Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/201 E. 2022/381 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/201 Esas
KARAR NO : 2022/381
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/03/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, 02/03/2021 tarihli ana sözleşmeyle … Ticaret Limited Şirketi’nin, 200 adet paya karşılık gelen 5.000-TL nakdin müvekkili davacı diş hekimi Dr. … ve 200 adet paya karşılık gelen 5.000-TL nakdin davalı diş hekimi Dr. … arasında tamamı 400 paya ayrılmış toplam 10.000-TL sermayeyle, ağız ve diş sağlığı konusunda faaliyet göstermek amacıyla tesis edildiğini, aksi karar alınıncaya kadar ortaklardan davalı … münferiden tek yetkili şirket müdürü olarak tayin edildiğini, söz konusu diş hekimi kliniğinin T.C. Sağlık Bakanlığı nezdindeki başvuru ve izinlerinde müvekkilinin mesul müdür olarak atandığını, davalı şirket müdürünün, başlangıçta çok nadir geldiği şirkete daha sık gelmeye başladığını, klinik çalışanlarıyla sürekli bir anlaşmazlık yaşamaya başladığını, şirket müdürünün, yükümlülüklerini ihlaliyle birlikte kendisine duyulan güveni temelden sarsan ve artık çekilemez bir hal alan etik dışı hareketleri nedeniyle, şirketi iyi yönetmesi için gereken yeterliliğe sahip olmadığı anlaşıldığını, kendisine müvekkilinin payının alınması veya kendisinin payının müvekkiline devredilmesi veya bunların hiçbiri mümkün değil ise şirketin tümüyle tasfiye edilmesi şeklinde, gayet makul ve anlaşılır bir teklif sunulduğunu, şirket müdürü …’nin müvekkili …’in … numaralı telefonuna 16/03/2022 tarihi sabah saatlerinde; “Sayın …, Usülsüz uygulamalar şüphesi nedeniyle şirketi korumak amacıyla, 16 Mart 2022 tarihinden itibaren … Limited Şirketinin … Blok … no: … Caddesi … Sarıyer İstanbul adresindeki işyeri merkezine şirket yetkilisi olarak iznim ve bilgim olmaksızın siz dahil olmak üzere üçüncü kişilerin girişine izin verilmeyecektir. Bu yönde alınan önlemlerin ihlal edilmemesini önemle ihtar eder, aksi halde durumun kolluk kuvvetlerine intikal ettirileceğini ve hukuki ve cezai yaptırım uygulanacağını bilgilerinize sunarım. ” şeklinde bir mesaj gönderdiğini, aynı gün müvekkilinin müdahale etmesi gereken hastaları olması sebebiyle kliniğine gittiğinde giriş kartı çalışmadığından iş yerine giremediğini, olay daha fazla büyümesin diye, içeri girip şahsi eşyalarını dahi almadığını, şirkette % 50 oranında paya sahip olan müvekkili ve davalı arasında, ortakların karşılıklı güveninin artık geriye dönülmesi mümkün olmayacak şekilde zedelendiğini ve karşılıklı güven ve işbirliği duygusunun yitirildiğini, bundan sonra bir araya gelerek şirketi idare etmelerinin mümkün olmadığını, şirket içerisindeki ilişkilerin sürdürülmesinin olanaksız kılacak ve güven ilişkisinin zedelenmesine sebep olacak olaylar yaşandığından, şirket mal varlığının kaçırılması ihtimalinin de olduğunu, belirterek TTK 630. Maddesi gereğince şirket müdürünün yetkilerinin kaldırılmasına veya sınırlandırılmasına, dava sonucunda şirket müdürü olarak müvekkilinin atanmasına, bu mümkün olmadığı takdirde kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, kayyımın diş hekimi olması gerektiğini, kayyım …’un mali müşavir olduğunu, kayyım ücretinin yargılama için takdir edilen 450 günlük süre göz önüne alındığında altından kalkılmayacak bir külfet oluşturduğunu, kayyımın başka işi olduğundan sürekli olarak klinikte bulunamayacağını, bunun da görevini yerine getirmesine engel olacağını, müvekkilinin … Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştığı sürede çok nadir olmamak üzere yarı zamanlı çalışmak zorunda kaldığını, ancak davacının annesinin klinikte illegal olarak çalıştırmaya başlaması, annesinin dışında hem tıp hem maliye hem de SGK mevzuatına aykırı kaçak eleman çalıştırması üzerine ve yine klinikte daha yararlı olmak amacıyla üniversitedeki görevini sonlandırdığını, davacının tüm uyarılara karşın yasalara aykırı uygulamalarını ısrarla sürdürmesi üzerine, verdiği zararın ve yaptığı tahsilatın tespiti için “usulsüz uygulamalar şüphesi nedeniyle şirketi korumak amacıyla … iznini ve bilgim olmaksızın …. İzin verilmeyecektir” bildirimi yapıldığını, bu bildirimin zorunluluğunun tamamen davacının uygulamalarından kaynaklandığını, dava dilekçesinin dördüncü sayfa beşinci maddesinde ikinci paragrafta yazılanların, davacının kendisini ihbar ettiği suçlar olduğunu, müvekkili şirket müdürü … tarafından sözlü ve yazılı uyarı yapılmasına rağmen, davacı, müvekkilinin rızası olmadan kaçak ve izinsiz çalışan annesi Pınar Gültekin’in klinikte çalışmasını zorla dayattığını, davacının annesinin, … polikliniğini ve kadrolu asistanları sürekli, uzun süreli kullanarak izinsiz, kayıtdışı şekilde klinikte kullandığını ve hastalarından para aldığının tespit edildiğini, davacı, davalı müvekkilinin tarafından yazılı ve sözlü olarak defalarca uyarılmasına rağmen bu durum devam ettiğini, şirket menfaatlerini gözetmeksizin işyerindeki araç, gereç, ekipman ve malzemelerin bilinçli olarak kötü kullanılması, davacının annesi ve asistanları tarafından gerçekleştirildiğini, … ortağı davacının, poliklinikteki ödemelerin, masrafların karşılanması konusunda duyarsız kaldığını; yapılması gerekli harcamalar çoğu zaman ortak ve şirket müdürü müvekkili tarafından yapıldığını, Poliklinikte bir mesul müdür ve bir diş hekimi olmak üzere iki diş hekimi bulunmasının zorunlu olduğunu, Ağustos 2021 tarihinden beri Bakanlık yazısıyla bu uygulamanın getirildiğini, İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından da uygulamaya konulduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, her yönden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu 25/04/2022 tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olduğunu, sulh nedeniyle davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın reddine, karşılıklı talep olmaması nedeniyle mahkeme masrafları ve vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına, masraf gerektiren işlem olması halinde 24/03/2022 tarihinde depo edilen gider avansından karşılanmasına, kalan gider avansının ve masrafların yatıran taraflara iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafa ait vekaletname incelendiğinde ( … Noterliğinin 16/03/2022 tarih, … yevmiye numaralı ) davacı vekilinin feregat yetkisinin olduğu tespit edildi.
Davalı vekilince dosyaya 26/04/2022 tarihinde dilekçe gönderildiği, incelendiğinde; davacı taraftan yargılama ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığının bildirildiği görüldü.
Taraf vekillerinin beyanları doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeni ile reddine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı lehine vekalet ücretine takdir edilmesine yer olmadığına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
5-Bu dava sebebiyle alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır