Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/61 E. 2022/379 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/61 Esas
KARAR NO : 2022/379
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesi ile, müvekkilinin … … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, … …. Ltd. Şti. …nün … ticaret sicil numarasında kayıtlı iken , 6102 sayılı TTK nın geçici 7. maddesi kapsamında 04.10.2013 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, … …. Ltd. Şti Kurulduğundan itibaren aralıksız olarak faal olan , adresi ve faal olduğu açıkça belli bir şirket olduğunu, 6103 sayılı Kanuna uygun olarak süresinde sermaye artışını da gerçekleştirdiğini ve bu keyfiyetin 01.10.1998 tarihli, 4639 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, … … Ltd. Şti’nin, …nü tarafından Ticaret Sicilden resen terkin edilmesi işleminin hatalı olduğunu, tasfiye edilmeden sicilden res’en terk edildiği için sicilden resen terk edilen şirketin üzerine kayıtlı motorlu araç bulunduğunu, bu araç sicilden resen terk edilen … …. Ltd. Şti. Üzerine kayıtlı olduğunu, şirketin ortağı ve yöneticisi olan müvekkili davacı … bahse konu aracı satıp şirketi tamamen tasfiye etmek istediğini ancak şirket sicilden terk edildiği için söz konusu aracın satışı yapılamadığını belirterek … Ltd. Şti.’nin Ticaret Sicil Kaydının ihyası ile tekrar … siciline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili …nün 6102 Sayılı TTK’nun 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. Madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tesis edilen terkin işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili Ticaret Sicil müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava şirketin ihyasına karar verilmesi talebine ilişkindir.
İlgili şirketin sicil kaydı alınıp incelendiğinde; …nce 24/09/2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği görülmüştür.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına yazı yazılarak ihyası istenen ……Ltd. Şti adına kayıtlı araç olup olmadığı sorulmuş, 11/03/2022 tarihli yazı cevabında ihyası istenen ……Ltd. Şti adına … plakalı aracın kayıtlı olduğu görülmüştür.
TTK nın geçici 7. maddesine göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır denilerek ilgili durumlar aynı maddenin a – e bentleri arasında sayılmıştır.Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanamaz denilmektedir. Aynı maddenin 15. Bendinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
TTK geçici 7. Maddenin 4a ve 4b bentlerinde ” (4) Ticaret sicili müdürlüklerince;a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.” denilmektedir.
TTK geçici 7. Maddesinin 15 nolu bendinde ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” denilmektedir.
…ne yazı yazılarak TTK nın geçici 7. Maddesinin 4a ve b bentlerine göre çıkartılan tebligat evraklarının gönderilmesi istenilmiş, gönderilen evraklar dosya içerisine bırakılmıştır.
İhyası istenen şirketin 24/09/2013 tarihinde resen terkinine karar verilmiş olup dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği görülmüştür. İhyası istenen şirketin ortak ve yöneticisi olan davacı şirket adına kayıtlı aracın satılarak parasının paylaştırılması amacıyla şirketin ihyasını talep etmektedir.
Bir sureti dosya içerisinde bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesine ait 2021/604 Esas 2021/851 Karar nolu ilam incelendiğinde, “……Mahkemece, adına kayıtlı araç bulunan şirketin terkin tarihinden itibaren beş yıllık yasal sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddine karar verilmiştir. TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, şirketin 31/07/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, şirket ortağı tarafından beş yıllık yasal süre geçtikten sonra ihya talep edildiği açıktır. Ancak, yasal düzenlemeye göre on yıllık sürenin dolmaması nedeniyle şirkete ait aracın Hazineye intikal etmesi koşulu gerçekleşmemiştir. Bu durumda, şirketin, ortada tasfiyesi gerekli bir mal varlığı bulunduğundan yasa koyucunun amacı doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Yasa maddesinde, terkinden itibaren beş yıllık sürede ihya talep edilebileceği belirtilmesine karşın, şirketin mal varlığının on yıl sonra Hazineye intikal edeceği düzenlendiğinden, bulunduğu kabul edilmelidir. Şirkete ait mal varlığının Hazineye intikal etme süresi olan on yıldan önce ne şekilde işlem yapılacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. Maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. Ortada bir hukuki düzenleme eksikliğinin mi (kanun boşluğu), yoksa yasa koyucunun bilinçli bir susmasının mı bulunduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Kanun boşluğu, sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir hukuk kuralının bulunmaması şeklinde tanımlanabilir. Ancak, açık bir düzenleme yapılmamış olması her zaman kanun boşluğu anlamına gelmeyebilir. Bir sorun hakkındaki çözüm başka bir alanda düzenlenmiş olabilir. Somut olayda gerek TTK’da gerekse başka mevzuatta düzenleme bulunmadığı gibi konuya ilişkin bir örf ve adet bulunmamaktadır. Hukuki bir sorun hakkında, hukuk sistemi mutlaka bir çözüm üretmek zorundadır. Yasanan bir düzenleme öngörmediği bir sorunun çözümsüz bırakılması düşünülemez. Kanun koyucunun bir konuda düzenleme yapmamış olması, o konuyu olumsuz düzenlemek istediği anlamına gelmez. Bu açıklamalara göre, somut olaydaki uyuşmazlık yönünden bir kanun boşluğunun bulunduğunun ve bu boşluğun, TMK’nın 1.maddesiyle hakime verilen yetki kapsamında doldurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kanun boşluğunun doldurulmasında, TTK’nın geçici maddesine yansıyan kanun koyucunun iadesinin esas alınması uygun olacaktır. Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuş, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenle kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerekmiştir. Şirketin, adına kayıtlı aracın satış ve bedelinin paylaştırılması istemiyle sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş, ancak şirket tasfiyesiz terkin olduğundan, tasfiye memuru atanmamıştır. Şirket, terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edilecektir ” denilmiştir.
Terkin tarihinden itibaren dava tarihine kadar 5 yıllı süre geçmiş ise de bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında da belirtildiği üzere, 5 yıllık süre geçmiş olsa da davaya ek tasfiye hükümlerine göre bakılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında, tasfiye memuru atanmaksızın şirketin terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edileceği ile ilgili açıklama yapılmış ise de bu hususun ayrıntılı olarak değerlendirildiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/03/2017 tarih 2017/11-3184 Esas 2021/1107 karar nolu ilamda da belirtildiği üzere, davaya ek tasfiye hükümlerine göre devam edileceğinden şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği kanaatine varılarak, davacının ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu ve ihya şartları oluştuğundan ilgili şirkete, dava dilekçesinde işle sınırlı olmak kaydı ile ihyasına karar vermek gerekmiştir. İhyası istenen şirketin en son temsilcisi olan davacı …’un ek tasfiyenin yapılması amacıyla şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile;
… plakalı aracın satılarak parasının, şirketin ana sözleşmesi ve TTK hükümleri gereğince paylaştırılması işlemi ile sınırlı olmak kaydı ile,
…nde … sicil no ile kayıtlı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ‘nin ihyasına,
Tasfiye memuru olarak … ‘un münferid yetki ile atanmasına,
Karar kesinleştiğinde sicile tescil ve ilanına,
2-Davalı taraf yasal hasım konumunda olduğundan davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
5-Bu dava sebebiyle 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. . 12/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır