Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/570 E. 2023/780 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/570 Esas
KARAR NO : 2023/780
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2023
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı – alacaklı görünen tarafından …. İcra Müdürlüğü 2017/… Esas sayılı icra dosyasında Kambiyo Senetlerine Özgü İcra takibi başlatıldığını, ancak, müvekkilinin alacaklı görünen tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin takip konusu çekleri hiçbir zaman görmediğini, çeklerin hamili ve cirantası da olmadığını, davalı tarafından, müvekkilinin ciranta sıfatıyla borçlu olarak gösterilmişse de; hamiline yazılı olan çeklerin arka yüzünde ”…” yazdığını, bu ibare, ”E” harfi ile başlayan bir ismin varlığına işaret etse de bu ismin ne olduğu belli olmadığını, davalının, çeklerde yer alan ad kısmı belli değilken, neye dayanarak ”…” ismini takip talebine yazdığı hususu karanlık olduğunu, davalı ile Müvekkili arasında mevcut ve geçerli bir borcun bulunmadığının tespitini ve icra takibinin müvekkili yönünden durdurulmasını, davalının alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış olup davalı tarafından süresi içerisinde dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmakla HMK M.128 hükmü uyarınca işbu davalının dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılmasına karar verilerek yargılama yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, kambiyo senetlerine özgü icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen belgeler incelendiğinde; davalı … tarafından …. İcra Dairesinin 2003/… Esas sayılı icra takip dosyasından … Ltd. Şti. , … (davacı), … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe girişmiş olduğu, takip dayanağı olarak 2 adet çekin gösterilmiş olduğu, fotokopileri üzerinden yapılan incelemede 1. Çekin … Ltd. Şti. Tarafından Hamiline olarak Beş Milyar Beş Yüz Milyon ( eski TL ile- yeni 5.500,00 TL) bedelli, … seri numaralı, 17.12.2003 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan çeki keşide etmiş olduğu, çekin arka yüzünde sırası ile … (davacı), … ve …’nin cirolarının bulunduğu; 2. Çekin de … Ltd. Şti. Tarafından Hamiline olarak Yedi Milyar İki Yüz Doksan Dört Milyon ( eski TL ile- yeni 7.294,00 TL) bedelli, … seri numaralı, 15.01.2004 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan çeki keşide etmiş olduğu, çekin arka yüzünde sırası ile … (davacı), … ve …’nin cirolarının bulunduğu, alacaklı tarafından toplam (yeni TL değeri ile) 13.688,60 TL üzerinden takibe geçilmiş olduğu görülmüştür. İşbu icra takibinin alacaklı tarafından takipsiz bırakılmış olması sebebiyle öncelikle 2008/…, akabinde 2012/…, en son ise 2017/… Esasına kaydının yapılmış olduğu, icra dairesine yazılan müzekkerelere cevaben söz konusu icra dosyasının bulunamadığının mahkememize bildirilmiş olduğu görüldü.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın Menfi tesbit ve istirdat davaları başlıklı 72. Maddesinin “(1)Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
(2)İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
(3)İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(4)Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(5)Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
(6) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
(7)Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
(8)Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Menfi tespit davaları bir süreye tabi olmadığı gibi, icra takibine itiraz edilmemesi veya takibin kesinleşmesi de menfi tespit davası açılmasına engel değildir.
6100 sayılı HMK’nın 190.maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Menfi tespit davalarında bu yük lehine hak doğan taraf olan davalı alacaklı olduğunu iddia eden tarafa aittir ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır: Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; MK m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, s:143).
Yargılama esnasında asıl dosya ve birleşen dosya bakımından davacıların imza inkarında bulunmuş olması sebebiyle mukayeseli olarak imza incelemesinin yapılabilmesi amacıyla çek aslının mahkememize sunulması gerektiği, fotokopi üzerinden imza incelemesinin yaptırılamayacak olması sebebiyle öncelikle icra müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevaben icra dosyasının bir suretinin UYAP sisteminden mahkememize gönderilmiş olduğu, söz konusu surette icra dosyasının birden fazla kez yenilenmiş olması sebebi ile eksikliklerin olduğu, dosya ve çek aslının celbi talep edildiğinde ise evrak asıllarının bulunamadığının mahkememize bildirilmiş olduğu görülmekle her ne kadar davalı tarafça işbu dava takip edilmemekte ise de davalıya usulüne uygun ihtaratı içerir şekilde tebligat yapılmış, davalı tarafça uhdelerinde bulunan kıymetli evrak asılları verilen kesin süre içerisinde mahkememize ibraz edilmemiştir,
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2020/… Esas, 2021/… Karar Sayılı, 24/11/2021 Tarihli “Dava, borç senedine dayalı olarak yapılan icra takibinde takip dayanağı senetteki imzaların davacıların eli ürünü olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. Mahkemece, icra takibine konu 30.01.2002 tanzim, 31.10.2002 vade tarihli, … seri nolu ve 10.04.2002 tanzim, 31.10.2002 vade tarihli, … seri nolu müşterek ve müteselsil borç senetleri altındaki davacılara atfen atılan imzaların davacıların eli ürünü olduğu, aksinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davaya konu senetlerden … seri nolu senet aslı davalı tarafından dosyaya ibraz edilememiş olup, bilirkişi raporu söz konusu senedin fotokopisi üzerinden inceleme yapılarak düzenlenmiş ise de, fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yapılamaz. Bu suretle aslı dosyaya ibraz edilmeyen … seri nolu senetteki imzaların davacılara ait olduğu ispatlanamadığından bu senet yönünden davanın kabulüne verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçeli ilamı ve …Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2019/… Esas, 2022/… Karar Sayılı, 28/06/2022 Tarihli “Dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çekin iptali istemine ilişkindir. Davada davacı davaya konu çek hakkında keşideci imzasının şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı iddiasına dayanmıştır. İmza inkarı halinde imzanın ilgiliye ait olduğunu ispat yükü senedi elinde bulunduran hamile aittir” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda kurul olarak imza inkarı halinde imzanın ilgiliye ait olduğunu ispat yükü senedi elinde bulunduran davalı hamile ait olup mahkememizce verilen kesin süreye rağmen kıymetli evrakın aslının mahkememize ibraz edilmemiş olması sebebiyle davalının yetkili hamil olduğunu ve alacağın varlığını kanıtlayamadığı kanaatine varılmakla davacının dava konusu icra takibinden kaynaklı olarak borçlu bulunmadığı kanaatine varılmakla menfi tespit isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi istemi incelendiğinde; İİK m.72/5 hükmü uyarınca davanın borçlu lehine sonuçlanması, alacaklının takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunun davacı borçlu tarafından ispatlanması gerekmektedir. Kötüniyeti ispat yükü borçludadır, zira TMK m.2 hükmü uyarınca iyiniyetin varlığı asıldır. Yapılan kontrolde davalının icra takibine dayanak kıymetli evrakları ibraz etmemesi sebebiyle menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiş ise de davacının davalı alacaklının kötüniyetli olduğunu açıkça ispatlayamamış olması sebebiyle kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;
1-Davacının …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas (önceki esas numaları: 2003/… Esas, 2008/… Esas, 2012/… Esas,) sayılı dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi isteminin reddine,
3-Alınması gerekli olan 933,70-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 233,43-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 700,27-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 325,63-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri: 202,00-TL olmak üzere toplam: 527,63-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 13.668,60TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.