Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/502 E. 2023/17 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/224 Esas
KARAR NO : 2023/30
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının yetkilisi bulunduğu şirketin bulunduğu iş yeri için 06.03.3012 tarihinde “Elektrik Enerjisine İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkili şirketin elektrik enerjisi sağlama yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalının elektrik borcunun muaccel olduğu dönemde faturalarda yer alan ihtilaf konusu tesisatın bulunduğu iş yerinde elektrik enerjisi kullanmış olduğunu, müvekkili şirket ile aralarındaki sözleşmeye rağmen tarafına tahakkuk edilen faturaları ödemediğini, davalının ödemeten imtina ettiği 17.09.2018, 19.11.2018 ve 19.10.2018 son ödeme tarihli faturaların oluşturduğu dönemde ve halihazırda davalı yana verilen elektrik hizmetinin ve aboneliğin ticari olduğunun açıkça ortada olduğunu, bu sebeple müvekkil şirketin alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı takip dosyası üzerinden borçlu aleyhine icra takibinin başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduruğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın ve icra takibinin zamanaşımı geçtikten sonra ve yetkisiz yerde açıldığını, davalının inşaat işleri ile uğraşan bir esnaf olup tacir olmadığını, davaya konu aboneliğin de tüketici vasfı taşıyan kişiler tarafından kullanıldığını, kullanıcıların ilerde davaya dahil edilme veya kendilerinin davaya ihbar edilmesi durumunda Ticaret Mahkemesinde bir tüketici davası görülmüş olacağını, yetki ve göreve itiraz ettiklerini, müvekkilin defalarca kuruma gidip bu elektriği kendisinin kullanmadığını, elektriğin kesilmesini, elektriğin kesilmesi halinde kullananların borcu kapatarak yeni abone açacağını söylemişse de kurum tarafından bu talebinin yerine getirilmediğini, görevini ihmal eden kurum çalışanlarının kendi neden oldukları zararı elektriği kullanmayan müvekkile fatura ettiğini, nitekim inşaatın yapılması sırasında yapılan abonelik sözleşmesinin tarihi 2012 yılı olmasına rağmen dava konusu faturaların 2018 yılına ait olduğunu, apartmanda 2014 yılından beri oturulduğunu, 49 daire olan apartmanda bu zamana kadar … görevlilerinin defalarca gelerek elektriği başkasının kullandığını gördüğünü fakat görmezden geldiğini, müvekkil adına olan bu elektrik sözleşmesine yönelik faturaların düzenli bir şekilde ödendiği için müvekkilin aboneliği unuttuğunu, bu üç aylık ödenmemiş faturaların sebebinin de alınan duyuma göre o sıradaki site yöneticisinin toplanan paralardan faturaları ödemeyip zimmete geçirmesi olduğunu, 3 aylık fatura ödenmeyince müvekkile ait aboneliğin sonlandırılıp bu borç ödenmeden ve her nasılsa iskansız yere yeni abonelik verilerek elektrik kullandırılmaya devam edildiğini, Üç adet ödenmemiş faturası bulunan ve halihazırda aktif şekilde elektrik kullanımı devam eden bu yerdeki borcun gerçekte kullanan ve yeni abonelik sahiplerine aitken alacak iddia eden davacının hem kendi kusurundan faydalanmak istediğini, hem de kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, abonelik sözleşmesi kapsamında ödenmemiş olan enerji tüketim bedellerinden kaynaklı faturaya dayalı olarak başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ,davalının yetkilisi bulunduğu Şirketin bulunduğu iş yeri için 06.03.2012 tarihinde “Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi” akdedildiğini, söz konusu işyerine davacı tarafından elektrik sağlandığını, kullanılan elektrik karşılığında 17.09.2018, 19.11.2018 ve 19.10.2018 son ödeme tarihli faturaların düzenlendiğini, davalının işbu faturaları ödememesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden takibe girişilmiş olduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali istemi ile işbu davanın açılmış olduğu, davalı vekili tarafından süresi içerisinde sunulmuş olan cevap dilekçesinde ise icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş olduğu, yetkili yerin Büyükçekmece olduğunu, davalının inşaat işleri ile uğraşan bir esnaf olup tacir olmadığını, bu sebeple ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, inşaatın yapılması sırasında yapılan abonelik sözleşmesinin tarihinin 2012 yılı olmasına rağmen dava konusu faturaların 2018 yılına ait olduğunu, apartmanda 2014 yılından beri oturulduğunu, 49 daire olan bu apartmanda bu zamana kadar … görevlilerinin defalarca gelerek elektriği başkasının kullandığını görmelerine rağmen görmezden geldiklerini beyanla davanın reddini talep etmiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından mahkememizin ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması sebebiyle öncelikle bu husus irdelenecek olup mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2021/30 Esas, 2021/2962 Karar Sayılı, 10/11/2021 Tarihli “Dava abonelik sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına ilişkindir. Abonelik sözleşmesinde yetkili mahkeme ve icra dairesi belirtilmemiştir.
… Dosya kapsamından, sözleşmenin ifa yeri ve davalının adresi itibariyle (İİK 50 ve HMK 6.md) takipte İstanbul Anadolu İcra Daireleri’nin yetki olduğu tartışmasızdır. Davaya ve takibe konu fatura alacağı götürülecek para borcu olduğundan, TBK 89.md gereğince, davacının adresinin bulunduğu yer itibariyle İstanbul İcra Daireleri de takipte yetkili olup, alacaklının bu hususta seçimlik hakkı bulunmaktadır. Bu durumda; götürülecek para borcuna dair yetkili icra dairelerinden birinde takip başlatılmış olmakla, davalının dava şartına ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.” şeklindeki ilamı da göz önünde bulundurulduğunda somut olayda davacı şirketin yerleşim yerinin mahkememizin yetki çevresi içerisinde bulunduğu görülmekle davalının yetkiye yönelik itirazı TBK m.89 hükmü uyarınca yerinde görülmeyerek dosyanın esasına ilişkin yargılama yapılmıştır.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Kural olarak, elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğu devam etmektedir.
Somut olayda dava dilekçesinin ekine sunulmuş olan abonelik sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin … ile 06.03.2012 tarihinde akdedilmiş olduğu, icra takibine dayanak yapılan faturaların ise davacı kurum tarafından 2018 yılında düzenlenmiş olduğu, abonelik sözleşmesinde yer alan tesisat numarasının … olmasına rağmen faturalardaki tesisat numarasının … olarak gösterilmiş olduğu işbu hali ile sözleşmede belirtilen tesisat numarası ile fatura tahakkuk edilen tesisastın aynı olup olmadığının belli olmadığı, fiili kullanıcının davalının tacir olup olmadığının tespiti için vergi dairesine ve ilgili kolluğa müzekkereler yazılmış olduğu, vergi dairesinden gelen cevabi yazıda davalının ortağı bulunduğu gayrifaal olan … vergi kimlik numaralı mükellefi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … vergi kimlik numaralı … Limited Şirketi ortağı olduğunun tespit edildiği, … kayıtlarından yapılan kontrolde dava dışı … Limited Şirketinin adresinin “… Mah. … Cad. No: … ” olarak kayıtlarda yer aldığı, faturadaki tutanakta bulunan “A. … Mah. … Cd. No: … parsel Şantiye … /İstanbul” adresinin işbu adres ile aynı olduğu, kolluktan gelen cevabi yazıda … Ada 5 parsel sayılı taşınmazın üzerinde 63/1 ve 63/2 olmak üzere 2 ayrı bloğun bulunduğu; 63/1 blokta 5 işyerinin ve 34 dairenin yer aldığı, 63/2 blokta 3 işyerinin ve 24 dairenin yer aldığının ve bu bağımsız bölümlerde oturanların, faaliyet gösterenlerin isimlerinin ve hangi tarihten itibaren taşınmazı kullandıklarının mahkememize bildirilmiş olduğu, işbu hali ile en eski tarihli olarak 2017 yılından beri işyerinde kiracı bulunduğu anlaşıldığında söz konusu parsel üzerinden şantiye aboneliğinin kullanılamayacağı, bu kapsamda fatura düzenlenemeyeceği, fiili kullanıcının davalı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Nitekim dava dışı … Limited Şirketinin sicil kayıtları incelendiğinde şirketin 18.11.2009 tarihinde … na kaydedilmiş olduğu, abonelik sözleşmesini akdedildiği tarihte şirketin faaliyette olduğu, dava dilekçesinde davaya konu faturaların davalının yetkilisi bulunduğu Şirketin bulunduğu iş yeri için düzenlenmiş olduğunun belirtilmiş olması karşısında; kural olarak sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde borçlardan şirket malvarlığı ile sorumluluk ilkesi esastır. Şirket ortakları TTK m. 553/1 hükmünün ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” şeklindeki düzenlemesinden de açıkça görüleceği üzere alacaklıları kasten ve bilerek, kendi kusurlu davranışı sebebiyle zarara uğratması halinde şahsi malvarlıklarından da şirket borçları sebebiyle sorumlu olurlar. İşbu sorumluluğa hükmedilebilmesi için zarara uğradığını iddia eden alacaklı tarafça şirket ortağının kusurlu davranışlarının ispatlanması gerekmekte olup davacı kurum tarafından dava dışı şirket lehine davalı ile sözleşmenin akdedilmiş olduğu, nitekim davaya konu alanda şantiye elektriğinin verildiği, fatura tarihi itibariyle uzun zamandır bağımsız bölümlerin kullanılmasına rağmen elektrik enerjisi kesilmeksizin şantiye elektriği olarak enerji sağlanmasına devam edilmesinde davacının da müterafik kusurunun bulunduğu görülmekle yukarıda açıklanan tüm sebepler uyarınca davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1- Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 401,77-TL’den mahsubu ile ile artan 221,87-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 17/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.