uyarınca , ilgili kurallar doğrultusunda atanan bir veya daha fazla hakem tarafından çözüme ulaştırılacaktır. Hakemler uygulanacak hukuk uyarınca karar vereceklerdir. Hakem kararı taraflar arasından kesin ve bağlayıcı olacaktır. Tahkim yeri … ya da …’dır (İtalya). Tahkim dili İngilizce’dir. Taraflar arasındaki bir uyuşmazlığın iş bu madde uyarınca çözüme ulaştırılması, satıcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye engel olmasına veya geciktirmesine sebep olmayacaktır ” denildiği görülmüştür.
Davacı vekili replik dilekçesinde , davalı tarafın … nde kayıtlı olduğunu, bu nedenle her iki tarafın Türk şirketi olması nedeniyle yabancılık unsuru bulunmadığını ayrıca tahkim koşuluna ilişkin sözleşmenin Türkçe düzenlenmesi gerekirken İngilizce düzenlenmesi nedeniyle tahkim koşulunun geçerli olmadığını iddia etmiş, buna karşılık davalı taraf ise müvekkilinin Türkiye sınırları içerisinde bulunan şirketmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını, oysa müvekkilinin merkezi İtalya’da bulunan …’nın İstanbul şubesi olarak kurularak şube olarak sicile kaydedildiğini, sicilin de yabancı şirketler başlığı altında düzenlenen kısmında tescil edildiğini, merkez şirketin yurtdışı kökenli olması müvekkilinin de şube olması nedeniyle Türk şirketi sayılmayacağını ve tahkim itirazında haklı olduklarının iddia edildiğini görülmüştür.
Davacı vekili 25/05/2023 tarihli duruşmadaki beyanında, davalı tarafın tahkim itirazının yersiz olduğunu, davayı şubeye karşı açtıklarını, dolayısıyla … ‘de kayıtlı olması nedeniyle Türk şirketi olduğunu iddia etmiştir. Davalı taraf dosya sunmuş olduğu 25/05/2023 tarihli dilekçesinde merkez şirket olan … ‘nın taraflar arasında yaşanan ve dava konusu edilen iş bu uyuşmazlık nedeniyle sözleşme koşulları uyarınca Milano tahkim odasına başvurduğunu belirterek söz konusu başvuruya ilişkin evrakları dosyaya sunmuştur.
Dava şartları HMK 114. Maddesinde düzenlenmiş olup ilk itirazlar ise HMK 116. Maddesine düzenlenmiştir. Öncelikle dava şartlarının olup olmadığının değerlendirilmesi, dava şartları mevcut ise tahkim ilk itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı taraf merkezi İtalya’da bulunan … S.PA’nın İstanbul şubesi olup İTSM’de ” … Merkezi İtalya … Merkez Şubesi” olarak kayıtlıdır. Şubelerin şube olarak sicile kayıtları yapılmasına rağmen şubelerin tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Şube iç ilişki bakımından merkeze bağımlıdır. Merkez kime aitse şube de ona ait olup şube üçüncü kişilerle merkez adına işlem yapabilmektedir. Birimin şube sayılması için ayrı muhasebe veya ayrı sermaye tahsisi gerekmeyip muhasebenin merkezde tutulması da mümkündür. Şube tarafından merkez adına yapılan işlemler ile sadece şubenin bulunduğu yerde merkez aleyhine dava açılması mümkündür. Şubelerin ticari işletme olup olmadığı, ticari işletme sayılması halinde şube aleyhine açılan davanın ticari işletmeye karşı açılmış sayılıp sayılmayacağı değerlendirildiğinde ise ticari işletme TTK’da tanımlanmış olup buna göre “Esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir” denildiğinden ticari işletmenin unsurları, esnaf düzeyini aşan düzeyde gelir sağlamak , devamlılık ve bağımsızlık unsurları olup şube bağımsız olmadığından merkeze bağlı olduğundan şubenin ticari işletme sayılması da mümkün değildir. Dosya içerisine bir sureti bırakılan Yargıtay … Hukuk Dairesinin 14/12/201 tarih 2016/… Esas 2016/… … Karar nolu ilamında da “…….kira sözleşmesi kiracı olarak … A.Ş Türkiye Cumhuriyeti şubesi yetkilisi imzalamıştır. Anonim şirketler tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketleridir. Yürütülen ticari faaliyetlerin yaygınlaşması nedeniyle işlerin tek bir merkezden yönetiminin zorlaşması halinde kurulan ve şirketi temsil eden şubelerin ise ayrı bir tüzel kişiliği yoktur zira şubeler ticari işletmenin bir parçası olup merkeze bağlıdır, şubenin kar ve zararı merkeze aittir, şube aracılığı ile elde edilen hakların, istenilen borçların sahibi de şube değil işletmenin kendisidir o halde taraf ve dava ehliyeti şubenin bağlı bulunduğu gerçek ve tüzel kişiye aittir , dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden v A.Ş Türkiye Cumhuriyeti şubesinin TTK’nun Md. 40f.4 hükmü uyarınca 04/10/2011 tarihinde şube olarak ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda … A.Ş Türkiye Cumhuriyeti şubesinin … A.Ş’den ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olmadığı……. ” denildiğinden yukarıda belirtilen hususlar ve söz konusu yargıtay ilamı da dikkate alındığında davalı şubenin tüzel kişiliği bulunmamaktadır.
Davacı tarafından tüzel kişiliği bulunmayan şube hakkında açılan davaya devam edilmesi sözleşmede tahkim koşulunun bertaraf edilmesi sonucunu doğurmuştur.
HMK 114. Maddesinde dava şartları sıralanmış olup, HMK’nun 114/d bendinde “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” denilmektedir. Davalı şubenin tüzel kişiliği bulunmadığı anlaşılmakla taraf ehliyeti bulunmadığından ve öncelikle dava şartı hususunun değerlendirilmesi gerektiğinden davanın dava şartı yokluğundan aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiş ayrıca mahkememizce 27/01/2023 tarihinde verilen ihtiyati haciz kararının ise iş bu hüküm ile kaldırılmasına aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalının taraf ehliyetinin bulunmaması nedeniyle HMK 114/1-d ve HMK 115 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Mahkememizce 27/01/2023 tarihinde verilen ihtiyati haciz kararının iş bu hüküm ile birlikte kaldırılmasına,
3-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
6-Zorunlu arabuluculuk kapsamında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Bu dava sebebiyle 179,90 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan (davada 14.074,66 TL + tamamlama harcı 135.695,32 TL + tamamlama harcı 173.007,74 TL olmak üzere toplam=) 322.777,72 TL’den mahsubu ile fazla alınan 322.597,82 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/05/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸