Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/694 Esas
KARAR NO:2023/574
DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:05/10/2022
KARAR TARİHİ:13/07/2023
DAVA: Davacılar vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davalı Şirketin, 13.09.2019 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde tescil edilmiş ve kuruluş gazetesi Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 19.09.2019 tarihli ve 9912 sayılı ilanı ile yayımlandığını, müvekkili davacılar … ve … ile birlikte … ve …’ın aralarında bulunduğu pay sahipleri tarafından kurulan Davalı Şirketin, kurulduğu 13.09.2022 tarihinden itibaren herhangi bir şekilde finansal ve iktisadi faaliyet göstermediğini, buna göre; Davalı Şirket’in kuruluş tarihinden itibaren herhangi bir ekonomik ve iktisadi faaliyet göstermemesi, Kuruluş tarihinden itibaren pay sahipleri arasındaki ilişki ve ortak menfaat dengeleri göz önünde bulundurulduğunda gelecek dönemler içerisinde de Davalı Şirket’in herhangi bir ekonomik faaliyette bulunmasının mümkün olmaması, Davalı Şirket’in Olağan Genel Kurul toplantılarının bu aşamaya kadar yapılmamış olması, herhangi bir konuya ilişkin Yönetim Kurulu kararı alınmaması, netice itibarıyla pay sahipleri arasındaki ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesi durumunda Şirket’in menfaat ve getiri sağlama ihtimalinin kalmaması, somut vakıaları ve gerekçeleri neticesinde TTK’nın 531. maddesi ve diğer ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince Davalı Şirket’in feshi gerekmekte olduğunu, söz konusu talebe yönelik işbu davanın ikame edilmesinin zorunluluğunun ortaya çıktığını, müvekkili davacılar … ve … ile birlikte … ve …’ın aralarında bulunduğu pay sahipleri tarafından kurulan davalı Şirketin, kurulduğu 13.09.2022 tarihinden itibaren herhangi bir şekilde finansal ve iktisadi faaliyet göstermediğini, buna göre; Davalı Şirket’in kuruluş tarihinden itibaren herhangi bir ekonomik ve iktisadi faaliyet göstermemesi, Kuruluş tarihinden itibaren pay sahipleri arasındaki ilişki ve ortak menfaat dengeleri göz önünde bulundurulduğunda gelecek dönemler içerisinde de Davalı Şirket’in herhangi bir ekonomik faaliyette bulunmasının mümkün olmaması, Davalı Şirketin Olağan Genel Kurul toplantılarının bu aşamaya kadar yapılmamış olmasının, herhangi bir konuya ilişkin Yönetim Kurulu kararı alınmamasının, netice itibarıyla pay sahipleri arasındaki ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesi durumunda Şirketin menfaat ve getiri sağlama ihtimalinin kalmamasının somut vakıaları ve gerekçeleri neticesinde TTK’nın 531. maddesi ve diğer ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince Davalı Şirketin feshi gerekmekte olduğunu, söz konusu talebe yönelik işbu davanın ikame edilmesi zorunluluğu ortaya çıktığını , davalı şirket, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde kurulduğu 13.09.2019 tarihinden itibaren işbu davanın açıldığı tarihe kadar herhangi bir ekonomik faaliyet göstermediğini, Davalı Şirket de bu amaç doğrultusunda pay sahipleri tarafından kurulmuş olmakla birlikte, 13.09.2019 tarihinden işbu davanın açıldığı tarihe kadar herhangi bir ekonomik ve iktisadi faaliyet ortaya konulmadığını, davalı Şirket nezdinde herhangi bir ekonomik ve iktisadi faaliyetin gerçekleştirilmemesi ile birlikte ayrıca, pay sahipleri tarafından kuruluş tarihi olan 13.09.2019 tarihinden itibaren 12 (on iki) ay içerisinde ödenmesi gereken nakden taahhüt edilen payların geri kalan kısmını teşkil eden 25.000-TL tutarındaki esas sermaye ödemesi de gerçekleştirilmediğini, netice itibarıyla Davalı Şirket pay sahipleri arasında mevcut bir ortak ekonomik menfaatin söz konusu olmaması ve 3 (üç) yılı aşan süre içerisinde Davalı Şirket’in hiçbir faaliyet yürütmemesi sonucunda Müvekkili Pay Sahipleri ile diğer pay sahipleri … ve … arasında herhangi bir ortak ekonomik / iktisadi menfaat kalmadığını, davalı şirket organı yönetim kurulu tarafından kuruluş tarihinden itibaren hiçbir toplantı gerçekleştirilmediğini ve şirketin faaliyet göstermesine yönelik iradeyi gösterir herhangi bir karar alınmadığını, davalı Şirket Esas Sözleşmesi’nin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 8. maddesi uyarınca şirketin işleri ve idaresi Genel Kurul tarafından TTK hükümleri çerçevesinde seçilecek en az 2 (iki) üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu tarafından yürütüldüğünü, İlk Yönetim Kurulu üyesi olarak ise Müvekkili Pay Sahipleri’nden … ve diğer bir pay sahibi … 3 (üç) yıllığına seçildiğini, Davalı Şirket’in kuruluşundan itibaren Yönetim Kurulu tarafından herhangi bir toplantı gerçekleştirilmemiş olmakla birlikte Davalı Şirket’in faaliyetlerine başlaması ve devam ettirmesine yönelik bir kararın da söz konusu üyelerde alınmadığını, Davalı Şirket’in kuruluşu ile 13.09.2022 tarihine kadar görev yapmak üzere seçilen Yönetim Kurulu üyelerinin görev süreleri ise işbu davanın açılması tarihi itibarıyla sona erdiğini, Pay sahipleri tarafından Davalı Şirketin faaliyetlerini yürütmesine yönelik herhangi bir irade ortaya konulmamasın, ayrıca yönetim ve temsil organı olan Yönetim Kurulu’nun da 3 (üç) yılı aşan süre içerisinde hiçbir karar almaması sonucunda Müvekkili Pay Sahipleri’nden …, Üsküdar … Noterliği nezdinde keşide etmiş olduğu yazı ile 13.09.2022 tarihinden itibaren görevine devam etmeyeceği hususunda Davalı Şirket ile diğer tüm pay sahiplerine bildirimde bulunduğunu, bu bildirim sonucunda davalı şirket yönetim kurulu, Esas Sözleşmede düzenlenen asgari üye sayısı altına düştüğünü ve davalı şirket organsız duruma geldiğini, davalı şirketin pay sahipleri tarafından TTK ve ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince işbu davanın açılış tarihine kadar olağan genel kurul toplantıları gerçekleştirilmediğini, TTK’nın 409. maddesi uyarınca anonim şirket Genel Kurulu olağan ve olağanüstü olmak üzere toplantı gerçekleştirdiğini, Anonim şirketlerde Olağan Genel Kurul toplantılarının, her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerektiğini, bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, Yönetim Kurulu’nun yıllık raporuna, karın kullanım şekline, dağıtılacak kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, Yönetim Kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılacağını ve karar alınacağını, davalı Şirket Yönetim Kurulu tarafından yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere herhangi bir toplantı yapılarak karar alınmadığını, ayrıca pay sahipleri tarafından teşekkül ettirilmesi gereken Olağan Genel Kurul toplantıları da kuruluş tarihinden itibaren yapılmadığını, Yargıtay emsal kararları çerçevesinde herhangi bir ekonomik faaliyet içerisinde bulunmayan, organları tarafından faaliyet yürütülmeyen davalı şirket’in haklı nedenle feshine karar verilmesi gerektiğini, TTK’nın 531. Maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde, esas sermayenin en az %10’unu temsil eden pay sahipleri tarafından asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshi talep edilebileceğini, Müvekkili Pay Sahipleri, Davalı Şirket esas sermeyesinin toplam %40 (yüzde kırk) oranındaki paylarına sahip olduğunu, bu doğrultuda Müvekkili Pay Sahipleri, kümülatif olarak birlikte TTK’nın ilgili maddesi çerçevesinde tanınan haklı nedenle Davalı Şirket’in feshini talep etme hakkını haiz olduğunu, davalı şirket nezdinde mevcut olan somut vakıalar ile aynı nitelikteki uyuşmazlıklara ilişkin şirketin haklı nedenle feshine yönelik hüküm verildiğini ve bu yönde birçok karar bulunduğunu, söz konusu emsal nitelikteki birtakım kararların dilekçede belirtildiğini belirterek davalı Şirket’in TTK madde 531 ve diğer ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince haklı nedenle feshine; bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıyla usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin haklı nedenle feshi istemine ilişkindir.
DELİLLER: Davalı şirkete ait sicil kaydı, vergi beyannameleri, ihtarnameler, ticari defter ve belgeler, bilirkişi incelemesi.
Dava, TTK 531. Maddesine dayalı haklı sebeplerle fesih istemine ilişkin olup davalı şirketin merkez adresi itibariyle mahkememiz yetkilidir.
Davalı şirketin son sicil kaydı incelendiğinde, şirket yetkililerinin davacı … ile dava dışı … olduğu ve yetkinin müştereken kullanıldığı görülmekle, davalı şirketin bu dosya açısından temsilinin sağlanması için davalı şirkete temsil kayyımı olarak mali müşavir …’un atanmasına karar verilmiş, temsil kayyımı …’a dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacılar vekiline şirkete ait tüm karar defterleri ile ticari defter ve belgeleri mahkememize teslim etmesi için süre verilmiş, davacılar vekilince ticari defter ve belgelerin mahkememize teslim edildiği görülmüştür.
Haklı sebeplerle fesih başlıklı TTK’nın 531. Maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” denilmektedir.
TTK’nın 245. Maddesinde haklı sebep halleri tadadi olarak sıralanmıştır.
Haklı sebepler başlıklı TTK’nın 245. Maddesinde “(1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle; a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir. (2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur” denilmektedir.
Dosyanın mahkememizce resen atanacak bir mali müşavir bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılarak, davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren faaliyette olup olmadığı, şirketin faal olup olmadığı, davalı şirketin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda gerekçeli ve denetimli rapor tanzim etmesinin istenilmesine, bilirkişinin dosya içerisinde bulunan davalı şirkete ait vergi kayıtlarını ve tüm karar ve ticari defter ve belgelerini inceleyerek gerekçeli ve denetime el verişli rapor tanzim edilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan 05/10/2022 tarihli raporda, davalı şirketin taşımacılık ve lojistik hizmetleri alanında faaliyet göstermek için kurulmuş olup söz konusu şirketin paydaşları davacı …’nün sermayedeki payının %5 olduğu, davacı …’nün sermayedeki payının %35
olduğu, …’nun sermayedeki payının %50 olduğu, …’ın sermayedeki payının %10 olduğu, Davalı Şirketin Yönetim Kurulu Karar defterlerinin mevcut olduğu, açılış ve kapanış kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapıldığı, ancak 2019- 2023 dönemlerini kapsayan yasal defter kayıtlarına göre alınan hiçbir Yönetim Kurulu Kararı olmadığı , 2019-2023 dönemlerini kapsayan yasal defter kayıtlarına göre Damga vergisine ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığını, ödenmemiş sermaye hesabının 37.500 TL borç bakiyesi verdiği, vergi kayıtları incelendiğinde tüm dönemlerde zarar ettiğinin bilirkişilerce saptandığı, KDV beyanNameleri incelendiğinde, şirketin 2019-2022 döneminde satış yapmadığı ve fatura düzenlemediği, Muhtasar beyannameleri incelendiğinde, şirketin beyannamelerinin boş olarak verilmiş olduğu ve ücretli çalışan beyanı bulunmadığı, davalı şirketin mali durumu incelendiğinde, davalı şirketin mali durumu incelendiğinde öz sermayesi – 81.652,95 TL olarak bilançoda yer aldığı, davacıların toplamda %40 pay sahibi oldukları, şirketin ticari bir faaliyette bulunmadığı, çalışanı olmadığı, kuruluşundan itibaren her dönem zarar etmiş olduğu sonuç olarak “Sayın Mahkemenizin “ … davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren faaliyette olup olmadığı, şirketin faal olup olmadığı, davalı şirketin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda gerekçeli
ve denetimli rapor tanzim etmesinin istenilmesine, bilirkişinin dosya içerisinde bulunan davalı şirkete ait vergi kayıtlarını ve tüm karar ve ticari defter ve belgelerini inceleyerek gerekçeli ve denetime elverişli rapor tanzim etmesinin istenilmesine, rapor alınmasına” olarak yapmış olduğu görevlendirme gereği konular yukarıda incelenmiş olup sonuç kanaatlerim aşağıda Sayın Mahkemenizin değerlendirmesine sunulmuştur;
1)Davalı Şirketin kuruluşundan bu yana ticari faaliyette bulunmamış olduğunun kabul edilebileceği,
Şirketin kuruluş ve örgütlenme masrafları sonrasında zorunlu sabit giderleri ödemeye devam ettiği ve gelir elde etmediğinden dolayı her beyanname dönemi itibariyle zarar etmiş olduğu, hiçbir çalışanı bulunmadığı, Şirket yönetim kurulunun hiçbir karar almadığı, Olağan Genel Kurulların yapılmadığı, Sermeye ödemelerinin kuruluşta belirlenen zamanlarda yapılmadığı ve eksik kaldığı, Şirket Yönetim Kurulunun Esas Sözleşmede düzenlenen asgari üye sayısı altına düşerek organsız duruma geldiği,
2)Davacı pay sahipleri ile diğer pay sahipleri arasında şirketin işlerinin yürütülmesi ve şirketin geleceğine yönelik ortak kararlar alınamamış olduğu, davalı şirketin mevcut, süren ticari faaliyetinin olmadığı ve davacı pay sahiplerinin şirkette %40 paya sahip olduğu dikkate
alındığında TTK m.531 uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebilmesini, ekonomik gerçeklere daha uygun hale getirdiği,
3)Şirketin işleyen çarklarının ve çalışanının olmaması, feshi sebebiyle bir mağduriyetin de oluşmayacağını gösterdiğini, diğer yandan davacı pay sahiplerinin %40 paya sahip olmasının fesih kararının ekonomik bakımdan şartlara uygun bir karar olabileceğini ortaya koyduğu, Bu sebeple TTK m.531 uyarınca somut olayda haklı sebebin oluştuğu ve davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği,
4)Şirketin bilançosunda ödenmesi gereken borç yükümlülükleri bulunması ve öz sermayesinin eksiye geçmiş olması nedeniyle, ayrılma akçesi hesabı yapılması halinde Davacılar için artı bir değer çıkamayacağı,
5)Şirketin 2021 yılı Kurumlar Vergisi Beyanında Özsermayesinin -81.652,95 TL olarak beyan edilmiş olması sebebiyle, öncelikle şirketin sermayesini kaybettiğinin anlaşıldığı, Şirkette toplam % 40 pay sahibi olan Davacıların payına düşen “Eksi Öz Sermaye” tutarının
(-81.652,95 TL * % 40) 32.661,18 TL olduğu, bu nedenle Mahkeme fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinden ortaklıktan çıkarılması yolunu tercih edecek olursa Davacı Pay sahiplerinin Davalı şirkete sermaye borcu olacağının dikkate alınması gerekeceği, 2021 yıl sonu itibariyle; Davacı …’nin %5 ortaklık payına düşen eksi özsermaye tutarının (-81.652,95 *%5)= -4.082,65 TL Davacı …’nün % 35 ortaklık payına düşen eksi özsermaye tutarının (-81.652,95* %35)= -28.578,53 TL hesaplanabileceği,
6) Davacı ortakların ve diğer ortakların Davalı şirkete sermaye borcunun bulunduğu, kuruluştaki 50.000 TL sermayenin tamamlanmamış olduğu, mevcut özsermayenin 2021 yılsonu itibariyle -81.652,95 TL olarak kamuya beyan edilmiş olduğu,
7) Şirketin Kuruluşunda ve 2019 yılı Kurumlar Vergi Beyannamesi ekindeki Mali Tablolarında Sermayesi 50.000 TL, Ödenmiş Sermayesi 25.000 TL ve Ödenmemiş Sermayesi 25.000 TL görünüyorken, 2020 ve 2021 yılı Kurumlar Vergi Beyannamesi ekindeki Mali Tablolarında
Sermayesi 50.000 TL, Ödenmiş Sermaye 12.500 TL ve Ödenmemiş Sermaye tutarı 37.500 TL göründüğü, Ödenmiş sermayenin 25.000 TL’den 12.500 TL’ye düşmüş ve Ödenmemiş Sermayenin 25.000 TL ‘den 37.500 TL ‘ye artmış olmasına ilişkin aksi bir beyan ve muhasebe
kaydı dosyada mevcut olmadığından, 2019’dan 2020’ye devir hesaplarında muhasebe hatası olabileceği, bu nedenle Davalı şirketin ödenmiş sermayesi ve ortaklar arasındaki dağılımının varsa hatanın düzeltilmesi veya eksik işlemin ve kanuni defterlerin düzeltilmesi ve açıklığa kavuşturulması gerektiği, ” yönünde görüş bildirdiği görülmüştür.
TTK 531. Maddesinde fesih ve tasfiye talep edildiğinde Mahkeme, fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Ancak toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre şirketin gayri faal olduğu, hiç bir çalışanının olmadığı, şirkette %40 hissesi bulunan davacıların fesih istemleri nedeniyle şirketin devamının mümkün olmadığı ve faydası olmadığı dikkate alındığında fesih yerine çıkma değil davacıların talebi gibi haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı … Aş’nin fesih ve tasfiyesine,
Tasfiye memuru olarak bilirkişi listesinde mali müşavir olarak kayıtlı …’in atanmasına,
Tasfiye memuruna aylık 5.000,00TL ücret takdir edilmesine,
Tasfiye memurunun 6 aylık ücret toplamı 30.000,00TL ile , tescil ilan ve diğer masraflar kapsamında 20.000,00TL masraf bedeli olmak üzere 50,000,00TL’nin davacılar tarafından mahkememiz veznesine yatırılması ve kararın kesinleşmesi halinde tasfiye memurunun işe başlamasına,
Tasfiyenin 6 ayda tamamlanamaması halinde ise tasfiye memurunun aylık 5.000,00TL ücretinin her ayın 1-10.günleri arasında davacı vekili tarafından mahkememiz veznesine yatırılmasına,
Tasfiye memur ücret ve masrafların tasfiye sırasında şirket mal varlığından alınarak davacılara verilmesine,
Tasfiye memurunun yapmış olduğu işler kapsamında mahkememize her ay rapor sunmasının istenilmesine ayrıca şirketin tüm ilan , bildirim gibi işlemlerinin tasfiye memurunca yürütülmesine,
2-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 172,90 TL ilk masraf, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 470,00 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 2.242,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından temsil kayyımı için ödenen ücretlerin davalı şirketin tasfiyesi sırasında davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansın kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğin resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle 269,85 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 80,70 TL’ni mahsubu ile kalan 189,15 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/07/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
¸