Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/558 E. 2023/670 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/558 Esas
KARAR NO : 2023/670
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı şahıs tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, yapılan takip usule aykırı olduğunu, davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, davalı tarafından 25/03/2019 tanzim tarihli, 25/04/2019 vade tarihli, 4.000,00.-EURO tutarlı ve 06/06/2018 tanzim tarihli, 31/12/2019 vade tarihli, 5.000,00.-EURO tutarlı olmak üzere iki adet bono gösterilerek Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalının yetkili olduğu … Limited Şirketi’nde 05/10/2018 – 22/06/2020 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, müvekkilin iş akdi 22/06/2020 tarihinde sona erdiğini, müvekkilin davalıya karşı herhangi bir borcu olmamasına rağmen; işe girerken işbu senetler boşken imza attırılmış ve sonrasında işbu senetler müvekkili aleyhine borçluymuş gibi doldurularak icra takibe konu edildiğini, icra dosyasına konu edilen işbu senetler geçersiz olup; davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevli mahkemede açılmadığını ve görevsizlik itirazında bulunduklarını, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından anlaşılacağı üzere davacının işvereni olmadığını, borca konu senetlerin işçi-işveren ilişkisi kapsamında düzenlenmediğini, kişisel borç ilişkisine dayandığı göz önüne alınarak davanın görevsizlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, borca konu senetlerden 06.06.2018 tanzim tarihli olan, işçi-işveren ilişkisi tesis edilmeden önce kişisel borç ilişkisine dayalı olarak düzenlendiğini, müvekkilinin davacı adına yapmış olduğu ödeme ve harcamaların karşılığı olarak davacıdan bu senedi aldığını, 05.06.2018 tarihinde bahsi konu cezalara ilişkin belgeler düzenlenmiş, 06.06.2018 tarihinde müvekkili tarafından ilgili cezalar ödendiğini, aynı gün davacı ile müvekkili arasında, borçlusu davacı, lehtarı ise müvekkil olan 5.000,00 Euro bedelli ve 06.06.2018 tanzim tarihli bono düzenlenerek imza altına alındığını, yatırılan cezalar ile müvekkilinin yapmış olduğu masraflar toplamı 5.000,00 Euro olduğunu, davacı bu hususu yani senedin düzenlendiği an, kendisi adına yatırılan cezalar ile müvekkilinin bu cezaları yatırmak üzere yapmış olduğu masraflar toplamının 5.000,00 Euro olduğunu kabul etmiş ve senedi düzenleyerek imzaladığını, 25.03.2019 tanzim, 25.04.2019 vade tarihli ve 4.000,00 euro bedelli bonoya ilişkin davacı tarafından müvekkilinin yetkilisi olduğu … … Şti.’ye verilebilecek maddi zararlara ilişkin olarak düzenlendiğini ve icra takibine konu edildiğini, takip konusu bonolara ilişkin olarak başlatılan icra takiplerine, usulüne uygun tebligata rağmen davacı tarafından itiraz edilmemiş ancak kötüniyetli olarak huzurdaki dava ikame edildiğini, davacı işçinin yukarıda arz ettiğimiz sebeplerle müvekkilinden alacağı değil aksine müvekkile borcu bulunduğunu, 06.06.2018 tanzim, 31.12.2019 vade tarihli ve 5.000,00 Euro bedelli bonoya ilişkin olan taleplerin tefrikini, davanın işbu bono açısından görevsizlik nedeniyle reddini, görevsizlik itirazımızın kabul görmemesi halinde ise davanın esastan reddini, 25.03.2019 tanzim, 25.04.2019 vade tarihli ve 4.000,00 Euro bedelli bonoya ilişkin olan davanın da yine esastan reddini, davacı aleyhinde %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan kontrolde işbu davanın davacı vekili tarafından 16.11.2020 tarihinde İstanbul İş Mahkemelerine hitaben sunulan dava dilekçesi üzerine … İş Mahkemesinin 2020/… Esasına kaydının yapıldığı, mahkemesince yapılan yargılama esnasında 03.06.2022 tarihli celsede “1-… İcra Müdürlüğü 2020/… Esas sayılı menfi tespit davasına konu 25/03/2019 tanzim 25/04/2019 vade tarihli 4000 EURO bedelli bono yönünden dosyanın tefriki ile yeni bir esasa kaydına yeni duruşma gününün 09/06/2022 tarih 10:55 saatine bırakılmasına, 2-Mahkememizin 06/06/2018 düzenleme tarihli, 31/12/2019 vade tarihli 5000 EURO bedelli bonoya ilişkin talep yönünden GÖREVSİZLİĞİNE” şeklindeki tefrik kararı verildiği, “Mahkememizde görülen davada 2 adet bononun uyuşmazlığa konu olduğu, taraflar arasındaki 06/06/2018 düzenleme tarihli, 31/12/2019 vade tarihli 5000 EURO bedelli bonoya ilişkin uyuşmazlığın işçi işveren uyuşmazlığı olmadığı, 06/06/2018 tarihli alınan bononun davacının işe giriş tarihinden önce tanzim edilmiş olduğu, bu hususta tarafların duruşmadaki beyanları da dikkate alınarak görevsizlik verilerek dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeli ilamı ile işbu dosya üzerinden yürütülmesi gereken 06/06/2018 düzenleme tarihli, 31/12/2019 vade tarihli 5000 EURO bedelli bonoya ilişkin uyuşmazlığın görevsizlik kararı üzerine mahkememizin işbu esasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan kontrolde davalı tarafından davacı aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı icra takip dosyasından 25/03/2019 tanzim 25/04/2019 vade tarihli 4000 EURO bedelli bono06/06/2018 düzenleme tarihli, 31/12/2019 vade tarihli 5000 EURO bedelli bono olmak üzere 2 bonodan kaynaklı olarak toplam 9.000 Euro asıl alacak, 104,07 TL işlemiş faiz ve 27.00 EURO komisyon olmak üzere 9.131,07 Euro üzerinden takibe geçilmiş olduğu, mahkememizin işbu davasının konusu oluşturan 06/06/2018 düzenleme tarihli, 31/12/2019 vade tarihli 5000 EURO bedelli bono bakımından mahkememizin görevli olup olmadığına yönelik olarak yapılan incelemede UYAP sisteminden alınan SGK hizmet döküm cetvelinden davacının 11.07.2018 tarihinde davalı Murat Öztürk yanında çalışmaya başladığı, bononun düzenlendiği 06/06/2018 tarihi itibari ile taraflar arasında iş ilişkisinin bulunmadığı, davaya bakmaya mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmakla dosyanın esasına girilerek yargılama yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından davaya konu senedin işe girerken boş olarak teminat amaçlı davalıya verildiği, söz konusu senetlerin teminat senedi olduğu ve davalı tarafça doldurulmak sureti ile icra takibine geçildiği, davacının davalıya borçlu olmadığı iddia edilmiştir.
TTK md 680 (eTTK md 592) hükmü uyarınca; bononun, tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmadan, açık bono olarak düzenlenmesi mümkündür. Davacı tarafça davaya konu bonodaki imza inkar edilmemiş olup, bononun sonradan doldurulduğu ve teminat amacıyla verildiğini iddia etmekte ise de; takip konusu senet üzerinde senedin teminat niteliğinde olduğuna dair bir kayıt ve şerh bulunmadığı, senede atıfla senedin teminat için verildiğini gösterir herhangi bir yazılı delil sunulmadığı (Yargıtay 19. HD 2015/18260 E. 2016/9810 K. Sayılı İlamı), bu hususun HMK md. 200 ve md. 201 hükümleri karşısında tanıkla ispatının mümkün olmadığı görülmüş olup davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması sebebiyle mahkememizce yargılama esnasında yemin deliline dayanılıp dayanılmayacağı hususu hatırlatılmış olup yemin deliline dayanılacağının belirtilmesi üzerine davalı tarafın yabancı ülkede yaşaması ve çift vatandaşlığının bulunması sebebiyle usulüne uygun olarak davacıya gerekli tercümeleri yaparak mahkememize ibraz etmek üzere verilen kesin süre içerisinde eksikliğin giderilmemiş olduğu anlaşılmakla davacının yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına ve bu hakkını kullanmakla tüketmiş sayılmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan … Hukuk Dairesinin “… Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit davası olup, takip konusu bonoda davacı keşideci davalı ise lehtar durumundadır. Bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
TTK’nun 778/1-f maddesinin yollaması ile 680/1.maddesi uyarınca tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bono düzenlenmesi mümkün olup, senedin tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Davacı tarafça senedin boş olarak verildiği ileri sürülmüş olup, bu şekilde senet düzenlenmesi mümkün olduğundan davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Dava konusu bonoda teminat kaydı ibaresinin olmadığı, bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/12-233 E., 2001/257 K.; 20.06.2001 gün ve 2001/12-496 E., 2001/534 K.; 24.02.2010 gün ve 2010/19-67 E., 2010/99 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir.
İspat külfetinin davacıda olduğu, davacının dava konusu bononun teminet senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve takibe konu bono sebebiyle borçlu olmadığını HMK.’nun 201. Madde uyarınca aynı kuvvette yazılı delille ispat etmesi gerekmektedir. Bu suretle, davacı tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik iddiaların yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, davacı iddialarının tanıkla ispatı mümkün değildir.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafça davaya konu edilen kıymetli evrakın teminat amaçlı verildiğinin, senedin anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğunun yazılı delillerler ispat edilememiş olduğu kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın Menfi tesbit ve istirdat davaları başlıklı 72. Maddesinin “… Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca davalının tazminat talebi bakımından inceleme yapıldığında davacının dava konusu yapılan … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyasından takibin tedbiren durdurulması yönündeki talebinin … İş Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dosyasından değerlendirilmemiş olduğu, görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize gelmekle mahkememizin 10.08.2022 tarihli ara kararı ile tedbirin değerlendirilerek talebin reddine karar verildiği ve bunun haricinde de dosya kapsamında verilmiş bir tedbir kararının bulunmadığı, işbu hali ile İİK m.72 hükmü uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesini gerektirir yasal koşulların oluşmadığı, TMK m.2 hükmü uyarınca iyiniyetin varlığının asıl olduğu, davalı tarafından davacının kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı görülmekle davalının davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
İşbu davanın konusunun 5.000,00 EURO bedelli senede ilişkin olması sebebiyle UYAP sisteminden yapılan kontrolde dava tarihi olan 16.11.2020 Tarihi itibari ile TCMB Efektif satış kurunun 1 EURO = 9,0467 TL olduğu görülmekle işbu davanın değerinin 45.233,50 TL olduğu anlaşılmakla işbu tutar üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplaması yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalının davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi isteminin reddine,
3-Alınması gerekli olan 269,85-TL karar ilam harcının başlangıçta dava açılırken peşin olarak alınan 1.274,80-TL harçtan mahsubu ile artan 1.004,95-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 680,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
7-Taraflar tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.