Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/681 Esas
KARAR NO : 2023/886
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 30/11/2023
DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, Müvekkili şirketin, davalı borçlu … San. Ve Tic. A.Ş.’den açık hesaptan kaynaklanan 723.338 USD alacağı için 23.01.2014 tarihinde ….İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E. sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, Davalı/Borçlu borcun 867.658,85 TL’sini kabul ederek, icra dosyasına kabul edilen kısım üzerinden vekalet ücreti ve masrafı olmak üzere 06.02.2014 tarihinde toplam 938.578,85 TL ödeme yaptığını, geri kalan kısmına itiraz ettiğini, taraflarınca bakiye 336.577,34 USD alacakları için davalı/borçlu şirketin haksız itirazının iptali ile takibin devamı talepli olarak dava ikame edildiğini ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… E. 2016/… K sayılı ve 27.10.2016 tarihli kararında davalının müvekkili şirkete 336.577,34 USD borçlu olduğunun davalı defter kayıtlarında da kayıtlı olduğu, alınan bilirkişi raporu ile de tespit edilmek suretiyle haksız itirazının iptali ile takibin 336.577,34 USD alacakları yönünden devamına karar verildiğini, davalı … … San. ve Tic. A.Ş. tarafından, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.10.2016 tarih ve 2014/… E. 2016/… K. sayılı kararı ile takibin 336.577,34 USD alacakları yönünden devamına ilişkin verilen kararla ilgili olarak … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2017/… E. sayılı dosyası ile istinaf talebinde bulunduğunu, İstinaf Mahkemesince de duruşma açılarak ve Bilirkişi Raporları almak suretiyle yeniden yargılama yapıldığını ve davalı/borçlunun haksız itirazının iptali ile icra takibinin 333.621,86 USD üzerinden devamına karar verildiğini, işbu istinaf kararı için Davalı/borçlu tarafça temyize başvurulduğunu ve Yargıtay …. Hukuk Dairesi, 2018/… E. 2019/… K. Sayılı ve 10.10.2019 tarihli kararı ile “Davacı bilgisayar ve parçaları ithalatçısı, davalı ise davacının ithal ettiği bilgisayarları ve parçalarını satın alıp, yurt içinde yeniden satan bir şirkettir. Davacı takip talebinde 723.338,00 USD alacağının taraflar arasındaki açık hesaptan kaynaklandığını bildirmiştir. İtirazın iptali davaları, takip talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Yapılan tahkikatta taraflar arasındaki ihtilafın, davacı tarafından davalıya satılan malların dövize endeksli olarak satılıp satılmadığı hususundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren iki Türk şirketi arasındaki davacının icra takibine ve davaya konu ettiği açık hesap alacağının kur farkından kaynaklandığı, başka bir deyişle kur farkı alacağı olduğu anlaşılmaktadır. Kur farkı alacağı, Türk Lirası olarak talep edilebilir. Türk Kanunları’na göre döviz alacağının Türk Lirası olarak istenmesi mümkün ise de, Türk Lirası alacağın dövize çevrilerek istenmesi mümkün değildir. Davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesi mümkün değildir. Davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağı saklıdır. İş bu itirazın iptali davasının yukarıda açıklanan nedenlerle reddi gerekirken, açıklanan yönde bir değerlendirme yapmadan müktar üzerinden tahkikat yapan istinaf mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile istinaf mahkemesinin kararını bozduğunu, Yargıtay, alacaklarının sabit olduğunu tespit etmekle birlikte, şekli yönden Türk Lirası ile yapılması gereken icra takibinin döviz takibi yapıldığı gerekçesi ile itirazın iptali talepleriyle ilgili bozma kararı verdiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 2018/… E. 2019/… K. Sayılı ve 10.10.2019 tarihli kararı üzerine … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 08.07.2020 tarihli ve 2020/… E. 2020/… K. sayılı kararı ile taraflar arasındaki açık hesap alacağının kur farkından kaynaklandığını, kur farkı alacağının Türk Lirası olarak talep edilebileceğini, dövize çevrilerek istenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, işbu karara karşı taraflarınca temyiz yoluna başvurulduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2020/… E., 2022/… K. Sayılı ve 26.05.2022 tarihli kararı ile istinaf mahkemesinin kararının onanmasına karar verildiğini, yukarıda bahsedilen yargılama sürecinde gerek ilk derece mahkemesi gerekse istinaf mahkemesi tarafından müvekkili şirketin alacaklı olduğunun bilirkişi raporları ile de tespit edildiğini ancak Yargıtay tarafından söz konusu alacağın Türk Lirası cinsinden talep edilebileceğini ve müvekkili şirketin söz konusu alacak hakkının saklı olduğunun ifade edildiğini, Yargıtay tarafından da tespit edilen müvekkili şirket alacağı için taraflarnıca …. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… E. Sayılı dosyası ile takibine geçildiğini, yapılan usuli tebligata karşı davalı-borçlu tarafça takibe haksız yere itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalı tarafın itirazı üzerine taraflarınca dava şartı arabuluculuk süreci başlatıldığını ve 2022/… numaralı dosya kapsamında yapılan görüşmelerde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, yukarıda detaylı olarak anlatılan yargılama süresince öncelikle … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… E. Sayılı dosya ile yapılan yargılama kapsamında hazırlanan 31.05.2016 tarihli Bilirkişi Raporu neticesinde alacağın mevcudiyeti tespit edilerek davalının haksız itirazının iptali ile takibin 336.577,34 USD alacakları yönünden devamına karar verildiğini, davalının istinafı neticesinde … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2017/… E. sayılı dosyası kapsamında yeniden yargılama ve inceleme yapılarak alınan 20.06.2017 tarihli Bilirkişi Raporunda ;”……. Faturalar, mutabakat mektupları, davacının davalı tarafa yaptığı ödeme dekontları üzerinde yapılan incelemede, taraflar arası ödeme para cinsinin yukarıda detaylı bir şekilde açıklandığı üzere USD olduğu,İcra Tarihi olan 23.01.2014 tarihi itibarı ile davacının alacaklı olduğu tutarın 2.052.597,22 USD olduğu, 05.02.2014 tarihli davalı ödemeleri ve kesilen faturalar sonrası davacının davalı taraftan olan alacağının ise 720.382,52 USD olduğu,11.02.2014 tarihinde davalı tarafından ödeme emrinde belirtilen ve iddia edilen alacağın 867.658,85 TL sini kabul ettiğini ve ödediğini bu tutarın USD karşılığı olan 386.760.,65 USD ın 720.382,51 den mahsubu sonucu, davacının alacaklı olduğu tutarın 333.621,86 USD olarak tespit edildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitlerde bulunulduğunu, bu rapordan sonra İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi yeniden inceleme yaptırdığını, davalı şirket defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 27.10.2017 tarihli Bilirkişi Raporunda da;” Taraflar arasında sürdürlmüş olan ticari ilşkiye ait faturalarda ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden yapılacağının beliritlmiş olması, hesap mutabakatlarının döviz cinsinden yapılmış olması ve davalının davacıya yaptığı ödemelere ilişkin bankalar verdiği ödeme talimatlarını döviz bazlı olarak verilmiş olması gibi hususlar değerlendirildiğinde davacının davalıdan olan alacağının döviz vasfını koruduğu, Davacının takibe konu ettiği tutar nedeniyle 06.02.2014 tarihi itibariyle davalıdan 302.180,86 USD alacaklı olacağı hesaplanmış olması nedeniyle, davalının takibe itirazının bu tutar üzerinden iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekeceği…” şeklinde tespitte bulunulduğunu, yargılama aşamasında alınan ve davalı tarafın da ticari kayıtlarının da incelenmesi ile hazırlanan Bilirkişi Raporlarında davalı şirketin müvekkili şirkete 333.621,86 USD borçlu olduğunun tespit edildiğini, nitekim İstinaf Mahkemesi de bu tespitlere dayanarak hüküm kurduğunu, Yargıtay … Hukuk Dairesi, 2018/… E. 2019/… K. Sayılı ve 10.10.2019 tarihli bozma kararında dahi müvekkili şirketin alacaklı olduğuna dair tespit yapıldığını ancak şekli yönden Türk Lirası ile yapılması gereken icra takibinin döviz takibi yapıldığı gerekçesi ile itirazın iptali talepleri ile ilgili Bozma kararı verdiğini, nitekim Yargıtay kararında “Davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağı saklıdır.” şeklinde hüküm kurarak alacaklarının sabit olduğunun altını çizdiğini, bu defa bozma kararı çerçevesinde müvekkili şirketin 333.621,86 USD alacağı Türk Lirasına çevirerek icra takibi başlatmak zorunda kaldığını, 744.710,71 TL üzerinden (333.621,86 x 2.2323 İcra dairesine kısmi ödemenin yapıldığı 06.02.2014 tarihindeki TCMB Kuru) …. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, o tarihten itibaren takip tarihine kadar da 850.026,06 TL ticari faiz işletilmek suretiyle toplam 1.594.736,77 TL üzerinden takip başlatıldığını, işbu takibe borçlu tarafından haksız yere itiraz edilerek takip durulduğunu, İİK’nun 67. Maddesi’nin 2. Fıkrası’nda icra takibine haksız yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet veren borçlunun icra inkar tazminatı ödemekle yükümlü olduğu hususu açıkça belirtildiğini belirterek 1.594.736,77 TL alacağın takip tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili için davalı (borçlu) … A.Ş.’nin haksız itirazının iptali ve takibin devamına, %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı yan dava dilekçesinin 1. Maddesinde müvekkilden olan iddia alacağını “açık hesaptan kaynaklanan bir alacak” olarak tanımladığını, açık hesap bir başka deyişle cari hesap olduğunu, dava dilekçesinin başka yerlerinde de açık hesap alacağına dayalı beyanların mevcut olduğunu, dava dilekçesinde iddia edilen bu cari hesap tutarının ayrıntılı bir hesabı olmamakla birlikte, 4.sayfa 2.paragrafta hesap kat tarihi olarak da 06.02.2014 tarihi verildiğini, O tarihe göre bu hesabın yapıldığının anlaşıldığını, zaten 2014 yılından bu yana da müvekkili ile davacı arasında herhangi bir açık hesap ya da başka bir tür ticari ilişki gerçekleştirilmediğini, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinin 2014 itibariyle sona erdiğini, bu durumda davacı talebinin, Türk Ticaret Kanunu 101.Madde gereğince 06.02.2019 tarihi itibariyle 5 yılın dolması nedeniyle, takip ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı zamanaşımına uğradığını, huzurdaki dava itirazın iptali davası olup, takibe sıkı sıkıya bağlı nitelikte olduğunu, bu kapsamda takip talebinde borcun sebebi olarak belirtilmeyen kur farkının huzurdaki davada talep konusu yapılamayacağını, icra takip dosyasından müvekkiline gönderilen ödeme emrinde iddia edilen borcun sebebi olarak “Asıl Alacak” ibaresi olduğunu, oysa huzurdaki davada dava konusu talebin “bir açık hesap ilişkisine dayalı kur farkı tutarının TL karşılığının istenmesi” olarak belirtildiğini, ileri sürülen taleple, konusu olan icra takibindeki taleplerin hukuken farklı nitelikte olduğunu, bu yönden de itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlılığı ilkesi dikkate alınarak, takipte ileri sürülmeyen bir talebin davada ileri sürülmesi nedeniyle ve bu değişikliğe muvafakat etmedikleri de dikkate alınarak huzurdaki davanın reddini talep ettiklerini, davacının önceki davasının reddolduğnu ve gerek yargıtay bozma ilamında ve gerekse de son yargıtay onama kararında davacının bir alacağının olduğu tesbit edilmediğini, davacı yan sürekli olarak dava dilekçesinde, Yargıtayın önceki bozma kararı ve sonraki … Mahkemesi davayı ret kararı ve son Yargıtay onama kararlarında alacağının tesbit edildiğinden bahsettiğini, bunun tamamen mevcut durumu gözardı etmeye çalışmak, davacının red olan davasına rağmen, sanki ortada bir davayı kabul ya da kısmen kabul kararı varmış da, huzurdaki dava da onun bir uzantısı imiş gibi bir izlenim yaratma çabasından başka bir şey olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, davacının önceki davası ve bağlı icra takibinin de redolduğunu, bu konudaki red kararının da kesinleştiğini, davacının “alacağımız tesbit edilmiştir” dediği önceki yargı süresinde davacının tüm talepleri ve davası redolmuş olup, iddia ettiği nitelikte ya da icra takibine konu ettiği miktarda bir alacak tesbiti yapılmadığını, davacının bir alacağı olduğu ve bunun tutarı tesbit edilip kabul edilse idi ilgili Mahkemeler ve Yargıtay Dairesi tarafından, bu durum anılan kararlarda yer alacağını, böyle bir tesbit yokken, bir kuruşlandırma dahi yokken, “var” demenin, hukuki ve geçerli bir yaklaşım olmadığını, huzurdaki dosyaya, davacı yanca bazı bilirkişi raporları sunulmuşsa da, bunlar red ile sonuçlanan davada verilen ve tamamı taraflarınca itiraz edilen raporlar olduğu gibi, aynı yargılamada aksi yönde, yani davacının alacağının olmadığı yönde bilirkişi raporları da olduğunu, (Ek-1, 31.05.2016 günlü bilirkişi hesap raporu,24.04.2015 günlü bilirkişi hesap raporu) her ne kadar bu raporlara da kısmen taraflarınca itiraz edilmişse de, huzurdaki dava ve icra takibi tarihi itibariyle de, redolunan dava tarihi itibariyle de, müvekkilinin davacıya borcu kalmadığının ve borcu bulunmadığının açık olduğunu, davacı yan, aleyhine olan bu raporlara hiç değinmediğini, davacı taraf düzenli ve sürekli olarak iyiniyetli olmayan bir şekilde takipler ve davalar açarak, olmayan bir alacağı yaratmaya çalıştığını, tarafların ticari defter ve kayıtlarının TL üzerinden tutulduğunu birbirlerine yönelik kur farkı faturası düzenlemediğinin sabit olduğunu, huzurdaki davanın davacısı ile müvekkili arasındaki Ticari ilişkinin TL bazlı bir ilişki olduğunu, taraf defterleri değerlendirildiğinde davacının müvekkiline, müvekkilin de davacıya kur farkı faturası da düzenlemediğinin açık olduğunu, davacı yan, tüm kayıt ve hesaplarını da, TL olarak defter ve kayıtlarında tuttuğunu, gerek önceki red edilen davasına konu icra takibi, gerekse de huzurdaki davaya konu icra takibine tek bir dayanak belge sunmadığını, davacı yan bir tacirin alacak iddiası, kendi resmi ticari defter ve kayıtlarında yer almalıdır. Davacı yanın resmi defter ve kayıtlarında takibe konu ettiği tutarda bir döviz ya da TL bir alacak kaydı olmadığını, huzurdaki davada iddia edilen kur farkına dair faturalarının da müvekkiline yönelik düzenlenmediğini, önceki yargılamada da, tüm alacağının ticari defter ve kayıtlarında olduğunu iddia eden davacı yanın, ticari defter ve kayıtlarında takibe konu ettiği ve 744.710 TL olduğunu iddia ettiği tutarda bir alacak kaydı da olmadığını, davacının bu iddiası ve tek delil olarak gösterdiği ticari defter ve kayıtlarında, müvekkilinden bir alacağı olduğunun saptanmadığını, çünkü böyle bir alacağı olmadığını, davacı Ticari defter ve kayıtlarında da, müvekkili defter ve kayıtlarında da huzurdaki davaya konu ve iddia ettiği 744.710 TL alacağı yer almadığını, taraflar arasında kur farkı anlaşması olmadığını, davacı yanın bazı faturalarında TL tutarın döviz karşılığını yazması, taraflar arasında bir kur farkı anlaşması olduğunu göstermeyeceğini, davacı yan daha önceki yargılama sürecinde iddialarını destekler bir kur farkı anlaşması metnini de sunmadığını, b kez de elinde böyle bir anlaşma olmadığını , taraflar arası açık hesap ilişkisinde kendisine yapılan tüm ödemeleri de ihtirazi kayıtsız tahsil eden davacı yanın talebinin bu yönden de dayanaksız olduğunu, davacının kur farkı hesabının hem icra takibinde hem de yasal düzenlemelerde bir dayanağı olmadığını, kendi resmi kayıtlarında ve ticari defterlerinde TL olarak tuttuğu kayıtları, kendine göre dövize çevirip, sonra farklı faturalara ve alışverişlere dayandığını beyan ettiği ticari ilişki de tüm iddia ettiği bakiyeyi, tek bir tarihte geçerli bir kur üzerinden dövize çevirip, sonra aynı tarihte bu iddia döviz tutarını TL’na çevirip talep etmenin hukuki olmadığını, davacının takipten önce işlemiş faiz talebinin de dayanağının olmadığını, davacının müvekkilinden bir alacağının olmadığını, ancak aksi iddia edildiğinde dahi takip öncesi dönem için faiz işletilmesinin yerinde olmadığını, bu kalemde fahiş ve yasal dayanağı olmayan bir tutarın ödeme emrine yazılarak haksız biçimde takibe konulduğunu, ayrıca takipten önce müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, kendisine huzurdaki davaya konu edilen tutar ve iddiaya dair bir ihtar vs. de tebliğ edilmediğini, gerek TBK 117.Madde ve gerekse de emsal Yargıtay uygulaması gereği takip öncesi faiz işletilmesinin hukuken herhalukarda mümkün olmadığını, davacı yanın dava dilekçesi sonuç kısmında faize faiz işletilmesi talebinin de yasal olmadığını belirterek yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı ve diğer yasal hakların saklılığı kaydıyla; davanın TTK 101.Md. gereğince zamanaşımı ve ayrıca yine yukarıda belirtilen esas yönlerinden reddine, itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı nitelikte olduğundan, takipte “asıl alacak” ve davada “kur farkı” şeklindeki borç sebebi iddialarının ve taleplerin HMK 26.Madde hükmüne aykırılığı nedeniyle ve bu farklılığa muvafakatlarının da olmaması nedeniyle de huzurdaki davanın reddine, müvekkilin davacıya dava konusu icra dosyası kapsamında herhangi bir borcunun olmaması, takip öncesi faiz işletilmesinin yasal olmaması ve faiz oranlarının da fahiş olması, ayrıca davada faize faiz talep edilmesi, dava tarihi itibariyle de müvekkilinin davacıya bir borcu olmaması nedeniyle davanın reddine ve davacı yanın talep ferileri ile ilgili talebinin de reddine, kötüniyetli davacının %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğüne ait 2022/… Esas nolu dosya, … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E. sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi ait 2014/… Esas 2016/… Karar sayılı dosyası, … BAM 16. Hukuk Dairesine ait 08/07/2020 tarih 2020/… Esas 2020/… Karar nolu ilam, Yargıtay … HD’ne ait 2020/… Esas 2022/… Karar nolu dosya, ticari defter ve belgeler, bilirkişi incelemesi.
…. İcra Müdürlüğüne ait 2022/… Esas nolu dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalı hakkında 744.710,71 TL asıl alacak, 850.026,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.594.736,77 TL alacağın faiziyle birlikte tahsili için 19/07/2022 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, borçlu tarafından 19/07/2022 tarihinde verilen dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği ve böylelikle ilamsız takibin durdurulduğu görülmüştür.
…. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/… Esas nolu dosya alınıp incelendiğinde, davacı tarafından 18/02/2014 tarihli dava dilekçesinde, … … A.Şni davalı göstererek davalıdan 723.338 USD alacaklı olduklarını, alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlu tarafın 867.658,85 TL’ye yönelik alacağı kabul ederek geri kalan kısmına itiraz ettiğini belirterek 336.557,34 USD (735.387,83 TL 1 USD = 2,1849 TL) yönünden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
… İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E. sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalı aleyhine 723.338,00 USD bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından ödeme emrinde belirtilen ve iddia edilen alacağın 867.658,85 TL tutarındaki bölümü kabul ettiklerini ve icra dairesine yatırdıklarını, bu tutara ait vekalet ücretini ve takip masrafını oransal olarak yatırdıklarını, bunun dışında ödeme emri dışında kalan tutarın, takibin döviz cinsini, her türden ferilerini, faiz oranını ve değişkenliğini kabul etmediklerini, kabul edilen ve ödenilen tutar dışında kalan takibe ve ferilerine itiraz ettikleri ve bu tutar ve kalemler için takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davalı taraf …. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasına vermiş olduğu cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin TL cinsinden olduğunu ve TL cinsinden de borcun ödenerek kapatıldığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılmış, 24/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda davalının hesaplarını TL cinsinden tuttuğunu, döviz bazında tutmadığını, takip tarihi olan 23/01/2014 tarihi itibariyle 4.087.428,90 TL , 18/02/2014 dava tarihi itibariyle 138.618,79 TL, ticari ilişkinin sonlandırıldığı 19/03/2014 tarihi itibariyle ise 140.262,02 TL davacıya borçlu bulunduğu, 31/12/2014 tarihi itibariyle ile de cari hesaba mahsuben açıklaması ile de hesabın kapatıldığının tespit edildiği yönünde rapor verildiği görülmüştür. Mahkemece daha sonra davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 24/04/2015 tarihli rapor 31/05/2016 tarihli ek raporda davacının ticari defter ve belgelerinin USD cinsinden tutulduğu, TL’ye çevrildiğinde ise takip tarihi itibariyle bakiye alacak tutarının 1.468.053,57 TL kısmi ödeminin yapıldığı 11/02/2014 tarihinde 841.322,28 TL’nin mahsubu ile geriye 626.731,29 TL kaldığı yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır. Daha sonra …. Asliye Ticaret mahkemesince 18/02/2014 tarihli karar ile davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 336.557,34 USD üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edildiği görülmüştür. İstinaf incelemesi … BAM … HD’nin 2017/… Esas nolu dosyası üzerinden yürütülmüş olup , istinaf mahkemesinin talebi üzerine davaya konu faturalar davacı vekilince 22/02/2017 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulmuş , incelendiğinde davacı tarafından davalıya kesilen faturalar üzerinde “iş bu fatura bedeli KDV dahil …..USD olup ödeme tarihinde USD tahsil edilecektir” denilerek faturaya TL karşılığının yazılı olduğu görülmüştür. İstinaf mahkemesi 05/04/2017 tarihli ara kararında davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için talimat yazarak, faturaların hem USD hem TL’ye göre hesaplandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ödemelerin hangi para üzerinden yapılacağı noktasında olduğu, davacı vekilinin 09/02/2017 tarihli dilekçe ekinde sunmuş olduğu davaya dayanak yapılan faturalardan borcun hem TL hem de USD olarak yazılıp, Türk parasının fatura tarihindeki Amerikan doları faturada yer verilerek ödeme tarihindeki karşılığının tahsil edileceği belirtilmekle, davalı tarafın ise ödemelerin faturalardaki TL cinsinden belirlenen miktara göre yapıldığını iddia ettiğinden, son ödeme tarihinden geriye dönük olarak yapılan fiili ödemelerin faturada belirtilen dolar miktarını ödeme tarihindeki Türk parası karşılığının mı yoksa faturada belirtilen TL üzerinden mi ödendiğinin açıklığa kavuşturulması hususunda rapor tanzim edilmesi istenilmiştir. Dosyaya sunulan 21/07/2009, 12/01/2011, 09/07/2013, 30/09/2013 tarihli mutabakatlarda her iki tarafın da alacak-borç ilişkisinin USD üzerinden yaptıkları görülmüştür. İstinaf mahkemesinin talebi ile talimat yoluyla davalıya ait ticari defter ve belgeler incelenerek … tarafından 27/10/2017 tarihinde hazırlanan rapor incelendiğinde, davalının ticari defter ve belgelerinin incelendiği ve raporun sonuç kısmında taraflar arasındaki cari ilişkiye ait faturalarda ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden yapılacağının belirtildiği, taraflar arasındaki hesap mutabakatlarının da USD cinsinden döviz cinsinden yapıldığını, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 302.180,86 USD alacaklı olduğunun raporlandığı görülmüştür.
İstinaf mahkemesince davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde de inceleme yaptırılarak rapor aldırılmış olup, 20/06/2017 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde yabancı para üzerinden yapılan ticari alışverişler de vergi usul kanunu gereğince faturalarda yabancı paranın karşılığı olan TL miktarının yazılmasının zorunlu olduğunu, davacının da bu kurala uygun olarak fatura kestiğini, taraflar arasındaki mutabakat mektuplarının da yabancı para cinsinden olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin USD bazında olduğunu, 23/01/2014 tarihi itibariyle davacının 720.382,51 USD olduğunun tespit edildiğini, icra takibi sırasında davalının 867.658,85 TL’sini kabul ederek ödediğini, bu tarihte 1 USD’nin 2,2434 TL olduğunu, kabul edilen kısmın USD karşılığının 386.760,65 USD olup davacının kabul ettiği kısım çıkartıldığında davacının halen 333.621,86 USD alacaklı olduğunu bildirdiği görülmüştür. İstinaf mahkemesince 24/01/2018 tarih 2017/… Esas 2018/ … Karar nolu ilam ile davacının davasının kısmen kabulü ile …. İcra Dairesine yapılan itirazın 333.621,86 USD üzerinden kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Karar karşı davacı ve davalı vekilince temyiz yoluna gidilmiş, Yargıtay 19 .HD’nin 2018/2135 Esas 2019/4709 Karar nolu ilamı ile , taraflar arasındaki davanın kur farkından kaynaklandığı , davacının talep ettiği alacağı kur farkı alacağı olduğunun anlaşıldığı, kur farkı alacağının Türk lirası olarak talep edilmesi gerektiği, döviz alacağının Türk lirası olarak istenmesi mümkün ise de Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesinin mümkün olmadığı, davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağının saklı olduğu, iş bu itirazın iptali davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek istinaf ilamının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay tarafından yapılan bozma üzerine istinaf mahkemesince 08/07/2020 tarih 2020/125 Esas 2020/1236 Karar nolu ilam ile yargıtay bozmasına uyularak davacının davasının reddine karar verilmiştir. Bu red kararına karşı davacı tarafça yapılan temyiz üzerine de Yargıtay … HD’nin 26/05/2022 tarih 2020/… Esas 2022/… Karar nolu ilamı ile istinaf mahkemesince verilen red kararı kesin olmak üzere onanmıştır.
Mahkememizce açılan davada davalı taraf zamanaşımı definde bulunmuş olup 16/03/2023 tarihli duruşmada, davanın dayanağının satış sözleşmesi olması ayrıca daha önceki icra dosyası ve yapılan işlemler olması nedeniyle zamanaşımını kesen sebepler dikkate alınarak 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 16/03/2023 tarihli duruşmasında alınan ara karar ile, Davacı tarafın 2013-2022 yıllarına ait ticarai defter ve belgeleri üzerinde mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavir bilirkişi tarafından HMK 218 maddesine göre yerinde inceleme yapılarak , dosyamız ekinde bulunan … ATM ye ait 2014/… esas sayılı dosyadaki tüm evraklar, tüm bilirkişi raporları incelenerek, bu dosyadaki yargıtay 19 hukuk dairesinin 10/10/2019 tarihli bozma ilamına göre davacının alacağının kur farkına dayalı olması nedeniyle davacının … icra müdürlüğünün 2022/… esas sayılı takip dosyasına konu edilen şekilde , davalıdan kur farkı alacağının olup olmadığı varsa miktarının ayrıca takdiri mahkemeye ait olmak üzere raporda ayrı bir bölüm halinde , davacının defterlerinin- davalının defterlerinin incelendiği … isimli bilirkişiye ait 27/10/2017 tarihli raporda karşılaştırılarak davalı defterleri ile kıyaslanarak davacının kur farkı alacağının olup olmadığı ve miktarının tespitinin yapılmasının istenilmiştir. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında “Tarafların yaptığı ticaretin dövizli olup olmadığı konusu: Davacı … Davalı … İletişime Kestiği Faturalarda, Davalı … İletişim’in bankalara yaptığı boç ödemelerinde, tarafların çalışma dönemi içerİsinde karşılıklı olarak onayladıkları mutabakat mektuplarında açıkça belli olduğu üzere taraflar arasındaki ticaretin usd bazında yapıldığı tespit edilmiştir. (Dövizli Mutabakat Evrakları, Dövizli Ödeme Makbuzları, Dövizli kesilen Faturaların görüntüleri ekde takdim edilmiştir.)
Taraflar arasındaki son bakiyenin ne olduğu konusu: Yukarıda inceleme bölümünde irdelediğimiz üzere; Şimdiye kadar inceleme yapan bütün bilirkişilerin tespit ettikleri taraflar arasındaki bakiye farklılık göstermektedir. Bizim yaptığımız … ‘ın yasal defterlerinde (Arena yasal defterlerindeki … ‘e ait Cari Hesap Dökümü ekde takdim edilmiştir. ) 11/02/2014 tarihi itibariyle 375.021,08 USD olduğu tespit edilmişti. Görülmektedir ki mutabakat mektuplarından sonra her iki tarafında üzerinde mutabık olduğu rakkam icra dairesinde …’un kabulüne dayalı yaptığı ödemedir. 11.02.2014 tarihinde davalı tarafından Ödeme emrinde belirtilen ve iddia edilen alacağın 867.658,85 TL sini kabul ettiğini ve ödediğini, Bu tutarın USD karşılığı olan 386.760,65 USD’ın 720.382,51 USD den mahsubu sonucu, Kanaatimizce, davacının alacaklı olduğu tutarın 333.621,86 USD Olarak tespitini, Takdir Sayın Mahkememize olmak üzere arz ederim.
Taraflar arasındaki alışverişte satış döviz ile yapılmakta ve faturası Vergi Usul Kanunu Gereği Türk Lirası olarak kesilmektedir. Cari Hesaplar hem Türk Lirası hemde döviz cinsinden tutulmaktadır. Alıcı ise aldığı emtiaların borçlarını Döviz olarak ödemektedir. (Ödeme Fiştleri Ekte Takdim Edilmiştir.) Taraflar arasında dövizli bir alışveriş olduğundan taraflar arasında bakiye borcun döviz borcu olduğu kanatindeyim.
Türk Vergi Kanunlarındaki Mecburiyetden zorunlu olarak Resmi defterler Türk Lirası cinsinden yazılmaktadır. Ayrıca Yasal defterlere Döviz kaydı da atılmaktadır. Bu sebeple taraflar arasındaki borç miktarı için herhangi bir kur farkından söz edilemez olduğu” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Alınan tüm raporlar ve Yargıtay ilamı dikkate alınarak taraflar arasındaki ilişkinin yabancı para birimi olan Amerikan Doları üzerinden olduğu, davacı tarafından kesilen faturaların USD cinsinden olup Vergi Usul Kanunun gereğince TL karşılıklarının yazıldığı, taraflar arasında düzenlenen mutabakatlarda da Amerikan Doları üzerinden mutabakata varıldığı, faturalar üzerinde faturanın USD cinisinden olduğu ve ödeme tarihindeki TL karşılığının ödenmesi gerektiği hususunun faturalarda yazılı olduğu, daha önce açılan dosyanın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. HD’nin 2018/2135 Esas 2019/4709 karar nolu ilamında da davacının alacağının kur farkına ilişkin olduğu, kur farkı alacağının Türk lirası üzerinden tale edilmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi nedeniyle davacının alacağının kur farkı alacağı olduğu subut bulmuştur. Davalı taraf davacı tarafça kesilen faturalardaki yazılı TL miktarını ödemesi nedeniyle borçtan kurtulduğunu iddia etmektedir oysa faturalardaki USD cinsinden olan paranın davalı tarafça ödendiği tarihteki kur üzerinden TL’ye çevrilerek ödenmesi gerekmektedir. Buna göre mahkememizce alınan rapor ayrıca İstinaf mahkemesince mali müşavir … ‘den alınan 20/06/2017 tarihli rapora göre davacının alacağının 720.382,51 USD olduğu, davalı tarafça …. İcra Müdürlüğü dosyasına ödenen 867.658,85 TL’nin USD’ye çevrilmesi halinde ödenen tutarın 386.760,65 USD kaldığı, geriye kalan alacak miktarının ise 333.621,86 USD olduğu anlaşılmış olup davacı taraf 333.621,86 USD alacağını başlatmış olduğu yeni icra takibi olan …. İcra Müdürlüğünün 2022/… esas nolu takibin açıldığı tarih olan 19/07/2022 tarihindeki kura göre değil, taleple bağlılık kuralı gereğince dava dilekçesinde belirtmiş olduğu 2.2323 TL kur miktarına göre TL’ye çevrildiğinde davacının asıl alacağının 744.710,71 TL yaptığı tespit edilmiştir. Davacı taraf işlemiş faiz de talep etmiş olup, daha önce davacı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/ … Esas nolu dosyasına sunulan 18/02/2014 tarihli dava dilekçesinde davacı taraf istemiş olduğu miktarın TL karşılığını da yazarak 735.387,83 TL davalıdan talep etmesi nedeniyle davalının 18/02/2014 tarihli itibariyle temerrüde düştüğü sonucuna varılarak temerrüt tarihinden itibaren 19/07/2022 yeni icra takip tarihine kadar olan süredeki değişen avans faiz oranlarına göre 735.387,83 TL üzerinden işlemiş faiz mahkememizce hesaplanmış (hesaplama tarzı ve hesap yöntemi aşağıda gösterilmiş olup bu hususun özel ve teknik bilgiyi gerektirmemesi nedeniyle işlemiş faizin hesabı için tekrar dosya bilirkişiye tevdi edilmemiştir);
18/02/2014 – 14/12/2014 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 11,75 olup iki tarih arasında 296 gün vardır. 735.387,83 TL x 296 gün x %11,75 faiz / 36.000 = 71.046,63 TL
14/12/2014 – 31/12/2016 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 10,50 olup iki tarih arasında 747 gün vardır. 735.387,83 TL x 747 gün x %10,50 / 36.000 = 160.222,62 TL
31/12/2016 – 29/06/2018 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 9,75 olup iki tarih arasında 543 gün vardır. 735.387,83 TL x 543 gün x %9,75 / 36.000 = 108.147,97 TL
29/06/2018 – 11/10/2019 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 19,50 olup iki tarih arasında 458 gün vardır. 735.387,83 TL x 458 gün x %19,50 / 36.000 = 182.437,46 TL
11/10/2019 – 21/12/2019 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 18,25 olup iki tarih arasında 71 gün vardır. 735.387,83 TL x 71 gün x %18,25 / 36.000 = 26.468,85 TL
21/12/2019 – 13/06/2020 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 13,75 olup iki tarih arasında 172 gün vardır. 735.387,83 TL x 172 gün x %13,75 / 36.000 = 48.310,89 TL
13/06/2020 – 19/12/2020 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 10 olup iki tarih arasında 186 gün vardır. 735.387,83 TL x 186 gün x 10 / 36.000 = 37.995,03 TL
19/12/2020 – 31/12/2021 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı %16,75 olup iki tarih arasında 377 gün vardır. 735.387,83 TL x 377 gün x %16,75 / 36.000 = 128.994,17 TL
31/12/2021 – 19/07/2022 tarihleri arasında geçerli avans faiz oranı % 15,75 olup iki tarih arasında 198 gün vardır. 735.387,83 TL x 198 gün x %15,75/ 36.000 = 63.702,97 TL olmak üzere toplam hesaplanan faiz oranı 827.326,59 TL yaptığı tespit edilmiştir.
Buna göre davacının kur farkından kaynaklanan asıl alacağı 744.710,71 TL, işlemiş faiz alacağı 827.326,59 TL olmak üzere toplam 1.572.037,30TL olarak davacının alacağı tespit edilmiştir.
Davacı ve davalı ticari şirket olup, aralarındaki ticari ilişkinin USD bazında yürümesi nedeniyle, ayrıca faturaların altında da ödeme tarihindeki USD kur karşılığının ödeneceğinin yazılı olduğu görülmekle, davalı tarafın basiretli tacir olarak ödediği tarihe göre USD’yi TL’ye çevirerek ödemesi gerekmekte olduğundan davalı tarafından alacağın hesaplanabilir nitelikte olduğu buna göre alacak likit, itiraz da haksız olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … icra müdürlüğünün 2022/… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 744.710,71TL asıl alacak, 827.326,59TL’de işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.572.037,30TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi uygulanmasına,
314.407,46TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 197.762,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 19.260,44 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk masraf, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 201,00 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 4.793,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 4.724,65 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
7-Zorunlu arabuluculuk kapsamında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 1.537,00 TL’sinin davalıdan , 23,00 TL’sinin ise davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Bu dava sebebiyle 107.385,86 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan (davada 19.260,44 TL + icrada 7.973,68 TL olmak üzere toplam= ) 27.234,12 TL’nin mahsubu ile kalan 80.151,74 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/11/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
¸