Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/507 E. 2023/223 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2022/507 Esas
KARAR NO :2023/223

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :19/07/2022
KARAR TARİHİ :28/03/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket ile ticari ilişkisinde, takip konusu faturalarda belirtilen malları teslim ettiğini, teslim edilen mallara dair faturalar da düzenlenerek borçluya tebliğ edildiğini, takip konusu faturaları tebellüğ edip ticari defterlerinde kayda alan davalının, faturaların varlığına ve içeriğine itiraz etmediğini, davalının, müvekkili şirket ile ticari ilişkisinde, takip konusu faturada ve cari hesap ekstreleri ile ilgili bakiye borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine bakiye alacak üzerinden …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından icra takibine başlantıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile alacağı sürüncemede bırakmak istediğini, müvekkili firmadan mal kaçırmak maksadı ile hareket ettiğini, davalı firma yetkililerinin borçtan kurtulmak için haksız ve hukuksuz olarak aktiflerini azaltma faaliyetlerine giriştiklerini, bu sebeple ilgili madde uyarınca müvekkilin telafisi mümkün olamayacak mağduriyet yaşamaması için davalının mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve delil listesi HMK’nın emredici hükümlerine gereğince usulüne uygun olmadığını, yasaların emredici hükmü gereği davacının dava dilekçesinde iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olduğunu, delillerini sunması gerektiği halde dava dilekçesi içinde, davaya konu olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge ve delil sunmadığını, müvekkil Şirketin Türkiye’ nin ilk yapı marketi olarak uzun süredir perakende sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının müvekkil şirketin mağazalarında satılmak üzere ürün tedarik ettiği firmalarından biri olduğunu, ödeme ürünün satışına bağlanmış durumda olduğunu, Bu nedenle davalının satmadığı ürünün bedelini davacıya ödemesi söz konusu olmadığını, Davalı müvekkilin davacıdan almış olduğu tüm ürünlerin bedelini davacıya ödemiş olduğundan alacaklı olduğunu iddia eden davacıya herhangi bir nam altında borcu bulunmadığını beyan ettiğini, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme kapsamında ödenmeyen bakiye alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ile aralarındaki sözleşme kapsamında davalıya malları teslim ederek söz konusu mallara ilişkin faturalar düzenlediğini, söz konusu faturalardaki bedellerin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine başlatılmış olan …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali istemi ile işbu davanın açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Davalı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan cevap dilekçesi ve ekindeki “Satıcı Kondisyon Özet Tablosu” içeriği uyarınca davalının tararlar arasındaki ilişkinin uzun süredir devam etmekte olduğunu, davacı tarafından iade alınmayan ürünlerin mülkiyetinin davalıya geçtiğini, davalının ödeme yükümlülüğünün doğabilmesi için öncelikle ürün satışının gerçekleşmiş olması gerektiğini, davacıya ait ürünlerin kaç adette satıldığı ve stokta ne kadar kaldığının bilirkişi incelemesi ile açığa kavuşacağını, taraflar arasında ödeme hususunun, ürünün satışına bağlanmış durumda olduğunu bu nedenle davalının satmadığı ürünün bedelini davacıya ödemesi söz konusu olamayacağını beyan etmiş olduğu görülmüş, yargılama esnasında mahkememizin 1 nolu ön inceleme celsesinde taraf vekillerine usulüne uygun ihtaratı içerir şekilde uyuşmazlık konusu alacağın incelenebilmesi amacıyla tarafların 2021 ve 2022 yıllarına ticari defterlerini sunmak üzere verilen kesin süre içerisinde davacının ticari defterlerinin elektronik ortamda olması sebebiyle yerinde incelenmesi talebinde bulunmuş olduğu, davalı tarafın ise mahkememize herhangi bir ticari defter, belge ibraz etmediği gibi mahkememizce verilmiş olan kesin süre içerisinde defterlerin yerinde incelenmesi talebinde de bulunmamış olduğu görülmekle işbu hali ile HMK m.222 hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olduğu kanaatine varılmakla yargılama esnasında davacı tarafın ibraz etmiş olduğu ticari defterler ve taraflara ait celp edilen BA- BS formları karşılaştırmalı olarak incelenmek sureti ile bilirkişiden rapor alınmış olup Mali müşavir bilirkişisi … tarafından hazırlanılarak mahkememize ibraz edilmiş olan 05.02.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı tarafın 2021-2022 yılına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
Taraflar arasında 2021-2022 yılında BS-BA FORMU beyanı yönünden adet ve tutar farkının olmadığı, tarafların beyanlarının birbirini karşılıklı olarak teyit ettiği,
Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2021 tarihli 15.446,76 TL (B) tutarlı devir kayıt işlemi ile başladığı, 31.12.2021 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 20.537,25 TL alacaklı olduğu, 11.04.2022 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 36.768,07 TL alacaklı olduğu,
Takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan ticari defter ve kayıtlara göre 36.768,07 TL alacaklı olduğu,
Davalı tarafın borcu olmadığını ticari defter kayıtları ve tevsik edici belgelerle ispat etmesi gerektiği,
Davacı tarafın takip tarihine kadar 479,01 TL işlemiş faiz talebinin olduğu fakat davalı tarafın temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatına tevsik edici belge sunulmadığı,
Davacı tarafın takip tarihinden itibaren -talebi doğrultusunda- reeskont avans ve değişen oranlardaki faizi talep edebileceği, mahkememize beyan edilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Bknz. … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/297 Esas, 2020/327 Karar Sayılı, 04/06/2020 Tarihli İlamı).
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı sunulmuş olan 21.02.2023 tarihli beyan dilekçesinde ayrıca icra takibinde talep edilmiş olan takip tarihine kadar işlemiş faiz kaleminin işbu itirazın iptali davasına konu edilmemiş olduğunun açıkça belirtilmiş olduğu görülmüş olup davalı vekili tarafından her ne kadar bilirkişinin tek tarafın ticari defterlerini inceleyerek rapor hazırlamış olması sebebiyle rapora itiraz etmiş olduğu görülmüş ise de davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süre içerisinde belgelerini ibraz etmemesi sebebiyle HMK m.222 hükmü uyarınca ibrazdan kaçınmış sayıldığı hususu yukarıda da açıklanmış olup bu kapsamda davalının rapora karşı itirazının reddine karar verilmekle davalının celp edilen BA-BS formlarının davacının ticari defterleri ile de uyuşmakta olduğu hususu göz önüne alındığında denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, dava konusu asıl alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olduğu ve davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 36.768,07 TL ‘nin %20’si olan 7.353,61 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacının DAVASININ KABULÜ ile; davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki İTİRAZININ KISMEN İPTALİ ile; takibin 36.768,07 TL asıl alacak üzerinden ve işbu asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte kaldığı yerden devamına,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 36.768,07 TL’nin %20’si oranında olan 7.353,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 2.511,63-TL karar ilam harcından başlangıçta peşin alınan 441,67-TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 2.069,96‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 533,87-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri:107,00-TL, bilirkişi ücreti: 1.500,00TL olmak üzere toplam: 2.140,87-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.560,00TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına.
7-Taraflarca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili yüzüne karşı, ile davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır