Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/393 E. 2023/722 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/393 Esas
KARAR NO : 2023/722
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … no’lu Kasko Poliçesi ile sigortalı … Ltd. Şti.’ne ait … plakalı aracı 09.09.2020–10.05.2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalamış olduğu, kiralık araç işiyle uğraşan sigortalı … Ticaret Sanayi Limited Şirketi’ne ait … plakalı aracın 14.01.2021 tarihinde park halinde iken motorun akü kısmından alevli yangın çıkması sonucu hasarlanmış olduğunu, maddi hasar ile sonuçlanan işbu kaza sonucu; müvekkili şirket sigortalısına; 55.492,00-TL tutarında hasar ödemesi yaptığını, davalı şirkete dava öncesi yapılan taleplerin olumlu cevap verilmemesinin nedeniyle alacak için …. İcra Müdürlüğü 2021/…E. numaralı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edilerek takibin durduğunu beyanla icra takiplerine yapılan itirazın iptalini, davalı aleyhine yüzde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu araçta meydana gelen yangın hadisesinin aracın haiz olduğu donanımlardan kaynaklandığı iddia edildiğini ve sigortalısına yapılan hasar ödemesinin yasal faizi ile birlikte tarafımızdan tahsilinin talep edildiğini, davacı tarafından düzenlettirilen bilirkişi raporunun, hem taraflı olması hem de teknik bakımdan eksik, ayrıntıdan ve objektiflikten uzak, teknik izahatlar içermeyen ve denetime elverişli olmadığını, davacının sunduğu raporu kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkili şirketin yaptığı incelemeler neticesinde araçta oluşan yanma olayında ürün/üretim kaynaklı bir soruna rastlanmamış olduğunu, müvekkili şirketin yangın konusunda uzman ekipleri tarafından yapılan incelemesinde, araçtaki yangına sebep olan etkenin dış kaynaklı (üretimden kaynaklanmayan) nedenlerle meydana geldiği sonucuna ulaşılmış olduğunu, müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle de ödeme emrine karşı yapmış olduğumuz itirazımız haklı gerekçelere dayanmakta olduğunu, mahkemenizde açılmış bulunan davada, davacı tarafın talepleri haksız ve hukuka aykırı nitelikte olduğundan davanın reddi talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, davacı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalanmış olan dava dışı 3. Kişiye ait araca hasar sebebiyle ödenen bedelin halefiyet ilkesi uyarınca üretici firma konumunda olan davalıdan tahsili için başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı şirket nezdinde … no’lu Kasko Poliçesi ile 09.09.2020 – 10.05.2021 tarihleri arasında sigortalanmış olan dava dışı … Limited Şirketi’ne ait … plakalı aracın park halinde iken motorun akü kısmından alevli yangın çıkması sonucu dava dışı sigortalıya davacı tarafça 55.492,00-TL tutarında hasar ödemesi yapılmış olduğu, davacının işbu hasarın rücuen davalıdan tahsili istemi ile üretici firma konumunda olan davalıdan tahsili için … İcra Müdürlüğü 2021/… Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden 55.492,00-TL asıl alacak, 16.04.2021 ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş ticari avans faizi olarak 2.826,67 TL olmak üzere toplamda 58.318,67 TL alacak isteminde bulunmuş olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durmuş olduğu ve davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
22/03/1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
6102 Sayılı TTK’nın Halefiyet başlıklı 1472. Maddesinin “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca işbu davada davacının, dava dışı sigortalısı yerine geçerek davayı açtığı, dava dışı sigortalının tacir olduğu, aracın rent a car işinde kullanılmak üzere alınmış olduğu ve davalının da tacir olduğu görülmekle mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılarak yargılama yapılmıştır.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyalarına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Haksız Fiillerden doğan borç ilişkileri Türk Borçlar Kanununun 49. Ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olup 49. Maddenin “(1)Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
(2)Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemesi ve aynı kanunun Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. Maddesinin “(1) Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
(2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca bir haksız fiil sonucunda zarar görenin tazminat isteminde bulunabilmesi için ortada haksız fiilin bulunması, failin kusur olması, talepte bulunan şahısta zararın meydana gelmiş olması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Yargılama esnasında celp edilmiş olan tüm deliller bir bütün olarak incelenmek sureti ile dosyanın trafik kazalarına sebebiyet veren teknik sorunlar -otomotiv alanında uzman makine mühendisi ile igorta mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişisine tevdine karar verilmiş olup bilirkişiler tarafından hazırlanan kök ve ek raporda özetle;
Dava konusu … plakalı aracın 2020 model … marka, … tipi hususi oto aracın hasarlandığı 10.12.2017 tarihli yangın olayı ile ilgili olarak, Aracın, ilk tescil ve trafiğe çıkış tarihinin 09.09.2021 olduğu düşünüldüğünde ürün garanti sürecinin devam ettiği, ilk periyodik (15000 Km) bakım işlemi için kullanım şartlarının oluşmadığı,
Yangın olayına dair “dava konusu yangın olayında kullanıcı ve ruhsat sahibi firmaya atfedilecek herhangi bir kasıt/kusur durumunun olmadığı, aracın sahip olduğu donanımlardan kaynaklanan bahse konu hasarın, üretici firma tarafından ürün garanti kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği” şeklinde kanaatimizin oluştuğu
… Sigorta A.Ş. Tarafından 19.04.2023 tarihli dilekçe ekinde, 55.492 TL tutarlı onarım faturası ibraz edilmiş ve faturada yer alan 6.032,27 TL KDV’nin, KDV Genel Uygulama Tebliği Diğer Hizmetler Başlıklı I/C maddesi gereği vergi dairesine, 49.459,73 TL’nin ise tamirhaneye ödendiği, yapılan toplam ödemenin, 55.492 TL olduğu anlaşılmıştır.
Sigorta Yönüyle; davacının ödediği KDV dahil 55.492 TL’yi davalı taraftan rücu edebileceği, icra takip dosyasında ödeme tarihinden takip tarihine kadar işleyen faizin doğru olarak tespit edilmiş olduğu,
Davacı şirketin taleple bağlı kalınarak KDV dahil olarak 55.492 TL’yi rücu edebileceği kanaatine varılmış olduğu
Mahkememize bildirilmiştir.
Satış sözleşmesinde ayıba ilişkin hükümler 6098 sayılı TBK’nın 219. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda 6098 sayılı TBK’nın 219. maddesine göre; satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile, onlardan sorumludur. Aynı Kanun’un 222. maddesine göre; satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayıp, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya kapsamında celp edilmiş olan evraklar üzerinden yapılan incelemede … İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 29.01.2021 tarihli yangın raporu, özetle; “14.01.2021 günü saat 05:28 de 112 Acil Çağrı Merkezinden gelen telefon ile ihbar edilen … Mah. … Sok. …/Bursa adresinde meydana gelen … plakalı aracın yangını ile ilgili olarak; Olayın görüldüğü bildirilen adrese gidildiğinde; Yangın vatandaşlar tarafından su ile müdahale edilerek söndürülmüş olup tarafımızdan kontrol edilmiştir. Aracın, … Ltd. Şti.’ne ait olduğu, … tarafından kiralandığı ve … … tarafından kullanıldığı beyan edilen … plakalı aracın motor kısmında çıkan yangın sonucu, aracın motor kısmı, motor kaputu, torpidosu kısmen yanmak, ön camı kırılmak suretiyle zarar görmüş olup zarar ziyanın bilirkişi tarafından tespiti uygundur. Olayın nedeninin; Aracın motor kısmındaki elektrik aksamların şase yapması sonucu yangının çıktığı kanaatine varılmıştır” şeklinde tespit yapılmış olduğu, nitekim söz konusu yangın olayı hakkında 11.02.2021 tarihinde Makine Müh. … tarafından düzenlenen teknik uzman raporunda özetle;”…yangın olayının motor bölümü sol üst bölgesinde tahribat yoğunluğu oluşturduğu, oluşan alev ve ısı etkisi ile ön cam ve kabin içi göğüs bölgesinin hasarlandığı, kaporta ve alt aksamlarında darbeye bağlı hasarın olmadığı görülmüş olup sigortalı araçta harici bir donanımın bulunmadığı, ilk tescil ve trafiğe çıkış (09.09.2020) tarihi gereği ürün garanti sürecinin devam ettiği, konu yangın olayında kullanıcı ve ruhsat sahibi firmaya atfedilecek herhangi bir kasıt/kusur durumunun olmadığı, aracın haiz olduğu donanımlardan kaynaklanan bahse konu hasarın, üretici firma tarafından garanti kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde olduğu görülmüş olup söz konusu raporlar bir bütün olarak incelendiğinde davaya konu araçtaki meydana gelen yangının davalı üretici firmanın sorumluluğunda olduğu, davalının sorumluluktan kurtulmasını gerektirir herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilememiş olduğu, yapılan ilk tespitlerde yangının dışarıdan bir müdahale ile çıkartılmadığının, teknik donanımlardan kaynaklı olarak çıktığının belirtilmiş olması karşısında davalının meydana gelen hasardan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas, 2022/… Karar Sayılı 03/11/2022 Tarihli “Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacının oğlu … adına kayıtlı 2007 model … marka traktörün yanması neticesinde, davacının evi, garajı ve benzinli bıçkı motoru hasar görmüştür.
… İtfaiye Daire Başkanlığı 25/12/2017 tarihli yangın raporu, 29/01/2018 tarihli kasko ekspertiz raporu, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve ek raporları birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı İsmail adına kayıtlı traktörde başlayan yangın neticesinde davacının ev, garaj ve benzinli bıçkı motorunun zarar gördüğü, davalı imalatçının sorumluluğunun kusur sorumluluğu olup, sorumluluğuna hükmedilebilmesi için ürünün imalat hatasına dayalı olarak zarara sebep olmasının gerekeceği (Yargıtay 11 HD 2012/11093 E- 2013/10373 K sayılı ilam) yangının teknik sorundan kaynaklandığı, davalının sorumluluktan kurtulmasını gerektirecek hal bulunmadığı anlaşılmakla, kusurun davalıda olduğu yolundaki belirleme hukuka uygun olup, davalı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.” şeklindeki gerekçeli ilamı be benzer mahiyette bulunan … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2017/2455 EsaS, 2019/… Karar Sayılı, 07/11/2019 Tarihli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda davalının icra takibinde haksız olduğu kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı hak sahibine yapılan ödeme tarihi, rücu borçlusu davalının temerrüt tarihidir. Başka bir ifade ile rücuen tazminat davalarında, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/11439 Esas, 2019/9363 Karar sayılı ilamı). Taraflar arasındaki ilişkinin ve davanın kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanmasına ve bu tür sözleşmelerin 6102 Sayılı TTK’nın 3. ve 4. maddeleri uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın mutlak ticari işlerden olmasına göre işbu davaya konu icra takibinde davacının ödeme tarihinden itibaren davalıdan takip öncesi işlemiş avans faizi talebinde bulunmasının usul ve yasaya uygun olduğu, yapılan hesaplamanın doğru olduğu görülmüştür (Yargıtay 17. HD 23.11.2015 tarih 2015/8751 Esas, 2015/12542 K. Sayılı ilamı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2020/464 Esas, 2022/1834 Karar Sayılı, 08.12.2022 Tarihli ilamı ).
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının alacak talebinin kabulüne, icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmiş ise de alacağın varlığının, davalının kusurunun bulunup bulunmadığının yargılamayı gerektirmiş olması sebebiyle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Neticeten davacının davasında itirazın iptali istemi bakımından kabul kararı, icra inkar tazminatı talebi bakımından ret kararı verilmiş olması sebebiyle davasının kısmen kabulü kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup miktar itibari ile reddolan kısım bulunmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeksizin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile
1-Davalının …. İcra Müdürlüğü 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynı koşullar altında kaldığı yerden devamına,
2-Davacının davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteminin reddine,
3-Alınması gerekli olan 3.983,77-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 704,36-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.279,41-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 796,56-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri: 314,25-TL, bilirkişi ücreti: 2.400,00TL olmak üzere toplam: 3.510,81-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.3200,00TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.