Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/105 Esas
KARAR NO : 2023/601
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
DAVA: Dava dilekçesini veren … Tic. Ltd. Şti vekili 12/04/2012 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı kurum tarafından İstanbul Sismik Riskinin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi kapsamında ihalesi yapılan “Eğitim yapıları yeniden yapım inşaatı” (… ) sözleşme paketi ile … … … Okulu yıkım ve yeniden yapım işinin ihale neticesinde müvekkilinde kalması nedeniyle taraflar arasında 10/03/2011 sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre işin süresinin 270 gün olduğunu, 17/03/2011 tarihinde her iki okul için de yer tesliminin yapıldığını ancak müvekkili firmanın yüklenici olarak inşaat çalışmalarını okulların tam olarak boşaltılmamış olması ve diğer sebeple fiili olarak geç başlamak zorunda kaldığını, müvekkili firmanın işe başladıktan bir süre sonra inşaat alanlarında sözleşmede bulunmayan bir takım ek imalatları yapılması zorunluluğunun ortaya çıktığını, bu imalatların belli bir zaman alması ve temelde ortaya çıkan yapılması zorunlu olan bu ek imalatlar yapılmadan diğer imalatlara geçilememesi gibi sebeplerle gecikmeler yaşandığını, müvekkilinin işe başlamasından bir süre sonra, davalının vermek zorunda olduğu proje detaylarının uzun süre netleşmemesi, davalı tarafından ödemelerin geç yapılması gibi müvekkili firmadan kaynaklanmayan sebeplerle gecikmeler yaşandığını, sözleşmeye göre betonarme imalatlar için işin süresinin yer tesliminden itibaren 150 takvim günü olduğunu, yukarıda belirtilen sebeplerle bir miktar da süre uzatımı verildiğini, süre uzatımının yetersiz olmasına rağmen müvekkilinin elinden gelen gayreti gösterdiğini ancak davalı tarafın …. Noterliğinden 30/12/2011 tarihinde keşide ettiği … yevmiye numaralı ihtarname ile işin süresi sona ermeden ve tek tarafı olarak sözleşmesi feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu, fesih gerekçesinin kısaca “işin süresinde bitirilemeyeceğinin anlaşılması” şeklinde olduğunu, oysa işin gecikmesinde müvekkili firmanın bir kusurunun bulunmadığını, öncelikle müvekkili firmaya fiili olarak yer tesliminin geç yapıldığını, proje detaylarının netleşmesinin zaman aldığını, verilen süre uzatımının çok kısa olduğunu, ayrıca davalı tarafından alınması gereken inşaat ruhsatlarının da alınmadığını, inşaat ruhsatı alınmadan müvekkili firmanın işe başlamasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlerle sözleşmenin davalı tarafça feshinin haksız olduğunu, kaldı ki sözleşmenin özel şartlarının 46. Maddesine göre davalı tarafın sözleşmeyi fesih etmeden önce sözleşmenin fesih edileceği konusunda müvekkili firmaya uyarı yapması gerektiğini, uyarı yapılmadan sözleşmenin fesih edildiğini, daha sonraki ek süre uzatım taleplerinin kabul edilmediğini, oysa davalı tarafın benzer işi yapan başka firmalara ek süre verdiğini, davalı kurumun müvekkili firmaya karşı kötü niyetli olduğunu, öte yandan feshin son çare olmasına rağmen davalı tarafın bu ilkeye uygun davranmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin genel şartlarının 46.maddesine göre işin süresi sona erdiği halde işin tamamlanmadığı durumlarda dahi işin müvekkili firmaya tamamlatılması fakat gecikmeden dolayı ceza uygulamasının mümkün olduğunu, ancak davalı firmanın fesih yolunu seçtiğini, fesih hakkının bulunduğunun kabul edilmesi halinde sözleşmenin 46.maddesinin bir anlamının kalmadığını, davalı tarafın fesih sebeplerinin sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, fesih kabul etmediklerini … Noterliğinden keşide ettikleri 12/01/2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile bildirdiklerini belirterek sözleşmenin feshinin davalı tarafça haksız olduğunun tespiti ile , buna göre müvekkili firmanın söz konusu paket kapsamında yaptığı işlerin bilirkişi marifeti ile tespit edilerek, davalı tarafından halen ödenmemiş olan, yapılan imalat bedellerinden bakiye kalan alacağı olan 1.500.000,00TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve sözleşmenin davalı tarafça haksiz feshinden dolayı müvekkili firma tarafından davalıya verilen teminatların kesintisiz olarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilince sözleşmenin feshinin haklı olduğunu, davacının sözleşme nedeni ile sözleşmesel ve yasal kesintiler sonrasında idare nezdinde bakiye alacağı kalmadığı gibi müvekkili idarenin yükleniciden alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsilinin de ancak idarelerinde bulunan mevcut avans ve kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi durumunda mümkün olacağını, okulların tam olarak boşaltılmadığı ve diğer sebeplerle fiili olarak işe geç başlanıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, söz konusu sözleşmenin 10 Mart 2011 tarihinde 8.612.910,00TL götürü bedel esaslı olarak imzalandığını, sözleşmeye göre işin süresinin işe başlama talimatı tarihinden itibaren 270 takvim günü olduğunu, betonarme imalatların (temel + tüm + kat betonları) tamamlama tarihinin ise işe başlama talimatı tarihinden itibaren 150 takvim günü olduğunu, … kapsamında ihale edilen, işlerin kontrolünün … Satın Alma usüllerine göre seçilen tam yetkili müşavir firmalarca yürütüldüğünü, inşaatın kontrol ve teknik sorumluluğunun … (İspanya), … – (Türkiye) ortak girişimi tarafından üstlenildiğini, söz konusu okullardan … Okulu ile ilgili işe başlama talimatının 17 Mart 2011 tarihinde verildiğini ancak okulun geç boşaltılmasından ötürü fiilen 24 Nisan 2011 tarihinde yüklenici firma tarafından teslim alındığını, verilen süre uzatım kapsamında işin bitim tarihinin 7 Mart 2012 olduğunu, … nda yükleniciye 17 Mart 2011 tarihinde işe başlama talimatının verildiğini ancak okulun geç boşaltılmasından ötürü binanın 13 Nisan 2011 tarihinde yüklenici tarafından teslim alındığını, işin bitim tarihinin 30 Aralık 2011 olduğunu, … İlköğretim Okulu açısından 41 günlük gecikme süresi ile iksa işleri için ayrıca 45 günlük (toplamda 86 gün) süre verildiğini, yüklenicinin bu iş için 35 gün ek süre istemesine rağmen müvekkilince 10 gün fazladan 45 gün ek süre verildiğini, … için 18 gün ek süre verildiğini, inşaat temelinde yapılması zorunlu bulunan ek imalatların ortaya çıktığı iddiası yönünden davacının iddia ettiği “Temel bohçalama sistemi”nin teknik şartnamede yer aldığını bunun da götürü bedele dahil olduğunu, ek imalat olarak nitelendirilemeyeceğini yalnız … İlköğretim Okulunda “kazı iksa sistemi” için yapılan imalatların ek imalat olarak nitelendirildiği ve buna uygun ek süre verildiğini, okulun boşaltıldığı tarihlerin müşavir, okul müdürü ve yüklenici ile yapılan tutanaklar ile kayıt altına alındığını, verilen süre uzatımlarının yeterli olduğunu, proje detaylarının uzun süre netleşmediği iddiasının yersiz olduğunu, sözleşme ekinde davacıya verilen projelerin uygulama projeleri olup, her türlü detayı da içerdiğini, ayrıca sözleşmenin özel inşaat şartnamesi A-Sözleşme ihtiyaçları/2.inşaat dökümanları kısmında tüm proje ve dökümanların titizlikle inceleneceği, işlerin zamanında tamamlanmasını engelleyebilecek herhangi bir eksiklik ve/veya tutarsızlık tespit edilmesi durumunda, işe başlama talimatını takip eden 30 gün içerisinde bu durumun giderilmesi amacıyla proje müdürüne müracaat edilmesi gerektiği hususunun açık bir şekilde yer aldığını, davacının basiretli tacir olarak bu hususları başlangıçta ön görememişse kendi kusurundan kaynaklanmış herhangi bir gecikmenin sonucuna da kendisinin katlanması gerektiğini, bu hususta davacı tarafından teslim öncesi müşavir nezdinde yaptığı bir baş vurusunun da bulunmadığını, idare tarafından ödemelerin geç yapıldığı iddiasının soyut olduğunu, 1 nolu hakedişin 17/08/2011 tarihinde müşavire sunulduğunu, ödemesinin 25/08/2011 tarihinde yapıldığını, 2 nolu hakedişin 17/10/2011 tarihinde müşavire sunulduğunu, ödemenin 03/11/2011 tarihinde yapıldığını, müşavir tarafından 24/11/2011 tarihinde 3 nolu hakedişin sunulması için talepte bulunulduğunu, 28/11/2011 tarihinde sunulan hakedişte hataların olması nedeniyle iade edildiğini, 02/12/2011 tarihinde tekrar müşavire sunulduğunu ancak fatura kesilmediği için idarece ödeme yapılmadığını, … İlköğretim Okulu için toplam 86 gün, diğer okul için 18 günlük ek süre verildiğini, bu nedenle sürelerin yetersiz olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacının idare nezdindeki hakedişleri üzerinde icra dairelerinde ve iş mahkemelerinden bloke kararları çıktığını, bu arada … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/… Esas sayılı dosyasından iflasın ertelenmesi tedbirleri alındığını, bu durumların davacının işi tamamlayamayacağı kanaatini oluşturduğunu, … Okulu açısından sürenin tamamen kullanılmasına rağmen karkas imalatında %30 mertebesinde olduğunu, betonarme imalatının ise %10 oranında kaldığını, son iki aydır çalışma yapılmayan günlerin çoğunlukta olduğunu, mevcut gecikmelerin telafisine yönelik yeterli malzeme, ekip ve ekipmanın bulunmadığını, işin tamamlanamayacağı anlaşıldığından sözleşmenin feshinin zorunlu hale geldiğini, şantiyelere haciz geldiğini, işlerin uzaması nedeniyle taşımalı eğitim yapılmakta olan … İlköğretim Okulu öğrencilerine servis ücretlerini uzun süre …İdaresi tarafından finanse edilmesine yol açtığını, işin okul inşası olduğu dikkate alındığında öğrencilerin ve velilerinin daha fazla mağdur olmaması için söz konusu inşaatın acilen tamamlanmasında kamu yararı gözönüne alınarak feshedilen sözleşmenin yeniden ihaleye çıkarılmak zorunda kaldığını, davacının sözleşmenin özel şartlarındaki 46.maddesine dayanarak fesihten önce uyarıda bulunulması gerektiği yolundaki iddiasının doğru olmadığını, bu maddenin işlerin tamamlanması halinde uygulanacak bir madde olduğunu, fesih nedeniyle hesabın çıkarılmadığı ve davacıya bildirilmediği iddiasının da doğru olmadığını, hesabın çıkartılarak onay için davacının davet edildiğini ancak onaydan imtina edildiğini, müvekkili tarafından … . Asliye Hukuk mahkemesinin 2012/… ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/ … D.iş nolu dosyaları ile tespit talebinde bulunularak sahanın ve yapılan imalatların durumları ile ilgili bilirkişi raporu alındığını, sözleşme kapsamında fesih hakedişinde tahakkuk eden tutardan yasal ve sözleşmesel kesintiler sonrasında davacının alacağının kalmadığı gibi idareye de borcu bulunduğunu, teminat
mektuplarının iadesinin de mümkün olmadığını, avans ve kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için bankaya başvurduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava eser sözlemesi kapsamında davalı tarafından yapılan feshin haksız olduğunun tespiti ile bakiye hak ediş alacağı, sözleşme kapsamında yüklenici tarafından verilen teminat mektuplarının kesintisiz iadesi talebine ilişkindir.
DELİLLER : 10/03/2011 tarihli sözleşme ve eki şartnameler, hak ediş dosyaları, mahkeme ve icra dairelerinden idareye gelen tedbir ve haciz ihbarnameleri, iflas erteleme tedbir kararı, … Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2012/ … d.iş, … Asliye Hukuk mahkemesinin 2012/ … d.iş sayılı dosya, … Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2012/ … D.iş sayılı dosya, teminat mektuplarının nakde çevrilmesine ilişkin talep yazısı, okulların proje onayları , davacı yüklenici- müşavir yazışmaları, okullarla ilgili bilgi edinme başvuruları ve şikayetler, taraflara ait ticari defter ve belgeler, işin kontrolörlüğünü üstlenen … tarafından inşaatın seviyesini gösteren tüm evrak ve belgeler, keşif ve bilirkişi incelemesi.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda “Davacının çözdürülen teminat mektubu bedellerinin davalıdan tahsili ile ilgili davasının kısmın kabulü ile ; 190.170,27TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının bu husustaki fazlaya ilişkin isteminin reddine, 2-Davacının eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacak davasının reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karara karşı davacı …. Ltd.Şti ve davalı … tarafından istinaf edilmiştir. … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas 2021/… Karar ve 23/11/2021 tarihli ilam ile ” Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici davalı ise iş sahibidir.
Davacı taraf, sözleşmenin davalı idare tarafından haksız yere feshedildiğini iddia ederek bakiye bedel talebinde bulunmuş, davalı taraf ise feshin haklı olduğunu, davacının bakiye alacağınını bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasında görülmekte olan … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas sayılı dosyasında verilen kararın istinaf edilmesi sonucu, … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas sayılı kararı ile davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine temyiz yolu açık olma üzere karar verildiği görülmüş, her iki davanın taraflarının ve dava konularının aynı sözleşmeden kaynaklı olması sebebiyle aralarında bağlantı bulunduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek niletilkte olduğunun anlaşılmasına göre, iş bu davanın bahsi geçen … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/ … Esas sayılı dosyanın sonucu beklenerek esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden sair istinaf sebepleri incelenmesizin kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde belirtilen dava dosyasının sonucu beklenerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememize ait 2023/… Esas (Eski Esas No: 2014/… Esas) sayılı dosyası ile iş bu dosyanın taraflarının aynı olduğu, Mahkememizin 2023/… Esas (Eski Esas No: 2014/… Esas) sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunda “Davacının çözdürülen teminat mektubu bedellerinin davalıdan tahsiline ilişkin davasının reddine, Davacının eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacak davasının reddine, ” şeklinde karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna gidilmiştir.
… Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 2021/… Esas 2021/… Karar ve 21/09/2021 tarihli ilam ile “Dava konusu işler İstanbul’da ” Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi ” kapsamında “Eğitim Yapıları Yeniden Yapım İnşaatı Sözleşme Paketi ” adı altında … Birimi tarafından ihaleye çıkartılan 2 adet okulun inşaatının ihalesi temlik eden yüklenici … Tic. Ltd.Şti’ ne ihale edilmiş, ihale sonrası ¸e-
taraflar arasında … nun yıkım ve yeniden yapım işi konusunda 10/03/2011 tarihli sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşmede işin götürü bedeli 7.811.000,00 TL, süresi 270 gün, betonarme imalatları için belirlenen süren 150 takvim günü olarak belirlenmiştir.
Dava konusu sözleşmeler davacı … Tic. Ltd.Şti tarafından … Noterliği’nin 16/04/2012 tarih, … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile bu dosya davacısı … Ltd.Şti.’ ne devir edilmiştir.
Taraflar arasında 10/03/2011 tarihinde imzalanan ve iki adet okulun yıkım ve yeniden inşasını konu alan sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu, davacı yükleniciye kararlaştırıldığı gibi yer tesliminin yapıldığı, ancak davalı İdareye bağlı olarak inşaatın geç boşaltılması nedeniyle, davacı şirketin 28 ve 32 günlük ilave süre taleplerine karşılık 9 ve 12 günlük ek sürelerin verilerek, teslim tarihlerinin revize edildiği, taşınmaz inşaatlarına farklı sebeplerle inşaat ruhsatı alınamadığı,bu bağlamda …’deki okul için Belediye’nin inşaat ruhsat talebinin rededildiği, …’teki okul için ise Danıştay 6.Dairesi’nin imar planlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararı gerekçe gösterilerek … Belediyesi tarafından ruhsatlandırılmadığı, davacı tarafından düzenlenen iki adet hakedişin ödendiği, revzi edilen süreye rağmen işin süresinde tamamlanamadığı konularında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı yan, kendilerine verilen sürelerin yetersiz olduğunu, işin gecikmesinin davalı İdareye atfedilecek sebeplerden kaynaklandığını ileri sürmektedir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davalı İdae tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı ve tarafların birbirinden alacaklı olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Davalı yanca davacı yüklenici şirkete gönderilen 30/102011 tarihli ihtarname ile, işe başlama talimatının 17/03/211 tarihinde verildiği, süre uzatım nedeniyle iş bitim tarihlerinin …’deki okul için 21/12/2011, … ‘teki okul için 24/12/2011 olduğu, işin yeterli seviyeye ulaşmadığı, son iki aydır imalatın yok denecek kadar az olduğu, işçi sayısının yetersiz olduğu, haklarında verilmiş iflas erteleme kararı sebebiyle işin gereği yürütülemeyeceğinin anlaşıldığı, müşavirlik firmasının raporuna göre, işin zamanında tamamlanmasının imkansız olduğunun rapor edildiği, birden fazla hususta sözleşme hükmünün ihlal edildiği, sözleşmenin feshi için haklı sebepler doğduğu, bu nedenle iş yerinin terk edilmesi gerektiği bildirilerek , sözleşmenin feshedildiği ihtar edilmiştir. Bu ihtarnameden davalı İdarenin, davacı yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır.
Bu ihtarnameye cevaben davacı şirket tarafından davalı İdareye gönderilen 12/01/2012 tarihli ihtarnameyle, işin gecikmesinin İdare’den kaynaklandığı, hakedişlerin zamanında ödenmediği, proje haricinde ek imalatların söz konusu olduğu, ek imalat bedellerinin ödenmediği,proje detaylarının uzun süre netleşmediği, yeterli süre uzatımı verilmediği, işçi alacakları ve iflas ertelemenin feshi gerektiren bir durum olmadığı ve feshi kabul etmedikleri ihtar edilmiş, davacı dava dilekçesinde de okullara yapı ruhsatı alınamadığından işin tamamlanamadığı belirtilmiştir.
O halde, somut olayda ihtilafın çözülebilmesi için yapı ruhsatı alınmasının hangi tarafın sorumluluğunda olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa yapı izninin alınması arsa sahibine aittir. Bu yükümlülük yerine getirilmediği sürece yükleniciden işe başlamasını istemek kamu düzeniyle bağdaşmaz (Yargıtay 15. HD., 11.3.1993 tarih., 3285/1196 K. Sayılı kararı).
Yargıtay kararındaki ” sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça” ibaresi kapsamında sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin 1.6. maddesindeki; “yüklenici inşaata başlamadan önce ilgili belediyelere yıkım ruhsatı ve yeniden yapım ruhsatı için müracaatta bulunup gerekli izinleri almakla yükümlüdür. Bu izin ve ruhsatlarla ilgili maliyetlerin karşılanması yüklenicinin yükümlülüğüdür. Bu harcamalar için ayrıca bir ödeme yapılmayacaktır. ” düzenleme ve ayrıca İnşaat İşleri Özel Teknik Şartnamesi ‘ nin ” Sözleşme İhtiyaçları Yasal İzinler” başlıklı 15. Maddesindeki ” şartnamenin bu kısmı, inşaattan önce ve sonra alınması gereken yasal izinlerin tekini ve İdare adına Belediye ve Hükümet makamlarına bu konuda ödenecek ücretleri kapsamaktadır, yüklenici gerekli tüm yasal izinlerin (inşaat yıkım ruhsatı, inşaat ruhsatı, iskan, vizeler vs.) idare ve/veya kendi adına alınması için buna ilişkin gerekli ücretlerin ödenmesinden sorumlu olacaktır. Bu ödemeler için yükleniciye ayrıca bedel ödenmeyecek ve bu belgelerin geç temin edilmesi nedeniyle ilave süre verilmeyecektir.” şeklindeki düzenleme gereğince yapı ruhsatı alma sorumluluğunun davacı yüklenicide olduğu kabul ve taahhüt edilmiştir.
Her ne kadar davacı yanca …’deki okul için kamulaştırma kararı, …’teki okul için ise imar planının yürütmesinin durdurulması kararı bulunduğundan bahisle yapı ruhsatı almalarının mümkün olmadığı, bu nedenle de inşaata devam edemedikleri, olayda objektif imkansızlık bulunduğu ve bu itibarla feshin haksız olduğu ileri sürülmüş ise de; davalı İdare tarafından dava konusu …’teki okul için avan proje ruhsatı alındığı anlaşıldığından ve İmar Kanunu’nun 26. maddesi ile İstanbul İmar Yönetmeliği’nin 10.d ve 59.(2). Maddeleri gereğince özel şirket ve kişilerden farklı olarak, kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, avan projeye göre ruhsat verilerek uygulama yapıldığından davacının davalı İdare tarafından alınan onay projesine göre inşaata başlamasının önünde hukuki bir engel kalmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla sözleşmenin kurulduğu anda “hukuki ,objektif veya sürekli bir imkansızlık” ve ona TBK’nın 27.maddesinin bağladığı sonuç olan kesin hükümsüzlük yorumunun hukuken itibar edilecek bir yönü bulunmamaktadır. Kaldı ki, inşaat avan projesi kapsamında dava dışı yüklenici … Şirketi tarafından yapılmış olup, akabinde yapı ruhsatı alınmıştır.
Bakırköydeki okul yönünden ise, okul parselinde küçük bir alanın kadastral yol fazlası olup, tevhid edilmesi gerektiği, … Belediyesi’nin okul alanının bitişiğinde bulunan ve yoldan arta kalan 602.53m2’lik kısmın, okul alanına katılması şartının plan notuna tkonulduğu, bu konuyla ilgili prosedüdürün İmar Kanunu’nun 27.maddesi uyarınca malikleri … Belediyesi ile Hazine arasındaki anlaşmaya göre yerine getirileceği, ancak tevhidi gereken alanın davalı İdarece proje dışı bırakılarak parselin kalan kısmında inşaatın yine İmar Kanunu’nun 26.maddesi kapsamında dava dışı yüklenici … Şirketi’ne yaptırıldığı ve akabinde yapı ruhsatı alındığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan bu okul yönünden de hukuki veya fiili bir imkansızlıktan söz edilmesi mümkün değildir.
Bunların yanı sıra; davacı yanın iddialarında olduğu gibi işlerin zamanında tamamlanmasını engelleyecek bir durum mevcut ise sözleşmenin eki sayılan Özel İnşaat İşleri Teknik Şartnamesi’ nin A-Sözleşme İhtiyaçları 2. İnşaat Dökümanları kısmında; inşaat dökümanları kısmında bütün proje ve dökümanlarının titizlikle inceleneceği, işlerin zamanında tamamlanmasını engelleyebilecek herhangi bir eksiklik ve/veya tutarsızlık tespit edilmesi durumunda işe başlama talimatını takip eden 30 gün içinde bu eksikliğin olumsuz etkilerinin giderilmesi amacıyla proje müdürüne müracaat edilmesi gerektiği hususu yazılı olup, davacı tarafın bu madde uyarınca müracaatta bulunduğuna dair herhangibir delil ibraz edilememiştir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında; mahkemece delillerin doğru değerlendirilmesi suretiyle işin davacı yüklenici şirket tarafından verilen ek süreye rağmen süresinde bitirilememesi nedeniyle temerrüt gerekçesiyle davalı İdare tarafından haklı olarak feshedildiğinin kabul edilmesi isabetli olmuştur.
Dosya kapsamında bulunan, inşaat mühendisleri …, makine mühendisi …, elektrik mühendisi …, finans uzmanı Dr…. ve hukukçu … tarafından hazırlanan 28/10/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda; davalı iş verenin fesih hakedişinde ve diğer hakedişlerde yaptığı sözleşmesel cezai kesintilerin yerinde olduğu, fesih hakedişine göre davacı yüklenicinin davalı İdareye 1.000.149,11TL cezai şart, 617.870,89TL bakiye avans borcu olmak üzere toplam 1.618.019,00 TL olduğu bildirilmiş, aynı kurul tarafından düzenlenen10/03/2020 tarihli ek raporda; fesih hakedişine göre davacının yaptığı toplam iş/ hakediş bedelinin 1.769.828,42 TL olduğu, sözleşmenin özel şartlar 9/3-48/3 ve 57/1 maddeleri gereğince ceza ve diğer kesintiler toplamı miktarının 2.013.752,98 TL olarak hesaplandığı, davalı İdarece yükleniciye 1 ve 2 nolu hakediş bedeli olarak 732.107,55 TL ödendiği, yükleniciye avans olarak 781.100,00 TL verildiği, buna karşılık avans teminat mektubu alındığı, bu avansın 163.229,11 TL’lik kısmının hakedişlerde kesildiği, kalan miktar olan 617.870,89 TL’lik teminat mektubu bedeline paraya çevrilerek el konulduğu, kesin teminat mektubu olan 781.100,00 TL’nin paraya çevrilerek el konulduğu, davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında yaptığı işlerin hakediş bedelinden ceza ve kesintiler , İdarece hakediş bedeli olarak ödenen bedeller ve yüklenici adına yapılan diğer ödemeler düşüldükten sonra yüklenicinin davalı İdareye 1.618.034,54 TL borçlu çıktığı, ancak davalı İdarece el konulan teminat mektupları bedeli olan (781.100,00 TL + 617.870,89 TL =) 1.398.970,89 TL’den davacının davalıya olan 1.618.034,54 TL’nin mahsubu neticesinde davacının davalı İdareye 219.063,65 TL borçlu olduğu sonucuna varılmış olup, mahkemece denetime elverişli bu bilirkişi kurul raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine ” karar verilmiştir.
İstinaf kararına karşı davacı vekilince temyiz yoluna gidilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/6409 Esas 2022/5659 Karar ve 06/12/2022 tarihli ilam ile “İflasın ertelenmesi, pasifleri (borçları) aktiflerinden (varlıklarından) fazla olan, yani borca batık olan bir şirketin belirli koşullarda (geçici olarak) iflasına karar verilmesini önlemek, başka bir deyişle iflas kararı verilmesini gerektiren borca batıklığı ortadan kaldırmak, şirketin durumunun düzeltilmesi ve şirketin tüzel kişi olarak varlığını ve faaliyetini sürdürmesini sağlamak için geliştirilmiş bir kurumdur. İflasın ertelenmesi süresince alınacak mal varlığını koruma tedbirlerinden en önemlisi kayyım atanmasıdır. Hukuk sistemimizde başlıca iki tür kayyımlık bulunmaktadır. Bunlar : Yönetim kayyımı – Gözetim ve denetim kayyımıdır. Şirketin yönetiminin tamamen kayyıma bırakıldığı durumlarda, şirket malları ve işletmesi üzerindeki tasarruf hakkı ve bu mallar ve işletme ile ilgili işlemlerde temsil yetkisi, kısaca şirketin yönetimi ve temsili ticaret mahkemesinin bir üst izin ve denetim mekanizması altında yönetim kayyımı tarafından yerine getirilecektir. Gözetim ve denetim kayyımlığında ise, kayyım doğrudan şirketi yönetme ve temsile ilişkin faaliyetlerde bulunamaz, ona sadece yönetim organının kararlarının ve işlemlerinin geçerliliğinin denetlenmesi ve onaylanması görevi verilmiştir.
Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlık bakımından değerlendirdiğimizde, yüklenici şirket … Ltd. Şti tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/… Esas sayılı dava dosyası ile iflasın ertelenmesi talep edildiği, mahkemece 03.10.2011 tarihinde şirkete kayyım atandığı, söz konusu dosyaya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve bu mahkemede 2015/… Esas sayısı aldığı ve yargılamaya bu mahkemece devam edildiği, mahkemece 06.03.2019 tarihli müzekkere cevabı ile yüklenici şirkete atanan kayyımın yönetim kayyımı olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı yüklenici … Ltd. Şti tarafından eldeki dava, 12.04.2012 tarihinde açılmış, dava tarihinden sonra … Noterliğinin 16.04.2012 tarih ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesi ile dava konusu alacak … İnş. Tur. Ltd. Şti.ye devredilmiştir. Mahkemece, dava açıldıktan sonra dava konusu alacak devredildiğinden 6100 sayılı HMK’nın 125/2. maddesinin uygulanması gerektiği kabul edilerek alacağı devralan sıfatıyla … İnş. Tur. Ltd. Şti. davacı sıfatıyla yargılamaya kabul edilmiş ve yargılama sonlandırılmış ise de; az yukarıda açıklandığı üzere temlik sözleşmesinden önce 03.10.2011 tarihinde yüklenici şirkete yönetim kayyımı atandığı, bu nedenle yüklenici şirketin şirketi yönetme ehliyetinin kısıtlandığı, kayyım tarafından temlik sözleşmesinin onaylandığına dair dava dosyasına da herhangi bir belge, bilgi yansımadığı anlaşıldığından yapılan temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece, … Ltd. Şti.nin davacı olarak kabulü ile yargılamaya devam edilmesi ve sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Temlik sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle yüklenici şirket … Ltd. Şti’nin aktif dava ehliyetinin kabulü gerekir ise de; … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/… Esas sayılı dava dosyasında şirketin 02.03.2016 tarihinde iflasına karar verildiği, söz konusu kararın, tarafların kanun yoluna müracaat etmemesi nedeniyle 06.12.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Müflis yüklenici şirketin taraf ehliyeti ve dava ehliyeti mevcut olmakla birlikte iflâs masasına giren mal ve haklar bakımından takip yetkisi sınırlandırıldığından, iş bu davada iflâs idaresi tarafından bu yetkinin kullanılması gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK`nın 53. maddesinde düzenlenen davayı takip yetkisi bir dava şartı olup, gerek ilk derece mahkemelerince gerekse de kanun yoluna müracaat edilmesi durumunda üst derece mahkemelerince re’sen dikkate alınır.
İş bu nedenle mahkemece yapılacak iş; davacı şirketin iflasına dair verilen karar kesinleştiğinden iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra ve davaya devam edip etmeyeceği netleştirilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
Eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle … . Hukuk Dairesinin 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, ” karar verilmiş bozma sonrası dosyanın Mahkememizde 2023/… numaralı esasına kaydedildiği, dosyanın halen derdest olduğu ve duruşma gününün 28/09/2023 tarihine bırakıldığı görülmüştür.
İstinaf ilamının sonucunun beklenilmesi istenen dosyanın sehven … Asliye Ticaret Mahkemesi denilmiş ise de söz konusu dosyanın Mahkememize ait dosya olduğu tespit edilmiştir.
İstinaf ilamında da belirtildiği üzere her iki dosya arasında bağlantı bulunduğundan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyeceğinden usul ekonomisi de dikkate alınarak diğer dosyanın sonucunun beklenerek akabinde kesinleşmesinin beklenilmesi usul ekonomisi ve zaman kaybı olacağı da dikkate alınarak istinaf ilamında her iki dosya arasında bağlantı var denildiğinden İş bu dosyadaki istinaf ilamı gereğince; iş bu dosyanın , mahkememizin 2023/ … esas (eski esası 2014/ … ) nolu dosyası ile birleştirilmesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İş bu dosyadaki istinaf ilamı gereğince iş bu dosyanın , mahkememizin 2023/… esas (eski esası 2014/… ) nolu dosyası ile birleştirilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı mahkememizin 2023/… esas sayılı dosyasından verilecek karar ile birlikte kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/07/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
¸