Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/766 E. 2023/779 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/766 Esas
KARAR NO : 2023/779
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; … gazetesinin 04.10.2020 tarihli basımının 6ıncı sayfasında yer alan köşe yazısında müvekkil Banka hakkında “…” yine aynı gazetenin 22.03.2021 tarihli basımının 8inci sayfasında yer alan yazıda müvekkil Banka hakkında; “…'” başlıklı yazısının alt başlığı olan “…” başlıklı yazı içeriğinde; “…” şeklinde gerçeğe aykırı/yanıltıcı söylemler dile getirilerek müvekkili … A.Ş. hakkında olumsuz algı oluşturacak yorum ve beyanlar tekrarlanarak, müvekkili Bankanın kişilik haklarına; şöhretine, şerefine, onur ve itibarına kasten ağır saldırı ve iftiralarda bulunulduğunu, söz konusu gerçek dışı yayın ile bu yayının çeşitli internet sitelerince alıntılanması ve sosyal medyada da yayılması üzerine, müvekkili Banka tarafından kamuoyunun aydınlatılması ve yanlış yönlendirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla aynı gün (01.04.2016) tarihinde Basın Açıklaması yapılarak, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 73üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında düzenlenen “Banka ve müşteri sırrının” ifşa edilmemesine yönelik amir hüküm gözetilmek kaydıyla gerçek durum bilgilendirmesi yapılmış ve yayında kullanılan ifadelerin gerçek dışı olduğunu, müvekkili Bankaca kullandırılan kredilerin, yasal mevzuata ve kredilendirme prensiplerine uygun bir biçimde, kredi riski / teminat dengesi gözetilmek ve müşterinin tüm gelirleri ile geri ödeme kaynakları ve müvekkili Banka için faiz dâhil diğer gelir yaratıcı unsurlar dikkate alınmak suretiyle tahsis edildiğini, müvekkili Banka portföyünde bu ilkelere uygun olmayan biçimde tahsis edilmiş herhangi bir kredi bulunmadığı hususları açıklığa kavuşturulduğunu, davalı şirketin sahibi olduğu “…” gazetesinin 04.10.2020 tarihli basımının 6ıncı sayfasındaki köşe yazısında yer alan “… ” şeklindeki müvekkili … A.Ş.’nin itibarına, saygınlığına, servet ve şöhretine zarar verecek nitelikteki gerçek dışı ve tahkir içeren ifadeler nedeni ile 150.000-TL’nin birleştirilmesi talep edilen …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dava dosyasında yer verilen davalılar ile birlikte tamamından müştereken ve müteselsilen, davalı şirketin sahibi olduğu “…” gazetesinin 22.03.2021 tarihli basımının 8inci sayfasında kaleme aldığı “… ” başlıklı yazı içeriğinde alt başlığı olan ” … ” başlıklı yazı içeriğinde yer alan “…” şeklindeki müvekkili … A.Ş.‘nin itibarına, saygınlığına, servet ve şöhretine zarar verecek nitelikteki gerçek dışı ve tahkir içeren ifadeler nedeni ile 150.000-TL’nin birleştirilmesi talep edilen dava dosyasında yer verilen davalılar ile birlikte tamamından müştereken ve müteselsilen olmak üzere toplam 300.000-TL tazminatın davalıdan tahsilini ve müvekkili bankaya ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu hak zamanaşımına uğradığını, özellikle dava konusu 04.10.2020 tarihli yayının üzerinden iki yıl geçtikten sonra dava açıldığını, davacı taraf, daha önce davaya konu yayınlar sebebi ile gerçek kişiler aleyhine …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde talep sonucu iş bu davadaki talep sonucu ile aynı olan bir dava açtığını, mahkemenizdeki dava basit yargılama usulüne tabi olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava ise yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu, bu davaların mahkemenizde birleştirilmesi, gerçek kişi davalılar bakımından yargılama usulünün değişmesi sonucunu doğuracağını, bu durumda gerçek kişilerin, basit yargılama usulünün getirdiği bazı kısıtlamalara muhatap olacağını, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan gerçek kişi davalılar ile tüzel kişi davalı hakkında ayrı ayrı dava açmayı seçtiğini, gerçek kişiler yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın basit yargılama usulünün uygulanacağı mahkemenizdeki dosya ile birleştirilmesi gerçek kişilerin adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabileceğini, yazar … tarafından kaleme alınan 04.10.2020 tarihli, ” … ” başlığını taşıyan köşe yazısında, 15 Temmuz darbe girişiminden kısa bir süre önce yurt dışına çıkan … ‘ın, tüm mal varlığına el konulması ele alınıp, yorumlandığını, yazının başlığında davacı bankanın adının olmadığını, yazının başlığı, dava dışı 3. şahıslarla ilgili olduğunu, yazının kaleme alındığı günlerde, halen birçok suçtan firari olan … ‘ın yargılandığı bir davada tüm malvarlığına el konulmasına karar verildiğini, böylece ona ait olduğu tespit edilen … ‘nın … ilçesi … Mahallesi’ndeki bağımsız bölüm, … Mahallesi’ndeki bağımsız bölüm, … nın … ilçesindeki ana taşınmaz ve … Mahallesi’ndeki ana taşınmazlara CMK’nın 128. maddesi uyarınca el konulduğunu, … …’ın el konulan taşınmazları sayılırken …’deki yalısı da sıralanmış; bu taşınmaz alınırken kullandığı kredinin niteliği hatırlatılırken “faizsiz” olduğu söylendiğini, “…” davacının uğradığı manevi zarara karşılık istediği 150 bin liranın sebebi işte bu yarım/kesik cümle olduğunu, dava dilekçesine eklenen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yazısından, bu kredinin Sabit Faizli Rotatif Bch Kredisi olduğu yazıldığını, bu tür kredilendirmeler, daha çok kısa süreli nakit ihtiyaçlarını karşılama amacıyla kullandırıldığını, davacı da dahil neredeyse tüm bankalar bu tür kredileri tacirlerin kısa vadeli nakit ihtiyacı için kullandırdıklarını, bu açıklamalarda dikkat çeken şey bu kredinin firmaların (ticaretle uğraşan kişilerin) finansman ihtiyacı için kullandırıldığını ve piyasada gerçekleşen faiz oranı değişikliklerine duyarlı olduğunu, ancak … …’a kullandırılan kredi sabit faizli olup, rotatif kredilerin sabit faizli olarak sunulması mümkün olmadığını, dava konusu yayınlar hukuka uygun olduğunu, görünürdeki gerçeğe dayalı hukuka uygun birer haber, yorum ve değerlendirmeden ibaret eleştiri niteliğinde olduğundan, ayrıca …ile korunan bir olay açıklaması ve eleştirisi olduğundan haksız davaların ayrı ayrı tümüyle esas açısından reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, davalı gazetenin basın yolu ile davacı şirketin kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiası ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından öncelikle işbu dosyanın tensiben …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi talebinde bulunmuş olduğu, dava dilekçesi içeriğinde davalı şirket tarafından yayınlanan “…” gazetesinin 04.10.2020 tarihli basımının 6ıncı sayfasındaki köşe yazısında yer alan “…” şeklindeki ibarenin ve yine “…” gazetesinin 22.03.2021 tarihli basımının 8inci sayfasında kaleme alınan “…’li belediyelerden beslemelere destek” başlıklı yazı içeriğinde alt başlığı olan ” …” başlıklı yazı içeriğinde yer alan “…” şeklindeki ibarelerinin davacı … A.Ş.’nin itibarına, saygınlığına, servet ve şöhretine zarar verecek nitelikte olduğu, gerçek dışı ve tahkir içeren ifadeler nedeni ile ayrı ayrı 150.000TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL’nin birleştirilmesi talep edilen T.C. …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dava dosyasında yer verilen davalılar ile birlikte tamamından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
Somut dava dosyasında taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin sahibi olduğu gazetesinde yayımlanan dava konusu haber içeriği sebebiyle davacı şirketin kişilik haklarına yönelik hukuka aykırı bir saldırı bulunup bulunmadığı ve davacı şirket lehine manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olduğundan uyuşmazlığın her iki tarafın da tacir olması sebebiyle mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılarak yargılama yapılmıştır.
Öncelikle davacı vekilinin birleştirme talebi bakımından inceleme yapıldığında ; …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dosyasında köşe yazarlarına yönelik olarak aynı haberden kaynaklı olarak dava açıldığı, Kanunen Asliye Hukuk Mahkemelerinde ve söz konusu dosyada yargılamanın yazılı usulde yapılmakta, işbu dosyada ise basit usulde yargılama yapılmakta olduğu, mahkememizin Asliye Hukuk Mahkemesine göre özel nitelikte bulunduğu, işbu hali ile HMK’nın 166/1. Maddesinin “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. ” şeklindeki düzenlemesi uyarınca birleştirme talep edilen mahkemenin aynı sıfatta bulunmaması sebebiyle usulüne uygun olmayan birleştirme talebinin reddine, talep sonucundaki dava dışı kişiler ile birlikte müşterek müteselsil hüküm kurulması talebinin bu doğrultuda reddine dair mahkememizin ön inceleme zaptında ara karar ile talep değerlendirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.maddesi gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat talep edebilir.
Anayasanın 5, 12, 17, 20 ve 26 maddelerinde kişilik değerlerinin önemini esas alarak bunları ihlal edenlere karşı kişinin korunmasını garanti altına almıştır. Aynı zamanda Anayasanın 28. maddesi ile basın özgürlüğü güvence altına alınmış olup işbu düzenleme haricinde basın özgürlüğü 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Anayasa’nın 28. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca basın özgürlüğünün sınırlanmasında ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin hükümler uygulanır. Bu anlamda basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünün farklı bir görünümü olarak karşımıza çıkar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) ve Anayasa Mahkemesine (AYM) göre ifade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan olup, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şok edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. Ancak belirtmek gerekir ki basın özgürlüğü sınırsız değildir. Anayasa’nın 17. maddesi gereğince, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek de yargı mercilerinin görevleri arasındadır. Mahkemeler, Anayasa’nın 17. maddesi gereğince kişilik haklarını korurken aynı zamanda Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri gereğince ifade ve basın özgürlüklerinin gerçek ve etkili bir biçimde korunmasını sağlama yükümlülüğü sebebiyle yarışan haklar arasında adil bir denge kurmak zorundadır. Bu denge kurulurken Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında hakkın özüne dokunulmamalı, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve sınırlama amacı ile aracı arasındaki ölçü gözetilmelidir (AYM; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, par.43).
Yargılama esnasında davacı vekili tarafından davaya dayanak yapılan “…” gazetesinin 04.10.2020 tarihli basımının 6ıncı sayfasındaki köşe yazısının ve 22.03.2021 tarihli basımının 8inci sayfasında kaleme alınan yazının bir sureti dosyamıza ibraz edilmekle yapılan incelemede;
-04.10.2020 tarihli … tarafından kaleme alınmış olan köşe yazısında “… “
– 22.03.2021 tarihli basımının 8inci sayfasında … tarafından kaleme alınan yazıda “… … ”
Şeklinde haber yapılmış olduğu görüldü.
İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkanlarına sahip olma anlamlarına gelir. Düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir.
Somut olay bakımından mahkememizin işbu dosyası ile benzer ve farklı gazetelerden aynı mahiyette yapılan haberlere ilişkin olarak verilen kararlar akabinde yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı 03.02.2022 Tarihli “… bankacılık faaliyetleri ile iştigal eden davacı … Anonim Şirketi hakkında sarf edilen söz ve ifadeler bütün halinde değerlendirildiğinde; kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, yayın tarihi itibariyle toplumsal ilginin bulunduğu bir konuda değerlendirmeler yapıldığı” şeklindeki gerekçeli ilamı, … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas, 2023/… Karar Sayılı, 03/05/2023 Tarihli “… Somut olaya gelince; Davacı tanınmış bir banka, davaya konu haberde cari hesap usulü kredi kullanan da tanınmış bir kişidir. Basının haber verme hakkı, toplumun da haber alma hakkının vardır. Kamuya mal olmuş, toplumda tanınır kişilerin başkalarına göre daha fazla eleştirilere katlanma yükümlülüğün bulunmaktadır. Davaya konu haberde güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı, O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basının sorumlu tutulmayacağı, buna göre haberin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılmıştır (Emsal, dava konusu habere ilişkin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas No:2019/1267 Karar No:2020/3998).” şeklindeki gerekçeli ilamları da bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalının sahibi olduğu … gazetesinde haberin yapılmasında kamusal yararın bulunması, söz konusu haberlerin Anayasa ve AİHS m.10’da korunan Basın ve İfade Özgürlüğü kapsamında kalması, eleştirel mahiyette olması ve davacı tarafın kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1- Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85-TL karar ilam harcından başlangıçta dava açılırken peşin olarak alınan 5.123,25-TL harçtan mahsubu ile artan 4.853,40-TL harcın karar kesinleştiğinden davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 47.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.