Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/741 E. 2023/873 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/741 Esas
KARAR NO : 2023/873
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 25/10/2023
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalıya … poliçe numarası ile sigortalı … plakalı aracın 18/01/2021 tarihinde müvekkiline ait park halindeki … plakalı araca çarparak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kusur raporuna göre … plakalı aracın %100 tam kusurlu olduğunu, kaza neticesinde müvekkiline ait araçla ilgili Trafik Kati Ekspertiz Raporuna göre 13.848,74TL hasar olduğunu, hasar tamirinin müvekkilinin aracına ait kasko sigortası tarafından sağlandığını, araçta bu kazadan dolayı değer kaybı meydana geldiğini, kazadan kaynaklı değer kaybı nedeniyle 28/12/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, yapılan yazılı başvuru neticesinde 18/01/2022 tarihinde 4.600,60TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin müvekkilinin zararını tam olarak karşılamadığından bilirkişi incelemesi sonucunda çıkacak rakama yükseltilmek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000,00TL’sinin sigortacının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin muaccel olmadığını, poliçe tanzim tarihi olan 25.09.2020 tarihi göz önünde bulundurulduğunda değer kaybı hesaplamasında genel şartlar göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması gerektiğini, mevcut poliçede limitinin 41,000.00TL olduğunu, müvekkili şirket sigortalısının kusuru oranında gerçek hasar bedelini ödeyerek borcunu ifa ettiğini, sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu kadar riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp ödeme yapılması gerektiğini, hükmedilmesi gereken faiz davacının talep ettiği avans faizi değil yasal faiz olması gerektiğini, parça ve işçilik iskontosu uygulanmasını, bu oranın en az yüzde otuz olmasını, müvekkili şirketin KDV ödemesinden sorumluluğu bulunmadığını, usule yönelik cevaplarımız dikkate alınarak usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esasa yönelik cevaplarımız dikkate alınarak esastan reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, trafik kazasından kaynaklı davacının aracında meydana gelmiş olan değer kaybından kaynaklı bakiye zararın davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda davalı … Sigorta A.Ş.’ne … poliçe numarası ile sigortalı dava dışı 3. Kişiye ait … plakalı aracın 18/01/2021 tarihinde davacıya ait park halindeki … plakalı araca çarpması sebebiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğu, kaza sebebiyle davacının aracında Ekspertiz Raporuna göre 13.848,74 TL hasar oluştuğu, söz konusu hasarın davacıya ait aracın kasko sigortası tarafından sağlandığını, değer kaybının tazmini için ise davalı tarafa dava açılmadan önce yapılan yazılı başvuru üzerine davalı sigorta şirketi tarafından 18/01/2022 tarihinde 4.600,60-TL ödeme yapıldığı, ancak gerçek değer kaybı bedelinin karşılanmadığını beyanla HMK m.107 gereğince belirsiz alacak niteliğinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL’nin davalı sigortacının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup re’sen dikkate alınması gerekir ( Bknz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/4974 Esas, 2021/6943 Karar Sayılı, 18/10/2021 Tarihli ilamı). İşbu yasal düzenleme uyarınca somut olayda yapılan kontrolde davalı tarafından ödemenin 09.08.2022 tarihinde yapıldığı, işbu davanın ise 23.11.2022 tarihinde 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmekle yargılama yapılmıştır.
Haksız Fiillerden doğan borç ilişkileri Türk Borçlar Kanununun 49. Ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olup 49. Maddenin “(1)Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
(2)Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemesi ve aynı kanunun Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. Maddesinin “(1) Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
(2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca bir haksız fiil sonucunda zarar görenin tazminat isteminde bulunabilmesi için ortada haksız fiilin bulunması, failin kusur olması, talepte bulunan şahısta zararın meydana gelmiş olması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir.
Yargılama esnasında kazaya karışan araçların trafik tescil kayıtları, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, hasar dosyası,… nezdindeki kayıtları ve kazaya ilişkin tüm evraklar celp edilerek dosya trafik kazaları alanında uzman makine mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişiden dava konusu kazaya karışan tarafların kusur oranlarının belirlenerek, davacının aracında kaza sonrasında meydana gelen hasarın kapsamı, aracın hasarlı ve hasarsız olan halinin karşılaştırılması sureti ile markası, yaşı, cinsi vs özellikleri de göz önünde bulundurularak hesaplanacak olan 2. El piyasa rayiç değeri ile birlikte yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca yapılacak hesaplama uyarınca davacının aracında değer kaybının olup olmadığı, değer kaybının oluşması ihtimalinde ne kadar olduğu, davalının yapmış olduğu ödeme ile birlikte mahsup yapıldığında davacının davalıdan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı hususunda rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, karar verilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanılarak mahkememize ibraz edilmiş olan raporda özetle;
… plakalı davalıya sigortalı aracın sürücüsü …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu,
… plakalı aracın davacı sürücüsü …’in kusursuz,
Park halindeki dava dışı diğer araç sürücülerin kusursuz,
… plakalı araçta hasar tutarının KDV dahil 13.848,74 TL hasarın oluştuğu,
… plakalı araçta değer kaybının 20.000 TL olduğu, davalının yapmış olduğu, davalının davadan önce 4.600,60 TL’lik yapmış olduğu bakiye ödeme akabinde davacının bakiye değer kaybı alacağının 15.399,40 TL olduğu
Kanaatine varıldığı mahkememize bildirilmiştir.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2019/… Esas, 2022/… Karar Sayılı, 19.09.2022 Tarihli ” … Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli 2019/… E. – 202/… K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E., 2020/8104 K. sayılı kararı).
Her ne kadar poliçe tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlar yürürlükte olsa da, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Yargıtay içtihatlarına göre değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. (Yargıtay 17. H.D’nin 07.03.2016 tarih 2015/15003 E., 2016/2856 K. sayılı kararı). Benimsenen bilirkişi raporunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde yapılan değerlendirmede 4.000,00 TL değer kaybı belirlenmiş olup, bu raporun esas alınması yerindedir. Davalı vekilinin değer kaybı hesap ve miktarına yönelik istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun yerleşik içtihatlara uygun olduğu görülmekle rapora karşı yapılan itirazların reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan 17.11.2023 tarihli bedel arttırım dilekçesinde 15.399,40 TL’nin davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
Dosyamız arasına celp edilmiş olan tüm evraklar, alınan bilirkişi raporu, davacı tarafın ibraz etmiş olduğu bedel arttırım dilekçesi bir bütün olarak incelendiğinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalanmış olan aracın davacıya ait araç ile karışmış olduğu kazada %100 oranında kusurlu olduğu, bu sebeple davacının aracında meydana gelen değer kaybı bedelinden sorumlu olduğu, davadan önce yapmış olduğu ödemenin yeterli olmadığı da görülmekle davacının bakiye 15.399,40 TL’lik değer kaybı bedelini davalıdan talep edebileceği kanaatine varılarak davacının davasının işbu miktar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4875 Esas, 2020/720 Karar Sayılı, 04/02/2020 Tarihli “… 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının Genel Şartlarının B-2 maddelerinde sigortacının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının poliçe limiti dahilinde tazminatı ödemekle yükümlü olup, bu sürenin sonunda ödeme yapılmadığı takdirde temerrüt gerçekleşeceği öngörülmüştür. Sigortacının kısmi ödeme yapması halinde ise, söz konusu ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınacaktır.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda davalının kısmi ödeme tarihi olan 18/01/2022 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren kazaya karışan araçların hususi araç olmaları da göz önünde bulundurulduğunda yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiş olup bu sebeple davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Miktar itibari ile reddedilen bir talep bulunmadığından davalı lehine vekalet ücretine takdir edilmeksizin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; 18/01/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı bakiye 15.399,40 TL değer kaybı tazminatının davalıdan temerrüt tarihi olan 18/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya dair faiz isteminin reddine,
2-Alınması gerekli olan 1.051,93-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 85,39-TL, ıslah harcı olarak alınan 177,60-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 788,94-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 355,19-TL ( başvurma, vekalet harcı, ıslah harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri:148,50-TL, bilirkişi ücreti: 1.800,00TL olmak üzere toplam: 2.303,69-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 15.399,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının miktar itibari ile reddedilmiş olan bir talebi bulunmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.