Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/854 E. 2023/266 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/854 Esas
KARAR NO : 2023/266
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ile arasında yapılan sözleşme gereği, “… Tesisi Proje Yapımı” işini üstlendiğini, bu proje kapsamında yapılacak zemin çalışmaları için müvekkili davalı ile anlaşmış ve aralarında 09/05/2017 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme idare tarafından da onaylandığını, bu sözleşme gereğince davalının yapacağı işlerin karşılığında alacağı bedelin 130.000 TL olduğunu, İdareden kaynaklı sebeplerle işin başlaması gecikmeler olduğunu, davalı tarafından fiyatın güncellenmesi talebinde bulunduğunu, davalının, aradan geçen zaman nedeni ile bu haklı talebinin kabul edildiği 13/12/2021 tarihli sözleşme eki zeyilname imzalandığını, imzalanan bu ek sözleşme gereğince davalı tarafından yapılacak işin bedeli arttırılarak 180.146 TL. na revize edildiğini, davalı, anılan ek sözleşmenin imzalanmasından sonra Mart/2022 tarihine kadar süre uzatım talebinde bulunduğunu, davalı henüz sondaj çalışmalarına başlamadığı için, müvekkilinin süre uzatımı talebi DSİ tarafından dikkate alınmayacağından ; davalının 2022/Mart sonuna kadar süre uzatım talebinin kabul edilemeyeceği ile 5 iş günü içerisinde davalının işe başlaması gerektiğini, aksi takdirde taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 11.1 madde hükmü gereği tüm zarar ve ziyanları isteme hakkı saklı tutularak davalının kusuruna dayalı sözleşmenin feshi yoluna gidileceği hususlarını, … 9. Noterliği ‘nden 30/12/2021 tarihinde keşide edilen … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıya bildirildiğini, davalı, bunun üzerine 31/01/2022 tarihinde İş Programını sunduğunu, bu programın idare tarafından onaylanması üzerine, müvekkilinin … Bölge Müdürlüğünden gelen 01/04/2022 tarih … sayılı yazıyı ekleyerek davalıya 01/04/2022 tarihli elektronik posta gönderilmiş ve sözleşmelerin gereği zemin sondajı çalışmalarına ivedi olarak başlanmasını davalıya bildirildiğini, 04/04/2022 tarihinde sahada yapılan incelemede ve idare yetkilileriyle yapılan görüşmede davalı tarafından işe başlandığı anlaşılmış ise de, 15/04/2022 tarihi itibariyle hiçbir iş yapılmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Cezalar ve Kesintiler” başlıklı 8. Maddesine göre davalının sorumlu olduğu ceza miktarı toplam olarak 119.380 TL. olduğunu, 85.956 TL. zarar ve 119.380 TL. ceza bedeli ki toplam 205.336 TL. nın, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüd Faizine İlişkin Kanun ‘un 2. maddesi hükmü gereğince 29/04/2022 tarihinden itibaren T. C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için uyguladığı temerrüd faizi oranında hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan işbu dava konusu 09.05.2017 tarihli ”Kastamonu-Kırık İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Proje Yapımı Jeolojik/Jeoteknik Etüd Yapılması ve Raporunun Hazırlanması İşi Alt Yüklenici Sözleşmesi” bir hizmet sözleşmesi olduğunu, sözleşmeye göre hizmet veren müvekkilinin tacir değil mühendis olduğunu, işbu dava konusu uyuşmazlıkta da davacı şirkete bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde mühendislik hizmeti verdiğini, müvekkilim tacir olmayıp, uyuşmazlıkta müvekkilimin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, bu bağlamda davanın ticari bir dava olarak kabul edilmemesini, işbu davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenizde görevsizlik kararı verilmesini ve dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan eser sözleşmesinden kaynaklı olarak tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle davacı ile davalı arasında 09.05.2017 tarihinde akdedilmiş olan ”Kastamonu-Kırık İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi Proje Yapımı Jeolojik/Jeoteknik Etüd Yapılması ve Raporunun Hazırlanması İşi Alt Yüklenici Sözleşmesi” kapsamında davalının edimini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle davalıdan meydana gelen zararın ve cezai şartın tahsili istemine dayalı olarak tazminat davasını açmış olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesi ve deliller ile birlikte davalının tacir olmadığını, dosyada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna yönelik usuli itirazlarını sunmuş olduğu görülmüştür.
6100 Sayılı HMK’nın “Dava şartlarının incelenmesi” başlığını taşıyan 115. Maddesinin 1. Fıkrası “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” uyarınca yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığının re’sen incelenmesi gerektiğinden aynı kanunun “Dava şartları” başlığını taşıyan 114. Maddesi uyarınca ” (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
TTK’nın 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme kapsamında davalı asil tarafından sözleşmede belirlenen isale hattı güzergahı üzerinde araştırma çukurlarının açılması, arıtma tesisinde bulunan her bir yapı yerinde ve depo yerlerinde sondaj çalışması yapılması ve işbu çalışma kapsamında alınan numunelere laboratuvar analizleri yaptırılarak ve bu bilgilerin tamamı kullanılarak jeolojik/jeoteknik etüt raporu hazırlanması ediminin taahhüt edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Yargılama esnasında … Ticaret Odasının web sayfasında bulunan kayıtlar ve Ticaret Sicil Gazetesinin ilan kayıtları üzerinden yapılan kontrolde davalının tacir kaydının, herhangi bir ticari şirkette ortaklık kaydının bulunmadığı, bu kapsamda meslek mensubu olması haricinde herhangi bir tacir sıfatının bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/1137 Esas, 2019/755 Karar Sayılı, 02.10.2019 Tarihli “… 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 4. maddesinde nelerin ticari dava olduğu açıklanmıştır. Buna göre hükümde sayılan dava ve işlerin yanı sıra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar da ticari davadır. Anılan yasa hükümleri gereği, davacı tarafın ticari işletmesi bulunmadığından ve dava konusu da maddede sayılan mutlak ticari davalardan olmadığından davaya bakmaya görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, Mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla davanın görülüp karar bağlanması gerekir.(Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 17.06.2019 tarih ve 2016/19310 E.-2019/7331 K.sayılı kararı)
Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.(Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 17.06.2019 tarih ve 2019/2552 E.-4093 K.sayılı kararı)
Bu izahtan sonra, davacı-gerçek kişi ile davalı-şirket arasındaki mimari proje ücreti alacağı davası, ticari bir dava olmadığından genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmelidir.Ortada ticari bir dava bulunmadığına göre arabuluculuk müessesi de dava şartı olmadığından kararın kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda somut olayda davalının tacir olmadığı ve ticari işletmesinin de bulunmadığı, mutlak ticari davanın da söz konusu olmadığı görülmekle davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemelerinde olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmaya görevli olması nedeni ile aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiş, davalı tarafından her ne kadar yetkisizlik itirazında bulunulmuş ise de dava şartlarının HMK m.114’te bulunan sırasıyla incelenmesi gerektiğinden yetkiye yönelik inceleme yapılmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, davaya mahkememizin görevli olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK. Madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içerisinde başvurulmaz ise HMK. Madde 20 uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına
5-HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için taraflarca başvurulması halinde HMK 331/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinin ve HMK 323/1-ğ maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, belirtilen sürede başvuru yapılmaması halinde talep üzerine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.