Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/522 E. 2023/505 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/522 Esas
KARAR NO:2023/505

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:17/08/2018
KARAR TARİHİ:14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 21/09/2008 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile E-96 Karayolu Bölge Trafik önünden seyir halinde iken sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile çarpışması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin söz konusu kazada … plakalı araçta sürücü konumunda olduğunu ve ağır şekilde yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre … plakalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma … karar numarasıyla soruşturmanın yürütüldüğünü, 14/04/2016 tarihinde kabul edilen 6704 sayılı yasanın 5. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı kanunun 97 nci maddesinde ” zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü gereğince davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulduğunu, davalının yasal süre içerisinde taraflarına herhangi bir cevap vermediğini belirterek, sonuç olarak, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 4.000,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı; 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 4.100,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketlerinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın açılmasından önce davacı tarafından … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı talebiyle dava açıldığını, işbu dava sonrası mahkemece müvekkili şirket tarafından yapılan itirazlar çerçevesinde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından kazaya karışan aracın sürücüsünün eyleminin ceza zamanaşımı kapsamında olmadığı tespit edilerek zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verildiğini ve anılan kararın 12.01.2018 tarihinde kesinleştiğini belirterek, işbu davanın HMK md. 114’te sayılan dava şartları eksikliği nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın dava dışı sigortalıya ihbarına karar verilmesini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki menfaatinin olmadığını, dava konusu taleplerin dayanağı olan kazanın 21.09.2008 tarihinde gerçekleştiğinin iddia edildiğini, buna göre KTK md. 109/1 “motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmü gereğince, dava konusu taleplerin tümü huzurdaki davanın açıldığı 17.08.2018 tarih itibariyle zamanaşımına uğradığını bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle esastan reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; kazaya karışan … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde ZMSS Poliçesi kapsamında teminat altına alındığını, işbu poliçe dolayısıyla sorumluluğunun 100.000,00- TL ile sınırlı olduğunu, nitekim ZMSS Genel Şartları A.1. maddesi uyarınca sigortacı poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre işletene düşen sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında zorunlu sigorta limitine göre temin ettiğini, davacının maluliyetten doğan geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin taleplerinin sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu, davacının hesaplanacak tazminata kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki taleplerinin reddinin gerektiğini belirterek, sonuç olarak, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE
Deliller; … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Bölge Adliye Mahkemesi kararı.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş gücü kaybına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 12/06/2019 tarihli 2018/754 esas 2019/573 karar sayılı kararı ile “Davalı vekili, aynı davanın daha öncesinde görüldüğü ve sonuçlandığı iddiası üzerine … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ( Ticaret Mahkemesi sıfatı ile ) … E. sayılı dosyası UYAP’dan celp edilmiş, tetkikinde davacısının …, davalısının … Sigorta A.Ş. olduğu, aynı trafik kazasına istinaden davacının uğradığı geçici ve kalıcı maluliyet tazminatı istemine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verildiği, kesin olmak üzere verilen hükmün 12/01/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bu sebeple tarafları, dava konusu ve talep-sonucu aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeni ile dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verilmiştir.
Verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 16/06/2022 tarih ve 2019/3256 esas 2022/860 karar sayılı ilamıyla “6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. “ hükmüne yer verilmiştir.Bu hükme göre kesin hükmün söz konusu olabilmesi için daha önce açılarak hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olan davanın tarafları, dava sebebi ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucunun aynı olduğu ikinci bir dava açılması gerekir.
Belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açabileceği dava çeşididir (HMK m.107). Davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı mahkemece belirlenir. Alacak miktarı davanın başında belirli olmayıp, dava değeri olarak gösterilen miktar asgari alacak tutarı olduğundan, kural olarak, belirsiz alacak davası sonucunda verilen kararın, niteliği gereği istinaf ve temyiz yoluna açık olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda; eldeki iş bu davadan önce davacı tarafça dava konusu kazada oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemiyle, davalı sigorta şirketi aleyhine 100,00-TL belirsiz alacak davası açıldığı; … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.01.2018 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine kesin olarak karar verildiği, 19.01.2018 tarihli kesinleşme şerhinde, hüküm kesin olarak verildiğinden 12.01.2018 tarihinde ( mesai saati sonunda) kesinleştiğinin tasdik olunduğunun belirtildiği görülmüştür. Davacı taraf, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davanın dava dilekçesinde, dava değerini, daha sonra arttırmak üzere, 100,00- TL olarak göstermiş olup, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın zaman aşımından reddine kesin olarak karar verilip, gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmeden kesinleşme şerhi verildiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesinden, iddia edilen alacak miktarının gösterilen dava değerinden daha fazla olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen karar istinaf kanun yoluna açık olup, karar taraflara tebliğ edilmediğinden henüz kesinleşmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; yerel mahkemece eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.01.2018 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının şekli anlamda kesinleşmediği anlaşılmakla, yerel mahkemece HMK m. 303/1 maddesi gereği şekli anlamda kesinleşmeyen bir hükmün maddi anlamda da kesin hüküm oluşturmadığı dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle (dava şartı yokluğundan) usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1.a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde karar verilerek Mahkememiz kararının kaldırılması üzerine dosya yukarıda yazılı esasa kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak … esas sayılı dosyada verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilip edilmediği, karara karşı istinaf talebinde bulunup bulunulmadığı açıkça bildirilerek kararın tebliğ edilmiş olması halinde tebliğ mazbatalarının gönderilmesi talep edilmiş olup, Mahkemenin 02/05/2023 tarihli cevabi yazısında Mahkeme dosyasında 12/01/2018 tarihinde karar verilmiş olup istinaf talebinde bulunulmadan kesinleştiği bildirilmiştir. Yazı cevabı ekinde gönderilen tebliğ mazbatalarının incelenmesinde gerekçeli kararın davacılar vekiline 31/01/2018, davalı vekiline 29/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ( Ticaret Mahkemesi sıfatı ile ) … E. sayılı dosyasının tetkikinde davacısının …, davalısının … Sigorta A.Ş. olduğu, aynı trafik kazasına istinaden davacının uğradığı geçici ve kalıcı maluliyet tazminatı istemine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verildiği, verilen kararın taraf vekillerine tebliğ edildiği, 2 haftalık istinaf süresi içerisinde taraflarca istinaf talebinde bulunulmadığından verilen kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla; tarafları, dava konusu ve talep-sonucu aynı davada daha önce karar verilmiş olduğu ve verilen kararın istinaf edilmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmakla davanın HMK 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HÜKÜM:
1 -Davanın HMK 114/1-I maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL red harcıdan peşin alınan 35,90-TL’nin düşümü ile eksik kalan 144,00-TL bakiye ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 4.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı (e duruşma ile), davalının yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza