Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/779 E. 2023/539 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/779 Esas
KARAR NO:2023/539

DAVA:Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/11/2022
KARAR TARİHİ :04/07/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından, davalı (eski unvanı: … A.Ş. , yeni unvanı: … A.Ş.) aleyhine … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından, ticari alım-satımdan kaynaklı alacağının tahsili amacıyla 08.09.2017 tarihinde Örnek-7 ilamsız bir icra takibi başlattığını, ödeme emri borçlu şirkete tebliğ edildiğini, ancak davalı/borçlu şirketin, süresi içerisinde icra müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesi ile icra takibine ve borcun tamamına itiraz ettiğini ve icra müdürlüğünce takibimizin durdurulmasına karar verildiğini, davalı şirketin itirazının haksız ve kötü niyetle yaptığını, bu itirazın iptali talebiyle 06.10.2017 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı itirazın iptali davası açıldığını, davalı şirketin, davaya karşı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde haksız bir şekilde akdi ilişkiyi inkar ettiğini ve yetki itirazında bulunduğunu, davalının bu yetki itirazı üzerine mahkemece verilen yetkisizlik kararına karşı taraflarınca istinaf edildiğini, … BAM 5. Hukuk Dairesinin 2018/ 875 E. – 2018/ 1156 K sayılı ilamı ile yetkisizlik kararının eksik inceleme nedeni ile kaldırılarak dosya ilk derece mahkemesine iade edilmesi kararı verildiğini, BAM Hukuk Dairesinin bu bozma kararı sonrası mahkemenin … Esas sayılı sırasına kaydedilen davanın bozmaya gereği dosyadan bilirkişi raporları alındığını ve bu raporların neticesinde davalının haksız bir şekilde akdi ilişkiyi inkar ettiği, taraflar arasında icra takibine konu alım-satım ilişkisinin mevcut olduğu ve bizzat davalının ticari defterleri ile sabit olduğuna yer verilmesi üzerine davalının davacıya borçlu olduğunu, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinin ortaya çıkması üzerine mahkemece 10.10.2019 tarih ve 2019/ 795 Karar sayılı karar ile davamızın kabulüne ve davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle icra inkar tazminatına mahkum edilmesine hükmedildiğini, ilamı takibe koyarak … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın, sırf süreci uzatmak ve ödeme yapmamak için icra dosyasına teminat mektubu sunarak kararı tehir-i icra talepli olarak istinaf ettiğini, Bursa BAM 5. Hukuk Dairesinin 2020/ 23 E. – 2022/ 1240 K. Sayılı dosyasından 06.10.2022 tarihli kararla davalının istinaf başvurusu esastan kesin olarak reddedildiğini ve dosyanın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesini müteakiben davalı tarafından 20.10.2022 tarihinde icra dosyasına ödeme yapılarak dosya borcunun kapatıldığını, taraflar arasındaki patlıcan alım-satımına vekil eden şirket tarafından dava konusu edilen toplam 69.910,58 TL lik faturaların davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğunu ve fakat davalının borcunu kasten ödemediğini, davalının temerrüte düştüğünü, icra takibinin başlatıldığı 08.09.2017 tarihinden, icra dosyasına ödeme yaptığı 20.10.2022 tarihine kadar her ne kadar asıl alacağa temerrüt faizi işletilmişse de; bu temerrüt faizi vekil edenin alacağını / zararını karşılamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile ileride alınacak rapordan sonra arttırılmak kaydıyla 20.000 TL’nin (belirsiz alacak) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkil şirket arasında itirazın iptali sebebiyle … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen … Esas sayılı (ilk esas) – … Esas sayılı (son esas) dava sonucunda; “… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte davalının borca itirazının asıl alacağın 69.910,58 TL’si bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Asıl alacağın %20’si olan 13.982,11 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verildiğini, söz konusu kararın … BAM 5. Hukuk Dairesinin 2020/ 23 E. – 2022/ 1240 K. Sayılı dosyasının 06.10.2022 tarihli kararı ile kesin olarak reddedilerek kesinleştiğini, müvekkili şirketin kesinleşen karar sonrasında, dava konusu icra dosyası olan; … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına 186.400,00 TL tutarında ödeme yaparak mevcut dosya borcunu kapattığını, davacı tarafın, itirazın iptali davası ile müvekkili şirketten talep ettiği alacak tutarının 69.910,58 TL olduğunu, yargılama başında 69.910,58 TL olan ana takip borcu için ana takip borcu kadar 65.625,66 TL temerrüt faizi ve ayrıca 13.982,11 TL kötüniyet tazminatı ödendiğini, davacının zararının karşılanmadığı iddiası haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı tarafın davasının soyut ve asılsız temellere dayandığından haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak açtığı davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, davacının alacağını geç tahsil etmesinden kaynaklı munzam zarar istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasındaki ticari alım satımdan kaynaklı olarak düzenlenmiş olan faturaların bedelinin ödenmemesi üzerine fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasından 08.09.2017 tarihinde başlatılmış olan ilamsız bir icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine 06.10.2017 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı tarafça tehiri icra talepli istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, … BAM 5. Hukuk Dairesinin 2020/ 23 Esas, 2022/ 1240 Karar Sayılı dosyasından yapılan inceleme neticesinde 06.10.2022 tarihli kararla davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmekle mahkeme ilamının kesinleştiğini, davalının kötüniyetli itirazları sebebiyle icra takibinin başlatıldığı 08.09.2017 tarihinden, icra dosyasına ödeme yaptığı 20.10.2022 tarihine kadar her ne kadar asıl alacağa temerrüt faizi işletilmişse de işbu temerrüt faizinin zararı karşılamaması sebebiyle HMK m.107 hükmü uyarınca şimdilik 20.000 TL munzam zararın davalıdan alınarak davacıya verilmesi, alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanması talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığın temelini oluşturan munzam (aşkın) zarara ilişkin olarak yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 122/1. maddesinde de “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bundan hareketle uygulamada munzam zararın borçlunun temerrüdü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zararlar olması, alacaklının temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararının borçludan tahsilini talep edebileceği ve munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerektiğinden Borçlar Kanununda karşılanması öngörülen, faizi aşan zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) dışında, davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gereken bir durumdur.
Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüde düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlü olup borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını kanıtlayarak munzam zarar sorumluluğundan kurtulabilir.
TBK’nın yukarıda belirtilen maddesi uyarınca borçlunun munzam zarardan sorumlu tutulabilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekmekte olup soyut olarak aşkın zarar iddiası, enflasyon oranı, paranın alım gücü gibi değişkenlik arz eden durumlar bu zararın varlık ve miktarı için yeterli değildir. Örneğin davacının burada alacağını gününde alamaması nedeni ile başka bir bankadan kredi aldığını ve özellikle bu krediyi davalının borcunu vaktinde ödememesi nedeni ile aynı gün vadesi gelmiş başka bir borcunu ödemek üzere aldığını ispatlamış olması gerekir. (Bknz: Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015,Yetkin yayınları syf:1106-1107).
Somut olay bakımından dosyaya celp edilmiş olan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas (Eski esası: … Esas) sayılı dosyası incelendiğinde 06.10.2017 tarihinde davanın açılmış olduğu, yapılan yargılama neticesinde … Esas Sayılı dosyasından 10.10.2019 tarihinde verilen “1.Davanın KABULÜNE, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte davalının borca itirazının asıl alacağın 69.910,58 TL’si bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, 3.Asıl alacağın %20’si olan 13.982,11 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklindeki karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/23 Esas, 2022/1240 Karar Sayılı, 06.10.2022 Tarihli ilamı ile başvurunun esastan reddine karar verilmekle mahkeme ilamının 06.10.2022 tarihinde kesinleşmiş olduğu, icra dairesine yazılan müzekkereye cevaben 20.10.2022 tarihinde 186.400,00 TL olan dosya borcunun kapatıldığının mahkememize bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2007/1834 Esas-2008/1961 Karar sayı ve 19.02.2008 tarihli kararında da açıklandığı üzere yargılamanın belirli bir süreci gerektirmesi olağan olup, davalının kötü niyetli olarak yargılamayı sürümcemede bıraktığı da kanıtlanmamıştır. Aynı biçimde, kesinleşmiş ilama konu alacağın ödetilmesi yöntemi yasada düzenlenmiş ve yaptırımları da yine yasada ön görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, yargılama ve hükmün infazı aşamasından kaynaklandığı ileri sürülen munzam zarardan davalının sorumlu tutulması mümkün olmadığı belirtilmiştir (Bknz. … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/276 Esas, 2022/209 Karar Sayılı, 14/02/2022 Tarihli İlamı).
Bir itirazın iptali davasında İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Bu sebeple taraflar arasında görülmüş olan itirazın iptali davasında davalının itiraz etmesi bir yasal hakkını kullanma olup itirazının haksız olduğu kanaati ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması başlı başına davalının itirazında kötüniyetli olduğunu ispatlamamaktadır. TMK m.2 hükmü uyarınca iyiniyetin varlığı asıldır. Bu sebeple davacı tarafından davalının kötüniyetli olarak ödemeyi geciktirmiş olduğunun ispatlanamaması, mahkemenin dosyasının kesinleştiği 06.10.2022 tarihinden sonra 20.10.2022 tarihinde icra dosyasına ödeme yaparak borcunu kapatmış olduğu, icra dosyasına faizi ile birlikte ödenmiş olduğu, yargılamanın belirli bir süreci gerektirmesinin olağan olması, davacının eldeki olayda davalının kötü niyetli olarak ödemeyi geciktirdiğini ispatlayamaması aynı şekilde faizi aşan zarar ve genel ekonomik olumsuzluklar (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) iddiası dışında, davacıların hükmün infazı esnasında geç ödemeden kaynaklandığı ileri sürülen munzam zarar bakımından somut herhangi bir zarara ilişkin delil ibraz edilememiş olduğu görülmekle Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2916 Esas, 2021/3278 Karar sayılı ilamı, benzer mahiyette olan … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2022/2013 Esas,2022/2231 Karar Sayılı, 27/10/2022 Tarihli ilamı, … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2022/224 Esas, 2022/686 Karar Sayılı, 19/04/2022 Tarihli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90-TL karar ilam harcının başlangıçta dava açılırken peşin olarak alınan 341,55-TL’den mahsubu ile artan 161,65-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır