Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/317 E. 2022/736 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/317 Esas
KARAR NO : 2022/736
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/06/2016
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

DAVA : Davacılar … , … ve … vekili tarafından mahkememize sunulan 20/06/2016 tarihli dava dilekçesi ile ; müvekkillerinin …inde kayıtlı olan davalı şirkette toplamda %10,5 oranında azınlık hissedarı olduklarını, 30/05/2016 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, müvekkillerinin bilanço ve hesaplara itirazı nedeni ile TTK 420.maddesi kapsamında toplantının ertelendiğini, bunun üzerine yönetim kurulunun yeni olan genel kurul toplantısının 30/06/2016 tarihinde yapılması konusunda karar aldığını, toplantının ana gündem maddesinin şirketin tek mal varlığı ve şirketin kuruluş amacı olan İstanbul İli … ilçesi, … Mevkiinde kayın … Ada 3 nolu parsel de bulunan … isimli alışveriş merkezinin satılması olduğunu, şirketin hali hazırda tek faaliyet konusunun ve kuruluş amacının söz konusu avm nin satın alınıp işletilmesi olduğunu, çoğunluk hisseye sahip yönetim kurulunun talebi ile bu taşınmazın satılmasının şirketin konusuz ve faaliyet dışı kalmasına sebep olacağını ve şirketin tasfiyesi manasına geldiğini, şirketin kurulduğu günden bu yana sürekli zarar ettiğini, dilekçe ekinde sundukları 15/05/2016 tarihli geçici vergi beyannamesinden görüleceği üzere şirketin ticari bilanço zararını açıkladığını ve 366.703,03TL tutarında kanunen kabul edilmeyen gider beyan ettiğini, bu ibarenin usulsüz harcama anlamına geldiğini, şirketin iyi yönetilmediğini, sürekli zarar ettiğini, çoğunluk hissedar ve yönetim kurulunun T.C. vatandaşı olmaması nedeni ile Türk ticaret hayatına yabancı olmaları nedeni ile şirketin batağa sürüklendiğini, şirketin tek mal varlığının düşük bir bedelle satılacağının öğrenildiğini, TTK 531.maddesine göre haklı nedenle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ya da aynı kanun maddesi gereğince müvekkillerinin paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları yönünde karar tesis edilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; belirtilen taşınmazın henüz satılmadığını, davanın 20/06/2016 tarihinde açıldığını, davanın açıldığı tarihte 30/06/2016 tarihli genel kurulun henüz yapılmamış olduğunu, dava açıldıktan sonra söz konusu genel kurul toplantısının yapıldığını, şirket ana sözleşmesi incelendiğinde şirketin tek faaliyet konusunun avm ye malik olmak ve bunu işletmek olmadığını, başka taşınmaz yatırımları yapmak, taşınmaz alım satımı, taşınmaz projeleri geliştirmek yanında ana sözleşmede yer alan pek çok faaliyet alının bulunduğunu, davacıların bugüne kadar şirketin kar elde etmediği pay sahiplerine kar dağıtılmadığı hususunun şirketin feshi için gerekçe olarak ileri sürdüklerini, söz konusu şirketin yeni kurulduğunu, tescil tarihinin 20/12/2012 olduğunu ayrıca davacıların bizzat kendilerinin yönetimde oldukları dönemde alınan kararlarla satın alınmış olunan ye ciddi yatırımlar yapıldığını, kuruluşu üzerinden sadece 3 yıl geçmiş olan bir şirketin bizzat davacıların talep ve önerileri ile yatırımlara giriştiği bu kısa dönemde kar etmemiş olmasının gerekçe gösterilerek tasfiyesinin istenmesini iyi niyetten yoksun olduğunu, şirketin avm ye satın aldıktan sonra işletmesini de gerçekleştirmeye çalıştığını, bizzat davacılarında yönetimde yer alarak aktif rol oynadıklarını ancak bu faaliyetten kar elde edemediklerini, kar elde edilemeyen işletmenin davalının elinde tutmasını beklemenin ticari hayatın doğasına aykırı olduğunu, bu nedenle söz konusu avm nin 3 üncü bir kişiye kiraya verildiğini şirketin yeni ve karlı bir faaliyete girişebilmek için yeterli sermayesinin bulunmadığının, kar elde edilemeyen bu işletmenin rayiç ve uygun bir bedelle 3 kişiye satılarak elde edilecek satış gelirinin yeni ve karlı bir faaliyet için kullanılmasının planlandığını, davacıların şirketin kötü yönetildiğinden de bahsettiğinin ancak şirketin kuruluşundan istifa ettikleri 03.12.2014 tarihine kadar davacılardan … ve … nin şirket yönetim kurulunda yer aldığını, hatta … görelinin imza yetkisinin 02.11.2015 tarihine kadar devam ettiğini dolayısıyla yönetimde aktif görev alan davacıların şirketin kötü yönetimini iddia etmenin çelişkili ve kötü niyetli olduğunun şirketin feshinin en son düşünülecek çare olduğunu dava konusu olayda şirketin feshini gerektirecek bir durum olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesine istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava TTK in 531. Maddesine dayalı haklı nedenle fesih olmadığı takdirde ayrılma akçelerinin ödenerek davacıların şirketten çıkarılmalarına karar verilmesi talebine ilişkindir.
Deliller: davalı şirkete ait sicil dosyası, dava konusu taşınmazın vukuatlı tapu kaydı, vergi beyannameleri ve bilirkişi incelemesi.
Mahkememizce yapılan yargılama, keşif neticesinde alınan raporlar dikkate alınarak 08/02/2019 tarih 2016/… Esas 2019/… Karar nolu ilam ile ; taşınmazın rayiç değerine yakın bir fiyatla satıldığı, şirketin feshini gerektirecek haklı bir neden bulunmadığı anlaşıldığından fesih ve tasfiye davasının reddi gerektiğini, davacılar TTK 531. maddesine dayanarak iş bu davayı açtıklarından ayrılma akçelerinin ödenerek şirketten çıkma taleplerinin değerlendirilebilmesi içinde ön koşul fesih ve tasfiye için haklı neden bulunması gerektiğini, haklı neden bulunmadığından davacıların çıkma taleplerinin de değerlendirilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine … BAM … HD’nin 2019/ … Esas 2021/ … Karar nolu ilamı ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
… BAM … . Hukuk Dairesi kaldırma kararında; “Dava;davalı şirket nezdinde toplam %10 azlık pay sahibi olan davacılar (… (%5 pay sahibi) + … (%2 pay sahibi) + … (%3 pay sahibi)) tarafından, davalı şirket aleyhine, diğer çoğunluk pay sahibi ortak yöneticiler tarafından şirketin kötü yöneltiği, şirkette hissedarlara kar payı dağıtılmadığı, şirketin zarar ettiği iddiası ile 6102 Sayılı TTK m. 531 kapsamında anonim şirketin haklı nedenle feshi ile tasfiyesi istemine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK m. 531 gereğince, haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri (azınlık pay sahipleri), şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini isteyebilirler. Davacıların davanın açıldığı 20.06.2016 tarihinde davalı şirket nezdinde toplam %10 azlık pay sahibi olduğu,ancak pay sahiplerinden …’ nin kararın verilmesinden sonra kararın istinafı aşamasında 05.09.2021 tarihinde vefat ettiği UYAP üzerinden yapılan nüfus kayıt araştırmasından tespit edilmiştir. Davalı, anonim şirket statüsünde olup ; dava tarihi itibariyle müteveffa davacının payları nedeniyle tüm davacıların TTK 531.madde uyarınca dava açma hakları mevcuttur. Davalı şirketin ana sözleşmesinin 6.maddesi uyarınca davalı şirketin hisseleri nama yazılıdır. Nama yazılı anonim şirket hisseleri TTK nın 494.(2)maddesi uyarınca” payların miras ,mirasın paylaşımı …nedeniyle iktisap edilmesi halinde ,bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhal ;genel kurula katılma hakları ile oy hakları ise ancak şirketin onayı ile devralana geçeceği düzenlenmiştir.(3)Şirket onaylamaya ilişkin istemi ,aldığı tarihden itibaren en geç üç ay içinde onaylamayı red etmemişse veya red haksızsa ,onay vermiş sayılır. TTK nun 493(4)”paylar miras,miras paylaşımı ..gereği iktisap edilmiş iseler ,şirket payları edinen kişiye sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddebilir.”denilmiştir. Anonim şirketin haklı sebeble feshi davalarında ancak TTK nun 531/1 maddesi uyarınca esas sermayenin asgari %10 una sahip pay sahipleri aktif dava ehliyetine haizdir.Bu oranın dava sonuna kadar korunması gerekir. Davacılar ; müteveffa davacının payı nedeniyle tüm davacılar aktif dava ehliyetine sahip iken , mevcut durumda davacıların aktif dava ehliyetine sahip olup olmadıkları henüz belirsiz durumdadır. Taraf ve dava ehliyeti HMK 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmekte olup, davacı … mirasçılarının devir başvurularının onayı halinde aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu kabul edilebileceğinden davalı şirketin,mirasçıların devir başvurusunu onaylayıp onaylamadığı ,davacıların aktif dava ehliyetleri olup olmadığı hususu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ,davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine ” karar verildiği görülmüştür.
İstinaf kararından sonra davacı …’in kısıtladığı, kendisine kızı …’ün vasi olarak atanması nedeniyle tebligatlar vasiye yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacılardan …’nin dava tarihinden sonra vefatı nedeniyle mirasçıları … , … , … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirerek duruşmaları takip etmişlerdir.
İstinaf kararında da belirtildiği üzere TTK 494/2 fıkrası uyarınca “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gibi iktisap edilmeleri halinde , bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan mal varlığına ilişkin haklar derhal, genel kurula katılma hakları ile oy hakları ise ancak şirketin onayıyla birlikte devralana geçer” , TTK 494/3 fıkrasına göre “şirket onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç 3 ay içinde reddetmemişse ve/veya red haksızsa onay verilmiş sayılır” denilmektedir.
Mahkememizin 07/07/2022 tarihli duruşmasında taraflara süre verilerek TTK 494/2 Maddesi gereğince mirasçıların genel kurula katılma haklarının şirketin onayı ile mirasçılara geçeceğinden onay verilip verilmediğinin bildirilmesi istenilmiştir. Bu amaçla davalı şirkete yazı yazılmış, müzekkerenin 08/08/2022 tarihinde davalı şirket tarafından alınmasına rağmen müzekkereye cevap verilmemiştir.
Davacı vekili en son duruşmadaki beyanında … vefat ettikten sonra mirasçılarının daha sonra yapılan genel kurul toplantısına katıldığını, daha sonra da 19/10/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına da katıldıklarını, bu toplantılara ilişkin toplantı tutanağı ve hazirun cetvellerini dosyaya sunduklarını, … ASliye Ticaret Mahkemesinin 2022/… Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile ilgili olarak inceleme yapan BAM kararında müvekkillerinin %10 azınlık payına sahip olduğunu tespit ettiğini belirtmiştir.
… vefat ettikten sonra 30/12/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına ilişkin toplantı tutanağı ve hazirun cetvelleri incelendiğinde mirasçılar …, ‘nin toplantıya katıldıkları, toplantı tutanağı incelendiğinde, mirasçıların oylarını kullandıkları , mirasçıların oy kullanmasına ilişkin herhangi bir itirazın tutanakta yer almadığı görülmüştür. Yine … vefat ettikten sonra yapılan 19/10/2022 tarihli olağanüstü genel kurul tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde, mirasçıların yine toplantıya katıldıkları, oylarını kullandıkları, oy kullanmalarına itiraz edildiğine ilişkin herhangi bir kaydın tutanakta yer almadığı, genel kurul toplantılarının ticaret sicil gazetesiyle ilan edildiği görülmüştür.
… ASliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/… Esas sayılı dosya alınıp incelendiğinde, davacıların Metehan , …, , olduğu, davalısının … …A.Ş olup dava konusunun ise davalı şirketin 30/12/2021 tarihli genel kurulunda alınan 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11 nolu kararlarının batıl olduğunun tespiti olmadığı takdirde iptaline karar verilmesi istemli dava açıldığı, davacıların söz konusu genel kurulda alınan ve iptali talep edilen maddelerin yürütmesinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir talep ettikleri, mahkemece tedbirin reddedildiği, red kararına karşı davacılar tarafından istinaf yoluna gidildiği, … BAM …HD’nin 15/09/2022 tarih 2022/… Esas 2022/… Karar nolu ilamı ile “TTK 420. Maddesine göre finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların sermayenin onda birine halka açık şirketlerde yirmi de birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine genel kurulun bir karar alınmasına gerek olmaksızın toplantı başkanın kararı ile 1 ay sonraya bırakılır, somut olayda davacıların , toplamda sermayenin onda birini temsil ettikleri genel kurul toplantısında erteleme talep ettikleri ancak toplantı başkanınca bu talebin gündemin 3. Maddesinde belirtilen gerekçe ile reddine karar verildiği nazara alındığında , somut olayda davacıların TTK 449 maddesi uyarınca icranın geri bırakılması kararı verilmesi yönünden yaklaşık ispat sağladıkları anlaşılmış olup ” denilerek mahkeme kararını kaldırarak istinaf mahkemesince ihtiyati tedbir kararı verildiği görülüştür.
TTK 494/2 fıkrasında mirasçıların genel kurula katılma hakları ile oy haklarının ancak şirketin onayıyla birlikte mirasçılara geçeceği düzenlenmiş olup , …’nin vefatından sonra 30/12/2021 tarihli olağan genel kurul , 19/10/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına mirasçıların katıldıkları ,hazirun cetvellerinde imzalarının bulunduğu, toplantılarda oy kullandıkları, katılma ve oy kullanma haklarına ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürülmediği kaldı ki mirasçılar tarafından 30/12/2021 tarihli yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalleri için açılan davada , ihtiyati tedbir talebinin reddi üzerine inceleme yapan … BAM … HD’nin yukarıda özetlenen kararında davacıların %10 azınlık paya sahip oldukları vurgulanarak ihtiyati tedbir talebinin BAM tarafından değerlendirildiği hususları bir bütün olarak gözetildiğinden davacının genel kurula katılma ve oy haklarının şirket genel kurulunca onaylandığı dolayısıyla davacıların mahkememizdeki davada aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğu ve asgari %10’luk pay koşuluna sahip oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce daha önceki gerekçeli kararımızda detaylı olarak belirtildiği üzere taşınmazın rayiç değerine yakın bir fiyatla satıldığı, şirketin feshini gerektirecek haklı bir neden bulunmadığı anlaşıldığından fesih ve tasfiye davasının reddi gerektiğini, davacılar TTK 531. maddesine dayanarak iş bu davayı açtıklarından ayrılma akçelerinin ödenerek şirketten çıkma taleplerinin değerlendirilebilmesi içinde ön koşul fesih ve tasfiye için haklı neden bulunması gerektiğini, haklı neden bulunmadığından davacıların çıkma taleplerinin de değerlendirilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacıların davasının reddine,
2-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 37,50 TL tebligat masrafının davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle 80,70 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 51,50 TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸