Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/720 E. 2023/822 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/720 Esas
KARAR NO : 2023/822
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2022
KARAR TARİHİ : 14/11/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında davacının virtual production tasarımı (“içerik”) adı verilen işi üretmesi ve Davalı tarafın ise söz konusu içeriğin üretilmesi karşılığında 354.000 TL (üç yüz elli dört bin Türk Lirası) tutarında bir ücret ödemesine ilişkin olarak anlaşıldığını, davacının edimini gereği gibi yerine getirerek içerikleri davalıya teslim ettiğini, 29.09.2021 tarihinde alınan “daha iyi bir yarın” ve “mixed reality” adlı içeriklere ilişkin e-tespit tutanaklarından da açıkça görüleceği üzere, ilgili içeriklerin davalı tarafın … adlı sosyal medya (Youtube) hesabında kullanılmakta olduğunu, davacının teslimini gerçekleştirmesi akabinde davalı tarafın da ücret ödemeye ilişkin karşı ediminin muaccel olduğunu, bu kapsamda, 16.07.2021 tarihinde düzenlemiş olan e-faturadan da görüleceği üzere davalıya müvekkilinin içeriği üretme ve teslim hizmetleri karşılığında 354.000 TL (üç yüz elli dört bin Türk Lirası) tutarında bir fatura kesildiğini, davalının söz konusu borcu ödememesi üzerinde davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas Sayılı icra dosyası üzerinden genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla ; Davalı taraf aleyhine başlatılmış olan ilamsız icra takibi uyarınca gönderilen ödeme emrine yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve takibin devamına, İcra takibine yapılan itirazın kötü niyeli ve haksız olması nedeniyle alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesi ve ekleri davalıya 23.11.2022 tarihinde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış olup davalı tarafından süresi içerisinde dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmakla HMK M.128 hükmü uyarınca işbu davalının dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılmasına karar verilerek yargılama yapılmıştır.
Davalı vekili tarafından her ne kadar davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de gerekçesi mahkememizin 02.03.2023 tarihli ara kararında açıklanmış olduğu üzere tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı görülmekle itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmeden kaynaklı olarak ödenmeyen bakiye fatura alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasında içerik üretimi konusunda sözleşmenin bulunduğu, her ne kadar yazılı bir sözleşme bulunmasa da sözlü olarak yapılan anlaşmanın varlığının tarafların kabulünde olduğu, davacının sözleşme uyarınca edimlerini gereği gibi yerine getirmesine rağmen davalının ödeme yapmadığı iddiasıyla davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası üzerinden 354.000,00 TL asıl alacak (fatura bedeli), 25.07.2021 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 5.586,41 TL faiz olmak üzere toplam 359.586,41 TL alacak isteminde bulunmuş olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durması sebebi ile işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Yargılama esnasında mahkememizin 1 nolu ön inceleme celsesinde taraf vekillerine usulüne uygun ihtaratı içerir şekilde uyuşmazlık konusu alacağın incelenebilmesi amacıyla tarafların 2021 ve 2022 yıllarına ticari defterlerini sunmak üzere verilen kesin süre içerisinde davacının ticari defterlerinin elektronik ortamda olması sebebiyle yerinde incelenmesi talebinde bulunmuş olduğu, davalı tarafın ise mahkememize herhangi bir ticari defter, belge ibraz etmediği gibi mahkememizce verilmiş olan kesin süre içerisinde defterlerin yerinde incelenmesi talebinde de bulunmamış olduğu görülmekle işbu hali ile HMK m.222 hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olduğu kanaatine varılmakla yargılama esnasında davacı tarafın ibraz etmiş olduğu ticari defterler ve taraflara ait celp edilen BA- BS formları karşılaştırmalı olarak incelenmek sureti ile bilirkişiden rapor alınmış olup Mali müşavir bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda özetle;
Davacı şirketin 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı,
Takip konusu faturanın davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, 28.09.2021 takip tarihi itibariyle davacı şirketin kendi defterlerinde 354.000,00 TL alacaklı gözüktüğü
Davalı şirket tarafından inceleme günü defter ve belge ibrazında bulunulmadığından usul ve hesap incelemesi yapılamadığı,
Davacı şirket tarafından, davalı şirket adına düzenlenen fatura içeriği hizmetin ifasına ilişkin karinelerin oluştuğu, hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, hizmet ifasının kabul edilmesi halinde, bu kez ispat yükünün yer değiştirerek, davalı şirketin işbu hizmeti almadığını ya da fatura bedelli ni ispatlaması gerektiği, bu hususta borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir ödeme belgesinin sunulmadığı tespit edilmiş olup, tespitler doğrultusunda davacının alacak talebine ilişkin nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
Her ne kadar davacı tarafından takip öncesi faiz talep edilmişse de dosyaya taraflar arasında imzalanan herhangi bir sözleşmenin sunulmadığı, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname bulunmadığından takip öncesinde alacak muaccel olmadığından faiz talebinin yerinde olmadığı, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3093 s.k m.2/2 kapsamında faiz talebinin yerinde olduğu,
Mahkememize bildirilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Bknz. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/297 Esas, 2020/327 Karar Sayılı, 04/06/2020 Tarihli İlamı).
Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme uyarınca davacının davalıya içerik üretmesi taahhüdünde bulunmuş olması sebebiyle eser meydana getirileceği, bu sebeple taraflar arasındaki uyuşmazlığa eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olup, “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemekle yükümlüdür.
Eser sözleşmesi ilişkisinde ayıp, yüklenicinin meydana getirip iş sahibine teslim ettiği eserde bulunan sözleşme ve fenne aykırılıklardır. Başka bir ifadeyle ayıp, sözleşme ve eklerinde kararlaştırılan ve iş sahibinin beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır.
Somut olayda uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 474-478. maddeleri ayıplı işler hakkında uygulanır. Bu maddelerde yer alan düzenlemelere göre yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için eserin teslim edilmiş olması ve teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması, iş sahibinin eseri muayene ve ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirerek eseri açık ya da zımnen kabul etmemiş olması gerekir.
Eserin ayıplı yapılması sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup; ayıp, açık veya gizli olabileceği gibi maddî veya hukukî ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır. Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1. maddesi gereğince iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre mümkün olduğunca en kısa sürede eseri gözden geçirip muayene ederek varsa açık ayıpları tespit etmesi ve bu ayıpların neler olduğunu tek tek açıklamak suretiyle gecikmeksizin sözlü veya yazılı olarak yükleniciye bildirmesi gerekir. Gerek TBK’da gerekse mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK) iş sahibinin muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup, işin niteliği ve olayın özelliğine, imal edilen eserin büyüklüğü ve genişliğine göre süreler farklı olacak ve işin uzmanı bilirkişiler tarafından belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi veya ayıbın belirlenmesini iş sahibi bizzat yapabileceği gibi, TBK’nın 474/2. maddesine göre mahkeme aracılığıyla bilirkişi raporu ile de tespit ettirmesi mümkündür. Açık ayıpta iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmezse, TBK’nın 477/2. maddesine göre eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur (Bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019/(15)6-6 Esas, 2022/775 Karar Sayılı, 31.05.2022 Tarihli ilamı).
Somut olayda davalı tarafça her ne kadar davacının teslim ettiği içeriğin ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesinin sunulmadığı, böylece davalının dava dilekçesinde yer alan tüm iddialarını inkâr etmekle birlikte savunmasına yönelik herhangi bir vakıaya dayanmadığı açık olduğundan, yargılama esnasında ayıplı ifaya ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilemediği, ayrıca yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğunun ispatlanamadığı; işbu hali ile yukarıda anılan yasal içtihatlar uyarınca davalının fatura içeriği ürünü ayıpsız olarak kabul etmiş olduğu kanaatine varılmış olup davacının davadan önce davalıyı usulüne uygun olarak temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir ihtarnamenin dosyada bulunmaması; davacının, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın tamamının iptalini istemiş olması sebebi ile davalının icra takibindeki asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, işlemiş faize (5.586,41 TL) ilişkin talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle asıl dosya bakımından mahkememizce kabulüne karar verilen icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 354.000,00 TL’nin %20’si oranında olan 70.800,00 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; davalının … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas Sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin 354.000,00 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, davacının fazlaya dair isteminin reddine,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 354.000,00 TL’nin %20’si oranında olan 70.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 24.181,74-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 6.710,27-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 17.471,47-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 6.710,27-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 92,20-TL ( başvurma, vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 263,50-TL, bilirkişi ücreti: 1.800,00TL olmak üzere toplam: 2.155,70-TL yargılama giderinin %98,4 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 2.121,21TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerine bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 55.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.586,41TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 3.120,00TL’nin %98,4 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 3.070,08-TL’nin davalıdan alınarak, 49,92-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.