Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/389 E. 2023/723 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/389 Esas
KARAR NO : 2023/723
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan T…nat)
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; 12.02.2018 tarihinde sürücü … …’ın sev ve idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halinde iken beyanına göre yol içerisinde bulunan bir kayanın aracın alt kısımlarına çarpması sonucunda aracı arızalanarak yol içerisine park ettiğini, aracını çekmek için gelen sürücü … …’in sevk ve idaresindeki … plakalı çekiciye aracın yüklendiği esnada çekicinin oğlu … …’in gelen araçları yavaşlatmak için telefonunun feneri ile geç işareti yaparken sürücü … …’ün sevk idaresindeki … plakalı araçla önce … …’e sonra da … …’e çarpması sonucunda çok taraflı, maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, davacı … ‘ın işbu kazada … …’ ün aracında yolcu konumunda olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın davalı … SİGORTA A.Ş. ‘nin … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, dava açmadan önce sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmamış olduğunu beyanla; Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; 5.900,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) teminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik teminatı olmak üzere toplam 6.000,00 TL teminatın davalı … (…) SİGORTA A.Ş. ‘ne başvuru tarihi olan 18.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, yetkili Mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkil şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde, (sigorta poliçesinde teminat dışı olmayan) maddi zarardan sorumluluğu –poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak- söz konusu olabileceğini, kusur durumlarının henüz belli olmadığını, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/… Esas sayılı dosyasında 3 adet bilirkişi raporunun bulunduğunu, davacı yanın sigortalının kusurunu, davacının kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyetini ve maddi zararı ispat etmesi gerektiğini, davacının sürekli maluliyeti olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, Sosyal Güvenlik Kurumundan davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, maaş bağlanıp bağlanmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik teminat taleplerinin teminat dışında olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan kontrolde işbu davanın 13/01/2021 tarihinde açılmakla … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esasına kaydının yapılmış olduğu, mahkemesince 16/12/2021 tarihinde verilen yetkisizlik kararı üzerine dosyanın mahkememizin işbu esasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zararın temini istemine ilişkindir.
Somut olayda 12/02/2018 günü saat 19:00 sıralarında, sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile … Devlet Karayolunu takiben Kayseri istikametinden … istikametine seyir halinde iken olay mahalli 05+10 km’ye geldiğinde, arızalanan … plakalı otomobilin yüklendiği sürücü … … tarafından park edilmiş … plakalı kurtarıcı aracının ve üzerinde yüklü … plakalı otomobilin sol arka kısımlarına aracının sağ ön kısımları çarpması sonucu dava konusu kaza meydana gelmiş olduğu, davacının … … sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu konumunda olduğu, kaza akabinde yaralanması sebebiyle daimi maluliyet (sakatlık) t…natı ve geçici iş göremezlik t…natının tahsili istemi ile işbu davanın açılmış olduğu görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/(22)9-485 Esas, 2021/971 Karar Sayılı, 07.07.2021 Tarihli ” … Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2003 tarihli ve 2003/4-260 E., 2003/271 K. sayılı kararı; ayrıca bkz., Pekcanıtez, H.: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.1000).
… Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir.” şeklindeki gerekçeli ilamı uyarınca mahkememizce dava dilekçesi üzerinden yapılan kontrolde davacının davasını kısmi alacak davası olarak ikame etmiş olduğu görülmekle bu yönden yargılamaya kısmi alacak davası olarak devam olunmuştur.
Haksız Fiillerden doğan borç ilişkileri Türk Borçlar Kanununun 49. Ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olup 49. Maddenin “(1)Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
(2)Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemesi ve aynı kanunun Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. Maddesinin “(1) Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
(2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca bir haksız fiil sonucunda zarar görenin t…nat isteminde bulunabilmesi için ortada haksız fiilin bulunması, failin kusur olması, talepte bulunan şahısta zararın meydana gelmiş olması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde t…nat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir.
Dava dilekçesi içeriği incelendiğinde davacının, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın davalı … SİGORTA A.Ş. ‘nin … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu ve dava açılmadan önce davalıya yapılan başvuruya rağmen zararlarının karşılanmamış olması sebebiyle işbu t…nat davasını açmış olduklarını beyan etmesi sebebiyle yargılama esnasında davalı şirket nezdinde açılmış olan hasar dosyası celp edilip incelendiğinde davalının … plakalı çekicinin … poliçe numarası ile 08.09.2017- 08.09.2018 tarihleri arasında ZMMS kapsamında sigortacısı olduğu, işbu dava açılmadan önce davacı tarafından davalıya … poliçe numarası üzerinden başvuru yapılmış olduğu, başvuru evraklarında açıkça işbu numaranın yer aldığı, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesinde işbu poliçe numarası ile ilgili olarak savunma yapmış olduğu, yazılan müzekkereye cevaben … plakalı araç için herhangi bir poliçelerinin olmadığının mahkememize bildirilmiş olduğu görülmüştür.
… nden gelen müzekkere cevabı incelendiğinde kazaya karışan … plakalı otomobilin kaza tarihlerinde dava dışı … Sigorta A.Ş. Nezdinde ZMMS kapsamında sigortalanmış olduğu, … plakalı çekicinin kaza tarihlerinde davalı … (…) Sigorta A.Ş. Nezdinde sigortalanmış olduğu, … plakalı aracın ise kaza tarihlerinde dava dışı … Sigorta A.Ş. Nezdinde sigortalanmış olduğu görülmüştür.
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 512). Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C. I, Ankara 2020, s. 331 vd.; Yargıtay HGK, 24/06/2021, E. 2017/1-1270, K. 2021/846 , §§16-17)
Davacı vekilinin dava dilekçesinde “… Kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı araç davalı … SİGORTA A.Ş. ‘nin … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunmaktadır. Kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı … SİGORTA A.Ş.’nden karşılanması amacıyla doğrudan doğruya … SİGORTA A.Ş.’ine ödeme yapılması için 18.04.2018 tarihinde başvurulmuş..” şeklindeki beyanı göz önünde bulundurulduğunda işbu davada davacının dava açmadan önce … plakalı çekicinin sigortacısı olan davalı şirkete başvurmuş olduğu; ancak dava dilekçesinde kaza kusurlu olması sebebiyle … plakalı aracın sigortacısından tazminat talebinde bulunmuş olduklarını beyan etmesi sebebiyle husumetin … Sigorta A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiği, davalının pasif husumetinin bulunmadığı kanaatine varılmakla davacının davasının pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm Tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta olup işbu maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesine yer verilmiştir. İşbu halde tarifenin açıklanan 7/2.maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemez. Bu sebeple davalı vekiline vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1- Davacının davasının pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ilam harcından başlangıçta peşin olarak alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 210,55-TL karar ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL’nin yargılamaya sebebiyet verdiğinden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca dava değeri göz önünde bulundurularak hesap ve takdir olunan 6.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesis edilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.