Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/809 Esas
KARAR NO : 2023/885
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı taraf uzun bir süredir müvekkili şirketin de kullandığı sosyal medya platformları üzerinden haksız rekabete konu eylemlerde bulunduğunu, kendisi hiç bir ticari şirketi, herhangi bir vergi kaydı ve vergi mükellefiyeti olmaksızın müvekkilinin de satışını yaptığı ticari emtiayı aynı mecralarda satışa arz ettiğini, herhangi bir vergisel sorumluluğu bulunmayan davalı, her türlü yükümlülüğünü yerine getiren müvekkili şirketin satış bedellerinin çok altında kalan bedeller karşılığında ürünlerini piyasaya arz edebildiğini, müvekkili şirket yetkilisi bu sosyal medya platformlarını incelediğinde davalının aynı sosyal medya platformları üzerinden yanıltıcı reklamlar ile satış yaptığını da tespit ettiğini, müvekkilinin hukuki zeminde gerçekleştirdiği ve müşterilerini hiç bir şekilde yanıltmadığı ürünler ile ilgili yanlış bilgilendirmeler yapması da davalının ayrı bir haksız rekabet eylemi olduğunu, davalının “www.facebook.com/…” ve “www.facebook.com/…” uzantılı ve kimi zaman “…”, kimi zaman farklı mahlaslara sahip olmuş sosyal medya hesaplarının sahibi olduğunu, bahsi geçen hesaplardan ürün reklamları, alenen yanıltıcı kıyaslamalı reklamlar ve davalının sattığı ürünleri gösteren kargo gönderisi fotoğrafları paylaştığını, davalı elindeki ürünleri olduğundan farklı nitelikte göstererek TTK 55/1 maddesinin A bendinde yer alan yanıltıcı reklam yasağına aykırı davrandığını, davalının müvekkili şirket ve fiyat politikaları hakkında yanıltıcı açıklamalarda bulunduğunu, satılan ürünler hakkında kapasitelerinin çok üstünde olduklarına dair yanıltıcı reklam yaptığını, vergi sorumluluğu bulunmayan davalının faturasız olarak aldığı ürünleri yine faturasız olarak ve piyasa fiyatlarının çok altında sattığını, gerçekleştirdiği bu faaliyetler ile müvekkilinin müşteri çevresini hedef aldığını, müvekkilinin satışlarını düşürerek müvekkili şirketi ekonomik olarak büyük zarara uğrattığını, davanın kabulü ile davalının devam ettirdiği haksız rekabet uygulamalarının sonlandırılmasını, müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararın yargılama esnasında tespit edilmesini ve tespit edilen maddi zararının davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davalının eylemlerine bağlık olarak müşterileri nezdinde itibarı zedelenen müvekkili şirketin 50.000,00 TL manevi zararın tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen alacak iddiaları TTK’nın 60/1. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, davacı taraf maddi tazminata ilişkin talebini belirsiz alacak davası olarak açtığını, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerekli olduğunu, dava dilekçesinde söz konusu facebook hesaplarının müvekkil tarafından yönetildiği iddia edilmiş ise de, dosyaya bu iddiayı doğrulayacak herhangi bir somut delil sunulmadığını, haksız ve mesnetsiz iş bu davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda mahkememize ibraz edilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ticaret siciline kaydının yapıldığı 2019 yılından beri lazer, otomasyon ve elektronik sektörlerinde ticari faaliyetini sürdürdüğü, Endüstriyel maksatlı kesici lazer imalatı ve satışı gerçekleştirdiği, davalının herhangi bir kayıtlı ticari faaliyetinin bulunmadığını, “www.facebook.com/… “, “www. … com/ …” uzantılı ve “…”, kimi zaman farklı mahlaslara sahip olmuş sosyal medya hesaplarından davalıya ait olduğunu ve bu hesaplardan yapmış olduğu lazer satışına ilişkin paylaşımlar ile sattığı ürünler hakkında yanıltıcı reklam yaptığını, söz konusu reklamların davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunu beyanla Davalının TTK maddeleri uyarınca dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile gerçekleştirdiği haksız rekabetin durdurulması ile belirsiz alacak davası olarak açılmış olmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi zarar, 50.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 60.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
Haksız rekabet hükümleri TTK’nın 54. Ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Haksız rekabet TTK 54/2. maddesinde Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar şeklinde tanımlanmış, 55. maddede Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlığı altında sınırlı olmayan şekilde başlıca haksız rekabet halleri sayılmıştır. Haksız rekabet halleri maddede öngörülenlerle sınırlı olmayıp, bunlar örnek şeklinde ve sık karşılaşılan uygulamalar olarak verilmiştir. Madde de sayılan dışında da haksız rekabet oluşturacak durumların varlığı kabul edilmiştir. Bu kapsamda kanunun maddesi incelendiğinde;
“(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.” şeklinde belirtilmiş olduğu , aynı kanunun 56. Maddesinde ise haksız rekabet halinde başvurulabilecek kanuni yollar, talep edilebilecekler düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.” şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un genel gerekçesinde, genel olarak piyasa ekonomilerinde rekabet, kar, satış miktarı ve payı gibi belirli bazı hedeflere ulaşmak amacıyla ekonomik birimler arasında ortaya çıkan bir yarış veya karşıtlık şeklindeki ilişkiler süreci olarak tanımlanmıştır.
Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukukî yolları tespit etmektir.
Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350).
Haksız rekabetten bahsedebilmek için iki unsurun bir arada bulunması gerekir. Bunlar tarafların ekonomik rekabet etme hakkının bulunması ve dürüstlük kuralına aykırılıktır. Yani haksız rekabetten söz edilebilmesi için ekonomik rekabetin dürüstlük kuralına aykırı olarak bozulması veya kötüye kullanılması gerekir.
Somut olayda haksız rekabet koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise davacının maddi zararının bulunup bulunmadığının tespiti için dosyanın 1 mali müşavir, 1 marka hakları ve haksız rekabet alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişisine ve 1 internet -web alanında uzman bilgisayar mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda özetle;
Davalı, sosyal medya hesaplarından, satmakta olduğu ürünlerin piyasadaki ürünlerden beş kat daha kuvvetli olduğunu beyan etmiştir. Ancak davalının sattığı ürünler piyasadaki diğer ürünler gibi 20 – 30 mW arasında güce sahiptir. Davalı, bu paylaşımlar ile sattığı ürünler hakkında yanıltıcı reklam yapmıştır. Davalı ayrıca, davacının şirket olduğu için ürünleri pahalı sattığı, davacıdan ürün alanların kazıklandıkları, davacının ürünlerinin gücünün düşük olduğu gibi paylaşımlarda da bulunmuştur. Buna göre davalı, TK 55/1 a-2’de düzenlenen yanlış ve yanıltıcı bilgi verme ve TK 55/1 a-5’de düzenlenen karşılaştırma yapmak suretiyle haksız rekabet fiillerini işlediği,
Davacıya ait ticari defterlerin incelenmesi esnasında davacı yetkililerinin, davalının haksız eylemleri sonucunda işletmelerinin ortalama %30 hasılat kaybına neden olduğunu belirtmişlerdir. Davacıların %30 hasılat kaybı olabileceği konusunda varsayıma dayanılarak yapılan, tamamen olası kar olarak hesaplandığında miktarın 193.194,00 TL olarak belirlendiği,
Kanaatine varıldığı mahkememize bildirilmiştir.
Alınan işbu rapor uyarınca her ne kadar davalı tarafça söz konusu paylaşımların kendisine ait olmadığı iddia edilmiş ise de davacı tarafça dosyaya ibraz edilmiş olan deliller, paylaşımların içerisinde yer alan iletişim bilgilerinin davalıya ait olması sebebiyle davalının davacı aleyhine aldatıcı reklam paylaşmak suretiyle haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirmiş olduğu kanaatine varılarak davacının haksız rekabetin tespiti talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş olup her ne kadar davada söz konusu haksız rekabet eylemlerinin önlenmesi talebinde bulunulmuş ise de bilrikişi raporunda da tespit edildiği üzere dava tarihi ve güncel durum itibari ile ortada herhangi bir sosyal medya paylaşımının bulunmadığı, söz konusu paylaşımların kaldırılmış olduğu işbu sebeple önlenme talebi bakımından davanın konusuz kaldığı görülmekle bu doğrultuda karar tanzim edilmiştir.
Davacının maddi tazminat talepleri bakımından yapılan incelemede; haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat isteminde iki talep söz konusu olmaktadır. Birincisi, maddi zararın ispat edilmesi şartı ile oluşan zarar ve ziyanın tazmini talebi (TK 56/1 d), ikincisi, haksız rekabeti gerçekleştiren şahsın elde ettiği kazancın devri talebidir (TK 56/1 c-2). Zarar, bir şahsın Malvarlığında rızası olmaksızın gerçekleşen azalmayı ifade ederken kazanç ise iş görenin Malvarlığında oluşan artışı ifade etmektedir. Bu nedenledir ki tazminatta maksat oluşan zararı ortadan kaldırmak iken, kazanç devrinde ise haksız olarak elde edilen geliri gidermek yani gerçek hak sahibine aktarılmasını sağlamaktır. Dolayısıyla tazminat talebi haksız fiille, kazanç devri talebi ise vekâletsiz iş görmeyle ilgili konulardır. Kazanç devri talebi, ekonomik menfaatler açısından bir zarara maruz kalınmış ve bir tehlikeye uğratılmış olması esasına dayanmaktadır. Buradaki iade, haksız rekabet gerçekleşmeden elde edilemeyecek olan yararlara mahsustur. Davalının dürüstlük ile elde etmiş olduğu çıkarları kapsamamalıdır. Çünkü haksız rekabet sonucunda uğranılmış olan zarar ve ziyanın yerine geçecektir. Ayrıca kazanç devri talebi bir kusurun varlığı şartına bağlanmıştır. Kazanç devrinin talep edilebilmesi için bir zararın varlığının şart olup olmadığı, diğer ifadeyle, bir zarar tehlikesinin bulunmasının yeterli olup olmayacağı konusunda tereddüt edilebilir. Somut olayda davacı taraf dava dilekçesi ile davalının eylemlerinin tahmini olarak 2021 Ocak ayından itibaren devam ettiğini, müvekkilinin müşteri kaybına uğradığını uğranıldığı iddia edilerek manevi tazminat yanında ayrıca maddi tazminat da talep etmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesi gereğince davalının eylemine bağlı olarak maddi zarar (kazanç kaybı) oluştuğunu ıspat yükü bu yönde iddiada bulunan davacıya aittir. Davacı, davalının haksız eyleminden ticari işletmelerinin ne şekilde olumsuz etkilendiğini, hangi sözleşmelerinin fesihle sonuçlandığını ya da hangi işleri alamadıklarını, haksız eylem öncesine göre ne miktar kazanç kaybına uğradıklarını somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Dosya kapsamında buna ilişkin olarak herhangi bir somut delil ibraz edilemediği gibi davacının söz konusu ürünlerin tek yetkili satıcı da olmadığı, marka / patent hakkı sahibi olmadığı görülmekle maddi tazminat taleplerinin ispatlanamadığı kanaatine varılarak işbu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.maddesi gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat talep edebilir. Anayasanın 5, 12, 17, 20 ve 26 maddelerinde kişilik değerlerinin önemini esas alarak bunları ihlal edenlere karşı kişinin korunmasını garanti altına almıştır. Somut olay bakımından davalının aldatıcı nitelikteki haksız rekabet teşkil eden paylaşımları sebebiyle davacı lehine 5.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;
1-Davalının dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile davacı aleyhine haksız rekabet teşkil eden eylemleri olduğunun tespitine,
2-Davalının haksız rekabet teşkil eden sosyal medya paylaşımlarının kaldırılmış olması sebebiyle haksız rekabetin önlenmesi istemi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacının maddi tazminat isteminin reddine,
4-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının fazlaya dair isteminin reddine,
5-Alınması gerekli olan 341,55-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 1.024,65-TL ile yargılama esnasında ıslah harcı olarak alınan 3.500,00-TL harcın toplamı olan 4.524,65 TL’den mahsubu ile artan 4.183,10-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 341,55-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 92,20-TL ( başvurma, vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 203,75-TL, bilirkişi ücreti: 6.000,00TL olmak üzere toplam: 6.295,95-TL yargılama giderinin %2 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 126,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerine bırakılmasına,
8-Davacı, kabul edilen manevi tazminat talebi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacının reddedilen manevi tazminat talebi bakımından davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT m.10/2 hükmü uyarınca hesap ve takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacının reddedilen maddi tazminat talebi bakımından davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 30.911,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00TL’nin %2 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 62,50-TL’nin davalıdan alınarak, 3.057,5TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
12-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.